GENEL BAŞKANIMIZ ALİ BABACAN’IN DEFNE İLÇE BİNASI AÇILIŞ KONUŞMASI
Deva Partisi’nin değerli genel merkez kurul üyeleri,
Hatay il teşkilatımızın ve Defne ilçe teşkilatımızın çok değerli başkanları,
Değerli teşkilat mensuplarımız,
Sevgili Defneli gönüldaşlarımız,
Bu program vesilesiyle diğer illerimizden ve ilçelerimizden gelip bizlerle beraber olan kıymetli konuklarımız,
Ulusal ve yerel basınımızın değerli temsilcileri,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen tüm vatandaşlarımız;
Hepinizi en içten duygularımla selamlıyor, Defne ilçe binamızın açılış törenine hoş geldiniz diyorum.
Şu saatte burada böyle coşku dolu bir kalabalığı görmek, gözlerinizdeki ışıltıyı görmek umudumuza umut, heyecanımıza heyecan katıyor.
Hepiniz ilçemizin devasına hoş geldiniz: Ehlen ve sehlen.
Öncelikle hepinizin “Evvel Temmuz” bayramını kutluyorum.
Yıllardır; baskıya, zulme, asimilasyona direnerek kutlanan “Evvel Temmuz” bayramının, ülkemizde huzura vesile olmasını temenni ediyorum.
Hatay gibi güzel ve kadim bir şehrin enfes köşelerinden birindeyiz. Defne, 2012 yılında kurulan genç bir ilçemiz.
Doğal güzelliği, yapısı, kimliği ile dimdik duran, hepimiz için özel anlam taşıyan bir ilçe.
Ama ilçemiz yatırımlardan uzak tutuluyor.
Sadece kendi iktidarını ve etrafındaki üç beş yandaşı düşünen yönetim zihniyeti, maalesef şehirlerimizin sorunlarını çözemiyor.
Nerede büyük bir proje var, milyar dolarlık proje var hemen gözlerinde dolar işareti oluşuyor, o projenin peşinden gidiyorlar.
Maalesef bu zihniyet, Defne’nin derdini duymuyor, Defne’nin sorunlarını dinlemiyor.
Defne’yi adeta kendi kaderine terk etmiş durumda... Bakın;
İçinden geçtiğimiz şu pandemi döneminde Defne’nin, 150 bin nüfuslu ilçemizin, ihtiyaç duyduğu hastane eksikliğine bir çözüm buldular mı?
Bakın alelacele İstanbul’da havalimanını yatay kesecek biçimde hastaneler inşa ettiler biliyorsunuz. Amaç hastane değil, başka bir şey ama girmeyelim oraya şimdi.
Fakat bu pandemi döneminde dahi acil ihtiyaçları karşılanmadı bu ilçemizin.
Hastane demek, can demek. Vatandaşlarımızın hayatı demek. Üstelik devletin de en önemli görevlerinden birisi vatandaşlarımıza sağlık hizmeti götürmek.
Bu iktidar vatandaşına sağlık hizmeti sunmak zorunda. Ama maalesef, Defne ilçemizin bir devlet hastanesi yok. Böyle bir anlayış olmaz değerli arkadaşlarım.
Böyle bir zihniyetle ülke yönetilemez.
İşte o yüzden biz bu zihniyeti ve bu adaletsiz yönetimi en kısa zamanda değiştireceğiz.
Saraylardan Defne’nin, Antakya’nın, Hatay’ın sesi duyulmaz. Onun için biz buradayız. Defne’nin sesini duymak için buradayız.
İşte o yüzden biz 84 milyonluk ülkeyi tek kişinin keyfine mahkum eden bu taraflı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ve ülkeyi yöneten bu zihniyeti ve iktidarı topyekun değiştireceğiz.
Bu kötü yönetimi, tarihin tozlu sayfalarına acı bir hatıra olarak bırakacağız. Değerli arkadaşlarım,
Alevi vatandaşlarımızın, Arap vatandaşlarımızın ayrımcı muameleler karşısında incindiğini biliyoruz.
Kamuda işe alımlarda ayrımcılıklar yaşandığını çok iyi biliyoruz. Liyakatın esas alınmadığını biliyoruz. İşte biz o yüzden bu kamuya işe alımlarda mülakat sistemini sona erdireceğiz.
Hak eden hak ettiğini alacak. Adalet, devletin varlık sebebi.
Liseye, üniversiteye giden gencecik çocuklarımızın hepsinin umudu kırık.
Gençlerimiz “Ben liseyi okuyorum ama üniversiteyi okumamın anlamı var mı? Üniversiteyi bitirsem zaten iş bulamayacağım. Üniversiteyi bitirsem, sınava girsem sınavdan 90 alsam 95 alsam yine beni işe almayacaklar, mülakatta yine beni eleyecekler.” diyor.
Böyle ülke yönetilir mi? Bu ülkenin gencecik insanlarının umudunu karartmaya kimsenin hakkı yok.
Ülkemiz bu kötü yönetimi hak etmiyor.
Binlerce yıldır hep beraber yaşadığımız; karşılıklı anlayışla, saygıyla, barış içinde yaşadığımız bu topraklarda, kutuplaştırma politikaları sosyal dokumuzu örseliyor, ayrışmaya zemin hazırlıyor.
Bu politikalar ülkemizi topyekün fakirleştiriyor.
Bakın Defne ilçemizin nüfusu çok genç değil mi? Bu iktidar gençlere bir gelecek vaat ediyor mu?
Defneli gençlerin bir gelecek hayali var mı?
Yanı başımızdaki savaşın ağırlığına, ülkemizdeki ekonomik krizin derinleşmesini, işsizliğin artmasını da ekleyince, gençlere sadece karamsarlık bıraktılar.
Gençler yarınlarına bakıyor, içleri kararıyor.
Ama kimsenin şüphesi olmasın, biz bu kabustan ülkemizi hızla çıkaracağız.
Nasıl bir korkulu rüyadan, kabustan insan uyanınca rahatlar. Şöyle bir “oh be” der inanın bu kadar hızlı düzelecek pek çok şey.
İşsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu kader gibi milletimize dayatanların yönetimine son vereceğiz.
Ben buradan Defneli tüm arkadaşlarıma sesleniyorum.
Kimliğiniz nedeniyle şimdiye kadar yaşadığınız tüm ayrımcılığı sona erdireceğiz.
Ülkenin batısıyla doğusu, kuzeyiyle güneyi aynı imkanlardan yararlanacak.
Devlet yapısında, işe alımlarda, yükselmelerde, üst düzey yönetimlerde herkese eşit fırsat tanınacak.
Bakın ben 11 yıl bu ülkenin ekonomisinin başındaydım. Benim dönemimde ekonomiyle ilgili personel politikasını bilenlere bir sorun.
Ali Babacan’a bağlı ekonomik birimlerde insan kaynağı açısından hak var mıydı, adalet var mıydı, diye bir sorun.
Hak eden hak ettiğini alıyor muydu diye sorun.
Ali Babacan’a bağlı kurumlarda dinine, mezhebine, etnik kökenine bakmadan herkesin önü açık mıydı, hak eden, başarılı olan hak ettiği pozisyona geliyor muydu diye bir sorun.
Ben başka bir şey söylemiyorum. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Siyaset sadcee laf üretmek değildir arkadaşlar. Siyaset, iş üretmektir iş.
Bugünkü iktidarın dayattığı “makbul vatandaş kimliği”ni yırtıp atacağız.
Acıyı bile kutuplaştıran bu zihniyete; Ali İsmail Korkmaz için de, Ahmet Atakan için de, Abdullah Cömert için de içimizin yandığını göstereceğiz.
Bu vesileyle;
2013 yılında yaşanan Gezi Parkı protestoları sırasında orantısız güç kullanımı sonucu hayatını kaybeden Ali İsmail’in, Abdullah Cömert’in ve Ahmet Atakan’ın ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyorum.
Gezi olayları tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır. Gezi olaylarında sadece ve sadece yeşil için, çevre için, ağaç için, bu ülkenin taşı, toprağı, börtü böceği için haklı gerekçelerle sokağa çıkan vatandaşlarımız vardı.
Biz onların hepsinin yanında olduk ve onları anladık.
Tabii ki bu karışık ortamdan, Gezi olayı ortamından istifade edip bunu istismar etmeye çalışanlar da oldu.
İşi şiddete doğru evriltmeye çalışanlar da oldu. Bunların da farkındayız.
Biz şiddetin her türlüsüne karşıyız. Barışçıl gösteriler, protestolar, yürüyüşler anayasal temel haktır. Şiddet içermedikten sonra her vatandaşımızın hakkıdır.
Ancak biz hem bu ortamı istismar edip şiddet üretenlere de karşıyız ama biz devletin ürettiği şiddete de karşıyız.
Değerli arkadaşlar,
Defneli dostlarımın huzurunda; Deva Partisi olarak söz veriyoruz; Yaşayan, yaşamı önceleyen, yaşatan bir ülke inşa edeceğiz.
Her bir vatandaşımızın eşit ve onurlu yaşamını savunacağız.
Hastaneden, okuldan, altyapıdan, istihdamdan, her türlü yatırımdan mahrum bırakılan Defne’yi devlet kaynaklarıyla buluşturacağız.
Çünkü değerli arkadaşlarım,
Deva Partisi, tek kimlik dayatan anlayışa geçit vermeyenlerin; tekçi anlayışı elinin tersiyle itenlerin partisidir.
Çünkü Deva partisi;
Türk, Kürt, Arap demeden;
Sünni, Alevi demeden;
Her türlü ayrımcılığı yok edecek, Türkiye’nin tek partisidir.
Çünkü Deva partisi,
Türkiye gibi çok kimlikli, çok kültürlü olmayı bir zenginlik bir onur addedenlerin partisidir.
İşte o yüzden bu binada çok işimiz var değerli arkadaşlarım.
Bu ilçe binamızın içinde çalışacak arkadaşların gerçekten sorumlulukları çok yüksek.
Tabii ki bu binada kapalı kalmayacağız. Her an bir iki nöbetçi olacak. Hep sahada kalacağız ama koordinasyon buradan olacak.
Bugün burada şu an açtığımız sadece bir ilçe binası değildir.
Biz burada, bir arada yaşama kültürünün kapısını açıyoruz.
Biz bugün burada eşitliğin, adaletin, liyakatin, hakkın merkezini açıyoruz. Bugün burada, demokrasinin ve atılımın merkezini açıyoruz.
Defne’ye ve ülkemize hayırlı olsun.
Hepinize çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun, var olun.