GENEL BAŞKANIMIZ ALİ BABACAN’IN 5. İL BAŞKANLARI TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI
Demokrasi ve Atılım Partisi’nin değerli genel merkez başkanlık kurulu üyeleri,
Değerli bölge koordinatörlerimiz,
Çok değerli il başkanlarımız,
Basınımızın kıymetli temsilcileri,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen değerli dostlarımız,
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor,
Partimizin 5. İl Başkanları Toplantısı’na hoş geldiniz diyorum.
*****
Değerli arkadaşlarım,
Teşkilatlanma çalışmalarımız hızla devam ediyor.
Sizler bu çalışmaların en asli aktörlerisiniz.
DEVA Partisi’nin Türkiye’nin dört bir yanındaki yüzü sizlersiniz.
Ben sözlerime, siz değerli il başkanlarımızı tebrik ederek başlamak istiyorum.
Bugün itibarıyla DEVA Partisi,
51.237 resmi üyesiyle, Nisan-Ağustos ayları arasında üye sayısını en çok arttıran ikinci siyasi parti oldu.
Bu başarıda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımı ve tüm teşkilatımızı içtenlikle kutluyorum.
Önümüzdeki dönemde çalışma tempomuzu artırarak yolumuza devam edeceğiz.
Özellikle büyükşehirlerde teşkilatımıza çok büyük iş düşecek.
Tüm Türkiye çapında üye sayımızı en kısa zamanda üç katına, beş katına çıkarma hedefiyle çalışacağız.
Seçim maratonu yaklaşıyor. Türkiye’nin her köşesinde teşkilatımızın hızla hazır hale gelmesi gerekiyor.
Bir kere daha tekrar edelim:
DEVA Partisi’nin damlaları karşısında hiçbir baraj duramayacak.
*****
Değerli arkadaşlar,
DEVA Partisi 9 Mart 2020 tarihinde Türkiye’de siyasete yepyeni bir anlayış getirdi.
Neydi bu?
Merkezinde insan olan; kapsayıcı, çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü demokrasiyi hedefleyen bir parti olduğumuzu, açıkça, programımızla ilan ettik.
Bir toplumsal kesimin, bir başka kesim üzerinde tahakküm uygulamasına karşıyız dedik.
Ezen-ezilen döngüsünü bitireceğiz dedik.
Üste geçenin, altta olanı ezmesine göz yummayacağız dedik.
O nedenle, bir kere daha açıkça ifade etmek istiyorum:
DEVA Partisi olarak biz; tek tek her bireyin, kendisini eşit ve onurlu vatandaş hissettiği bir Türkiye için yola çıktık.
Ocu-bucu, öteki-beriki demeden, ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, toplumu kutuplara ayırmayan bir siyaset için yola çıktık.
Yankı odalarında, sadece kendi mahallesinin sesini duyanlara, diğerlerini de duyurmak için yola çıktık.
Çünkü biz, Türkiye’nin sesiyiz.
Çünkü biz, toplumsal kesimlerin arasına çekilmiş duvarları indirmek için geliyoruz.
Biz, toplumumuzun tüm değerlerinin teminatıyız.
Biz, elbette, cumhuriyet değerlerinin, kurucu değerlerimizin de teminatıyız.
Arkadaşlarım, biz, devletin, herhangi bir yaşam tarzını, topluma dayatmasının da karşısındayız.
Devletin görevi, her bir vatandaşımızın yaşam tarzını, olduğu gibi kabul etmek ve bir temel hak olarak korumaktır.
Bu nedenle, iktidarı ele geçirenin, kendinden olmayana uyguladığı zulme geçit vermeyeceğiz.
Bu ülkede hiç kimse bir daha üvey evlat muamelesi görmeyecek.
Türk-Kürt hiç fark etmez,
Sünni-Alevi hiç fark etmez;
Hedefimiz, bu ülkenin her vatandaşının, eşit ve makbul vatandaş olana dek çalışmak.
Tek bir kişiyi dahi geride bırakmadan mücadelemize devam edeceğiz.
Biz artık, geçmişin travmalarının, geleceği esir almasına müsaade etmeyeceğiz.
Kimsenin kuşkusu, korkusu şüphesi olmasın. Bundan sonra her şeyin daha da iyi olacağı bir Türkiye’de yaşayacağız.
Onun için yola çıktık. DEVA Partisi artık hazır.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bir konuya da açıklamak getirmek isterim:
Biz yanlışa ve zulme karşı ilkesel bir tutum içindeyiz.
Nasıl ki bugün, insanların siyasi görüşleri veya yaşam tarzları nedeniyle, haksızlığa maruz kalmasını eleştiriyorsak; yarın da başkalarının haksızlığa maruz kalmasını engelleyeceğiz.
Bizim tutumumuz, iktidarın veya mağdurun kim olduğundan bağımsız, ilkesel bir tutumdur.
Bugün, haksızlığa maruz kalan kim varsa, onun hakkını savunmaya hazırız ve savunuyoruz.
Yarın da kim haksızlığa maruz kalırsa, onun hakkını savunacağız ve haksızlığı engellemek için mücadele edeceğiz.
Allah nasip eder, milletimiz de takdir ederse, biz iktidar olarak tüm bu haksızlıklara bizzat son vereceğiz.
Ülkemizi herkes için özgür, herkes için güvenli bir ülke yapacağız. Burada şunu da söylemek zorundayım:
18 ayrı yerden huzur hakkı adı altında maaş alıp vatandaşın huzurunu çalanlara tabi ki geçit vermeyeceğiz.
Gençleri işsiz bırakıp, üçer beşer maaşla kamu kaynaklarını kendilerine bağlayanlara izin vermeyeceğiz.
Kamu ihalelerini, özel davet usulüyle yaparak, kayırmacılıkla, yolsuzlukla bu ülkeyi fakirleştirenlere elbette dur diyeceğiz.
KHK gibi ucube bir yolla, binlerce aileyi mağdur edenlerin önünü kapatacağız.
Şu bilinsin ki, DEVA Partisi, bu milletin alın terini hiç edenlere, hakkını hukukunu çiğneyenlere karşı dimdik duracaktır.
Hiç şüpheniz olmasın.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bildiğiniz gibi, mevcut iktidarın büyük ve küçük ortakları seçim matematiği hesaplarına girdiler.
Halktan aldıkları destek gerileyince, çareyi seçim mühendisliği yapmakta buldular.
Belli ki artık korku bacayı sarmış.
Neredeyse, baraj yüzde 5 mi olsun, yüzde 7 mi olsun diye papatya falı açacaklar.
Hiç merak etmesinler;
Bu halk, tarihimiz boyunca, sistem değişikliği yaparak, seçim mühendisliği yaparak iktidarda kalmak isteyenlerin hevesini kursağında bırakmıştır. Bu sefer de bırakacaktır.
Yine aynısının olacağına hiç şüphemiz yok. Hiç kuşkumuz yok.
Değerli arkadaşlarım,
Bu hesaplara girenlerin niyetleri belli.
“Muhalefetin aleyhine nasıl bir düzenleme yaparız? İktidarımızı bu yolla acaba nasıl uzatırız?” Diye düşünüyorlar.
Ne yaparlarsa yapsınlar.
Ellerinden geleni, artlarına** koymasınlar.
Biz şuna inanıyoruz;
Bu milletin iradesi her türlü barajı yıkar.
Biz, doğru bildiğimiz yolda, kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bakıyoruz; iktidarın büyük ortağı, seçim propagandasına başladı.
Bir yandan seçim yok 2023 Haziran diyorlar ama bir yandan da bakıyoruz yaptıkları, söyledikleri her şey seçim propagandası haline gelmiş durumda.
Belli ki; mevcut iktidarın seçim bildirgesine, ben ve arkadaşlarımın işin başında olduğu, ortak aklın çalıştığı dönemin başarılarını yazacaklar.
Yapacakları fazla bir şey de yok. Ne yapsınlar? Krizlerin ortağı, küçük ortaklarının geçmişini mi yazsınlar?
Küçük ortaklarının koalisyonda olduğu dönemde, 20’den fazla bankanın battığını mı yazsınlar? Yıllık enflasyonun yüzde 70'leri geçtiğini mi yazsınlar?
O dönemde gecelik faizlerin %7500’ü bulduğunu mu yazsınlar seçim beyannamelerine?
Bizler ayrıldıktan sonra da ortak akıl kalmadı. Ehliyet, liyakat bir kenara bırakıldı.
Tek bir konuda bile artık başarı sağlayamıyorlar.
Mecburen dönüp dolaşıp eski defterleri karıştırıp ‘biz eskiden ne yapmıştık, nerede başarı sağlamıştık?’ diye milletimize anlatmaya çalışıyorlar.
Mecburen bizim iş başında olduğumuz dönemle övünmek zorunda kalıyorlar.
“Bir zamanlar başarılıydık” diye gösterdikleri tablolarla, ortak aklın hâkim olduğu dönemin başarılarıyla övünmeye çalışıyorlar.
Getirdikleri ucube sistemle, üç yıldır ülke ekonomisini tepetaklak aşağı çektiler. İşsizliği, yoksulluğu ve enflasyonu büyüttüler.
3 yıl 3 ay oldu. “Bütün yetkiyi bana verin, bütün yetki bende olsun. Bu ülkenin sorunlarını çözeceğim, enflasyonla da faizle de nasıl mücadele edilir göstereceğim” diyen Sayın Erdoğan’ın kendisi değil miydi?
Bu millet ne yaptı? Madem çok istiyorsun al bakalım bir de böyle deneyelim dedi. Bütün yetki sende görelim ne yapacağını dedi.
Ne oldu? Şu 3 yıl 3 aydır memleketin içine düştüğü durumu görmüyor musunuz?
Daha pandemi gelmeden 2019 yılı Türkiye ekonomisinin kriz arkasına kriz yaşadığı yıl oldu.
Daha pandemi gelmeden Merkez Bankası rezervleri sıfırlandı.
Daha pandemi gelmeden Merkez Bankası’nın rezervleri bitirildi, tüketildi. Daha pandemi gelmeden enflasyon rekorlar kırmaya başladı.
Bir de arkasından pandemiyle ilgili sürecin özellikle ekonomiyle ilgili sürecin kötü yönetilmesi maalesef şu anda ülkede yoksulluğun, yolsuzluğun ve üzülerek söylüyorum açlığın, hayat pahalılığının ve zenginle fakir arasındaki uçurumun en yüksek noktaya geldiği bir tabloyla bizi karşı karşıya bıraktı.
*****
Değerli arkadaşlar,
Sayın Erdoğan’a geçen hafta açık bir çağrı yapmıştım. Bu çağrımı bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Sayın Erdoğan,
Yeter artık, eski dönemlerin başarılarıyla övünmeyi bırakın.
Tek başına sorumlu olduğunuz şu 3 yıl 3 ayı anlatın. Ne yaptınız?
O başarıları, kendi bildiğimiz doğrulardan şaşmayarak elde ettik. Demokratik haklardan, vatandaşımızın refahından ödün vermeyerek yaptık. Özgürlükleri savunarak yaptık.
Bizden sonra bu milleti fakirleştirdiniz.
Bizden sonra bu milletin hakkını hukukunu çiğnediniz.
Artık çevrenizdekiler de belli ki etkili olamıyor. Söz geçiremiyorlar. Belki durumdan memnunlar, orasını bilmem ama bizden sonra siz bu millete gün yüzü göstermediniz.
Başarının esas mimarlarını gizleyerek, sadece kendinizi kandırırsınız. Bu milleti kandıramazsınız.
Ekonomiyi kimlerin yükselttiğini, kimlerin batırdığını herkes çok iyi biliyor.
Çarşıya pazara çıkan, evine 100,200,300 liralık alışveriş yapan tüm vatandaşlarımızın ekonominin gerçeklerinin gayet farkında.
Siz ne kadar masal anlatırsanız anlatın. Kimse inanmıyor artık.
Çünkü bir yanda masal var, bir yanda insanların yaşadıkları gerçekler var.
Bir yanda masal var, bir yanda elektrik, doğalgaz faturaları var.
Bir yanda masal var, bir yanda artan kiralar var.
Rekor seviyeye ulaşmış gıda fiyatları var. Halkımız her şeyi biliyor.
Biz zamanında bu milletin yüzünü güldüren ekibin başında olduk. O gün bugündür maalesef bu milletin yüzü gülmüyor.
Kimse alışverişe sizin gerçekleri eğip büken rakamlarınızla çıkmıyor.
Daha geçen hafta açıklanan makyajlı enflasyon rakamları bile hayat pahalılığının geldiği vahim durumu gösteriyor.
Bakın arkadaşlar,
Eylül ayındayız. Sonbahara geldik.
Soğuk havalara doğru yaklaşıyoruz. İnsanlar bu kışı nasıl geçireceklerini şimdiden kara kara düşünüyorlar.
Asgari ücretli bir aile için maaşının en az dörtte biri doğalgaza, elektriğe gidecek.
Ev kirası, mutfak alışverişi, çocuğun okul masrafı derken yine kimsenin yüzü gülmüyor.
Gerçek tablo bu.
Ancak buradan tüm halkımıza seslenmek istiyorum.
Elbette seçim gelecek ve işte ondan sonra halkımız gün yüzü görmeye başlayacak.
Akla, bilime ve güvene dayalı ekonomi politikalarıyla ülkemizi en kısa zamanda düzlüğe çıkaracağız.
Hayat pahalılığını azaltıp, işsizliği azaltıp istihdamı yükselteceğiz.
Ekonomi yönetiminin hiçbir safhasında, ipe sapa gelmez teorilere ve tezlere müsamaha göstermeyeceğiz.
Nasıl zamanında akılla bilimle hareket ederek bu ülkeyi bir başarıdan diğerine ulaştırdıysak yine akılla, bilimle, rasyonaliteyle ve en önemlisi ehliyet ve liyakat sahibi kadroyla ortak akılla ve istişareyle biz başarıları elde edeceğiz.
Halkımızın daha fazla yoksullaşmasına müsaade etmeyeceğiz.
İşte bu amaçla,
Önce ülkemizi ayağa kaldıracak sapasağlam zemini inşa edeceğiz.
Ülkemizin ayağa kalkabileceği tek zemin; tüm hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı hukuk devletidir.
İlk adımı hukukla atacağız.
Ardından, ekonomi yönetimine öngörülebilirlik kazandıracağız. Şeffaf olacağız.
Hesap verebilir olacağız.
Liyakatten şaşmayacağız.
Merkez Bankası, TÜİK, SPK, BDDK, EPDK gibi kurumların tam bağımsızlığını tesis edeceğiz.
Ekonomi yönetiminde kurumsal kapasiteyi güçlendireceğiz.
Merkez Bankası’nı siyasi baskılara göre değil; fiyat istikrarını hedefleyen, nesnel kriterlere göre karar veren bir üst yönetime kavuşturacağız.
Bütçede öngörülebilirliği ve şeffaflığı artıracağız.
İsrafı, lüksü, şatafatı ve verimsiz kamu harcamalarını sonlandıracağız.
Kural bazlı hareket edeceğiz. Uzun vadeli, istikrarı önceleyen bir ekonomi yönetimine kavuşacağız.
Kimsenin aklına eseni yapamayacağı bir sistem kuracağız.
Büyümede güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir modeli esas alacağız.
Verimliliği kalıcı bir şekilde artıracağız.
Sürdürülebilir bir büyümeyi yakalayacağız. Bir anda saman alevi gibi yanıp sonradan sönen bir büyümeyi değil.
Enflasyonu tek haneye indirip, kamu maliyesinde ve dış dengede sürdürülebilirliği sağlayacağız.
Ve kapsayıcı büyümeyi elde edeceğiz.
Yoksul ile zengin arasındaki gelir dağılımı uçurumunu yok edeceğiz. Büyümenin nimetlerinden tüm vatandaşlarımız adil bir şekilde faydalanacak. Bunlar ne yapıyor? Yüzde 21 büyüdük diyor, onunla övünüyor.
Etrafınızdaki 3-5 kişi daha zengin olduysa ülkede lüks araç satışı rekorlar kırıyorsa ama eş zamanlı olarak bu milletin tertemiz aileleri pazarın son saatlerinde yere dökülmüş sebzeleri meyveleri toplayarak ailesinin karnını doyurmaya çalışıyorsa o büyüme alın sizin olsun.
Zaten sizin büyümeniz. Milletin büyümesi değil. Bu yüzde 21 büyüme 3-5 kişinin büyümesi, toplumun büyümesi değil. Toplumun topyekûn zenginleşmesi değil.
Kısacası arkadaşlar,
Bizler; en kısa zamanda DEVA ekonomisini hayata geçireceğiz.
Çünkü Türkiye’yi içine düştüğü bu dar boğazdan kurtaracak olan model DEVA ekonomisidir.
Rahat bir nefes almamızı sağlayacak olan DEVA iktidarıdır. DEVA Partisi’nin işinin ehli ve dürüst kadroları;
Ülkemizi topyekûn zenginleştirmek, halkımızı hak ettiği refah ve mutluluğa kavuşturmak için hazır.
Biz, emaneti teslim almaya hazırız.
Hepinizi, tekrar sevgiyle selamlıyor, bugünkü toplantımızın başarılı, verimli olmasını diliyorum.