DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Erzurum İl Kongresi’nde konuştu. Basın özgürlüğüne, parlamenter demokrasiye, yoksulluk sorununa ve KHK’lara geniş yer ayıran Babacan şunları söyledi:
Savaş şartlarında bile Meclis’te basın özgürlüğü savunuldu
Milli Mücadele şartlarında, cephede savaş sürerken Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey meclis kürsüsünden Erzurum’da tutuklanan bir gazetecinin haklarını savunmuştu. Tam da o şartların içindeyken bir gazetecinin haksız yere tutuklanmasıyla ilgili gensoru vermişti. Hüseyin Avni Bey meclis kürsüsünden “Serbest yazılan yazılardan kıymetli yazı yoktur” demişti.
Bugün, Birinci Meclisteki gibi çoğulcu, herkesin kendi kimliğiyle, kendi hür fikriyle yer alabildiği bir Meclisimiz yok. Bugün, yürütme organı tarafından değersizleştirilmiş, denetim görevini yapamayan, sistemdeki önemini yitirmiş bir Meclisimiz var. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye’nin sesidir, demokrasimizin nefesidir. Yüce Meclisimizde Türkiye’nin tüm sesleri temsil edilir. O yüce kürsünün arkasında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazar. Bu düstur basit bir duvar yazısı değildir.
Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir
‘Askıda ekmek’ diye bir proje başlattılar. Bundan hiç utanmıyorlar mı? Adaleti, insan haklarını, demokrasiyi askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız. Bu, iktidarın bir ortağının vatandaşının ekmek parasına muhtaç kaldığını açıkça ilan etmesi demek. Söze gelince, yerli ve milli diyorlar. Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir.