Ali Babacan: “İktidar, işine geldiğinde ‘Uymuyorum’ dediği Anayasa’yı değiştirmekle niçin meşgul oluyor? Kuşkularımız var.”

29-05-2025
Ali Babacan: “İktidar, işine geldiğinde ‘Uymuyorum’ dediği Anayasa’yı değiştirmekle niçin meşgul oluyor? Kuşkularımız var.”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk TV’de Mehmet Akif Ersoy ile Özel Röportaj programında gündemi değerlendirdi. PKK’nın silah bırakma süreci, yeni Anayasa tartışmaları, yeni infaz paketi, dış politika gibi konulara değinen Babacan, şunları söyledi:

“Erdoğan yalnızdı, muhalefetten rüzgâr sert ve ters esmişti”

İlk çözüm denemesindeki siyasi rüzgârın tersten estiğini kaydeden Babacan “O zamanki ortamda hatırlayalım, AK Parti tek başına bu işin mücadelesini veriyor. Tabii Oslo süreci falan var, sonradan ortaya çıkan. Ben Dışişleri Bakanı'yım o günlerde. Sonra Başbakan yardımcısıyım. Bütün süreci takip ediyorum. Sadece AK Parti tek başına mücadele veriyor. CHP şiddetli muhalefet ediyor. MHP şiddetli muhalefet ediyor. O gün hatırlarsanız bir akil insanlar grubu oluşturmak zorunda kalmıştık. Onlar il il dolaştılar da hiç olmazsa topluma biraz anlatalım diye. Çünkü muhalefetten rüzgâr sert ve ters esiyor yani” ifadelerini kullandı.

“Erdoğan’ın süreç için büyük bir konfor alanı var şu anda”

“Şu anda oysaki tam farklı bir durum var. Şu anda 1-2 parti hariç. Bunu belki fırsatçılık olarak gören 1-2 parti var. Çok şey değil ama. Partilerin çoğunluğu ve Meclisin bayağı nitelikli çoğunluğunu temsil eden partiler bu süreci az ya da çok destekliyor. Çok kıymetli bir şey. Ve sayın Erdoğan aslında büyük bir konfor alanı var şu anda.”

“Çözümlerin nasıl sunulacağı, ne yapılacağı çok çok kritik; bu işin iletişimi çok önemli”

“‘Bu iş zor ama çok önemli. Yeter ki olsun biz destekleriz’ dedik. Böyle açık tutum aldık ilk günde. Riskler neler? Öncelikle bu terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesi sürecinde infaz yasası dahil, içinde bazı unsurlar olacak gibi görünüyor; onlar riski konular da olabilir, daha rahat yönetilebilecek konular da olabilir. Bilmiyoruz. Hâlâ infaz yasası Meclis’e gelmiş değil. Bilmiyoruz ne olduğunu. Ona dikkat etmek gerekecek. İkinci konu örgüt elemanları ne olacak? Şimdi örgüt elemanlarıyla ilgili bir çıkış henüz gösterilmiş değil. Yani yönetim kadrosu ne olacak? Teröre bulaşmış olanlar ne olacak? Daha zorla ailesinden koparılıp kaçırılmış ama hiç daha terör eylemine bulaşmamış gençler ne olacak? Şimdi bununla ilgili çözümler üretmek gerekiyor ve bu çözümler de bazen toplumun sinir uçlarıyla oynayan şekilde sunulabilir bu çözümler. Yani bu çözümlerin nasıl sunulacağı, ne yapılacağı çok çok kritik. Bu işin iletişimi çok önemli. Onun için ben ilk günden beri diyorum ki, ‘Sayın Erdoğan bu işin sahiplenmeli ve kendisi kendi tabanı dahil halka ikna edici bir tutumu koymalı.’”

“İsrail kendi içinde istikrarlı güçlü bir Suriye görmek istemiyor”

““Bu bizim kendi iç konularımız ama bir de asıl riskin büyüğü Suriye'de PYD-YPG meselesi. Yani Suriye'deki PYD-YPG yapısı bu sene sonuna kadar nasıl evrilecek? Nereye evrilecek? Evet bir anlaşma yapıldı. Yani Mazlum Abdi ile Ahmet Şara arasında biliyorsunuz bir anlaşma yapıldı. Sekiz maddelik komisyonlar kuruldu. Komisyonlar çalışıyor. Orada işler iyiye gidebilir ama orada işler Türkiye'nin arzu etmediği noktaya doğru da gidebilir. Üstelik en büyük risk de İsrail'in Suriye'nin iç işlerine müdahalesidir, bütün bu süreçte bakın. Bir numaralı risk, bir numaralı. Çünkü İsrail kendi içinde istikrarlı güçlü bir Suriye görmek istemiyor. Bölünmüş bir Suriye görmek istiyor. Yani Arap Alevilerin ayrı bölgesinin olduğu, Dürzilerin ayrı bölgesinin olduğu, Kürtlerin ayrı bölgesinin olduğu ve bu yapıya bakınca tabii Türkmenlerin de ayrı bir bölgesinin olduğu parçalı ve zayıf bir Suriye görmek istiyor. Ve o parçaları birbirine düşürecek, o parçaları birbiriyle sürekli gergin ve kavga halinde tutacağı bir Suriye istiyor. Çünkü güçlü bir Suriye, nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğu ve Sünni Arap olduğu, dolayısıyla İsrail'in şımarıklıklarına asla izin vermeyecek, İsrail'e haddini bildirecek bir Suriye olduğunu bildiği için baştan Suriye zayıf bir Suriye olsun istiyor. Burada Suriye içerisindeki yapıların buna çok dikkat etmesi gerekiyor. Yani sırtlarını hiç kimsenin sırtını İsrail'e dayamaması gerekiyor.”

“Bu konu, komisyona havale edilecek bir mesele değil”

MHP lideri Bahçeli’nin 100 kişilik komisyon önerisini değerlendiren Babacan, “Yani bir tabir vardır komisyona havale etme gibi…. Bu konu bir komisyona havale edilecek mesele değil. Bu konu çok ciddi bir konu. Mecliste bir komisyon kesinlikle olmalıdır. Ve bu komisyon istişare için, konunun her yönüyle görüşülmesi için ve konuyu sahiplendirme için önemli olacaktır. Fakat kararların nihayetinde şu anda mevcut olan ihtisas komisyonlarından geçmesi gerekir. Eğer meclisin topyekûn bu işi sahiplenmesini istiyorsak düşünüyorsak... Peki böyle bir komisyon kurulacaksa bu komisyonun eğer gerçekten istişare komisyonu olmasını istiyorsak o zaman sayısının makul bir sayısı olması lazım. 100 kişinin arka arkaya, ondan sonra işin kilitlenebileceği bir yapıya da dönebileceğiyle ilgili endişelerimiz var. Çünkü hele hele 100 kişilik komisyon salonunda, basın da olduğunda orası adeta herkesin kendi pozisyonunun bildirgesini okuyacağı bir mekan, bir zemin haline gelebilir. Amacından uzaklaşabilir. İdeali karşılıklı rahat görüş alışverişinin bulunabileceği kadar küçük olmalı ama Meclisi ve tüm siyasi partileri temsil edecek kadar da büyük olmalı” dedi.

“Bizim 115 maddelik yeni anayasa taslağımız hazır, iktidar tek bir madde bile ortaya koyamadı”

Yeni anayasa sürecine ilişkin şüphelerin olduğunu dile getiren Babacan, “Bakın biz 115 madde koymuşuz. Bunun 84'ünde 6 parti mutabık kalmışız. Daha iktidar tarafında hiçbir şey yok, tek bir madde yok. Şimdi tek bir madde bile ortada olmayınca tabii insanlar şüpheleniyor. Acaba diyorlar, Sayın Erdoğan sadece ve sadece kendisi bir dönem daha Cumhurbaşkanı olmak, hatta belki cumhurbaşkanlığının süre sınırını kaldırmak için mi bunu istiyor diye… İster istemez insanlarda şüphe oluşuyor. Dolayısıyla bu şüphelerin bir an önce ortadan kalkması gerekiyor” dedi.

“İktidar, ‘gerektiğinde uymadığı’ bir hukuk normunu niye bu kadar önemsiyor?”

“Anayasa’yla ilgili bir başka önemli konu da şu andaki iktidar mevcut anayasaya uymuyor. Anayasa Mahkemesi karar veriyor, ‘Uymuyorum’ diyor, ‘Saygı duymuyorum’ diyor. AİHM kararları var, ‘Uymuyorum’ diyor. Daha geçen hafta Mecliste HSK oylamasında Anayasa Komisyonu ve Adalet Komisyonunun ki Meclisin en önemli, hukuktan sorumlu olan iki komisyonun ortak oturumunda, Karma Komisyonda Anayasa delindi. Yani HSK üyeleri seçilirken Anayasa’nın açık hükmüne uymadı bunlar. Ben de diyorum ki iktidarın anayasayı bağlayıcı hukuk normu olarak görme derdi yok, gerektiğinde uymayabiliyor. Peki gerektiğinde uymayabildiği bir hukuk normunu niye bu kadar önemsiyor? Eğer anayasayı önemsiyorsa iktidar önce uymadığı maddelere bir uysun. Şu AYM kararlarını bir gereğini yerine getirsin, AİHM kararlarını uygulasın, anayasayı önemsediğini bize göstersin ki ondan sonra oturup yeni anayasa çalışılsın.”

“İki önemli fırsat var; savunma sanayii için Avrupa pazarı, düşük gümrük vergisi nedeniyle Amerikan pazarı”

Türkiye’nin önünde iki önemli fırsat olduğuna dikkat çeken Babacan, “Bir, Avrupa'da savunma harcamaları mecburen artıyor çünkü Trump NATO güvencesini Avrupa'dan çekiyor. Avrupa artık daha çok para harcayacak ama harcayacakları parayı besleyecek bir savunma sanayi kapasiteleri yok. Türkiye savunma sanayisinin büyük bir fırsat Avrupa pazarı şu anda. Bir önemli fırsat da… Ne oldu Amerika gümrük vergilerini değiştirdi bütün dünyada. Ama Türkiye'den Amerika ihracat ürünlerinde gümrük vergisi düşük. Alın size koskoca bir Amerikan pazarı. Bakın son 3 yıldaki ihracatımıza bakın ya, 254 milyar, 255 milyar, 262 milyar. Artmıyor ihracat, yerinde sayıyoruz. Çünkü yatırım olmuyor, çünkü güven yok. Hukuk, adalet olmayınca güven yok. Güven olmayınca yatırım olmuyor.”

“Ekonomi, Sayın Şimşek’in tek başına çözebileceği bir mesele değil; hukuk ve adalette derhal gereken yapılmalıdır”

Babacan, ekonominin düzelmesi için önce hukuk ve adalet zemini olması gerektiğini vurgulayarak “Sayın Şimşek'in tek başına çözebileceği hiçbir şey yok. Onursuz şeyler de söylüyorsunuz. Tek başına çözebileceği hiçbir şey yok. Yani sadece faizi arttırayım, vergiyi arttırayım, ekonomi düzelsin. Böyle bir kolay iş yok. Türkiye hukukta, adalette derhal gerekeni yapmalıdır. Derhal hukuki güvenliğin olduğu bir ülke olmak zorundadır. Güven olmadığı için faizi yükseltmek zorunda kaldılar. Onun için o yüksek faizin cazibesiyle ancak döviz geliyor Türkiye'ye. Merkez Bankasının rezervleri o yüksek faizin cazibesiyle yükselebildi. Ve sadece faize geliyor dışarıdan para, başka yere gelmiyor. Dolayısıyla önce hukuk ve adalet zeminini kesinlikle sağlamlaştırması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Asıl iradeyi Sayın Şimşek değil Sayın Erdoğan’ın koyması gerekiyor”

“Ülkeyi asıl yöneten siyasi iradenin yani ülkenin Cumhurbaşkanı'nın ‘Ben bu ülkede hukuk istiyorum, adalet istiyorum arkadaş’ demesi lazım. Ülkenin Cumhurbaşkanı'nın ‘Ben bu ülkede yolsuzluk istemiyorum. Getirin şu ihale yasasını düzeltin hemen arkadaş’ demesi lazım. Bir ayda bu İhale Yasası Meclisten geçer. Üçüncü ay uygulamaya başlanır inanın ya. Kolay işler bunlar ama en tepedeki iradenin bu işe sahip çıkması lazım. Masaya yumruğunu vurup ‘Bu işleri düzelteceğim’ diye irade koyması lazım ortaya. Menfaat şebekesini de kırıp atması lazım, etrafındaki menfaat şebekesini de. Aksi halde bu sorunları çözmesi Türkiye'nin mümkün olmayacak.”

“İmamoğlu dosyası usul açısından siyasi bir operasyon”

İmamoğlu davasını hukuki açıdan değerlendiren Babacan “Usul açısından baktığımızda bu bir siyasi operasyon. Yoksa diploma, Büyükşehirle ilgili iddialar, CHP'nin kurultayıyla ilgili şaibeler ve terör iş birliği, yani bu dört ayrı konunun paketlenip de 18 Mart akşamı başlayıp, 19 Mart sabaha bitecek 12 saatlik bir operasyona dökülmesi bu ancak siyasi bir koordinasyonla olur. Yani dört ayrı konunun böyle yargıda ve başka organlarda böyle eş zamanlı olarak gerçekleşmesi işin tabiatına aykırı. Dolayısıyla usulüne baktığımızda bu bir siyasi operasyon. Ve en büyük soru işareti şu, Sayın İmamoğlu eğer ben Cumhurbaşkanı adayım demeseydi bu operasyonlar yapılacak mıydı yapılmayacak mıydı? En büyük soru işareti bu” diye konuştu.

“Esasla ilgili gelişmeleri takip ediyoruz; masumiyet karinesi de esastır”

“İşin usulü kesinlikle yanlış. Ama esasıyla ilgili gelişmeleri de takip ediyoruz. Masumiyet karinesi esasını da takip ediyoruz. Yani bunlar varsa soruşturulmalı, araştırılmalı. Bütün belediye başkanları her zaman hesap vermeye hazır olmalı. Yani belediye başkanları işini açık yapmalı, şeffaf yapmalı ve her zaman da hesap vermeye hazır olmalı, işin tabiatı bu zaten.”

“Dosyaların içeriğini bulmaca çözer gibi parça parça öğreniyoruz, onun için toplum ikna olmuyor”

“İstanbul Büyükşehir’e geldiğimiz zaman da biz dosyaların içeriğini parça parça öğreniyoruz. Orada da bulmaca çözer gibi yani. Şimdi önce tutuklama kararı aldılar. Arkadan dosyaları ve şahitleri ya da işte tanıkları ya da itirafçıları topluyorlar. Yani iş tersten gidiyor. Normalde önce bunlarla yapılıp ondan sonra somut bir şey ortaya çıktığında gözaltı tutuklama gerekirse olmalı yani. Şimdi önce gözaltı tutuklama, arkadan dosyaları toparlama, daha savcılık iddianı yapmasını hazırlamış değil falan filan. Ters yürüyor işler. Onun için de toplum ikna olmuyor. Yani AK Parti seçmeninin bile bugün yarısı İstanbul Büyükşehir'le ilgili konularda ‘Ya bu kadar da olmaz ki’ diyor. ‘Burada bir haksızlık var galiba’ diyor.”

“Yolsuzluğu iş dünyasına soracaksınız, onlar raporu veriyor”

Babacan, iktidar ve muhalefette düzgün çalışan belediyelerin çok az olduğunu belirterek “Belediyelerle iş yapan iş dünyasının temsilcilerine soracaksınız. Onlar size rapor hemen verir. Diyeceksiniz ‘Şu belediye nasıl temiz çalışıyor mu?  Şu belediye nasıl? Parayla iş dönüyor mu yoksa düzgün çalışıyorlar mı?’ İş dünyası raporu veriyor özel görüşmelerde. Ve maalesef ben üzülüyorum çünkü düzgün çalışan belediye sayısı az, yanlışlık içerisinde olan belediyelerin sayısı çok” değerlendirmesinde bulundu.

SONRAKİ HABER

Elif Esen, TBMM Genel Kurulu’nda konuştu: "Kadın sağlığına adalet, toplumun bütününe sağlık demektir"

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

29-05-2025