DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, deprem bölgesi Kahramanmaraş’tan Tele 1 canlı yayınına bağlandı. İlk 48 saat sistemin felç olduğunu söyleyen Babacan bölgenin ihtiyaçlarını anlattı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
‘Enkaz kaldırma çalışmaları son derece yetersiz kalıyor’
“Şehrin merkezindeki büyük yıkımı yerinde gördük. Televizyon ya da cep telefonu ekranlarına sığamayacak kadar büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Üç gündür yollardayım. Antakya’ya, Adana’ya, Osmaniye’ye, Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerine gittim. Her yerde durum aynı. Gerçekten yıkım çok büyük. Devletin, kamunun imkânları, sivil inisiyatifin, derneklerin imkânları ve çabaları yıkımın büyüklüğü yanında maalesef çok çok yetersiz kalıyor. Ekranlarda arama kurtarma yapılan binaları izliyorsunuz. Bir binada arama kurtarma yapılıyorsa, bilin ki onun karşısında en az 100 binada hiçbir şey yapılamıyor. Çünkü eş zamanlı olarak 10 il merkezini, onlarca ilçeyi etkileyen bir depremde arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları son derece yetersiz kalıyor.”
‘Cenazelerin kimliği tespit edilirse hayatını kaybedenlerin istatistiğine ekleniyor’
“Şu ana kadar enkazdan çıkarılabilen cenazeler eğer kimliği tespit edilirse hayatını kaybedenlerin istatistiğine ekleniyor. Yoksa eklenmiyor. Daha enkaz çalışması devam eden binlerce bina var. Gerçekten hem hayatını kaybedenlerin hem de yaralıların sayısının artması kaçınılmaz görünüyor.”
‘Ciddi bir şekilde masaya yatırılması gereken işler var’
“Burada işin bir ihmal boyutu var. Yeteri kadar tedbir alınmaması var. Deprem öncesindeki tedbirlerle alakalı ciddi bir şekilde masaya yatırılması gereken işler var. Bir de deprem olduktan sonra kamunun ve özel sektörün kapasitesinin, iş makinelerinin, Silahlı Kuvvetler personelinin, arama kurtarma ekiplerinin harekete geçirilmesi… Bütün bunlar çok çok geç başladı. İlk 48 saat neredeyse hiçbir ilde doğru düzgün bir çalışma olmadı. İlk 48 saat neredeyse bütün sistem felçti. Ancak üçüncü günden itibaren çalışmalar yoğunlaştırılabildi.”
‘Sadullah Ergin’in iki kız kardeşi, ailesi olduğu gibi enkaz altında, beşinci günde hâlâ ulaşılamadı’
“Ben ilk Antakya’ya gittim. Sadullah Ergin Bey’in iki kız kardeşi, ailesi olduğu gibi enkaz altında ve bugün beşinci gün. Hâlâ ulaşılamadı. Diğer teşkilatlarımızdan çok sayıda hayatını kaybeden var. Biraz önce çok yakın bir arkadaşımızın kardeşi Kahramanmaraş’ın merkezindeki bir otelin enkazının altında. Beşinci gün ve henüz ulaşılabilmiş değil. Kaldı ki bunlar üzerinde çalışma olan binalar. Türkiye genelinde daha çalışma yapılamayan binlerce bina var.”
‘Gece barınma en büyük sorun’
“İhtiyaçlar gerçekten sınırsız. Ancak beşinci günde özellikle gıda konusunda çok sayıda tırın, çok sayıda kamyonun deprem bölgelerine artık ulaştığını görüyoruz. Ancak gece barınma en büyük sorun. Beşinci geceye doğru gidiyoruz, çadırlar yetişmiyor. Çadırlar kurulsa bile çadırlarda yeteri kadar ısıtma sistemi yok. En önemli sorun şu anda barınma olarak görünüyor.”
‘Tuvalet konusunda önlem alınmazsa salgın hastalıklar artacak’
“İkinci önemli sorun; seyyar tuvaletler gerekiyor. Acilen. İnşaat sektörü güçlü bir ülkeyiz. Türkiye’de ne kadar inşaat şantiyesi varsa bu inşaat şantiyelerindeki bütün seyyar tuvaletler, konteynırlar, insanların konaklayabileceği ne kadar hareket ettirilebilir kapasite varsa deprem bölgesine taşınmak zorunda. Şu anda Türkiye’nin başka bir önceliği yok. Eğer bu tuvalet konusunda gerekli önlem bugün alınmazsa bu hijyen sorunu yarın sağlık sorunlarına sebep olacak. Salgın hastalıklar artacak.”
‘Seyyar eczanelerin hızlı bir şekilde kurulması gerekiyor’
“Şu anda gıda, giyim fena değil; ulaşmaya başlıyor. Ama en azından bir battaniye, bir çadır, bir ısıtma, su ve tabii ki ilaç. Ben daha önce bu vurguyu yaptım. İlaç konusunda da mutlaka seyyar eczanelerin burada çok hızlı bir şekilde kurulması gerekiyor. İlaca erişim büyük sorun. Bu konuda acilen yapılması gereken bir çalışma.”
‘OHAL asla temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması için kullanılmamalı’
“OHAL’in asla ve asla temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması için kullanılmaması lazım. İnsanların haberleşme özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü kısıtlamak için asla kullanılmaması lazım.”