Ali Babacan: “Trump’ın Erdoğan’ı nereye oturttuğu onun değerini düşürmez de artırmaz da. Buradan meşruiyet devşirmek üzücü”

26-09-2025
Ali Babacan: “Trump’ın Erdoğan’ı nereye oturttuğu onun değerini düşürmez de artırmaz da. Buradan meşruiyet devşirmek üzücü”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinde magazinel unsurların ön plana çıkarıldığını ve bundan kahramanlık hikâyesi üretme çabasına girenler olduğunu söyledi. Babacan, “İktidar medyasına baktığımda üzülüyorum. Türkiye Cumhuriyeti, bu kadar ezik bir ülke değil ya! Trump'ın bizim Cumhurbaşkanını bilmem nereye oturtması onun değerini düşürmez de artırmaz da. Neyse odur değeri. Buralardan güç ya da ABD Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack'ın ifadesiyle meşruiyet devşirmek üzücü” dedi.

Gazeteci İsmail Saymaz’a Erdoğan-Trump görüşmesi ve gündemde ilişkin değerlendirmelerde bulunan  Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşme başlamadan önce bahsetmemesi gereken bazı konulara girdiğini ve karşılıklı mülakatlarda antrenmansız olduğunun görüldüğünü kaydetti. Babacan, Rahip Brunson’ın Erdoğan’ın talimatıyla serbest bırakılması olayını hatırlatan Trump’ın Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını dünya basını önünde ilan ettiğini de ifade etti.

“Türkiye Cumhuriyeti, bu kadar ezik bir ülke değil”

İktidar medyasının kahramanlık hikâyesi üretme çabası içinde olduğunu kaydeden Babacan şunları söyledi: “İktidar medyasına baktığımda üzülüyorum. Türkiye Cumhuriyeti, bu kadar ezik bir ülke değil ya! Trump'ın bizim Cumhurbaşkanını bilmem nereye oturtması onun değerini yükseltmez de, düşürmez de. Neyse odur değeri. Buralardan güç ya da ABD Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack'ın ifadesiyle meşruiyet devşirmek iktidar basını adına da üzücü.”

“Amerika’da bahsetmemesi gereken konulardan bahsetti, Erdoğan karşılıklı mülakatlarda antrenmansız”

“Bizim Cumhurbaşkanı da Amerikan Fox TV'de bir görüşme öncesi söylenmemesi gereken, gereksiz şeyler söylemiş. Sonradan düzeltmeye çalışmışlar. Prompter olmayınca basınla karşılıklı mülakatlara antrenmanlı değil. O reflekslerini kaybediyor. Mesela durup dururken patrikhaneden ve Halkbanktan bahsetti. Bu da yanlış. Bunlar hassas konular. Karşılıklı görüşülür, ‘Açıklama yapalım mı, yapmayalım mı?’ diye ortak karar verilir. Trump, patrikhane ile ilgili bir şey talep etmedi ki. O talep etmeden Cumhurbaşkanı, patrikhane konusunu açıyor. Demek ki bir şeyler vermeye hazırlanıyor.”

“Yargının iktidar baskısı altında olduğu, dünya basını önünde ilan edilmiş oldu”

Babacan, Trump’ın “Erdoğan’dan Brunson'ı istedim, gönderdi” sözlerine ilişkin de “Malumun ilamı, maalesef. Yargının ne kadar iktidarın baskısı altında hareket etmek zorunda kaldığını görüyoruz. Dünya basını önünde ilan edilmiş oldu. Türkiye'de aslında yargı bağımsız değil, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla insanlar tutuklanabiliyor ya da serbest bırakılabiliyor. Ama Erdoğan’ın bununla ilgili bir şikâyeti yoktu yüz ifadesine bakarsanız. ‘Ben çok güçlüyüm, görüyor musun adamı içeri de atarım, çıkarırım da’ memnuniyetini gördüm. Şikayetçi değildi bu durumdan” değerlendirmesinde bulundu.

“Dünya, bağımsız ve tarafsız yargı olmadığını görüyor”

Türkiye’nin uluslararası imajını değerlendiren Babacan, şunları kaydetti: “Dışarıdan bakıldığında şöyle bir tablo var: İktidar kendisine rakip kim varsa etkisizleştiriyor. Siyasi parti de olabilir, medya da sivil toplum da, kim varsa. Fikir özgürlüğünün olduğu ülkede partiler arasında adil rekabet vardır. O adil rekabetle seçilir, ülkeyi yönetirsiniz. Rakiplere hayat hakkının tanınmadığı, olumsuz konuşanların susturulduğu bir ülkede siyasi meşruiyet sorgulanır. Gerçekten özgür bir ortamda seçim olsa iktidar olabilir misin, olamaz mısın? Meşruiyet meselesinin özünde bu var. Bir de Türkiye'de yargıya aşırı müdahale hukukla ilgili kararların meşruiyetini de sorgulatıyor. Pek çok karar hükümet lehine çıkıyor ama normal şartlarda öyle olmayabilir. Bağımsız ve tarafsız bir yargı olsa farklı kararlar olabilir. Onu dünya görüyor zaten.”

“Otokrasi eğilimi arttıkça, Amerika ‘Meşruiyet ihtiyacı var’ olarak değerlendiriyor”

“Otokrasi eğilimi arttıkça siyasi meşruiyet düşeceği için meşruiyet zeminine taşlar döşemek lazım. Amerikan yönetimi böyle okumuş ki, ‘Meşruiyete ihtiyacı var, biz sağlayalım’ demiş. Demokrasinin böylesine örselendiği, hukuk devletinin yerle bir edildiği bu ülkenin vatandaşı olmak beni çok üzüyor. İçim acıyor. Bu ülke bunu hak etmiyor. Gençler çok daha demokratik, çok daha özgür bir ülkede yaşamayı hak ediyor.”

“Orta Asya ya da Kafkas ülkelerine benzemeye başlamamız, ciddi bir demokratik gerileme”

“Çok partili siyaset tarihimiz oldukça eski. Sovyetler Birliği'nden kopup da bir anda bağımsız olmuş pek çok ülke var. Onlar gibi değiliz ki. Az çok seçimlerin şeffaf, adil olduğuyla ilgili sandığa bir güven oluşmuş Türkiye'de. Bu geçmişi hiç yaşamamış gibi birden Orta Asya ya da Kafkaslar’daki ülkelerle bizim benzerliğimiz ciddi bir demokratik gerileme. Bu alanlarda ilerlememiz gerekir diye mücadele ederken, Türkiye'nin gözümüzün önünde geriye geriye gitmesi çok üzüyor tabii. Ha üzüyor ama bizim vah vah demek lüksümüz de yok. Demokrasiye sahip çıkanların iktidar sahipleri kadar cesur olması gerekiyor. Aksi hâlde yazık olur ülkeye.”

“Dışişleri Bakanlığının güvenlik odaklı bir bakanlık haline gelmesinden çok endişeliyim”

“Benim endişem Dışişleri Bakanlığı gittikçe güvenlik odaklı bir bakanlık hâline geliyor. Ben çok endişe ediyorum. Yeni bakanlık binası yapılıyor. Karargâh diye açıklıyorlar. Bir dakika arkadaşlar. Bu ülkenin silahlı kuvvetleri var, Genelkurmay Başkanlığı var. Dışişleri Bakanlığı'nın binasına karargâh demezsin. Tamamen güvenlik odaklı oluşturursan devlet yapısını, o zaman çözüm sadece güvenlik metotlarıyla aranır. Halbuki Dışişleri Bakanlığı geniş düşünecek. Pek çok istihbarat biriminin başındakiler diplomasi ve Dışişleri Bakanlığı kaynaklı insanlardır. Çünkü daha geniş perspektifle bakıyorlar.”

“Darbeciler gelir, rezil olur giderlerdi; şu an uzun süreli ve sürekli kötüye gidiş var”

Babacan, iktidarın Türkiye için tüm çıkış yollarını tıkadığını vurgulayarak “İlk defa bir nesil kendinden sonraki neslin hem özgürlükler hem de refahta daha kötü bir Türkiye'de yaşayacağından korkuyor. ‘Çocuklarımızın Türkiye’si daha baskıcı ve daha fakir olacak’ diye korkuyor insanlar. Bu korku ilk defa yaşanıyor. Türkiye'deki kötüye gidişlerin herkes geçici olduğuna inanır. Askeri darbe bile olsa 2-3 sene sonra normale döner dersin. Darbeciler gelir, rezil olur, giderler ama şu an yaşadığımız öyle değil. Uzun süreli ve sürekli kötüye gidiş. Ne zaman, nasıl düzelecek ile ilgili bir sürü işaret var. Hükümet bu işin toparlanmasıyla ilgili ne kadar yol varsa tıkıyor. Türkiye'nin çıkış yollarını tıkıyor. Farklı bir dönem. Bunun farkında olmak lazım” diye konuştu.

“Vatandaşta siyasi operasyon algısı daha yüksek”

Ankara Büyükşehir Belediyesine düzenlenen operasyonu da değerlendiren Babacan, “Mansur Yavaş, önceki belediye başkanlığıyla ilgili 96 dosya hazırladığından bahsediyor değil mi? Bunlara bakılması lazım. Bu da şüphelendiriyor insanı. Vatandaşa “Hükümet siyasi operasyon mu çekiyor” diye sorduğunuzda en az yarısı siyasi operasyon diyecektir. AK Parti'ye oy versin, vermesin… Siyasi operasyon algısı daha yüksek” ifadelerine yer verdi.

“En önemli madde, SGD’nin Şam’a entegre edilmesi”

Babacan, TBMM’deki çözüm komisyonunun devam etmesi gerektiğini belirterek, “Hak ve özgülükler aşaması da aynı komisyon eliyle yürütülmelidir” dedi. Silah bırakma sürecinde Suriye’deki gelişmelerin önemli olduğuna işaret eden Babacan, “SDG'nin hiçbir zaman üzerine almadığını biliyorduk. SDG ile Ahmet Şara arasındaki sekiz maddelik anlaşmanın uygulamasıyla ilgili sıkıntılar var. En önemli maddesi entegrasyon. SDG'nin silahlı birimlerinin Şam’a entegresi. Milli ordu olmazsa olmaz. Bir ülkede iki ordu olmaz. Milli ordudaki yapılanma nasıl olacak? SDG, ayrı kol olarak mı duracak? En büyük çekişme bu. Bizim içerideki süreç dışarıdan bağımsız değil. Suriye'deki süreçle paralellik var. Her ikisinde de hedef yıl sonu, biliyorsunuz. Komisyon da yıl sonu, sekiz maddelik anlaşmanın uygulanması da. Bunlar tesadüf değil” değerlendirmesini yaptı.

SONRAKİ HABER

DEVA Partili Esen: “Ailelerin içi rahat olsun, gereken kanun için çalışıyoruz, çocuklara ve engelli yavrularımıza eziyet eden kimse görevine dönmemeli!”

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

26-09-2025