DEVA Partisi Sözcüsü ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine söz alarak değerlendirmelerde bulundu. Şahin bütçe önerisi için “Kritik alanlar kısmi ödeneklerle geçiştiriliyor; insan hakları, personelin eğitimi, mahpusların topluma yeniden kazandırılması için yani yargının özü için yatırım içermiyor. Tek cümleyle özetleyecek olursak bütçeler büyüyor ama adalet büyümüyor” ifadelerini kullandı.
“Pişmanlık hakkının daha geniş bir bantta sağlanması gerekiyor”
“Cezaevindeki idare ve gözlem kurullarının uygulamaları; keyfî uygulamaları sonlandıracak mutlaka adımların atılması gerekiyor. Vatandaşın büyük bir beklentiye düştüğü, özellikle genç yaşta çocukların ve gençlerin fazlasıyla mağdur olduğu Türk Ceza Kanunu'nun 158'inci maddesi var. Mağdurun mağduriyeti giderildikten sonra, şikâyetten vazgeçtikten sonra 158'inci maddedeki uzlaşmanın sınırlarının genişletilmesi gerekiyor. Herkes hata yapabilir. Özellikle gençlerimizin, okul çağındaki bu bireylerin 158'inci madde kapsamında büyük bir hataya düştükleri ve mağdur edildikleri ortada. Vatandaşın da mağduriyeti giderilip bir şekliyle pişmanlık duyan vatandaşa bu pişmanlık hakkının daha geniş bir bantta sağlanması gerekliliği inancını taşıyoruz.”
“Enflasyonist ortamda şufa hakkı büyük mağduriyetler yaratıyor”
“Hukuk paketine özellikle ifade ettiğimiz şufa davalarına ilişkin düzenleme. Enflasyonist ortamlarda şufa hakkını kötüye kullananlar maalesef hem satıcıyı hem alıcıyı çok ciddi bir anlamda mağdur ediyor. Eğer ülkemizde ekonomide enflasyonist bir ortam olmasa bu mevcut şufa hakkı belki ihtiyaca cevap verebilir ama enflasyonist ortamlarda, paranın pul olduğu dönemlerde, üzülerek ifade ediyorum ki şufa hakkından büyük mağduriyetler var.”
“Toplumdaki adalet duygusu tarihin en kırılgan noktasında”
“Burada bugün toplumdaki adalet duygusunun tarihin en kırılgan noktasında olduğunu ifade etmek isterim. İnsanlar kendilerini bir anda adı ‘gözaltı’ olmayan sabah baskınlarında buluyor. Gazeteciler iktidarın hoşuna gitmeyen haber yaptıkları için soruşturma dosyasının konusu oluyor. İnsanlar eleştirileri nedeniyle dahi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, yargılanıyor. Seçilmiş belediye başkanı, meclis üyeleri adliye koridorlarında mesai yapar hâle geliyor. Dolayısıyla, iktidarın hoşuna gitmeyen her söz, her eleştiri, her yerel başarı bir süre sonra savcılık dosyası olarak geri dönüyor.”
“Masumiyet karinesi sadece sözde kalmamalı, uygulanmalı”
“Kayyum rejimiyle halkın iradesine el konuluyor. Bir yerde halk sandıkta karar veriyor ancak bir etiket yapıştırılıp seçilmiş kişiler görevden alınıyor, belediyenin kapısı kilitlenip yerine kayyum gönderiliyor. Yetmiyor, kayyum atanmayan yerlerde bu kez başka yöntem devreye giriyor; binlerce sayfalık iddianameler, bitmeyen soruşturmalar, yıllarca sürecek yargılamalar, kamuoyu önünde linç kampanyaları, masumiyet karinesinin kâğıt üzerinde kaldığı süreçler. Şöyle bir taradım geçmişe yönelik. En fazla masumiyet karinesinden bahseden isimlerin başında Değerli Bakanımız Yılmaz Tunç geliyor, konuşmalarında. Masumiyet karinesi sadece sözde kalmamalı arkadaşlar, uygulanmalı.”
“Camiyi yık ama adaleti yıkma”
“Şimdi ‘camiyi yık ama adaleti yıkma’ diyen bir zihniyetin temsilcileri olarak biz masumiyet karinesini ayaklar altına alırsak, lekelenmeme hakkını hiçbir şekilde uygulamazsak buradan kimseye bir fayda gelmez. O yüzden, kimsenin hakkına, kimsenin mülkiyetine el koyma gibi bir hakkımız yok; rızayla olacak her şey, rızasız hiçbir işlemin içerisinde bizler bulunamayız. Bu nedenle, geldiğimiz noktada hakkın aranacağı bir mecra değil, siyasetin müdahalesine açık alanlardan biri hâline gelmiş durumda yargımız.”
“Tutuklama, cezalandırma aracına dönüşmüş durumda”
“Vatandaşlarımızın adalet çığlığının en acı halkası olan bir başka husus da hiç şüphesiz ki uzun tutukluluk süreleridir. Tutuklamanın bir istisna olduğunu ve tedbir mahiyetinde olduğunu bilmemize rağmen şu anda uygulamada tutuklamayı cezalandırma amacına dönüştürmüş olduk. Bu, gerçekten yüz kızartıcı bir durum. Biz elbette ki Adalet Bakanlığının bütçesi üzerinde konuşurken biz bu ülkedeki çözümlerin 2026 Adalet Bakanlığı bütçesinin yargı bağımsızlığını güçlendiren, hâkim ve savcı güvencesini artıran, uzayan yargılamaları kısaltan, cezaevlerini insan onuruna uygun hâle getirmeyi hedefleyen, AYM kararlarının bağlayıcılığını pekiştiren bir yapıda oluşmasını ve uygulamaların bu yönde tecelli etmesini istiyoruz.”
“Adil Yargı ve KHK Mağduriyetleri Eylem Planı hazır”
“Sayın Bakanım, malumunuz, sizin Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belge'niz var. Biz, sizin bu belgenizin içini dolduracak, Sayın Yeneroğlu'nun da içinde bulunduğu bir grupla hazırladığımız ‘Adil Yargı Eylem Planı’ ile ‘KHK Mağduriyetleri Eylem Planı’mız, biri ‘Hukuk Devleti Olma Yolunda’ diğeri de "OHAL KHK'ler ile İhraçlara ve Ceza Yargılamalarındaki Haksızlara Adalet’ adı altında 2 çalışmamız var, bunları çalışmalarınızda rehber edinmenizi hassaten istirham ediyoruz.”