DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen 11. Yargı Paketine ilişkin Genel Kurul’da söz aldı. Türkiye’nin ihtiyacının yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve köklü bir zihniyet değişimi olduğunu belirten Şahin, “Yargı iktidarın güdümünde olduğu müddetçe kaç paket çıkarırsanız çıkarın adalet tesis edilemez” ifadelerini kullandı.
Şahin açıklamalarına şöyle devam etti:
“Adalet reformu yargıya siyasetin müdahale kanallarını kapatmadan yapılamaz”
“Türkiye'nin ihtiyacı buraya getirdiğimiz 11'inci, önümüzdeki günlerde gelecek 12’nci yargı paketi değil arkadaşlar. Bakınız, 2019'dan bu yana 11'incisini getirmişiz, 12'ncisi yolda, infaz düzenlemesi de ocak ayı içerisinde farklı bir kanun teklifi olarak buraya gelecek. Oysa ülkenin ihtiyacı; yargı bağımsızlığı, ülkenin ihtiyacı hukukun üstünlüğü ve en önemlisi de köklü bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Bu ülkede öncelikle ahlak konusundaki zafiyetlerden kurtulmamız lazım. Ahlak olmadan adalet olmuyor, adalet olmadan da sağlıklı bir devlet yönetimi olmuyor. İşte, buraya getirilen kanun tekliflerinde de gördüğümüz üzere iktidar bunları bir şekliyle hazırlıyor ve iş bölümünü düzgün yapmadan, Meclisin çalışma takvimini düzgün hazırlamadan, bir oldubittiyle buradan geçirmek istiyor. Kanun teklifi sahibi arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz, emek veren bürokratlara teşekkür ediyoruz. Bu kanun teklifinin içerisinde pek çok maddeye bizler de katılıyoruz, ihtiyaç olan maddelerin olduğunu da görüyoruz başta 31 Temmuz Covid yasasındaki eşitsizliğin giderilmesi olmak üzere ama bugün önümüzde duran on birinci yargı paketi de -yargı iktidarın güdümünde olduğu müddetçe kaç paket çıkarırsanız çıkarın adalet tesis edilemez- kanun çoğalır ama hukuk azalır, güven erir sözünü bir şekliyle tescil ediyor. O nedenle Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği düzenlemeleri değiştiriyormuş gibi yaparak, "mış" gibi yaparak, iptal edileni makyajlayarak yeniden Meclise sunmak reform değildir arkadaşlar. Bu, anayasal denetimi dolanma girişimidir. Adalet reformu yargıya siyasetin müdahale kanallarını kapatmadan yapılamaz. Hâkim ve savcı teminatı güçlenmeden, HSK yapısı değişmeden, yargı üzerindeki telkin ve baskı mekanizmaları dağılmadan reform lafı havada kalır.”
“Eleştiriden korkan bir iktidar güçlü olabilir mi?”
İnternet düzenlemelerine de değinen Şahin, “İnternet konusunda yapılan düzenlemeler de bu paketin en sorunlu başlıklarından biridir. İfade özgürlüğünü korumak yerine dijital dünyada sansürü ve keyfîliği genişleten bir yaklaşım benimsenmektedir. Soruyorum: Eleştiriden korkan bir iktidar güçlü olabilir mi? Susturulan toplumda adalet yeşerir mi?”
“Adalet terazisi kişiye göre ayarlanırsa toplumda adalet duygusu kalmaz”
“Bir başka çelişki infaz rejiminde karşımıza çıkıyor. Ağır adli suçlar bakımından tahliyelerin yolu açılırken terörle, cebirle, şiddetle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin kapsam dışında bırakılması eşitlik ilkesini zedeliyor. Adalet terazisi kişiye göre ayarlanırsa toplumda adalet duygusu kalmaz. Cenab-ı Hakk'ın ayırmadığı kullarını bu yasa teklifiyle siz nasıl ayırırsınız? Cezada adalet, infazda eşitlik çerçevesi içerisinde her kim bu infaz düzenlemesinden yararlanacaksa işlediği suçun nevine bakılmaksızın bu eşitlik ilkesinin uygulanması gerekir. Özü itibarıyla bu düzenlemeyi siz getirdiniz. Getirirken düğmeyi yanlış iliklediniz ve bir buçuk yılı aşkın süredir biz diyoruz ki: ‘Hatalısınız.’ Kamuoyu diyor ki: ‘Hatalısınız.’ Suçun işlendiği tarih baz alınması gerekirken siz hükmün kesinleşme tarihini baz aldınız, şimdi ilave çalıştırıyorsunuz. Önce haziranda çıkarılacak yasaya ekim dediniz, aralığın sonuna geldi ve yarın itibarıyla vatandaşlar bu yasa teklifinin buradan çıkmasını bekliyor. Çok net ifade ediyorum ki KHK meselesi hâlâ çözümsüzken, bu çözümsüz zulüm devam ettikçe on bir paket değil, yirmi bir paket de çıkarsanız bu ülkede hukuktan söz edilemez, zulüm devam ederken reformdan bahsedilemez. İşte, Meclis Başkan Vekili, kendisi ifade etti, Bakanlığı döneminde ‘KHK’ler bir idari işlemdir, biz onların suçu var diye uzaklaştırmamıştık’ dedi. Suçu olmayanı uzaklaştırdınız, onların haklarını iade etmediniz; takipsizlik aldı, soruşturma geçirmedi, beraat etti; görevlerine iade etmediniz. Kul hakkı var üzerinizde, bu insanların hakkını teslim edin. Şu anki yargı sisteminde bile beraat etmiş, takipsizlik almış, soruşturma geçirmemiş insanları işinden gücünden ayrı tutmak gerçekten bir zulümdür, bu zulmü bir an önce sonlandırmak gerekir. O yüzden, bu kanun teklifi içerisinde bu düzenleme olmadığı müddetçe eşitlikten, adaletten, burada reformdan bahsetmek mümkün olamaz.”
“Cezaevlerinde 35 ilimizin nüfusundan daha fazla hükümlü ve tutuklu var”
“Bugün Türkiye'de cezaevi nüfusu 433 bin oldu. Cezaevinde 35 ilimizin nüfusundan daha fazla hükümlü ve tutuklu var. Allah için kendinizi bir sorgulayın, 60 binle başladı sizin devraldığınızda; 2013'lerde 110 bini geçtiğinde ‘Eyvah! Ne yapıyoruz?’ diye burada, iktidar sıralarında biz bunların savunmasını yapıyorduk, bugün 433 bin kişi; Almanya'nın cezaevindeki oranının tam 8 katı. Bu bir güvenlik başarısı mı yoksa büyük bir toplumsal çöküşün göstergesi mi? Türkiye'de cezaevine insanlar neden bu kadar çok giriyor? Baktığımızda, 2024 yılında -bir istatistik var önümüzde- önceki yıla göre yüzde 49,6 artış gerçekleşmiş. Enflasyonda şampiyonuz dünya liglerinde, ceza davalarında da aynı noktaya gelmişiz dünyada. Sanık sayısı 1,5 milyondan 2024'te 3,7 milyona çıkmış arkadaşlar; dolandırıcılık yüzde 41, uyuşturucu kullanımı yüzde 33, uyuşturucu ticareti yüzde 21 artmış. Bu tablo kendiliğinden mi oluştu? Bu tablonun artışında sizin hiç mi payınız yok? Suç patlamasının ardında ekonomik kriz var, gelir adaletsizliği var, umutsuzluk var, eğitimde fırsat eşitliğinin çöküşü var, kontrolsüz kentleşme ve gettolaşma var. Cezaevlerinin ıslah kurumları olmaktan çıkıp âdeta suç akademilerine dönüşmesi var.”
“Gençlerimizi uyuşturucu bataklığına iten işsizlikle, sosyal destek eksikliğiyle, gelecek kaygısıyla ne zaman yüzleşeceksiniz?”
“Lokomotif suç, uyuşturucu. Bugün yaklaşık 150 bin insan uyuşturucu bağlantılı suçlardan cezaevinde. Peki, soruyorum: Gençlerimizi uyuşturucu bataklığına iten işsizlikle, sosyal destek eksikliğiyle, gelecek kaygısıyla ne zaman yüzleşeceksiniz? Burada iktidar kendini hiç sorumlu hissetmiyor mu? Çalışarak ev, araba alma hayalinin imkânsızlaştığı bir ülkede yasal yollardan kazanç inancı zayıflıyor, köşe dönme fikri giderek yaygınlaşıyor. Hırsızlık, yağma, dolandırıcılık artıyorsa bunun faili sadece bireyler değildir. Mutfaktaki yangını çıkaranların bu tablonun sorumlusu olduğuna dair bir inancınız yok mu, hiç mi kabahatiniz yok sizin? Suçun nedenleriyle yüzleşmeyen bir iktidar ekonomide, eğitimde, istihdamda, sosyal politikalarda gerçek iyileştirme yapmadan yalnızca ceza artırarak yol alamaz. Bu yol daha fazla cezaevi, daha fazla infaz düzenlemesi ve daha ağır bir toplumsal maliyet üretir. O yüzden -bir kez daha buradan- adalet kanunun sayısıyla değil vicdanla, hukukla ölçülür. Allah'ın yarattığı kullar arasında lütfen ayrım yapmayın ve tekrar, bir kez daha ifade ediyorum, ahlak olmadan adalet olmayacağı gibi adalet olmadan da ülke asla yönetilemez.”
“Yeni yıla umutları törpülenen insanlara yaptığımız haksızlığı gidermenin vicdani huzuruyla girelim”
İdris Şahin, “Sizin 31 Temmuz Covid yasası mağdurlarına bir borcunuz var iktidar ortakları olarak. Yapmış olduğunuz kanun teklifiyle hiç olmazsa bir önceki yasayla aynı düzenlemeyi burada geçirin, mağdur ettiğiniz bu kitlelere az da olsa bir nedamet duyun çünkü biz bu yanlışlığı gördüğümüzde doğrudan kanun teklifi verdik. Verdiğimiz kanun teklifi yaklaşık bir senedir Adalet Komisyonunda bekliyor ve orada özellikle bu kanun teklifiyle birleştirilmesini istememe rağmen Anayasa ve İç Tüzük kuralları ihlal edilerek hemen hemen bire bir aynı olan bu kanun teklifinin birleştirilmesine de karar verilmedi. Ne olursa olsun bir mağduriyet giderilecekse teklifin bizden gelmesinin, başkasından gelmesinin hiçbir önemi yok, yeter ki bu mağduriyetler giderilsin. Bugün AK Parti ve ortağı MHP bu teklifi verirse bundan da büyük memnuniyet duyarız. O yüzden bir kez daha ifade ediyorum: Sizin bu vatandaşa bir özür borcunuz var. 31 Temmuz Covid yasasında açıkça Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme yaptınız, hiç olmazsa bugün aynı şartlarla onu telafi edin ki hepimiz yeni yıla en azından bu umutları törpülenen insanlara yaptığımız haksızlığı gidermenin vicdani huzuruyla girelim diyorum” diyerek sözlerini tamamladı.