DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Medyascope YouTube kanalında İslam Özkan ile Dünya Alem programında gündemi değerlendirdi. Kendisi hakkında çıkan üretilen dezenformasyonlardan, Türkiye’nin içine çekildiği iki kutuplu siyasetten ve seçimlere giderken izlenebilecek stratejilerden söz eden Babacan, programın sonunda izleyicilerden gelen soruları yanıtladı. Ali Babacan, şunları söyledi:
“Üçüncü bir yolun demokrasimiz açısından faydalı olduğunu görüyoruz”
Babacan, Türkiye’nin iki kutuplu siyasetten sıyrılması gerektiğini belirterek, “Geçen sene 12 Ekim'de yaptığımız büyük kongrede ben bunu açıkladım. Dedim ki ‘Biz bir yeni yol, bir üçüncü yol açmak zorundayız.’ Yani vatandaşlarımızı bu iki tercihten birisine mahkûmsun ikileminden kurtarmamız lazım. Dedim ve şu anda da biz bunun çalışmasını yapıyoruz. Yani ne o tarafta ne bu tarafta bir yeni yol, bir üçüncü tercih, bir üçüncü yol ama bunu da güçlendirecek adımlarla yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Demokrasimiz açısından da biz bunun faydalı olduğunu görüyoruz” dedi.
“Biz milletimizin karşısına ‘Ona da ona da mahkûm değilsin, başka bir tercihin var’ diyerek çıkmak istiyoruz”
“Şu anda çok sayıda siyasi parti ile diyalog içindeyiz. Hatta bu partilerden Saadet Partisi ve Gelecek Partisi ile Mecliste ortak grup kurduk. Bu birliktelik ileride genişleyebilir. Bu iş birliği ortak grubun ötesine taşınabilir. Ama bunları konuşmak için biraz erken. Şu anda biz milletimizin karşısına ‘Ona da ona da mahkûm değilsin, başka bir tercihin var’ diyerek çıkmak istiyoruz. Çünkü siyasette tercihlerin çok olması nihayetinde milletin lehindedir diyoruz. Bir de şunu unutmayalım. Bir sonraki seçimlerde önemli olan muhalefetin alacağı toplam oy olacak. Yani eğer muhalefetin hepsi bir araya gelip beraber hareket ettiğinde, bahsettiğim gibi iki artı iki dört değil, iki artı iki üç ediyorsa bunu da 2023'de gördüysek, bu seçimlere giderken iki artı ikinin dört ettiği bir modelle gitmemizde de fayda var. Dolayısıyla iktidarın karşısında belki ayrı hatlardan ama toplamda oyunu maksimize eden bir muhalefet çalışmasının biz Türkiye için daha faydalı olacağına inanıyoruz.”
“Türkiye siyasetinin ortalamasına göre yumuşak bir üslup olsa da söylediklerim ve duruşum son derece sert bir muhalefettir”
Babacan, “Çok donanımlı, düzgün bir insan, dürüst bir insan. Ama çok daha cesur çıkışlar yapmasını bekliyoruz” diyen bir seçmene şu yanıtı verdi: “Biz Türkiye'de baskının bu kadar yoğun olduğu bir dönemde, medyanın, iş dünyasının, sivil toplumun ve muhalefetin ciddi baskı altında olduğu bir dönemde bayrağı çektik, DEVA Partisi'ni kurduk. DEVA Partisi'ni kurmamız başlı başına cesur bir çıkıştır. Her ne kadar benim üslubum, Türkiye siyasetinin ortalamasına göre yumuşak bir üslup olsa da, söylediklerim ve duruşum son derece dik ve sert bir muhalefettir.”
“Troller, söylemediğim ifadeler uyduruyorlar”
Bir izleyici ise Babacan’ın “AKP'nin Ergenekon, Balyoz, KHK gibi tüm hukuksuzluklarına karşı dava için sustum” yönünde bir ifadesi olduğunu iddia etti. Babacan, “Hayır öyle bir ifadem yok. Ya bana atfedilen o kadar çok şey var. Ya diyorum bir tane getirin diyorum ya, bir önüme koyun diyorum. Birileri bir şey uyduruyor. Sosyal medyada bunu çok yapıyorlar. Maalesef iktidar tarafı da yapıyor. Son dönemlerde muhalefet kaynaklı trollerde de bunu görüyorum. Yani muhalefet kaynaklı trollerde de böyle bir hırçınlık var, bir haksızlık var” dedi.
“İktidardaki genel başkanın savcı, muhalefetteki genel başkanın avukat olduğu davalar normal akar mı?”
Babacan, şöyle devam etti: “Sayın Erdoğan ne diyordu? ‘Ben bu işin savcısıyım’ diyordu. Sayın Baykal rahmetli ne diyordu? ‘Ben de bu işin avukatıyım’ diyordu. Yani iktidardaki genel başkanla ana muhalefetin genel başkanının savcı ve avukat olarak taraf olduğu davalardan bahsediyoruz. Şimdi bu davalar normal akar mı? Bu davalar normal gider mi? Dolayısıyla burada eğer gerçekten iddialar varsa kim olursa olsun bağımsız tarafsız yargı süreçlerinin işlemesi lazım. Bunun mücadelesini vermemiz lazım.”
“Şu an Üsküdar’da yaşayan halamın, Yahudi mezarlığına gömüldüğüne dair sahte fotoğraf yayıyorlar”
Arkasında finans gücü olan trollerin yalanlarının bazen baskın gelebildiğini kaydeden Babacan, şunları söyledi: “Bütün bu iddialara karşı tabii ki biz doğrusunu anlatıyoruz. İddiayı gördüğümüz anda doğrusunu anlatıyoruz. Fakat bu iddiayı ortaya atanlar paralı, arkasında finansman gücü olan bir iletişim ağının parçası ama biz tamamen bir siyasi parti olarak, sadece ve sadece kendi iletişim kanallarından doğruları savunmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bu yalanlar bazen daha baskın çıkabiliyor. Mesela Yahudi ifadesi değil mi? Bunu özellikle iktidara yakın olan trollerin belki onların da hoşuna gideceğini düşünerek uydurdukları yalanlar bunlar. Şimdi benim Hatice Babacan olan halam yani bir zamanlar başörtüsü mücadelesinde Türkiye'nin 1960'lı yıllarda ilk mücadeleyi ortaya koyan ve siyasi değil bir insan hakkı olarak bunun mücadelesi için bayrağı çeken benim halamla ilgili öldüğü ve Yahudi mezarlığında gömüldüğü ile ilgili sürekli döndürürler sosyal medyada. Benim Hatice Babacan olan halam sağ, şu anda İstanbul'da Üsküdar'da oturuyor. Bakın nasıl yalan yani. Mezarının fotoğrafını yayıyorlar. Ya ölmemiş bir insanın mezarının fotoğrafı yani.”
“Şehir Üniversitesinde kredinin açıldığı tarihte ben çoktan bakanlığı bırakmıştım”
“Hatırlarsanız bu Şehir Üniversitesinde olan bir kredi meselesi var, Halk Bankasının verdiği kredi meselesi var. Halk Bankası kredi veriyor Şehir Üniversitesine ve Sayın Erdoğan da diyor ki bir kürsü konuşmasında, ‘Ahmet Davutoğlu’ diyor. ‘Mehmet Şimşek’ diyor. Hatta ve hatta diyor ‘Sayın Babacan’ diyor. Hatta ve hatta diyerek, sonra ekliyor. ‘Bunlar dolandırmışlar’ diyor. Kredinin açıldığı tarihte ben çoktan bakanlığı bırakmışım. Halk Bankası başka birilerine bağlı. O dönemde artık Ahmet Davutoğlu başbakan değildi; Binali Yıldırım başbakan olmuş. Öyle bir dönemde açılan krediyle ilgili… Ama ne oldu? Bu üç isimden Binali Yıldırım hala en yakınında. Mehmet Şimşek'i de Hazine ve Maliye’nin başına getirdi. Halk Bankasını dolandırdı dediğin insanı getiriyor, hazinenin ve maliyenin başına koyuyor. Peki bu dolandırıcıysa niye bunu yapıyorsun? Çıkıp özür dile. Benim hakkım var şimdi. Kul hakkına inanan için söylüyorum. Sayın Erdoğan çıkıp da bu konuda benden helallik dilemedikçe ben ona hakkımı helal etmem.”
“Yıllardır başında olduğu eğitim sistemine çocuğunu emanet edemiyor”
Babacan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in çocuğunu özel okula göndermesini ise “Bir özgürlük alandır. Seçebilir. Ama siyaseten, ama siyaseten kendi yıllardır başında olduğu devlet eğitim sistemine, devletin okul sistemine kendi bile güvenmiyor demek. Sonuçta bu. Ha verebilir, tamam. Ailesi isteyebilir. Belki çocuğu, evladı öyle bir tercihte bulunabilir. Ama sonuçta bir muhasebesini yapacak olursak yıllardır başında olduğu bir eğitim sistemine kendi çocuğunu emanet edemiyor” diye yorumladı.
“Şu an usul olarak yanlış işleyen hukuk sürecinde 2017 Referandumu iptal edilebilir”
Babacan, hukuk sistemine ilişkin “Mesela bir mahkeme diyebilir ki ‘2018 seçiminde adil yapılmamıştı hatta 2017 referandumunda da problemler var.’ Dolayısıyla bir asliye mahkemesi şimdi çıkıp diyebilir ki ‘Ben o referandumu da iptal ettim, bu seçimi de iptal ettim. Aslında başkanlık sistemi diye bir şey yoktu Türkiye'de. Aslında 2018'den bu yana Erdoğan da Cumhurbaşkanı değil’ diyebilir değil mi? Ben şeye biraz benzetiyorum, yani şu andaki usul olarak ne kadar yanlış bir hukuk süreci işlediğine benzetme yapıyorum” ifadelerini kullandı.