DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, iktidarın kafasının memleket işlerinde olmadığını, muhalefeti dizayn etmeye ve basını kontrol altında tutmaya çalıştığını kaydetti. Babacan, “Birinci vazifeniz şu anda bu ülkenin ekonomisini güçlendirmek, sanayisini güçlendirmek, savunmasını güçlendirmek, bu ülkeyi bölgesinde güçlü bir ülke haline getirmek… Şu anda Türkiye’nin birinci önceliği bu ama mesele birinci öncelik kendi koltuğunuzsa artık bu ülkeye bir faydanız yok demek” ifadelerini kullandı.
“İktidardaysanız birinci işiniz bu ülkeyi düzgün yönetmek, o kadar…”
Çankırı temasları kapsamında Çankırı Ticaret ve Sanayii Odasında bir basın toplantısı düzenleyen Babacan, şunları söyledi: “Bu kadar büyük sorun varken, bölgemiz yavaş yavaş ateş çemberi haline gelirken, güvenlik riskleri büyürken, İsrail’in hoyratlığı, haylazlığı hızla bölgeye yayılırken, bu ülkenin güvenliğinin nasıl sağlanacağı, bu ülkenin ekonomisinin nasıl büyüyeceği, bu ülkeyi nasıl güçlendireceğim diye kafayı oraya yoracaklarına, tutuyorlar kafayı ‘Biz bu koltuğu korumamız lazım, onun için bu muhalefeti nasıl halledeceğiz…’ İlgi, çalışma tamamen buraya yönlenmiş durumda… Yazık bu ülkeye, gerçekten yazık… İktidardaysanız birinci işiniz bu ülkeyi düzgün yönetmek, o kadar… Bu ülkenin sorularını çözmek, işiniz bu. Sorunları çöz, üret, başarılı ol ondan sonra destek al. ‘Ben nasılsa desteği kaybediyorum nasıl normal şartlarda iktidar olamayacağım o zaman işte basını bir şekilde kontrol altına alayım, muhalefeti bir şekilde yargı yoluyla şekillendireyim…’ Kafa buralarda. Benim buradan, Çankırı’dan acil çağrım iktidara, kafanızı memleketin işlerine verin başka işlere değil… Birinci vazifeniz şu anda bu ülkenin ekonomisini güçlendirmek, sanayisini güçlendirmek, savunmasını güçlendirmek, bu ülkeyi bölgesinde güçlü bir ülke haline getirmek… Şu anda Türkiye’nin birinci önceliği bu ama mesele birinci öncelik kendi koltuğunuzsa artık bu ülkeye bir faydanız yok demek, çok da inat etmenin, ısrar etmenin de bir anlamı yok.”
“Mümkün olsa da beyinlerinin içini açıp baksak; kaçı oyun, kaçı memleket meseleleri?”
“Şu anda merak ediyorum. İktidardakilerin mümkün olsa da beyinlerini açıp baksak, kafalarında dolaşan işlerin yüzde kaçı oyun, düzen yüzde kaçı memleket meseleleri? Yüzde kaçını iç siyasi didişmelere harcıyorlar, beyin enerjilerinin yüzde kaçını memlekete yönetmeye harcıyorlar.”
“Siyasetin de ticaretin de kuralları belli, verdiğin sözü tutacaksın”
Bu haftaki Cuma hutbesinin konusu olan ‘Helal kazanç’ üzerinden iktidara sert eleştirilerde bulunan Babacan, iktidarın seçim öncesi verdiği sözleri tutmadığını belirterek, 2023 seçimlerinin helalinden kazanılmış bir seçim olmadığını dile getirdi. Babacan, şöyle devam etti: “Bugün hutbeyi dinlerken ticaretteki helal kazançla siyasetteki helal kazanma arasında ister istemez aklıma pek çok konu geldi. Gerçekten ticarette, ki ben de 1920’den bu yana ticaretle uğraşan bir aileden geliyorum, ticarette çok temel konular var. Konuşunca doğruyu söyleyeceksiniz, kimseyi aldatmayacaksınız, söz verince tutacaksınız, emanete ihanet etmeyeceksiniz, birileri size bir şey emanet etse kendi malından daha dikkatli kullanacaksınız gibi çok temel esaslar var. Ama bu esaslar 13 yıl devlet yönetimde bulunmuş hükümette bulunmuş bir insan olarak aslında siyasette de devlet yönetimde de aynen geçerli olan esaslar. Siyasette de devlet yönetiminde de gerçekten insanları aldatmamak lazım. Hep doğruları söylemek lazım. Sözler veriliyorsa bu sözlerin tutulması lazım. Devlet yönetiyorsanız öngörülebilir olmanız lazım. Mesela devlet bir programa çıkıyorsa, bir plana çıkıyorsa, o aslında verilmiş sözdür, ona uyması gerekir. Devlet bir politika açıklıyorsa, bunun arkasında durması gerekir. Bütün bunlar gerçekten ticarette olduğu gibi siyasette de devlet yönetiminde de çok çok önemli hususlar…”
“En büyük torpil ve haksızlık aracı mülakatı ‘Kaldıracağız’ dediler kaldırmadılar”
“Maalesef ülkemizde son 7-8 yıldır programlı bir işin yapılmadığını görüyoruz. Verilen sözlerin tutulmadığını görüyoruz. En temel konularda bütün halkımıza mal olmuş, bütün vatandaşlarımızın takip ettiği konularda verilen sözlerin tutulmadığını görüyoruz. Basit birkaç örnek, 2023 seçimlerine giderken ekonomi ile ilgili bazı sözler verildi değil mi? Mesela neydi bu sözlerden bir tanesi? ‘Faiz indi daha da inecek, bize destek verin, biz faize mücadele edeceğiz.’ Hatta seçime giderken de %10 olan Merkez Bankası faizlerini yüzde sekiz buçuğa indirdiler. Seçime girdiler ama seçimden hemen sonra %50’ye çıktı. Şimdi bu yakışmıyor yani vatandaşa doğruyu söylemeden aldatarak seçime girmek yakışmıyor. Bir başka örnek seçime birkaç hafta kala ne dediler? ‘Artık biz devlete eleman almada mülakatı kaldıracağız’ dediler hatırlıyorsunuz. Ha seçimden bu yana iki buçuk yıl geçti mülakat hâlâ var mı var… Mülakat en büyük şu anda torpil aracı, haksızlık aracı değil mi? Evet. Dolayısıyla söz verince tutmak çok önemli…”
“Geçim sıkıntısından sonra, hukuksuzluk ve adaletsizlikler vatandaşımızın zikrettiği en önemli sorun alanı”
“Vatandaşlarımıza en önemli sorun nedir bu ülkenin diye sorduğumuzda genelde ekonomi, geçim sıkıntısı, işsizlik diyorlardı, en yüksek sıralarda bu çıkıyordu. Fakat şu son altı aydır bakıyoruz hukuk ve adalet de hemen ekonomiden sonra vatandaşlarımızın zikrettiği en önemli artık sorun alanı… Yani ekonomi hâlâ bir numara ama ondan sonra hukuk, adalet var. Zaten biz hukuk yoksa, adalet yoksa, ekonomi olmaz diyoruz.”
“İktidar medyası dahi ‘Ekonomi çöktü, halk yoksullaştı, faiz tırmandı, sanayi bitti’ diyor”
Ekonomi yönetimine de sert eleştirilerde bulunan Babacan, “Bugün baktım şöyle manşetlere, artık bu hani milletteki feryat da yükseliyor ya iktidara yakın olarak bildiğimiz basın kuruluşlarından bir tanesinin manşetinde, Türkiye ekonomisinin özetini yapmışlar… Sorduğunuzda belki her şey gayet güzel, şöyle böyle diyenler bugünkü manşette bakın işte… Şu sebeple diyor anlatıyor: ‘Ekonomiyi çökerten, halkı yoksullaştıran, faizi tırmandıran, sanayiyi bitiren, borçlunun malını gasp eden sistem’ diyor sonuç olarak… Yani iktidara yakın bir kuruluş dahi bugünkü manşetinde ekonominin çöktüğünü, halkın yoksullaştığını, faizin tırmandığını, sanayinin bittiğini ve borçlunun malının gasp edildiğini söylüyor. Hedef olarak da Mehmet Şimşek’i göstermiş o ayrı, orada da ayrı bir çizgi var. Eğer güzel bir şey oluyorsa Sayın Cumhurbaşkamınız yapıyor, olumsuz görülen bir şeyler varsa bunun suçlusu Sayın Erdoğan olamayacağına göre bir suçlu lazım. Kimi suçlayalım kimi günah keçisi yapalım… Gerçekten bu büyük ve güzel ülkeye çok yazık oluyor” diye konuştu.
“Bu ülkenin toprağı da suyu da insanı da bu ülkeyi ayağa kaldırmaya yeter”
Gençlere de bir çağrıda bulunan Babacan, “Bu büyük ve güzel ülkemizden asla umudumuzu kesmeyeceğiz. Bu ülkenin toprağı da suyu da insanı da bu ülkeye yeter, ayağa kaldırmaya yeter. Koşturup kanatlandırıp uçurmaya yeter ve hiçbir zaman umudumuzu yitirmeyeceğiz. Özellikle gençlerde bazen umutsuzluğu gördüğüm için bunu vurgulamak istiyorum. Bakıyorlar ki son on yıldır 15 yıldır her şey kötüye gidiyor, ben de bari gidip başka bir ülkede mi yaşasam diyor gençler şu anda. İyi dönemleri yani iyileşme dönemlerini görmediği için kendilerini bildikleri bileli, gençler özellikle şu son 8-10 yıldır yokuş aşağı… ‘Hiç düzelmeyecek’ diyorlar ama biraz daha yaşı müsait olanlar Türkiye’nin kötüye gittiği dönemler de olmuş, ayağa kalktığı dönemler de olmuştur deyip umudunu kesmiyor. Öyle bir nesil farklılığı var şu anda ama işte gençlerimize de özellikle buradan çağrım umudumuzu kesmeyelim, hep beraber çalışalım, dosdoğru çalışalım” ifadelerine yer verdi.