Zam yağmuruna tepki gösteren DEVA Partili Burak Dalgın, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Hükümet kemer sıkmamak için vatandaşın boğazını sıkıyor” ifadelerini kullandı. Dalgın, “Ekonomik sıkıntılar sayıdan ibaret değil. Yetersiz beslenen çocuklar, yıkılan yuvalar, artan hırsızlık ve uyuşturucu gibi vakalarla yükselen asayiş riski, ertelenen bakım-onarım ve yatırım çalışmaları, borç sarmalına düşen vatandaşlarımız... Tüm bunlar ekonomik sıkıntıların mağdurlarıdır” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ekonomiye ve ek bütçeye ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
Dalgın, seçimden sonra gelen vergi ve harç zamlarını “Hükümet kemer sıkmamak için vatandaşın boğazını sıkıyor. Unutmayalım, devletin parası yoktur. Para, milletin parasıdır. Vergi salarak vatandaşın cebini yakmak ve borç alarak yarınlarımızın üzerine yük bindirmek, en son uygulanması gereken çözümlerdir. İlk adım, kamuda tasarruftur. Hükümetin bu yönde hiçbir adımı bulunmuyor. Belli ki, lüks makam araçlarından vazgeçmek yerine vatandaşın aracının vergisini duble yapmak daha cazip gelmiştir” sözleriyle eleştirdi.
Dalgın, “Biz milletin vekilleri olarak hangi harcamaları kısalım, nelerden vazgeçelim?” diyerek TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a “tasarruf seferberliğine örnek olmak” amacıyla çağrı yaptı.
‘Vergisini ödeyen orta direğe ceza var’
İlave vergilerin orta sınıfa yüklendiğini söyleyen Dalgın, “Külfet orta direğin sırtına yükleniyor. İmkanları, fırsatları ve hürriyetleri zaten daraldı. Şimdi ilave vergiler de ona yükleniyor. 2022 vergi tahsilatından bir örnek vereyim. Devletimiz tahakkuk eden 100 liralık verginin sadece 81 lirasını toplayabildi. Kayıt dışında olanlar, vergi matrahını düşük gösterenler veya çeşitli istisnalardan yararlananlar bu 100 lirada hiç yok! ‘Nasıl olsa af gelir’ diye vergisini ödemeyene veya cazip şartlarda borçlarını affettirenlere ödül var. Gelir vergisi maaşının kaynağında kesilen, maaşını harcarken her adımda KDV ve ÖTV ödeyen orta direğe ise ceza var. 2023 ek bütçesindeki vergi artışının yarısı KDV ve ÖTV’den kaynaklanıyor” diye konuştu.
‘Çalışan Türkiye’nin ayağına çelme takılıyor’
Konuşmasında 9. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “Aslolan devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır” sözlerine yer veren Dalgın “Kimse kusura bakmasın, dev kamu binalarının üzerine ‘Vergi kalkınmanın temelidir’ yazmakla kalkınma olmuyor. Maalesef bugün karşımızdaki bütçe kurumlar vergisini yükselterek, katma değer vergisini artırarak, damga vergisi ve harçlar yoluyla iş yapmayı daha maliyetli hale getiriyor. Kısaca, çalışan Türkiye’nin ayağına çelme takıyor” dedi.
‘Faiz yangını, depremin yaralarını sarmaktan daha pahalı’
Dalgın’ın gündeminde 2023 için öngörülen faiz harcamaları da vardı. Faiz harcamalarının Kur Korumalı Mevduat (KKM) maliyeti hariç 556 milyar lira olduğunu söyleyen Dalgın, sözlerini “Bir deprem de ekonomide yaşıyoruz. Ek bütçenin ana gerekçesi olan depremle alakalı harcamalar 527 milyar lira. Faiz yangını, depremin fiziki yaralarını sarmaktan daha büyük paraya mal oluyor” şeklinde sürdürdü.
Bağış kampanyasında ödenmeyen para, çifte MTV’den gelen para kadar
Depremin ardından televizyonlarda canlı yayınlanan bağış kampanyalarını hatırlatan Dalgın, “115 milyar lira toplandığı ifade edilmişti. Bu miktarın yüzde 80’inin kamu kurumlarından kamuya bağış şeklinde gerçekleşmesi acayip bir durumdu. Sağ cepten, sol cebe! Şimdi daha da acayip bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü söz konusu paranın 30 milyar lirası ödenmemiş. 30 milyar ne kadarlık bir meblağ derseniz; motorlu taşıtlar vergisini duble yapınca geleceği umulan miktar. Yani deprem için vaat edilen ama tahsil edilemeyen bağışları bile vatandaş ödüyor diye düşünebiliriz” dedi.
‘Bu yaklaşımın sonu ekonomide fakirleşme, siyasette otoriterleşme’
Dalgın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz giderek bir komuta-kontrol ekonomisi haline geliyor. Tecrübesinden, eğitiminden, yetkinliğinden, çalışkanlığından bağımsız olarak herkesin birbirine yakın ücretler alması, temizlik ürünlerini bile lüks sayan yüksek vergiler, ihracatçının dövizini ne yapacağına bile karışan aşırı regülasyonlar, bakkallık, TV işletmeciliği gibi faaliyetlerle meşgul olan bir devlet... Bu komuta-kontrol ekonomisi tablosuna bakınca, merhum Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın ‘Bu kış komünizm gelebilir’ sözünü acı bir gülümsemeyle anımsıyorum! Açık söyleyeyim. Hükümetin benimsediği bu yaklaşımın iki kaçınılmaz sonu olur: Ekonomide fakirleşme, siyasette otoriterleşme. Lütfen unutmayalım: iktisadi, siyasi ve toplumsal hürriyetler bir bütündür, parçalanamaz.”
‘Ekonomik sıkıntılar sayıdan ibaret değil’
“Ekonomik sıkıntıların sayıdan ibaret bir konu olmadığını belirtmek isterim. Yetersiz beslenen çocuklar; tahammülsüzlük sonucu yıkılan yuvalar ve yaşanan psikolojik sorunlar; artan hırsızlık ve uyuşturucu gibi vakalarla yükselen asayiş riski; ertelenen bakım-onarım ve yatırım çalışmalarıyla alınan riskler; borç sarmalına düşen vatandaşlarımız... Tüm bunlar ekonomik sıkıntıların mağdurlarıdır. Hükümeti, ülkemizi bu bilinçle idare etmeye davet ediyorum.”
SONRAKİ HABER
DEVA Partili Ösen’den konser engellerine tepki: “Yasakçı zihniyete ve sansür politikalarına göz yummayacağız”
BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN
Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.