DEVA Partili Milletvekili Cem Avşar, hükümetin seçim beyannamesinde yer alan deprem, afet, şehircilik, ulaştırma ve altyapı konularında verilen vaatlerden ne kadarının ilk 100 günde hayata geçirildiğini madde madde değerlendirdi. Avşar, mevcut sorunlarla ilgili çözüm önerilerini de paylaştı.
DEVA Partisi Tekirdağ Milletvekili ve Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Başkanı Cem Avşar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında, 3 Haziran’da göreve başlayan 67. hükümetin deprem, afet ve risk yönetimi, şehircilik, ulaştırma ve altyapı çalışmaları konularında ilk 100 gününü değerlendirdi.
Hükümetin seçim beyannamesinde yer alan vaatleri, bu vaatlerin ilk 100 günde ne kadarının hayata geçtiğini ve sonuçlarını ele alan Avşar, bununla değindiği konularda çözüm önerilerini de paylaştı.
Avşar, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
‘Nereden tutsak elimizde kalıyor’
“Değerli basın mensupları sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum. Nereden tutsak elimizde kalıyor. Üzgünüm. Seçim beyannamesine baktığımızda ilgili alanlar aslında depremden sonra kurulan ve bu kapsamda bir dizi çalışma yürütülen Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeline dayandırıldığını görmekteyiz. Modelden kısaca bahsetmek gerekirse; 3 Mart 2023 tarihinde büyük bir heyecanla Sayın Cumhurbaşkanı ve Bakanın katılımı ve 134 akademisyenin de hazır bulunduğu bir toplantı ile ilan edildi. Amaç, deprem sonrası oluşan durumun çevre, şehircilik ve iklim değişikliği perspektifinden izlenmesi ve yönetimi ile şehirlerin yeniden inşası sürecinde uygulanacak politikaların belirlenmesi ve yürütülmesi çalışmalarına akademik ve teknik katkı sunmaktı. Bu kapsamda akademisyenler, bürokratlar ve uzmanlardan oluşan 159 üyeden 13 alt kurul oluşturuldu. Çalışma ofisleri kuruldu, toplantılar, saha incelemeleri, çalıştaylar yapıldı ve birçok karar alındı. Bu model daha sonra seçim beyannamesi olarak geliştirildi ve kamuoyuna sunuldu.”
‘Devletin kaynağı, zamanı, insanı bu kadar mı ucuz?’
“Ama maalesef geldiğimiz bu günde ne modelin ne de kurulların ve kararların izine tozuna rastlamamaktayız. Model ölü doğmuştur. Bakanın değişmesiyle işler değişmiş, sil baştan olmuştur. Değerli basın mensupları, seçim öncesi başka seçim sonrası başka bir dünya ile karşı karşıyayız. Devlette devamlılık esastır ilkesi bir yana siz aynı partinin ve aynı politikaların mensupları değil misiniz? Devletin kaynağı, zamanı, insanı bu kadar mı ucuz? Ve şimdi yeni bir şura… ‘Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şurası’. Arkadaşlar, hep aynı oyun… Dostlar bizi alışverişte görsün, çalışıyoruz. Allah aşkına sayın Bakana soruyorum, 99 depreminden bu yana konu ile ilgili yapılmamış bir plan, bir çalıştay, bir şura, bir program kaldı mı? Neyi konuşuyorsunuz? Sorun da çözüm de belli değil mi? Lafügüzaf…”
“Siz 5 ay önce kurduğunuz Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modelinin yüzde kaçını hayata geçirdiniz, bu modelin nesi eksik kaldı ki; yeni bir şura, yeni kurullar, yeni komisyonlar, yeni çalıştaylar yapıyorsunuz? Artık icraata geçin, icraata!
Kaldı ki; Seçim beyannamesi dedikleri metin; bütçe kaygısı taşımayan, uygulama takvimine bağlanmayan, öngörülebilirliği ve sürdürülebilirliği olmayan yüzlerce vaatten ibarettir.”
Değerli basın mensupları, şimdi size seçim beyannamesinden bahsedeceğim. Beyannamede yer alan ilk 100 günde yapılabilecek, planlamaya ve düzenlemeye dayalı örnekler vereceğim. Halkımız adına çalışmaların hangi aşamada olduğunu soracak ve halkımızın takdirine bırakacağım.
Seçim beyannamesi 6 temel başlıktan oluşmaktadır. Şöyle ki; Birinci başlıkta “afetlere karşı dirençli toplum ve şehirlerin oluşturulması”ndan bahsediliyor.
Vaatler:
- ‘Kesintisiz ve güvenli haberleşme sistemlerinin yanı sıra fiber altyapısı, GSM, telsiz ve uydu bağlantılarını alternatifli bir şekilde kullanarak ses ve veri haberleşmesi sağlayabilen kapsamlı bir altyapı oluşturacağız.’
Bu altyapı oluşturuldu mu veya ne kadarı oluşturuldu?
- ‘Fay hattı üzerindeki yapılaşmayı da engelleyecek şekilde doğal afetlerin tehlikelerini ve riskini de azaltmaya yönelik Doğal Afetler ve Fay Yasasını çıkaracağız.’
Böyle bir yasadan ya da hazırlığından haberi olan var mı?
- ‘Deprem riski yüksek olan şehirlere öncelik vererek sismik tehlike ve risk haritalarınıoluşturacağız.’
Açıklanan bir şey yok.
- ‘Dirençli Kamu Yapıları Projesini başlatacağınız söylüyorsunuz.’
Ülke genelinde kamu yapılarının yüzde kaçı dirençli hale getirildi?
- ‘Bina kimlik sistemini yeni binalarla beraber tüm yapılarda zorunlu hale getireceğiz. 5 yıllık periyotlarla binaların projelere uygunluğunu denetleyeceğiz.’
Bu çalışma başladı mı? Bakan geçenlerde bir TV programında henüz bir çalışma olmadığını söyledi.
- ‘Dijital Yapı Bilgi Bankası kuracağız.’
Başladınız mı? Yapıların yüzde kaçı kayıt altına alındı?
- ‘Türkiye afet riski yüksek alanlar haritası ve altyapısını oluşturacağız.’
Tamamlayabildiniz mi?
- ‘Sosyal konut üretimini özellikle de İlk Evim İlk İşyerim Kampanyasıyla inşa edilen yeni konutlarda önceliği, hali hazırda deprem yaşamış ve deprem riski yüksek bölgelere vereceğiz.’
Yüzyılın projesi olarak ilan ettiğiniz ve 2 yıl içinde tamamlamayı vaat ettiğiniz ‘İlk Evim İlk İş Yerim Sosyal Konut Projesi’ ne aşamadadır? Konu ile ilgili sorduğumuz soru önergesini ne zaman cevaplamayı düşünüyorsunuz? Yasal cevaplama süresi 15 gün olduğu halde üzerinden 60 günden fazla zaman geçmesine rağmen neden cevap vermiyorsunuz?
- ‘İmar süreçlerini tüm yönleri ile gözden geçirerek yeni ve yapısal düzenlemeleri gerçekleştireceğiz.’
Bu 100 günlük süreçte taslak olsa dahi bir düzenleme çalışmanız oldu mu?
- ‘Her bir şehrimizin kentsel risk analizlerini yaparak sadece deprem değil, iklim değişikliği kaynaklı aşırı yağış ile oluşabilecek taşkın gibi afet kaynaklı muhtemel kayıp ve zararın azaltılması/önlenmesini sağlayacağız.’
Bu çalışma başladı mı? Başladı ise kaç ilde yapıldı?
- ‘Atık su ve yağmur suyu sistemlerini birbirinden ayırarak iklim değişikliği kaynaklı aşırı yağış rejimleri nedeniyle meydana gelen kentsel taşkınların önüne geçeceğiz.’
Çalışma hangi ilimizde sürdürülmektedir, bilen var mı?
- ‘Türkiye Gayrimenkul Değer Bilgi Bankasını bir yıl içinde kuracağız.’
Geçen 100 gün içinde yazılım altyapısı için basit bir portal olsa dahi oluşturuldu mu mesela?
- ‘Kentsel dönüşümü sekteye uğratan ve konut sahibi olmayı zorlaştıran fahiş artışların önüne geçeceğiz.’
Değerli arkadaşlar, enflasyonu ‘düşüreceğiz’ diyorlar. Aksine fahiş artışlar devam etmedi mi? Değerli basın mensupları, bu sadece bir başlıkta verilen vaatlerinden bir kaçıydı. Ama yok öyle yağma! Bu millete hesap vereceksiniz.
İkinci başlık ‘kurumsal ve teknik kapasitenin geliştirilmesi’ ile ilgili
Vaatler:
- ‘AFAD’ın yetki ve sorumluluklarını güçlendireceğiz.’
Ne yapıldı? Mesela afet anında izin alınmadan harekete geçilebilecek mi? Yoksa müdahale için saraydan izin mi beklenecek?
- ‘Bilgi paylaşımı ve iş birliği mekanizmalarını geliştireceğiz.’
Mesela bugüne kadar nasıl bir iş birliği modeli geliştirildi? Bilgi paylaşım portalı var mı?
- ‘Afetlerle ilgili mevzuatın bütüncül yaklaşımla ele alınarak güncellenmesi ve sürdürülebilir afet risk yönetimi yasası altında bir araya getirilmesini sağlayacağız.’
Böyle bir yasa hazırlığı var mı? Ya da mevcut plan ve programlardaki yetersizlik nedir? Neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor?
- ‘Afetin türüne göre, afet erken teşhisine yönelik, afet yönetim sistemine bağlı, IOT (nesnelerin interneti) cihazlarını geliştirecek ve sahaya yerleştireceğiz.’
Bu çalışmaların fizibiliteleri yapıldı mı? Dikkat buyurun, ‘Cihazlar üretildi mi?’ demiyorum.
Ve daha nice vaatler…
Değerli Basın Mensupları, üçüncü başlıkta ‘afetlere karşı risklerin azaltılması’ndan bahsediliyor.
Vaatler:
- ‘3 Mart 2023 tarihinde ülkemizin birbirinden kıymetli, yüzü aşkın bilim insanı, bürokrat ve siyasetçileriyle bir araya gelerek her birinin fikirlerini, görüşlerini ve tavsiyelerini aldık. 9 politika kuruluna ek olarak, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulacak Afet Yönetimi Politikalar Kurulu ile bu toplantıda aldığımız görüşler doğrultusunda önemli kararları hayata geçireceğiz.’
Burada Türkiye ulusal risk kalkanı modelinden bahsediyor. Gördüğümüz kadarıyla ne politika kurulu kurulmuş ne de alınan kararlar hayata geçmiştir.
- ‘2022 yılı temmuz ayında yürürlüğe giren Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP) ve (İl Afet Risk Azaltma Planları) İRAP’larla ülkemizdeki afet risklerine ilişkin eylemlerin hayata geçirilmesi yoluyla afet risklerine karşı ülkemizin dirençliliğini artıracağız.’
Planlar, planlar… Nerede sonuçları?
- ‘İmar planı standartlarının geliştirilmesini ve imar planlarının bu standartları karşıladığının etkin bir şekilde denetlenmesini sağlayacağız.’
İmar mevzuatı değişti de bizim mi haberimiz yok?
- ‘Yapı sağlığı izleme sistemlerini ülke genelinde yaygınlaştıracak, yapılarımızın düzenli ve sağlıklı şekilde kontrol edilmesini sağlayacağız. Binaların performans seviyelerine göre periyodik muayene ve denetimini yapacağız.’
Bu bahsedilen sistem kuruldu mu? Muayene ve denetim yapılıyor mu?
- ‘Kapsamlı ve münferit bir Taşkın Kanunu çıkaracağız.’
Ufukta bir hazırlık belirtisi bile yok.
Daha neler var neler… Değerli basın mensupları kusura bakmayın sizinle bu güzel vaatleri(!) paylaşamıyorum. Çünkü zamanımız kısıtlı.
Dördüncü alt başlığa geldiğimizde; ‘STK’ların ve özel kesimin kriz yönetimi kapasitesinin artırılması”nı görüyoruz.
Bu başlıkta etkin iş birliklerinin kurulacağını, rehberlerin hazırlanacağını, destek ve hibe programlarının geliştirileceğinden söz ediliyor.
Sadece şunu öğrenmek istiyorum, gerçekten STK’lar sürece dahil dahil ediliyor mu? Mesela TMMOB bu işin neresinde?
Evet, sırada beşinci ve en önemli alt başlığımız olan ‘Kahramanmaraş ve Hatay merkezli asrın felaketinin açtığı zararların giderilerek yaraların sarılması’ var.
Vaatler:
- ‘Çoğunluğunu bir yıl içinde tamamlamak üzere sosyal donatılarıyla birlikte 650 bin civarında konutun yapımını hedefliyoruz.’
Evet, yıkılan 850 bin bağımsız birimin yapımı hedeflenmiş ve bir an evvel bitirme girişimi var ama öyle bu maliyetler ve finansal çözümlere 1-2 yıl içinde tamamlanması mümkün görülmüyor?
- ‘Ayrıca, afetten etkilenen ulaşım, haberleşme, eğitim, sağlık, su, kanalizasyon, enerji gibi altyapıları hızla ayağa kaldırıyoruz.’
Eğitim dönemine yeterli düzeyde hazırlık yapılmadı, asbest tehlikesi sürmekte, hijyen ve su problemleri çözülmüş değil.
- ‘Mahalle, ilçe ve il ölçeğindeki tüm yaşam alanlarını, yüksek teknoloji ve akıllı şehir uygulamalarını içeren yenilikçi yaklaşımlarla donatacağız.’
Maliyetler bu kadar yüksekken, insanımızın büyük bir kısmı hala konteynerlerde yaşarken siz hangi akıllı şehir uygulamalarından bahsediyorsunuz?
- ‘Tüm yeni şehirlerimizde; iklim değişikliğine uyum ve dayanıklılık gerektiren uygulamalar ile temiz enerji kullanımı yaygınlaştırılacaktır.’
TOKİ’nin böyle bir uygulaması var mı? Ya da yerinde dönüşüm ile halk, temiz enerji kullanımına -bu şartlarda- ne kadar öncelik verebilir? Nereden baksan tutarsız.
- ‘Güçlü Bina Güvenli Şehir konsepti altında; mikro bölgeleme…. ve izolatör tekniği kullanarak binalarımızı en doğru ve güçlü zeminde inşa edeceğiz.’
Deprem bölgesinde inşası süren kaç zeminde mikro bölgeleme analizi yapıldı ve kaç binada sismik izolatör sistemi kuruldu?
- ‘Depremin etkilerinin yoğun bir şekilde yaşandığı illerimizde bir yandan kalıcı konutlar ve altyapı iyileştirmeleri gerçekleştirilirken diğer yandan bütüncül bir ekonomik rehabilitasyon programı ve kalkınma hamlesini hayata geçireceğiz.’
Bu konuda hazırlanmış bir program var mı? Var ise kamuoyuna neden ilan edilmedi?
- ‘Deprem bölgesinde sanayi ve ticaret koridoru oluşturarak bölgenin sahip olduğu üretim, ticaret ve ihracat potansiyelini ayağa kaldıracağız.’
Söz konusu koridor hakkında bir çalışma var mı? nerede kurulacak, kapsamı nedir?
- ‘Deprem bölgesinde bulunan illerimizi tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde cazibe merkezine dönüştürecek bir eylem planı uygulanacaktır.’
Kağıt üzerinde olsa dahi bir eylem planı hazırlandı mı?
- ‘Lojistik, lojistik ağı, lojistik merkezler, lojistik parklar, lojistik köyler ve limanlar gibi tüm alanlar, Türkiye’nin ihracat hareketleri dikkate alınarak yeniden planlanacaktır.’
Ne güzel kavramlar değil mi? Allah aşkına hangisi ile ilgili ufacıkta olsa bir paylaşım var?
Bütünleşik Kalkınma Modeli dediğiniz çok modlu ulaşım ağı ve entegre ticaret ve sanayi yapıları ile başta deprem bölgesi olmak üzere adeta tüm ülkeye çağ atlatacak bu çalışma hangi aşamadadır? Fizibiltesi olsa dahi yapılmış mıdır?
Altıncı ve son başlık; ‘İstanbul ve Marmara Bölgesi başta olmak üzere özel önem arz eden bölgeler için risk azaltılması’nı konu etmektedir.
Vaatler:
- ‘İstanbul ve diğer büyükşehirler için hazırlanan (İl Afet Risk Azaltma Planı) İRAP’ların etkili bir şekilde uygulanmasına yönelik tedbirler alacağız.’
Merkezi hükümet olarak uygulamaya yönelik nasıl tedbirler alındı ya da alınmaktadır?
- ‘Büyükşehirlerde yaşanabilecek muhtemel depremlerde arama kurtarma çalışmaları, tahliye, toplanma alanları, geçici barınma, sağlık hizmetleri ve diğer konularda gerekli hazırlığın ve tatbikatların hızlıca yapılması, gerekli olan kaynakların illerdeki AFAD merkezlerine olabilecek en hızlı şekilde aktarılmasını sağlayacağız.’
Somut plan nedir? Yani nasıl olacak bu yol haritası?
- ‘Türkiye Yapısal Risk Analizi Projesi’ni İstanbul’dan başlatacağız. Özellikle 1999 öncesi inşa edilen tüm binaların risk analizini yaptırmalarını zorunlu hale getireceğiz. Öncelikle Marmara Bölgesinden başlamak üzere deprem tehlikesinin yüksek olduğu illerimizde 1 yıllık süre içerisinde tespitleri tamamlayacağız.’
Proje başladı mı? Başladı ise geçen 100 günde kaç ilimizin analizi tamamlandı?
- ‘İstanbul’da yeni yapılacak her bir yapının deprem ve diğer afet risklerine karşı çok daha güvenli ve dirençli bir şekilde güncellenmiş yenilikçi mevzuata göre yapılmasını temin edeceğiz.’
22 yıllık iktidar boyunca hangi yetersiz mevzuat ile çalışma yapılıyordu ki; şimdi yenilikçi mevzuattan bahsediyorsunuz, kastınız nedir?
- ‘Kanal İstanbul Projemiz kapsamında inşa edeceğimiz 125 bin konut… 500 bini Anadolu, 500 bini Avrupa yakasında olmak üzere 2 kentsel dönüşüm rezerv şehrin kurulmasına yönelik çalışmalarımızı başlatıyoruz.’
Yine rant… yine rezerv alanların imara açılması ile İstanbul’a ilave nüfus ve haddini aşan bir yoğunluk, plan bu mu?
- ‘Kurulan yeni banliyöler ve uydu kentlerden, toplu ulaşımla ve trenle İstanbul’a erişimi güçlendireceğiz.
Bu çalışmaların fizibiliteleri hazırlandı mı? Varsa kamuoyuyla paylaşır mısınız?
- ‘Afetlere Karşı İstanbul Mekânsal Stratejik Planı’nı hayata geçiriyoruz. Aynı anlayışla Ege Bölgemizde de benzer bir çalışmayı hazırlayacağız.’
Plan hazırlandı mı? Yoksa bu şuradan mı çıkacak?
- ‘Marmara bölgesindeki yoğunluğun azaltılması amacıyla yeni endüstriyel gelişim alanları ve lojistik hatları oluşturacağız.’
Bir taraftan Kanal İstanbul ile 125 bin konut inşası planı varken diğer taraftan yoğunluğu azaltma çalışmalarından bahsediliyor. Bu nasıl bir tutarsızlık?
- ‘Türkiye’nin batısında başta İstanbul olmak üzere belirli merkezlerde yoğunlaşan iktisadi faaliyetlerin ve nüfusun ülke sathına daha dengeli olarak dağılmasına yönelik politikalarımızı yaygınlaştıracağız.’
Bu politika somutlaştı mı, mesela nerelerde hangi faaliyet yürütülecek, fizibilite çalışması yapıldı mı?
- ‘İstanbul gibi büyük metropollerin küresel kent olma işlevini yükseltecek; iş faaliyetleri, finans, profesyonel hizmetler, insan sermayesi, bilgi değiş tokuşu, kültür ve üretkenlik gibi boyutlarını ön plana çıkaracağız.’
Bu 100 günlük süreçte bu konuda nasıl adımlar atıldı? Nasıl programlar geliştirildi?”
Vaatleri bu şekilde özetleyen Avşar, mevcut bazı iyi uygulamalardan da bahsetti. Avşar, sözlerine şöyle devam etti: “Deprem bölgesinde konut inşası, yerinde dönüşüm vb. uygulamalar, İstanbul depremi için paydaşlarla bir araya gelinmesi, deprem yasası çalışmaları, yapı inşasında zemin hassasiyeti gösterilmesi, bazı muafiyetler, borç ve vergi silinmesi, konteyner kent, kira yardımı vb. barınmaya yönelik çalışmalar, yangın müdahale araç-gereç ve ekipmanlarında iyileştirmeler, kara, deniz, hava ve demir yollarında hem ticari anlamda hem de yolcu taşımacılığı bakımından bir dizi gelişmeler sayılabilir.”
‘Ölümlü’ kira kavgası istatistiği’
“Seçim öncesi performansın seçim sonrası icraata hiçte yansımadığını toplumun içinde bulunduğu durum bize açık ve net bir şekilde göstermektedir.” diyen Avşar, konut krizinden, hükümetin yanlış politikalarından, “Ölümlü’ Kira Kavgası İstatistiği” diye bir kavramın oluştuğundan, son bir yılda 15’ten fazla cinayet, onlarca yaralama ve adli vakadan bahsetti.
“Sorunun arz talep dengesizliği olduğunu ve konut arzı noktasında hükümetin maalesef iyi bir sınav verememektedir” diyen Avşar, “Mesela yüzyılın en büyük sosyal konut projesi olarak ilan ettikleri ve 2 yılda teslimat sözü verdikleri “İlk Evim İlk İşyerim” sosyal konut projesinde çoğu yerde temel dahi atılmadığı görülmektedir. Sürekli vaat ve proje açıklanmakta ancak uygulamada karşılığı bulunmamaktadır. Seçim vaatleri, sosyal konut projeleri, diğer kamusal hizmetlerin çoğu unutulmuş, var olan kaynaklar, bir sonraki seçim için göstermelik projelere aktarılmıştır.” dedi.
Deprem konusuna ağırlık veren konuşmasında Avşar, “Deprem çok boyutlu (ekonomik etkileri, sektörel ve sosyal etkileri, kadın, eğitim, gençlik, sağlık, çevre, kültür vb.) ele alınmamakta ve sadece konut inşa olayına bakılmaktadır. Deprem sonrasında su temini ve hijyen sorunları devam etmektedir. Bina hasar tespit çalışmaları istenilen standartlara göre yapılmamakta ve adli vakalara yol açmaktadır. Koordinasyon eksikliği devam etmekte ve bütüncül karar destek sistemi altyapısı oluşturulamamıştır. Kitlesel göç ile ortaya çıkan riskler tam olarak belirlenmemiş ve gerekli tedbirler alınmamıştır.” şeklinde konuştu.
‘Kategorik olarak ret politikası’
Hükümet kategorik olarak ret anlayışını bir politika haline getirmiştir diyen Avşar, “Sadece bize değil tüm muhalefete ve hatta sağduyulu birçok kesime kapıları tamamen kapatmış durumdadır. “ dedi.
“Hükümete sesleniyorum. Bu yol, yol değildir. Bir an evvel bu yaklaşımınızdan vazgeçin müzakere ve istişare zemini oluşturun. Yine de adet edildiğimiz üzere konu ile ilgili birkaç hayati öneme haiz çözüm önerimizi sunacağım.” diyerek çözüm önerileri sıraladı:
- “Konut Finansman Kurumu” modeli ile karşılanması ve arz-talep dengesinin sağlanması
- Siyaset üstü bir yaklaşımla ortak akıl ürünü ve kapsamlı bir deprem kanunu
- Masa başı çalışmalardan ziyade, sahada kurumsal yapılar ve liyakatli kadrolarla icraatakoyulması,
- Bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma kampanyası başlatılması
- İşbirliği ve birlikte çalışma kültürü oluşturulması
- Seferberlik ruhu ile gerekli teknik altyapı çalışmalarını tamamlayarak ülkenin bir bütün olarak depreme hazır olması
Avşar, sözlerinin sonunda DEVA Partisi olarak hazırladıkları eylem planlarını
“varlığımız milletimizin varlığına armağan olsun“ diyerek hükümetin ve kamuoyunun hizmetine sunduklarını ifade etti.