DEVA Partili Karal: İsimler değişiyor, coğrafya değişiyor ama katledilen hep insanlık oluyor

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, insanlık dışı katliamların coğrafyalar ve yıllar değişse de aynı acıyla tekrarlandığını vurgulayarak, “Gazze, Hocalı, Srebrenitsa… İsimler değişiyor, yerler değişiyor ama katledilen hep insanlık oluyor. Bu soykırımlar karşısında susmamak, insanlığın onurunu savunmak hepimizin sorumluluğudur” dedi.

Karal, Srebrenitsa Katliamı’nın 30. yılı dolayısıyla bir açıklama yaptı.  Karal, Bosna Hersek’in doğusunda, Avrupa'nın göbeğinde 11 Temmuz 1995’te Birleşmiş Milletler'in güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa’da yaşanan katliamın, sadece Boşnak halkının değil, tüm insanlığın vicdanında derin yaralar açtığını söyledi.

“Unutmuyoruz, unutturmuyoruz”

Srebrenitsa’da 8 binden fazla Boşnak erkek ve çocuğun Sırp güçleri tarafından sistematik şekilde katledilmesinin, modern tarihin en utanç verici olaylarından biri olduğuna dikkat çeken Karal, “30 yıl geçti ama o karanlık günün acısı ilk günkü gibi yüreğimizde. Bu topraklarda yaşanan, insanlık onurunu ayaklar altına alan bu soykırımı unutmuyor, unutturmuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Srebrenitsa’da hayatını kaybeden Boşnak kurbanları rahmetle anan Karal, “Bir daha asla” demek için tarihten ders alınması gerektiğini belirterek, uluslararası toplumun çifte standarttan uzak, daha adil ve ilkeli bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı.

“Katliamların karşısında susmak, suça ortak olmaktır”

Milletvekili Karal, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen tüm katliamların, din, dil, ırk ayrımı yapılmaksızın lanetlenmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Gazze’de çocuklar ölüyor, Hocalı’da analar yitip gitti, Srebrenitsa’da masumlar toprağa gömüldü. Katliamların ismi farklı, failleri farklı ama her seferinde can veren yine insanlık oldu. Zulüm nerede yaşanırsa yaşansın, kim tarafından yapılırsa yapılsın, sivillerin hedef alındığı her saldırı insanlık suçudur. Sessiz kalmak, görmezden gelmek, ‘benim bölgem değil’ demek suça ortak olmakla eşdeğerdir. Bizim yerimiz zalimin değil, mazlumun yanıdır. Bizim tarafımız, etnik kimliklere, siyasi çıkar hesaplarına değil; adalete, vicdana, insan onuruna dayanır. Çünkü biz inanıyoruz ki zulme karşı susan, dilsiz şeytandır. Bu yüzden insanlıktan, hakikatten, vicdandan yana saf tutmak yalnızca bir tercih değil; aynı zamanda tarih önünde verilmesi gereken ahlaki bir sınavdır.”