DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, katıldığı Konya Tarım Fuarı izlenimlerini paylaştı. Karal, fuarda karşılaştıkları manzaranın umut değil alarm verici olduğunu vurgulayarak, “Hangi çiftçimizin elini sıksak, hangi üreticimizle konuşsak, bir dokunduk, bin ah işittik. Alın terinin karşılığı, emeğin değeri yok. Sorun büyük ama çaresi var. Biz, bu toprağın bereketine inanıyoruz. Biz, bu milletin alın terine güveniyoruz. Ve biz çiftçiyi yeniden ayağa kaldıracak iradeye sahibiz” dedi.
DEVA Partili Hasan Karal, Genel Başkan Ali Babacan ve Konya İl Teşkilatı ile bu yıl 21’incisi düzenlenen Konya Tarım, Tarımsal Mekanizasyon ve Tarla Teknolojileri Fuarı’na katıldı. Fuarda firma temsilcileri ve katılımcılarla görüşen Milletvekili Karal, Türkiye'nin en büyük tarım fuarının sektördeki gelişmelerin ve iş birliklerinin kapısı niteliği taşıdığını söyledi.
“Alın terinin karşılığı, emeğin değeri yok”
Fuarın sadece bir etkinlik olmadığını kaydeden Karal, “Bu fuar Türk tarımının röntgenidir. Uluslararası tarıma açılan kapı olan bu fuar, tarım sektörünün nabzını tutan, sorunları da çözüm yollarını da sahada görmemizi sağlayan çok değerli bir platform. Ama ne yazık ki gördüğümüz tablo umut değil, uyarı veriyor. Hangi çiftçimizin elini sıksak, hangi üreticimizle konuşsak, bir dokunduk, bin ah işittik. Alın terinin karşılığı, emeğin değeri yok.” ^diye konuştu.
“Bugün borç içinde kıvranan, üretimden kopmak üzere olan çiftçimiz için kurtuluş reçetesi hazır”
Karal, tarım sektöründeki olumsuzlukların kader değil, kötü yönetimin sonucu olduğunun altını çizdi. DEVA Partisi olarak Türkiye'nin tarımsal potansiyelini ayağa kaldıracak somut çözümlerle geldiklerini belirten Karal, DEVA Partisi Tarım Eylem Planının sadece bugünü değil, yarını da kurtaracak nitelikte hazırlandığını ifade etti.
“Biz, bu toprağın bereketine inanıyor, bu milletin alın terine güveniyoruz. Ve biz çiftçiyi yeniden ayağa kaldıracak iradeye sahibiz”
Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün borç içinde kıvranan, üretimden kopmak üzere olan çiftçimiz için kurtuluş reçetesi hazır. Biz, tarlada bereketi, sofrada huzuru, pazarda dengeyi sağlayacak politikaları hayata geçirmeye talibiz. Çiftçiyi görmeyen, tarımı duymayan bir yönetim anlayışı Türkiye’yi gıdada dışa bağımlı hale getirdi. Ama biz buradayız. Tarımı yeniden ayağa kaldırmak, üreticiyi onurlandırmak için hazırız. Tarım Eylem Planımızı günü kurtaran değil, geleceği planlayan bir anlayışla hazırladık. Çiftçiye öngörülebilir destekler, girdi maliyetlerini düşüren adımlar, dijital tarım altyapısıyla verimlilik artışı ve en önemlisi üretenin kazandığı bir sistemle varız. Biz, bu toprağın bereketine inanıyoruz. Biz, bu milletin alın terine güveniyoruz. Ve biz, çiftçiyi yeniden ayağa kaldıracak iradeye sahibiz. Ve biz Türkiye’yi doyuran eli yeniden güçlendireceğiz.”