DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu,
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, tarımsal üretimde kullanılan pestisitlerin halk sağlığı ve çevre üzerindeki yıkıcı etkilerini gündeme taşıdı. Rızvanoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığının pestisit kullanımıyla ilgili denetim verilerini şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmamasını eleştirerek, “taklit ve tağşiş” uygulamalarına benzer şekilde pestisit kullananların da açıklaması için Tarım ve Orman Bakanlığına çağrıda bulundu.
Rızvanoğlu’nun basın toplantısından öne çıkan kısımlar şu şekilde:
"Tatlit ve tağşiş listelerinde pestisitler yok!"
Rızvanoğlu, pestisitlerin tarımsal üretimde bitkileri koruma amacıyla kullanıldığını, ancak yanlış ya da kontrolsüz kullanımın sofralara zehir olarak döndüğünü belirtti:
Rızvanoğlu, “AK Parti iktidarı halk sağlığını büyük bir uçurumun kenarına getirmiş durumda. Sağlıklı gıdaya erişme ve gıda güvenliği konusunda pek çok sorun var. Ama bunlardan en az konuşulanı pestisitler. Yani; zehirli tarım ilaçları. Şimdi! Nedir bu konuşulmayan pestisitler? Pestisit; bağ, bahçe, tarla ve seralarda tarımsal üretimde kullanılan maddeler. Üreticiler tarımda bitkileri zararlı böceklerden, mantarlardan ve yabani otlardan korumak için kullanılıyorlar. Ama gelin görün ki, bu tarımsal ilaçlar doğru bir şekilde kullanılmadığında, zehir olarak soframıza geliyor. Ama bugün, Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit / tağşiş listelerinde kimlerin, hangi firmaların gıda güvenliğini riske attığı açıklarken, pes-ti-sit kullanımını şeffaf olarak açıklamıyor. Peki bu durumda halkın sofrasına giren bu pes-ti-sitler neden saklanıyor? Halkın sağlığı niçin hiçe sayılıyor? Kimlerin çıkarları korunuyor? Kimler güvenli sınırlar içinde olmayan pes-ti-sit kullanıyor? Kalıntı analiz sonuçları neden açıklanmıyor? Tolerans değerleri aşan kimler? Soframıza giren ürünlerde hangi zehirlerin, ne ölçüde, kim tarafından kullanıldığını bilmeye hakkımız yok mu?” dedi.
Pestisitlerin en az yüzde 95’i toprağa, suya ve havaya yayılıyor
Rızvanoğlu, pestisitlerin insan ve çevre için zararlarına dikkat çekerek, “Pestisitler güvenli bir şekilde kullanılmadığında, en az %95’i toprağa, suya ve havaya yayılıyor. Yani bu kimyasallar yalnızca bitkiler üzerindeki zararlıları hedef almakla kalmıyor; toprağı, suyu, havayı ve tüm ekosistemi zehirliyor. Ekosistem dengesi bozuluyor. Tarımın sürdürülebilirliği yani tarımın geleceği, büyük bir tehlike altına giriyor. Pestisitlerin sağlığımız üzerindeki etkileri de son derece tehlikeli ve yıkıcı. Tükettiğimiz tarım ürünlerinde, biriken pes-ti-sit kalıntıları vücudumuza girerek bizleri zehirliyor. Bu zararlı kimyasalların etkisiyle her geçen gün daha fazla insan kansere yakalanıyor, özellikle bebeklerin ve çocukların hormon sistemi başta olmak üzere gelişimleri zarar görüyor, sinir sistemi bozuklukları yaygınlaşıyor. Geleceğimizi, sağlığımızı ve her şeyden önemlisi çocuklarımızı, bu zehirlere teslim etmek kabul edilebilir bir şey mi? Tüm bu riskleri bile bile, bu duruma nasıl göz yumarsınız?” sorularını yöneltti.
Bu verilere şeffafça ulaşmak 86 milyonun hakkı!
Rızvanoğlu Tarım ve Orman Bakanlığının şeffaf davranmadığını belirterek, “Böylesine önemli bir sorunda, maalesef çok önemli bir eksiğimiz var: şeffaflık. Tarım ve Orman Bakanlığı, faaliyet raporlarında, konu ihracata geldiğinde, denetim, alınan numune ve uygunsuz sonuçlanan numune sayısını paylaşabiliyor. Ama iç pazarda yalnızca yaptığı denetim sayısını açıklıyor. İçerik yok, bilgi yok, veri yok! Güncel faaliyet raporundaki bilgilere bakalım. Örneğin, ihracat denetim verilerine göre: 2022 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı 375 bin 152 denetim yapıyor. Bu denetimlerde 12 bin 99 numune alıyor. Ve bu numunelerin 972’si uygunsuz çıkıyor. 2023’te ise; denetim sayısını 394 bin 624’e çıkartıyorlar. Alınan numune sayısı neredeyse aynı kalıyor, 12 bin 737. Fakat, olumsuz numune sayısı 2 bin 22’ye çıkıyor yani iki katından fazla artmış oluyor. 2023 yılında alınan her 6 numuneden 1’i uygunsuz. Yani gıdalarda ciddi bir riskin büyüdüğünü ortaya koyuyor. İç pazar verilerine göre ise: hasat öncesi pestisit denetimi kapsamında 2023 yılında, 26.685 denetim yapılmış. Ancak bunlara ilişkin başka veri yok. Üretici verileri yani ne kadar pestisit kullanıldığı açıklanmıyor. Numunelerin kaçı olumlu, kaçı olumsuz bilinmiyor. Bu veriler Avrupa Birliği’nde açıklanıyor. Ülkemizde de bu verilere şeffafça ulaşmak 86 milyonun hakkı. Tarım ve Orman Bakanlığına, bu verileri acilen açıklaması için çağrıda bulmak istiyorum. Hepimizi yakından ilgilendiren, bu verileri şeffafça paylaşın! Sorumsuzca pestisit kullanarak halkın sağlığıyla oynayanları, yediğimiz meyve ve sebzeleri zehirleyenleri, sağlığımızı tehdit edenleri, aşırı ve izinsiz pestisit kullananları neden ifşa etmiyorsunuz? Pestisit analiz sonuçlarını neden kamuoyuyla paylaşmıyorsunuz? Halkın sağlığı bu kadar mı önemsiz? Bu gizlilik neden? Biz sağlıklı gıdaya, sağlıklı çevreye erişmek istiyoruz, bu en temel hakkımız” dedi.
Türkiye üst üste dört yıldır pestisit bildirimlerinde ilk sırada
Rızvanoğlu, Avrupa Birliği’nin Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) raporlarına göre Türkiye’nin üst üste dört yıldır pestisit bildirimlerinde ilk sırada olduğunu hatırlattı: Ülkemizde pestisitlerin kullanımı her geçen gün artıyor ve bu durum ihracatımızı da etkiler hale gelmiş bulunuyor. Avrupa Birliği’nin Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) üzerinden yayımlanan rapora göre Türkiye, pes-ti-sit kaynaklı bildirimlerde üst üste dört yıldır ilk sırada yer alıyor. Türkiye’den ihraç edilen ürünlerde yapılan 357 bildirimin 167’si pes-ti-sit kalıntıları yüzünden geri gönderilmiş durumda. Bu ürünler arasında biber, limon, portakal, mandalina ve domates gibi temel gıdalar da yer alıyor. Peki, bu ürünler sınırdan geri döndüğünde, bu ürünlere ne oluyor? İşte burada ciddi bir sorun var: Avrupa’da halk sağlığını tehdit eden bu ürünler, soframıza geliyor mu? Bunun da acilen açıklanması gerekiyor. Bu tarım ürünleri, sınırda reddedilip bize geri geliyor ve iç piyasada satılıyor mu? Geçtiğimiz hafta başlayan bütçe görüşmelerinde, dün de Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi görüşüldü. Vatandaşımızın sağlığını yakından ilgilendiren bu konuyu Sayın Bakana da bizzat sordum.”
Tarım Bakanlığına çağrıda bulundu!
Milletvekili Rızvanoğlu, “Pestisitlerin sadece zararlıları öldürdüğünü düşünmek büyük bir yanılgıdır. Ne yazık ki; çiftçiler ve tarım işçileri de bu zehirlerden muaf değil. Tarım işçilerimiz her gün bu kimyasallarla temas ediyor ve kendi sağlıkları da büyük tehlike altında. İktidar tarafından doğru bilgilendirme yapılmayan, yalnız bırakılan çiftçiler, bu kimyasallarla başa çıkmak zorunda bırakılıyor. Oysa ki zehirsiz tarım mümkün! Kimyasal dışı tarımsal mücadele biçimleri geliştirmek bunların başında geliyor. Kimyasal kullanmadan tarım yapmanın birçok yolu var, ancak bunlar iktidar tarafından yeterince desteklenmiyor. Avrupa Birliği'nde çevre dostu ve sürdürülebilir yöntemler başarıyla uygulanıyor. Bizim ülkemizde ise bu yöntemlerin yaygınlaşması için hiçbir teşvik verilmiyor, çiftçilerimiz yalnız bırakılıyor. Tarımda daha sağlıklı ve sürdürülebilir sonuçlar elde edilebilecekken neden bu konuda adım atmıyorsunuz? Çiftçilerimize neden destek verilmiyor? Hasat öncesi pestisit faaliyetlerinin denetimi yeterli olmadığı ortada. Bu konuda daha etkin bir süreç neden işletilmiyor? Üretimin yoğun olduğu bölgelerde pestisit kullanımını önlemek için kurulan çalışma grupları etkin olarak işletiliyor mu? Bu sorulara cevap bulmak zorundayız! Zehirsiz toprak, zehirsiz su, zehirsiz gıda ve zehirsiz bir gelecek hakkımız! Tarım ve Orman Bakanlığı’na bir kez daha sesleniyoruz: şeffaf olun! Pestisit analiz sonuçlarını açıklayın! Limitlerin üzerinde, güvenli olmayan ölçülerde pestisit kullanan şirketlerin listesini kamuoyuna duyurun! Biz sağlıklı gıda hakkımızı geri istiyoruz, bu bizim en temel hakkımız!” ifadelerinde bulundu.