DEVA Partisi: “Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır”

10-07-2025
DEVA Partisi: “Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır”

DEVA Partisi’nin KHK mağduriyetlerine ilişkin verdiği araştırma önergesi, AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.  Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili İdris Şahin, “İktidar ortaklarının oyları ve tarafsız olması gereken Meclis Başkanvekili’nin adil olmayan tutumuyla reddedildi” diyerek tepki gösterdi.

Reddedilen önergesinin gerekçesinde “Bir yandan FETÖ ile mücadeleye devam etmenin demokratik hukuk devletinin asli bir görevi olduğunu vurgularken, bir yandan da adaletin ince işçilik gerektiren zorlu bir arayış olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır” ifadeleri yer aldı.

TBMM Başkanlığına sunulan önergenin gerekçesi şöyle:

“Hain darbe girişimi sonrası alınan tedbirler, öngörülen amaçların ötesine geçerek geniş çaplı ve kalıcı mağduriyetlere yol açtı”

“15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen menfur darbe teşebbüsü, ülkemiz için derin ve yıkıcı sonuçlar doğurmuş, devletimiz bu hain girişimi bertaraf etmek amacıyla olağanüstü hâl (OHAL) ilan etme yoluna gitmiştir. Başlangıçta ülke güvenliğini sağlama ve darbe girişimiyle bağlantılı unsurları bertaraf etme amacı taşıyan bu süreçte, ilki 23 Temmuz 2016 tarihinde olmak üzere toplam 32 adet Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi (OHAL KHK’sı) yayımlanmış ve birtakım tedbirler alınmıştır. Ancak bu tedbirler, öngörülen amaçların ötesine geçerek geniş çaplı ve kalıcı mağduriyetlere yol açmıştır.”

“130 binin üzerinde kişi idari ve yargısal soruşturma olmadan ihraç edildi”

“OHAL KHK’larının ekli listelerinde yer alan 130.000’in üzerinde kişi, herhangi bir idari veya yargısal soruşturma işlemine tabi tutulmaksızın, terör örgütleriyle üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da irtibatı olduğu gerekçesiyle kamu görevinden ihraç edilmiştir. Ne var ki, ihraçların büyük bir çoğunluğu “irtibat”, “iltisak” gibi muğlak ve keyfi gerekçelerle yahut da 2022 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’nın 13., 20., 36., 38. ve 118. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilen “üyelik ve mensubiyet” gibi nedenlerle gerçekleştirilmiştir.”

“Hukuk gereklerine riayet edilmedi”

“OHAL KHK’ları ile doğrudan ya da dolaylı olarak alınan ihraç kararlarının büyük bir kısmı idari ya da yargısal bir muhakeme sürecine dayanmamaktadır. Örneğin, 18 bin 632 kişinin kamu görevine son verildiği 701 sayılı KHK, 8 Temmuz 2018 tarihinde, iki yıl süren olağanüstü hâlin sona ermesinden sadece 11 gün önce Resmî Gazete’de yayımlanmış olsa dahi bu kişiler de usulüne uygun bir soruşturmadan geçirilmemiştir. Dolayısıyla, olağanüstü hâlin başlamasından sona ermesine kadarki süreçte, hiçbir şekilde hukukun gereklerine riayet edilmemiş, daha az sınırlayıcı tedbirler değerlendirilmemiştir.”

“Sayısı dahi bilinmeyen, binlerce kişi kamu görevinden ihraç edilmiştir”

“Kişilerin bir daha kamu görevlisi olamayacakları şekilde kalıcı olarak uygulanan ihraç işlemlerini incelemek üzere kurulan ‘OHAL İnceleme Komisyonu’na yapılan başvuru sayısı 125.678’dir. Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın verdiği sayılara göre 4.000’den fazla hakim ve savcı da kamu görevlerinden ihraç edilmiştir. Benzer şekilde olağanüstü halin bitmesinden sonra da ihraçlar devam etmiş, 375 sayılı KHK’ya dayanarak sayısı dahi bilinmeyen, binlerce kişi kamu görevinden ihraç edilmiştir. Bu rakamların fazlalığı, alınan kararların ne denli geniş bir kitleyi etkilediğini ve yaratılan mağduriyetin boyutunu açıkça göstermektedir.”

“Kararların dayandırıldığı ‘irtibat-iltisat’ ifadeleri muğlak”

“Öte yandan ihraçların soyut gerekçelere dayandırılmasının etkisiyle çok sayıda hatalı karar ortaya çıkmıştır. Aleyhe delillere erişilememesi ve lehe delillerin ileri sürülememesi, ihraç kararlarına karşı yargı denetiminin kapalı/güç olması, kamu görevinden çıkarma kararlarında uygulanan kriterlerin belirsizliği ve keyfiliğe elverişliliği, kararların irtibat-iltisak şeklinde muğlak bağlantılara dayanarak alınmasının ve bu bağlantıların Venedik Komisyonu da söz konusu sürecin acil karar alınmasını gerekli kılabileceğini anlayışla karşılarken, olası bu acil kararın ‘geçici uzaklaştırma’ şeklinde olması ve devamında adil bir yargı sürecinin işletilmesi gerektiğini belirterek muhakeme sürecinin önemine dikkat çekmiştir.”

“9 yıldır on binlerce KHK’lı kamu görevine iade edilmedi”

“22 Mayıs 2017’de göreve başlayan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, yüz binin üzerinde başvuruyu değerlendirmekle yükümlü olmasına rağmen, sürecin uzunluğu, şeffaflıktan uzak işleyişi ve adil yargılanma ilkesi bakımından yarattığı sorunlar nedeniyle kamuoyunun haklı eleştirilerine neden olmuştur. Sonuç olarak aradan geçen 9 yıla rağmen, on binlerce KHK’lı hala kamu görevine iade edilmemiştir. Devam eden yargılamalar keyfî kararlarla sürdürülmekte; anayasal hakların kullanılması ve hukuka uygun eylemler bile ihraç gerekçesini haklı göstermek için kullanılmaktadır.”

“Takipsizlik, beraat kararı verilen KHK’lıların iade edilmemesi hukukla bağdaşmamaktadır”

“Bu bağlamda, OHAL KHK’ları ile görevinden ihraç edilen kişilerden hakkında adli bir soruşturması bulunmayan, ceza soruşturması sonucunda hakkında takipsizlik kararı verilen ya da mahkemelerde beraat eden kişilerin hala görevine iade edilmemesi hukuk devleti ilkesiyle ve Anayasa’da düzenlenen birçok hükümle bağdaşmamaktadır.”

“KHK’lı aileler çıkmazda: Bursları kesildi, engelli yakınlarına yardımlar kesildi, banka kartları iptal edildi”

“Kamu görevinden çıkarılanlar, isimlerinin kamuya açıklanması, işe alınmama, işlerine son verilme ya da sigortasız şekilde çalışma, özel güvenlik şirketlerinde çalışamama, avukatlık yapılmasının engellenmesi gibi geçim sıkıntısı yaşamaya mahkum edilmiştir. Ayrıca, devlet tarafından kendilerine ve yakınlarına yapılan sosyal yardımların sonlandırılması, engelli yakınlarının yardımlarının kesilmesi, öğrenci burslarının kesilmesi ve devlet desteklerinin kesilmesi, burslardan ve desteklerden faydalanamama ve bursların ve desteklerin geri istenmesi, gayrimenkullere tedbir konulması, banka hesaplarının kapatılması, kredi kartı iptali gibi uygulamalar zaten zor durumda olan aileleri daha da çıkmaza sokmuştur.”

“SGK kayıtları nedeniyle özel sektörde iş bulmaları olanaksız hale geldi”

“İlgililerin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına KHK ile meslekten ihraç edildiklerine dair kayıt düşülmüş, bu şekilde özel sektörde de iş bulmaları neredeyse olanaksız hale getirilmiş suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olarak eş ve çocuklarıyla adeta sivil bir ölüme mahkûm edilmişlerdir.”

“Deprem gibi afet durumlarında bile yardımdan mahkum bırakıldılar”

“Ev ve araç kiralayamama, taşınma, dışlanma, damgalanma gibi durumlar, KHK’lıların toplumsal hayattan koparılmasına neden olmuştur. Suç ve cezanın şahsiliği ilkesine aykırı olarak kamu görevinden ihraç edilen kişilerin ailesinin de tedbirlere dolaylı olarak muhatap edilmesi (kamu görevinde istihdam edilmeme, kamu görevinden çıkarılma, pasaport tahdidi, olumsuz kanaat ihzar eden güvenlik soruşturmaları vb.), insan haklarına aykırı bir uygulamadır. Özellikle deprem gibi afet durumlarında dahi yardım almaktan mahrum bırakılmaları, bu kişilere yönelik ayrımcılığın boyutunu gözler önüne sermektedir.”

“Bir polis memuru, ‘Ben hain değilim’ notuyla intihar etti”

“Sosyal ve ekonomik baskının sonucu olarak stres kaynaklı hastalıklarda artış, ebeveyn ölümleri ve intihar girişimi oranlarında artış, KHK’lıların ve ailelerinin maruz kaldığı ağır psikolojik travmaların açık göstergeleridir. Örneğin Samsun'da intihar eden 3 çocuk annesi, KHK'lı akademisyen Fehmiye Çelenk, Sakarya Üniversitesi Coğrafya Bölümünden araştırma görevlisi iken ihraç edilmiş ihraç edilmeyi kaldıramadığı için uzun süre yaşadığı depresyon sonucu intihar etmiştir. Diğer acı bir örnek, Ordu’da üzerine benzin dökerek ve ‘Ben hain değilim’ notu bırakarak intihar eden KHK’lı polis memuru Ahmet Olgun’dur.”

“Afrin’de görev yapan bir teğmen cami minberine kendisini asarak intihar etti”

“Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim görevlisi, Barış Akademisyeni Mehmet Fatih Tıraş, dönemin bitmesine üç hafta kala görülen lüzum üzerine denilerek görevine son verilmiş, bu acıya dayanamayarak intihar etmiştir. Cami minberine kendisini asarak intihar eden Teğmen Adem Gürbüz ise, darbe sonrası önce hapse konmuş, daha sonra 8 ay süreyle Afrin'de görev almış, geri döndüğünde ise hakkındaki dava sebebiyle sözleşmesi yenilenmemiştir.”

“Türkiye derecesi yapmış bir genç babası ihraç edildiği için Galata Kulesi’nden atladı”

“Babası KHK’lı 21 yaşında Türkiye derecesi yapmış bir genç Nahit Emre Güney, Galata Kulesi’nden atlayarak intihar etmiştir. Babası KHK ile ihraç edilen ve 4 yıl boyunca tutuklu yargılanan Nurettin Odabaşı'nın 16 yaşında intihar eden oğlu Bahadır Odabaşı da kahredici örneklerden bir tanesidir.”

“Sosyal devlet korumasından mahrum bırakılan bir çocuk geçirdiği epileksi krizi sonucu yaşamını yitirdi”

“Benzer şekilde, 15 yaşındaki Sümeyra Gelir’in ölümü de toplumun vicdanında derin bir yara açmıştır. KHK ile kapatılan okullarda fizik öğretmeni olarak görev yapan annesi Melek Gelir, Sakarya Ferizli Cezaevi’nde bulunmaktaydı. Sümeyra ve iki küçük kardeşi Bolu’da büyük maddi zorluklar içerisinde yaşam mücadelesi veriyordu. Bu koşullar altında hem ablalık hem annelik yapmaya çalışan Sümeyra, uzun süredir sağlık sorunları yaşıyor ve tedavi görüyordu. Annesini yılda bir ya da iki kez görebilen, sosyal devletin korumasından mahrum bırakılmış bir çocuk olarak, 3 Nisan 2025 sabahı, Bolu’daki evlerinde epilepsi krizi sonucu yaşamını yitirdi.”

“Birçok KHK’lı öldükten sonra işe iade ediliyor”

“Diğer yandan birçok KHK’lı öldükten sonra işe iade edilmektedir. Bu durum, adalet mekanizmasının ne kadar yavaş işlediğini ve telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açtığını gözler önüne sermektedir. Örneğin, geçirdiği kalp krizi sonrası vefat eden öğretmen Kazım Ünlü, öldükten 4 yıl 2 ay sonra işine iade edilmiştir. Munzur Üniversitesi'nden ihraç edildikten sonra inşaatta vinç altında kalarak yaşamını yitiren Doç. Dr. Mustafa Çamaş ise öldükten 1 ay sonra göreve iade edilmiştir. Biyomühendislik alanında araştırmalar yapan Çamaş, 36 yaşında KHK ile işinden çıkarılana kadar 24 uluslararası yayın yapmıştı. Benzer şekilde, Mücahit Karataş, Zeynep Binen, Yurdal Gökçe, Salman Taş, Emine Yürükçü ve Mehmet Nasır Sönmez gibi birçok vatandaşımız hayatını kaybetmelerinden çok sonra kamu görevine iade edilmiştir.”

“Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır”

“Bu acı örnekler, KHK uygulamalarının insan hayatlarını derinden etkileyen, telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açan vahim sonuçlar doğurduğunu gözler önüne sermektedir. Sonuç olarak, KHK’lar ile kamu görevinden ihraç edilen ancak ceza soruşturması sonucunda hakkında takipsizlik kararı verilen yahut beraat eden veya haklarında soruşturma açılmamış olan binlerce KHK’lı kamu görevine iade edilmemektedir. Bu çözümsüzlük büyük mağduriyetler ve hak ihlalleri doğurmaya devam etmektedir.  Bir yandan FETÖ ile mücadeleye devam etmenin demokratik hukuk devletinin asli bir görevi olduğunu vurgularken, bir yandan da adaletin ince işçilik gerektiren zorlu bir arayış olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır.”

 

SONRAKİ HABER

Ekmen’den Mecliste Murat Çalık çağrısı: Vicdanlara sesleniyoruz

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

10-07-2025