DEVA Partisi Sosyal Politikalar Başkanı Selma Aliye Kavaf, 20 Haziran Dünya Mülteci Günü vesilesiyle yayımladığı mesajda sığınmacılar ile yurttaşların sosyal diyalog içinde, huzur ve güvenle yaşamalarını sağlayacak bir ulusal eylem planına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Kavaf açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Yakın coğrafyalarımızda gerçekleşen siyasi istikrarsızlık ve iç çatışmalar sebebiyle özellikle 2011 yılından günümüze kadar artarak devam eden göç ve sığınmacı krizi, insanlığın evrensel değerlerinin oldukça aşınmasına yol açan bir aşamaya gelmiştir. İnsanlık onurunun korunması gereken en temel evrensel değerlerden birisi olduğu bilincinin tahribata uğraması, gelinen noktada hem sığınmacı hem de dezavantajlı grupta yer alan insanlar için yaşam koşullarını oldukça zorlaştırmıştır.
Dünyanın en çok sığınmacı ağırlayan ülkesi olarak bu konuda acil bir ulusal eylem planı hazırlamamız gerekmektedir: Nitekim Birleşmiş Milletler’e bağlı Ekonomik ve Sosyal İşler Organizasyonu (DESA) tarafından yayınlanan son raporda ülkemizde yaklaşık 6 milyon; mültecinin, göçmenin ve sığınmacının yaşadığı ifade edilmektedir.
Sığınmacıların koz olarak kullanılması insan haklarına aykırıdır
Bu kapsamda insani bir trajedi olan sığınmacı sorununun hem iç hem de dış siyasette bir koz olarak kullanılmaya çalışılması evrensel hukuka ve insan haklarına aykırılık teşkil etmektedir. Bu doğrultuda hem sayısı milyonlara ulaşan sığınmacıların hem de yurttaşlarımızın sosyal diyalog içerisinde, huzur ve güvenle yaşamalarını sağlayacak acil bir ulusal eylem planının uygulamaya konulması en temel önceliğimiz olmalıdır.
Kendi ülkelerinden; kargaşadan ve iç çatışmalardan dolayı göçmek zorunda kalan insanların kendi ülkelerinde yaşama istekleri en doğal haktır. Dolayısıyla bu çerçevede gerekli adımların uluslararası hukuk ve uluslararası siyaset alanında insani değerler göz önünde bulundurularak atılması gerekmektedir.
Her insanın, insan onuruna yaraşır hayat standartlarında; savaştan, fakirlikten ve zorunlu göçten uzak şekilde yaşayacağı güvenli bir dünya oluşturma çabalarımızı, hamaset ve popülizmden uzak bir şekilde sarf etmek en temel insani ve siyasi sorumluluğumuzdur.”