DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM’deki basın toplantısı sonrası Genel Kurul’da konuşarak, kendilerini ziyarete gelip yetkililere seslerini duyurmaya çalışan Cumartesi Annelerinin taleplerini ve mağduriyetlerini gündeme getirdi.
“Cumartesi Anneleri, tarihimize geçmiş bir acının adıdır”
Ekmen, sözlerine Cumartesi Annelerini tanıtarak başladı:
“Gözaltında kaybolan yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayanlardan oluşan ve kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen topluluk, bildiğiniz gibi 1995’ten beri yani 29 yıldır neredeyse kesintisiz bir şekilde her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde eylem yapmaktadır. Bu topluluk, yakınlarının hatırasını hatırlatarak devlete, kamu otoritesine ve kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapmayı kendisine amaç edinmiştir.”
Genel Başkan Yardımcısı Ekmen, “Bu grubu temsilen 1992 yılında İstanbul’da kaybedilen Hasan Ocak’ın kızı Maside Ocak ve 1995 yılında gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ile insan hakları savunucusu Sebla Arcan, Meclis’te bir dizi ziyaret gerçekleştirdi ve Parti’mizi temsilen biz de kendileriyle görüştük” dedi.
“Bu görüşmede Cumartesi Annelerinin temel talebi; yaklaşık 30 yıldır sürdürdükleri bu sembolik mücadelenin 2018 yılından bu yana yaşadığı engellemelere kalıcı bir son verilmesidir” diyen Ekmen, bugüne kadar yaşanan engellemelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin iki ayrı ihlal kararı verdiğini fakat yerine getirilmediğini hatırlattı.
“Cumartesi Annelerinin eylemlerine izin verin”
İçişleri Bakanı Sn. Ali Yerlikaya’nın yaşanan mağduriyetleri kabullenerek sorunu en kısa zamanda çözeceğiz açıklamasından sonra Cumartesi Annelerinin 10 kişilik temsili bir heyetle bu haftalık eylemlerini gerçekleştirdiğini belirten Ekmen, bunun yetersiz olduğunu ve Anayasa Mahkemesi’nin tespit ettiği hak mağduriyetinin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Bu toplantılara katılmak için bazen bir kişiyle bazen birkaç kişiyle gelen yaklaşık 150 aile olduğunu söyleyen Ekmen, buna rağmen bugüne kadar bu eylemlerde herhangi bir taşkınlık, bir saldırganlık ve hatta polisin eylemi engelleme girişimine rağmen kendilerine yönelik bir mukavemet yaşanmadığını ifade etti.
Ekmen, “Bu ailelerin büyük bir olgunluk içerisinde bu mekânı adeta bir mezar ziyareti gibi, adeta bir hatırayı tazeleme ziyareti gibi, haftada bir ve ortalama 15 dakikayı bulan bir süreyle ziyaret etmektedir” dedi. Ekmen, buraya gelmek isteyen sivil toplum örgütü temsilcileri ve siyasi parti temsilcilerinin taleplerini de gözaltında kaybolan yakınlarının hak arayışı dışında herhangi bir konuda konuşmamaları ricasıyla kabul ettiklerini ve büyük bir olgunluk içerisinde eylemlerini icra ettiklerini ifade etti.
Ekmen, 25 Ağustos 2018'den beri kaymakamlık talimatıyla bu alanın 24 saat polis nezareti altında tutulduğunu, yani bir özgürlük alanı olan, insanların kendilerini ifade etme, düşüncelerini dile getirme alanı olan bu meydan maalesef yaklaşık 5 yıldır 24 saat polis kontrolü altında olan adeta açık bir nezarethaneye, açık bir gözaltı merkezine dönüştürüldüğünü söyledi.
“Gelin geçmişle yüzleşerek, olayları aydınlatarak bu acıları saralım”
Mahkemenin kararına rağmen sadece 10 kişi ile sembolik olarak eylem yapılmasına izin verilmiş olmasının ihlali ortadan kaldırmadığını ve yeni bir hak ihlaline neden olduğunu belirten Ekmen, devletin bu ailelere karşı adeta duvar ördüğünü ifade etti. Bu ailelerin aylardır Sn. Cumhurbaşkanı’ndan cevap alamadıkları bir randevu taleplerinin olduğunu hatırlatan Ekmen, oysa Sn. Cumhurbaşkanı’nın 2011 yılında bu aileleri kabul ettiğini söyledi. Cemil Kırbayır’ın annesi Berfu Anne’nin talebi üzerine oğlu için Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulup detaylı araştırma yapıldığını belirten Ekmen, o gün bütün bu adımları atan siyasi iradenin bugün çekindiği şeyin ne olduğunu sordu.
Bu ailelerin ne bir taşkınlık yaptığını ne de kamu düzenini bozduğunu belirten Ekmen, “Tek istedikleri yakınlarına ait bir mezar ve olayların aydınlatılmasıdır” dedi. Biz Cemil Kırbayır'ı, Kırbayır Araştırma Komisyonu detaylarından da bildiğimiz üzere devlete kayıt esas olduğu için bu kişilerin nerede, ne zaman ve kim tarafından gözaltına alındığını ve ne şekilde ortadan kaldırıldığını bulabilmekteyiz diyen Ekmen, bu olayları aydınlatacak bir siyasi irade çağrısında bulundu.
“Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın İçişleri Bakanı’na çağrıda bulunmak istiyorum”
“Eğer gözaltında kötü bir muamele, işkence veya gözaltında kayıp varsa bunları ortaya çıkartmak devletin de siyasi iradenin de namus borcudur” diyen Ekmen, “Dersim katliamı için yıllar sonra devlet adına özür dilemeyi bilebilmiş bir siyasetçi olan Sn. Erdoğan’ın bu ailelerin acısını dindirecek, hayatını kaybedenlerin hatırasını kamuoyu önünde temize çıkartacak bir adli ve idari soruşturma bir an önce devlet eliyle hayata geçirilmelidir” dedi.
Ekmen, “Her ne kadar ortaya konulacak bir irade kamu kurumlarının yapacağı araştırma için yeterliyse de ihtiyaç halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulacak komisyonlar marifeti ile de bu yapılabilir” dedi. “Bu aileler önümüzdeki 25 Mayıs Cumartesi günü birinci hafta olarak aynı yerde tekrar seslerini duyurmak istiyorlar” diyen Ekmen, bu konuda Sn. Cumhurbaşkanı’ndan ve Sn. İçişleri Bakanı’ndan izin ve randevu talepleri olduğunu dile getirdi. Ekmen, bu ailelerin herhangi bir engellemeye ve kısıtlamaya tabi olmadan eylemlerini yapabilecek olmaları sadece Ana Muhalefet lideriyle Sn. Cumhurbaşkanı arasında değil aynı zamanda toplumun farklı kesimlerini ilgilendiren alanlarda da bir yumuşama gerçekleştirebileceğine dair umudu yeşertebileceğini ifade etti.