DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2026 yılı bütçesini görüşürken yaptığı konuşmada, sosyal yardım politikalarında hakkaniyet, şeffaflık ve adalet vurgusu yaptı. Esen “Biz, yardımlarla idare eden, yardımlara ve dolayısıyla iktidara bağımlı yaşayan aileler değil; yoksulluğu azaltan, insan onuruna yaraşır yaşam şartları sağlayan bir devlet anlayışı istiyoruz” dedi.
Esen, özellikle engelli bireyler ve bakıma muhtaç vatandaşların raporlama sistemindeki değişiklik sebebiyle “tam bağımlıdan kısmi bağımlıya” geçişte yaşadığı hak kayıplarını gündeme taşıdı. Esen “Ulaştığımız bilgiye göre, yaklaşık 80 bin hanede bu nedenle yardım sonlandırıldı. Raporlama sistemindeki değişiklik büyük hataydı ve on binlerce hatta aileleriyle yüzbinlerce kişiyi mağdur etti. Bu sayı yalnızca bir istatistik değil! Bir nefesin, bir hayatın devamı demek. Bu sebeple yardımı kesilen otizmli ancak yatağa bağılı olmayan yani tam bağımlı sınıfına girmeyen Şile’de bir anne, otizmli oğlunu merdiven demirlerine bağlayarak çalışmak zorunda kalıyor. 11 bin lira bazılarına küçük bir rakam gibi görünebilir ama bazen o kadar büyüktür ki bir ailenin yaşama tutunması anlamına bile gelebilir. İşte o zaman bu yardımın kesilmesi, yaşamla ölüm arasında ince bir çizgi halini alır.” dedi.
Esen, 26 Mayıs 2023’te değiştirilen Evde Bakım Yönetmeliği’yle “tam bağımlı” ibaresinin yardım şartı haline getirilmesinin sahada büyük mağduriyet yarattığını belirterek, “Rapor yenilendiğinde ‘tam’dan ‘kısmi’ye geçenlerin yardımı kesiliyor. Yatağa tam bağımlı olmayan, ama başkasının desteği olmadan yaşamını sürdüremeyen on binlerce vatandaşın bu düzenleme nedeniyle yardımları kesildi” ifadelerini kullandı.
“Hane sayısı azalıyor, kaynak artıyor — bu çelişki açıklanmalı”
Esen, 2023’te 4,44 milyon hane düzenli sosyal yardım alırken 2024 Eylül’ünde bu sayının 3,68 milyona gerilediğini hatırlatarak yaklaşık 756 bin hanenin sistem dışına çıktığını söyledi. “Sosyal yardım bütçesi büyüyor ama yararlanan hane sayısı azalıyor. Ekonomik gerçekler ortadayken, yoksulluk toplumda derinleşirken bu nasıl mümkün olabilir, bu düşüşün nedeni nedir? Raporlamada tam bağımlı–kısmi bağımlı ayrımı nedeniyle yardımı kesilen hanelerin bu azalıştaki payı nedir? Bakanlık bu verileri aylık ve il bazında açıklamalıdır” diye konuştu.
“Yoksulluğu yönetmekle yoksulluğu azaltmak arasındaki fark”
Aile Bakanlığı bütçesinin harcama kalemlerinin yoksulluğu yönetmekle yoksulluğu azaltmak arasındaki farkı belirleyen bir tercih tablosu olduğunu söyleyen Esen, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan üç net taahhüt beklediklerini söyledi:
- 2024–2026 dönemi için aylık açık veri seti yayımlanması (hane, fert, il bazında).
- Rapor yenileme sürecinde hak saklılığının korunması ve itiraz süresince geçici ödemelerin devam etmesi.
- Bağımsız etki analizi ile yoksulluğu azaltma etkisinin ölçülmesi.
Kadın ve çocuk politikalarında ölçülebilir hedef talebi
Esen konuşmasında ayrıca kadın ve çocuk programlarının bütçe paylarının artırılması gerektiğini vurguladı: “Kadın konukevlerine 3,1 milyar, ŞÖNİM’lere 1,5 milyar TL ayrılmış. Bu rakamların önemli ama yetersiz olduğunu görüyoruz. 2026’da bu ödeneklerin ne ölçüde artacağı ve kadına yönelik şiddette başvuru–yanıt süresinin ne kadar kısaltılacağı netleşmelidir. Çocuklar için de okula devam, sıcak yemek ve erken çocukluk hizmetlerinde somut hedefler belirlenmelidir.”
“Sadece yoksula yardım eden değil, yoksulluğu bitiren bir sosyal devlet”
Esen, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Biz yardımlarla idare eden değil, yoksulluğu azaltan, bitiren bir devlet yönetimi istiyoruz. Aileyi borçla değil gelir, istihdam, konut ve bakım dörtgeniyle güçlendiren; kadınları ve çocukları sadece korumakla değil, güçlendirmekle yükselten bir Türkiye mümkündür.”