DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Habertürk’te Sena Alkan’ın sunduğu Gün Ortası programına konuk olarak, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ile İmralı sürecine dair değerlendirmelerde bulundu. Ayrıca Ekmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Grup Toplantısı konuşmasının ardından Komisyon’un İmralı ziyareti ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları üzerine görüşlerini paylaştı.
Cumhurbaşkanı süreci yönetiyor ama topluma anlatmıyor
Süreç ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AK Parti Genel Başkanı olarak konuşması gerektiğini belirten Ekmen, “Bizim temel eleştirimiz şuydu: Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı sıfatıyla süreci yönetiyor; izin veriyor, talimat veriyor ancak AK Parti Genel Başkanı olarak kamuoyuna bunu anlatmıyor. Neyi neden yaptığımızı, buna neden ihtiyaç duyulduğunu ve hangi adımların mutlaka atılması gerektiğini izah etmiyor. 1 Ekim’den bu yana bakıldığında, Kızılcahamam’da yaptığı konuşma dışında bu meseleye bir paragraftan uzun yer ayırdığı bir açıklaması neredeyse yoktu. Bugünkü Grup Toplantısı’nda 3-4 paragraflık, 5-6 dakikalık bir konuşmayla bu kritik eşikte Komisyon’un cuma günü yapacağı toplantıya ve orada alınacak karara desteğini; ayrıca Sayın Bahçeli’nin tutumuna verdiği değeri ortaya koymuş oldu. 2013, 2011 ve 2009’daki süreçlerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın topluma nasıl kapsamlı açıklamalar yaptığını hatırladığımız için bu süreçteki ifade ve söylem tutukluğunu kısmen anlasak da bunun topluma daha güçlü yansıtılması gerektiğini savunduk. Zira sürece destek %70 olsa da güven %30. Güvenin artması ise en çok Sayın Cumhurbaşkanı’nın önce kendi tabanına, ardından kamuoyuna bu süreci net bir şekilde anlatmasıyla mümkün olur demiştik. Elbette güveni artıracak başka adımlar da vardı. Neticede, bu veya başka bir konuda Cumhur İttifakı içinde ciddi bir kriz beklentisi doğru değildir. Muhtemelen ikili görüşmelerinde bu süreci bir takvime bağladılar. Sayın Bahçeli hem buna inandığı için hem de Sayın Cumhurbaşkanı’nın üzerindeki riski azaltmak ve önünü açmak adına kendine özgü üslubuyla yüksek perdeden bir açıklama yaptı. Sayın Cumhurbaşkanı da bugün bunu teyit etmiş oldu. Açıkçası, ‘İmralı’ya gidilmesi gündemde; şu sebeple doğru buluyoruz, şu sebeple destekliyoruz ve onaylıyoruz’ şeklinde daha net bir açıklama yapılması iyi olurdu. Çünkü Komisyon’da AK Parti ile MHP oy kullanırken bu tutumun kamuoyuna açık bir şekilde ifade edilmesi önemli” açıklamasında bulundu.
Şehit aileleri ve toplumun duygu dünyasında bir yara oluşmamalı
Süreç ile ilgili gelişmelerin topluma aktarılması gerektiğini ifade eden Ekmen, “Sayın Bahçeli’nin tutumu ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın önceki yıllardaki süreç deneyimlerinde yaptığı açıklamalar düşünüldüğünde, İmralı ziyaretinin sürece ne kazandıracağına dair devletin zihnindeki planı toplumla da paylaşmasını beklerdik. Sayın İbrahim Kalın dün bunu Komisyon’a samimi ve açık bir şekilde aktardı; ancak bunun topluma da anlatılması gerekiyor ki süreç provokasyona açık hale gelmesin. Başta şehit aileleri olmak üzere toplumun duygu dünyasında bir yara oluşmasının önüne geçilmeli. Çünkü toplumun desteğini bu sürecin arkasına koymadan başarıya ulaşmak kolay değil” dedi.
Diğer partiler tutumlarını toplantı saatine kadar netleştirecektir
Komisyon’un cuma günü İmralı’ya gitmesi yönünde bir karar alıp almayacağı ve bu duruma yaklaşımının nasıl olduğunu yanıtlayan Ekmen, “Komisyon’un karar alma yeter sayısı, böyle bir karar için salt çoğunluktur. Yani 51 üyenin 26’sı oy verdiğinde karar alınabilecektir. Sayın Feti Yıldız da bugün kararı ilan etmiş oldu. Artık AK Parti ile MHP’nin öncülüğünde bu kararın alınacağını ifade edebiliriz. Diğer partiler de tutumlarını toplantı saatine kadar netleştirecektir” ifadelerini kullandı.
Bahçeli hem taşıyıcı hem de katalizör
“Sürece dair ittifak içerisinde nasıl bir yaklaşım var?” sorusunu yanıtlayan Ekmen, “Sayın Devlet Bahçeli, geçen yıl 22 Ekim’de yaptığı konuşmadan bu yana kimsenin beklemediği bir şekilde adeta elinde balta putları kıra kıra ilerleyerek bu sürecin hem taşıyıcılığını hem de katalizörlüğünü üstlenmiş durumda. Ayrıca bu rolde içten, samimi ve derinlikli olduğuna inananlardanım. Yalnızca bu süreç değil; devamında demokratikleşme, hukuk, adalet ve özgürlük alanlarında da çok net mesajlar veriyor. Hukukçu kurmayı Sayın Feti Yıldız’la birlikte ortaya koyduğu yaklaşım, herkesi şaşırtsa da aslında kendi içinde tutarlı. Bu tutarlılık da şuna dayanıyor: Eğer böyle bir yola girildiyse, gereği gecikmeden ve çekinmeden yapılmalı; bu yolu zedeleyecek adımlardan uzak durulmalı. Nitekim CHP’ye kayyum atanacağı iddia edildiğinde ‘Kayyum atanamaz’ diyerek karşı çıktı. İddianamelerin gecikmesini, kayyum uygulamalarını, çeşitli yanlışları, İmralı heyetinin ilk ziyaretinin gecikmesini ve kongrenin toplanamamasını eleştirdi. Üstelik bütün bunları hasta yatağından takip etti. Sayın Cumhurbaşkanı da muhtemelen Bahçeli’ye yapılan ilk sunumdan bu yana sürecin ilerlemesi için bir Cumhurbaşkanı olarak gerekli talimatları, izinleri ve onayları verdi. Adaya gidilmesi mi gerekiyor, siyasi partilerin bilgilendirilmesi mi gerekiyor; zaman yönetimi açısından aksasa bile engelleyici bir tutum sergilemedi. Zaten Komisyon kurulduğu andan itibaren İmralı’ya gidileceğini varsayanlardan biriydim. Bunun için uygun zamanı bekliyorlardı. Bu cuma günü de oylamanın yapılacağı anlaşılıyor” dedi.