Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Günümüzde lokal halk, belediyenin ne olduğunu, görevlerinin, icraatlarının neler olduğunu unutmuş, tamamen partizanca genel seçimmiş gibi oy kullanmaktadırlar. Bu sorunun çözümü için yıllardır aklımda duran model muhtarlık seçimleriyle birebir aynı. Bireysel olarak, parti olmadan, kendi çabalarıyla, kendi kaliteleriyle seçilecek başkanlara ihtiyacımız var. Aynı şekilde belediye meclisleri de partilerden bağımsız, gerçek anlamda halkı temsil edebilecek, onların sorunlarına çözüm olabilecek bir yapıda olacaklardır. Her başkan adayı atayacağı daire başkanlarını seçimlerden önce açıklamak zorunda olmalıdır. Böylece halkımız hangi başkana ve ekibine oy verip yönetimde olmasını istediğini kendisi seçecek olup, parti liderlerinin onların adına seçmesinin önüne geçilecektir. Bu düzende tekrar seçilebilmek adına belediyeler gerçek anlamda insanlara hizmet sunmaya başlayacaktır. Belediye meclisleri, kendi içlerinde muhalif olmayı bırakıp, halka daha iyi hizmet edebilmek için orada olacaktır. Belediyelerin bu icraatları rekabet ortamı oluşturacak, halkı belediye yönetimini sorgular duruma getirecek ve beğenilmeyen adayın defalarca o veya şu partiden diye seçilmesinin önüne geçilecektir. Bu koşullar sağlanabilirse halkın memnuniyeti tabandan başlayacaktır. Bir özel sektör çalışanı olarak bugüne kadar öğrendiğim en önemli şey, moral seviyesinin üretkenlikte ne derece önemli olduğudur. Zincirleme bir etki oluşarak ülkemizin iş gücünde ve üretim kapasitesinde önemli artışlar olacaktır.

24.05.2020 / 22:35

1
Ahmet Sinan Yaralı Erzurum , Mühendis

Günümüzde çokça duyduğumuz bir konudur kamu kurum ve kuruluşlarının zarar etmeleri. Bu konuda benim aklımdaki çözüm biraz riskli ancak uygulabilirse başarılı olacak bir model. Bildiğiniz üzere ülkemizde çok sayıda işletme, iktisat gibi bölümlerden mezun olmuş ve doğal olarak bu kadar mezunu karşılayacak istihdam olmadığı için kendi işlerini yapamayan ya da hiç işi olmayan vatandaşlarımız mevcut. Bu noktada kurum ve kuruluşların genel merkezleri denetleyici ve hesap sorucu merci olacak şekilde, ilk etapta alt birimlerin yönetimleri özelleştirilmelidir. Yani kurum yine devletin olacak ancak lokalde özel şirket mantığıyla kârlılık odaklı yönetilecek. Genel merkez tarafından belirlenen hedefler yakalanmaya çalışılacak, performans sistemi ile yönetimi alan firmalara ödül/ceza işlemi uygulanacak. Bu sayede hem bahsettiğim mezunlarımıza bir istihdam kapısı olacak hem de hiçbir devlet kurumu zarar etmeyecek. İkinci aşamada ise çalışanlar da bu konuya dahil edilip kurumların yüksek verimli lokasyonlar haline gelmeleri sağlanacaktır. Firmalara yönetimler ihale usulü verilecek olup, gerekirse ihale sonucu ödeme yapılmaksızın kar ortaklığı yoluna gidilebilecektir. İhale tipine kurumun genel merkezi karar verecektir. Yani işin özü devlet iş yapan konumundan çıkarak iş yaptıran olacak, devlet kurumlarında dahi rekabet ortamı sağlanarak çalışanlardan ve kurumlardan en fazla düzeyde verim elde edilecektir. Personel maaşlarını da firma kendisi ödeyeceği için devlet bütçesi daha öngörülebilir olacaktır. Açılan bu bütçe boşluğu yatırıma yönlendirilerek büyüme artırılacak, işsizlik oranları düşecek, piyasada bol bulunan ürünler nedeniyle enflasyon iyileşecektir. Zamanla yurtdışından ithal edilen ürünlerin ülkemizde üretimi sağlanarak dışa bağımlılığımızı en düşük düzeye getirecektir. Dolayısıla kaynaklarımız korunacak, milli sermayemiz ülke içinde kalacak ve böylece ekonomimiz daha stabil ve güçlü hale getirecektir.

24.05.2020 / 22:38

1
Ahmet Sinan Yaralı Erzurum , Mühendis

Milliyetçiliğin , ırkçılığın , cinsiyetçiliğin ve ayrıştırma dilinin artık coğrafyamızda başarı sağlayamacağı bir yeni dünya düzenine girdiğimiz bu dönemde her kesimden insanları ortak bir çatı altında toplayabilecek , dertlere DEVA olabilecek potansiyeli olan tek oluşum DEVA partisidir. Birlikte başaracağız

25.05.2020 / 05:53

1
Ali Karabulut Batman , Teknik Eleman

Güneydoğuda 3000'den fazla köyün boşaltıldığını ve en az 1 milyon insanın yerlerinden göç etmek zorunda kaldığını ve orada yaşayan insanların çoğunun yoksulluk sınırının bile altında yaşadığını, kendini arayan gençliğin olduğu bir ortamda? adalettin var olduğuna inanan,onu uygulayacak siyasi parti'nin Deva Partisi olacağını umut ediyorum. ( Her cejnek destpêkeke nu ye. Hêviya me heye ku cejn bibe bingeha demokrasî u azadiyê. Cejna we pîroz be Her bayram bir başlangıçtır. Ümit ediyoruz ki bayram demokrasi ve özgürlüğün temeli olsun. Bayramınız Kutlu olsun. iyi bayramlar.)

25.05.2020 / 17:07

1
Özgür Bağcı İstanbul , İş İnsanı

DOĞU AKDENİZ VİZYONU Türkiye'nin Kıbrıs'ta ve Libyada askeri güç politikasını devam ettirmesi hem ekonomik hem de diplomatik açıdan sürdürülebilir değildir. Türkiye Kıbrıs Libya hattını Mavi Vatan olarak niteleyerek sahiplenmek; Türkiyeyı bölgede askeri, siyasî, ekonomik diplomatik alanda hedef ulke olmasına neden olacaktır. Mavi Vatanın bölgedeki ulkelerin çikarlarina agir darbe vurdugunu,bolgedeki guç dengesini Türkiye lehine aşırı biçimde bozduğunu unutmamalıyız.Ulusal güvenliğimiz ve çıkarlarımız bir bütün ve birbirini tamamlayan şekilde tanımlanmalıdır. Türkiye'nin 2019 Libya hükümeti ile imzaladığı deniz sınırı Antlaşması'na Yunanistan Avrupa Birliği İsrail Mısır Suriye tepki göstermiştir Doğu Akdeniz Bölgesi ülkeleri Türkiye karşıtı cepheleşme yi artırdılar. Kıbrıs ve Libya Türkiye'nin askeri güç politikası ile güç dengesini değiştirdiği ancak uluslararası sistemde meşruiyetini sağlayamadığı 2 bölgedir. Bu çerçevede Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin tezlerinin uluslararası meşruiyetine arttırmak öncelikli politika olmalıdır.Değişen güç dengesini askeri güç ve çatışmacı siyaset ile korumaya çalışmak uzun vadede ekonomik açıdan stratejik zafiyet yaratacaktır Kıbrıs ve Libyada askeri varlığın uluslararası sistemde meşrulaştırılması NATO ve Birleşmiş Milletler çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Türkiye-Kıbrıs-Libya hattında kurulacak güvenlik ve ticaret koridoru, hem Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak hem de ekonomik haklarını korumasına yardımcı olacaktır. Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan,Suriye, Mısır, İsrail, Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye arasında Kıbrıs ve Libya sorunlarının çözümü için bölgedeki Türk askerinin varlığının sadeleştirilmesi,çekilmesi gerekmektedir.Türkiye askeri varlığını bölgeden çekerken elde etmesi gereken kazanımları iyi tespit etmelidir.

25.05.2020 / 19:18

1
Abdullah Könte Ankara , Kamu Çalışanı

Ali Babacan'nın yönetim becerilerini ve ahlaki değerlerine bağlılığını takdir ediyorum. Sosyal medyada yayınlarını gördüğümde benzer izlenimlerim oldu. Ancak Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili hiç bir görüşünü duyamadım! Tarım üzerine bir kaç söylemini duydum ancak sanayileşme, eğitim, ile ilgili düşünceleri neler bilmek isterim. Diğer siyasi partiler ile bir araya geldiğini hiç görmedim. Sonuç olarak AKP yi yükselten ekip olduğunu, sonrada kontrol edemediklerini ve ayrıldıklarını düşünüyorum. Anayasa hazırlayabileceklerini düşünüyorum. Üstelik insani değerlere saygılı etkili ve onurlu bir anayasa olacağından eminim. AKP nin izlerini taşıdığını düşünüyorum ve tekrar düşünüyorum. İlk fırsatta AKP ile birlikte iktidar olacaklarını düşünüyorum. Oy vermeyi düşünmüyorum. Başarılar diliyorum.

25.05.2020 / 19:38

1
Murat Asil Ankara , Teknik Eleman

Aynı fikirlerde ortak hedefe koşan bir toplum değil, farklı fikirlerin zenginlik görüldüğü ortak olan tek hedefin Türkiye olduğu bir birey eğitiminin vatanımızın kalkınmasının anahtarı olduğunu düşünüyorum.

25.05.2020 / 22:03

1
İsmet Alp Ceylan Antalya , Öğrenci

Merhabalar. Ben evli 1 çocuk babası bir vatandaş olarak kaygılarımı dile getirmek istiyorum. Öncelikle şuan ki adalaet sistemi biz gençlerde kaygıya sebebiyet vermekte. Mülkün temeli olan adalet ihmal edilip iktidarın maşası haline gelmiş vaziyette. insanların özgür bir şekilde düşüncelerini paylaşmaya korktugu bir ülke istemiyorum. Ben bile sosyal medya hesaplarımda gördüğüm herhangi bir paylaşıma yorum yapmaktan endişe duyuyorum ve çocuğum aklıma gelince yorum yapamıyorum. Ülkenin bütün kurumlarının tek bir ağıza bakıyor olması insanlarda bir endişe ve korkuya sebeb olmuş bir vaziyette. Bu korkunun ortadan kalkması gerektigini düşünüyorum. Sayın Ali BABACAN benimsedigim genç dinamik ve vizyonu olan bir lider. Fakat mevcut iktidarda görev almış olması aklımda soru işaretlerine sebebiyet vermekte. Aydınlanmak istiyorum. Teşekkürler

25.05.2020 / 22:19

1
Cihan Bakırhan Adana , Çiftçi

Sayın Genel Başkanım, biz gençler olarak aldığımız lisans eğitimlerini ülkece sadece işsiz kalmamak için almaya başladık kendimizi geliştirmek bir konuda uzmanlaşmaktan çok uzaklaştık lisans öğrencileri olarak. Çoğu lisans mezunu arkadaşım ve ben istediğimiz alanını okuduğumuz işlerde değil geçinebilmek adına çok farklı işlerde asgari ücretle çalışıyoruz. Eğitim sisteminin ve gençlere lisans eğitimlerinden sonra kurum ve kuruluşların en az bir yıl bize gönüllü kapılarını açmasını, lisansta aldığımız teorinin üzerine iş hayatında pratikte bilgiler kazandırmasını istiyoruz. Siz özellikle gençler için bir can suyu oldunuz umarım bu fidanların yetişmesi ve ülkeye katkıda bulunabilmesi için seçmene güneşiniz olur.

25.05.2020 / 22:24

1
Esra Açar Bursa , Özel Sektör Çalışanı

Hayalimdeki ülke yönetiminden bahsetmek isterim. Bu korona virusten dolayı ülkede bu sorun için bilim heyeti kuruldu ve herşey orda tartışıldı. Ve güzel sonuçlar alindi belli ki bu göreve getirilen bilim adamları hükümet yandaşı insanlar değildi, işin ehli bilim insanlariydi. Bu uygulama tarımda, sanayide, ekonomide, dış ticarette yani Türkiye'nin her alanında yapılamaz mi. Örneğin sanayi içinde böyle bir heyet kurulsa ama heyette olan insanlar parti yandaşı hükümet yandaşı değil bu ülkenin dürüst, temiz, işin ehli, ülkesi için her şeyi yapabilecek sanayici, akademisyen,ekonomist,işçi temsilcisi gibi birimlerden oluşan insanlar olsa ve Türkiye'de sanayi ilgili atılacak tüm adımları onlar belirlese ama kişiler hükümetle gelip hükümetle gitmeyecek bu kurumlar hep var olacak ama bu kurumlara getirilen kişilere siyasetçiler karişmayacak,ama bunlarda hukumeti kötü gösterecek çalışmalarda bulunmayacak ortak akılla çalışabilecek insanlardan oluşsan bir heyet olsa ve tamamen objektif kurumlar olacak kimse torpille alınmayacak sadece o görevlere hak eden kişiler getirilecek. Ve bu kişiler her ay çıkıp diyecek ki biz şunu şunu yaptık ve ülkemizin kasasından şu kadar para çıkmasını engelledik. Şu kadar insanımızı iş sahibi yaptık. Bu fabrikalar devlet eliyle açılabilir veya özel sektörü destekleyerek yapılabilir ama bunlara hepsine o bilim heyeti karar versin. Onlarda karar vermeden önce dünyada nasıl uygulamalar yapılıyor ülkemizde nasıl uygulanabilir bize faydası nedir gibi bilimsel veriler ortaya koymalı ve her ay bunu halkla paylaşmalı. İnanıyorum ki sanayimiz çok daha güçlü olacak devletimiz çok daha güçlü olacaktır. (Yazımda yazım yanlışı olabilir, amacınız imla hatası bulmaksa çok bulursunuz. Umarım yazım yanlışı bulmak yerine anlattıklarımi anlamaya çalışırsınız.)

26.05.2020 / 01:24

1
Ömer Kutlu İstanbul , Mühendis