Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Parti iletişim merkezi ve ilgili organlarına yazılarımızı okudukları ve mümkün mertebe cevap verdikleri için teşekkür ederiz. bir genç olarak ülke ile ilgili düşüncelerime cevap almak mutluluk verici. Bilmektesinizki bugün ekonomik sorunlar Sağlık sorunlarının dahi önüne geçmiştir Döviz rezervlerimiz eksi seviyeye düşmüşken dahi şapkayı öne alıp düşünmekten ziyade komplo teorileri üretmek üzüntü vericidir. Türkiyeyi bu kriz ortamından Serbest Piyasanın tabii kuralları kurtaracaktır polisiye önlemler değil 1)Bugün Türkiyenin en büyük sorunu Ehliyet ve Liyakatten uzak kadrolardır buna karşı akademik ve pratik eğitimi önceleyen kadrolar için ehliyet ve liyakat esasları belirlenmeli kadrolar buna göre atanmalıdır 2)Ülkemizde belediyeler ve türevi kamu kuruluşları hazır iş kapısı ve Parti finansman kurumları olarak görülmekte bu amaçla yapılan hareketler sonucunda aşırı borçlanma ve kötü yönetimin faturası yine Milletimizin vergilerine yansımaktadır Belediyeler hazır finans , iş kurumu olmaktan çıkarılmalı Mali disiplini önceleyen Populizmden uzak kurumlar haline getirilmelidir. Bunda en iyi model ingiliz modeli olacaktır Proje esaslı bütçe ve kısıtlı borçlanma ile ancak belediyeler kurtarılabilir ve bu kurtarma sırasına hizmetlerine devam edebilir 3) Türk ekonomisinin Finansman , Kötü yönetim gibi sorunlarının olmasının yanında Bürokratik sorunlarıda vardır bugün Türkiye Dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisinde olmasına karşın Dünya bankası verilerine göre İş Yapma Kolaylığı İndeksinde ilk 50 de dahi değildir Ağır ve İşlevsiz bürokratik mevzuat ve yasalar kaldırılmalıdır her vatandaş özgürce yatırım yapabilmeli Hür Müteşebbislik öncelenmelidir 4) Merkez bankamızın bağımsızlığı yeniden garanti altına alınmalı Çağ dışı kural , mevzuat , politikalar terk edilmeli Türkiye hakettiği Dünya standartlarının üstüne çıkmalıdır 5) Çağ dışı vergi politikaları Tüketimi Dolayısıyla Üretim ve İstihdamı engellemektedir bu eksiklikleri önceleyen bir reforma ihtiyaç vardır -Bir genç

09.05.2020 / 16:27

162
Diyar Can Koç Ankara , Öğrenci

Bizlerin düşünce ve fikirlerini dikkate alıp dinlediğiniz için teşekkür ederim. Öncelikle DEVA Partisi'ne ve Başkanımız Ali Bey'e güvenim sonsuzdur. Türkiye'deki siyasetin şahsi çıkarlar dışında kullanılmadığı bir dönemde yaşadığımız aşikâr. Bunun artık değişmesini istiyorum. Ve sadece ben değil toplum bunu istiyor. Toplum her kesimiyle kutuplaşmış durumda. Bu durum insanların tüm yaşantısını da olumsuz etkilemekte. Kutuplaşmadan sıyrılarak bir bütün olarak düşünmek ve hareket etmek zorundayız. Biz yedi düvelin birleşip diz çöktürtemediği milletiz. Kötü yönetim ve yanlış siyaset yüzünden düştüğümüz bu zor zamanları dış güçler yalanlarıyla, özgür ifade hakkının elden alınması, iktidara bağlı olan medya ve sosyal medyaya getirilen kısıtlamalarla bizleri ayakta uyutmak isteselerde ben Türk İstikbalinin bir evladı olarak herşeyin farkında olduğumu ve bu otoriter anlayışa dur demek için yanınızda olduğumu belirtmek isterim. Ulu Önder Atatürk'ün ismini sadece oy için ağzına alanlardan olmamanızı istiyorum. İçinde bulunduğumuz kötü gidişatta dayancak iki dal buluyorum. Birincisi Ali Babaca'na olan inancım. İkincisi ise Gençliğe Hitabe'dir. Yolunuzun açık olması dileğiyle başarılar diliyorum DEVA Partisi.

03.07.2020 / 15:30

162
Samet Kısaboyun İstanbul , Öğrenci

Bugün bence devletimizin 3 temel sorunu bulunmaktadır. Diğer sorunların hepsi, dikkat ederseniz bu 3 temel sorun üzerinde şekillenmektedir. 1- Sosyal Adalet Bugün hangi partiye üye olursa olsun hiç kimse sosyal adaletten bahsedemiyor. Gelir dağılımı, görüş farklılıklarına tepkiler, partici/partili olma üstünlükleri, etnik ve siyasi ötekileştirme gibi sosyal adaleti ilgilendiren hiçbir konuda toplumsal bir mutabakat bulunmamaktır. Sosyal adalet olmadığı için, ülkemizde insanlar kutuplaşıyor, kutuplaşan insanların oy verme motivasyonları keskinleşiyor ve buna bağlı olarak oy isteyenler radikalleşiyor. Bu da gücü elinde tutanların demokrasiyi daha da askıya almasına yol açıyor. Ve ülkeyi felakete doğru sürüklüyor. 2- Ekonomi Ekonomiyi açıklarken bu hususta Türkiye’nin en önemli ismi olan Sayın Ali Babacan’ın partisindeki bir mecrada bunu dile getirdiğim için öncelikle haddimi mazur görünüz. Ancak ben bir devlet insanından çok, bir vatandaş olarak gördüklerimi burada açıklamak isterim. Bu sebeple gayet basit birkaç fikrimi arz edeceğim. Yıllardır ülkemizin bu kadar büyük bir pazara sahipken, neden üretime hiç önem vermediğini düşündüm. Sene 2007 yılı idi, Sayın Babacan bir radyo programına katılmış ve sorulara cevap veriyordu. O programı arayarak kendisine sorulmak üzere bir soru yazdırmıştım. Hatırlayacağını umuyorum. Demiştim ki; “Bugün ekonomik veriler iyi gösterse de cari açık git gide artarken ileride bu bize sorun yaratmayacak mı? Yani üretime neden yönelmiyoruz? “ Kendisi bu soruya o dönem şu cevabı vermişti; ”Biz şu an pastayı büyütmek adına hamleler yapıyoruz. Pasta büyüdüğünde üretime ayrılan pay da büyüyecek. Örneğin, şu an bir bahçe makasını biz üretmeye kalktığımızda maliyeti 4 TL iken, ithal ettiğimizde bize maliyeti 2 TL oluyor. Bu sebeple şu an kaynaklarımızı devletin büyümesi için kullanıyoruz. Ve bir adım sonraki hamlemizde üretimi canlandırmak olacak tabii ki” ...

17.05.2020 / 01:33

157
Elif Zahide Gök İstanbul , Diğer

Süreç şu şekilde ilerliyor; Ülkemizde doğu ile batı arasında çok ciddi kültürel ve eğitim seviyesi olarak farklar var, buna bağlı olarak beklentiler çok farklı ve bu beklentiler de siyasi partileri şekillendiren en önemli etmen olduğu için, doğudan oy alarak seçilen ve bu oylarla güçlenen herkes bu oyları aldığı bölgelerin beklentilerine uygun olarak, güçten zehirleniyor ve bu sefer diğer tarafın kültürüne, beklentilerine, seviyesine uygun olmayan bir tavır içine giriyor. (BKZ 2011 sonrası AK Parti) O halde sorun tek adam rejimi değil, eğitim sorunudur. Sorun Edirne’den Kars’a bu kadar farklı etnisite ve kültürdeki insanların bir potada buluşturulamama sorunudur. Mustafa Kemal Atatürk, Türk kimliğini tam bu noktada ön plana çıkarmak istedi. Ancak bunu çok başaramadı. Bunu din ile yapmaya çalışanlar bunu kısmen başardı. Ancak gelinen noktada Ak Partiyle beraber bu imkan da ortadan kalktı. (bkz. Genç nüfusun %42’sinin deist olması - Cumhurbaşkanının kendi açıkladığı rakam) O halde geriye ne kalıyor? Benim görüşüm; Geriye kalan tek değer Sağduyudur. Hissedenlerin Türklüğünü de, inananların dinini de içinde barındıran bir sağduyu. “Ben Türk değilim ama bir dakika burası bir Türk yurdudur” diyebilen bir sağduyu. “Ben Müslüman değilim ancak bir dakika bu yurdun dini islamdır” diyebilen bir sağduyu. İşte bu sağduyuyu veremediği ve git gide bu değerlerden uzaklaştırdığı için eğitim sistemimiz devletimizin en büyük sorunlarından bir tanesi bence. Bunu eğitimle nasıl çözeceğiz derseniz; Bunun da cevapları var. Ancak burada yazılamayacak kadar uzun. Şu kadarını söyleyeyim; Din, ahlak ve kültür, tarih, felsefe, mantık, hayat bilgisi, vatandaşlık gibi dersler bilim olmaktan çıkarak bir ideolojinin ürünü olarak ortaya çıktığı sürece biz sağduyuyu insanlara anlatamayız.

17.05.2020 / 01:42

155
Elif Zahide Gök İstanbul , Diğer

Öncelikle tüm milletimizin Ramazan Bayramını tebrik eder, nice bayramları özgür,herkese eşit mesafede, adaletli, demokratik, ayrıştırmanın olmadığı bir Türkiye'de kucaklaşmayı dilerim. "Korkma", diye başlar yüce İstiklal Marşımız. Sen de korkma arkadaş. Korku, saldirgan yapar, panik halidir. Sebebsiz yere bilinçsizce aniden şaşırmışlıkdır. Sen korkma arkadaş, korkanlar kuyruğu dik tutmaya çalıştıklarını belli ederler. 20 yıldan fazla korkuttular zaten. Şimdi bir panik kucaklama sevdası. Yersen. Aklın nerdeydi kırıp dökerken. Aklın nerdeydi böbürlenip, kibirlenirken. Aklın nerdeydi milletini kucaklayacağına siz biz, o bu diye ayrıştırıken. Sen korkma arkadaş, korkanlar belli. İyi bayramlar.

24.05.2020 / 01:20

155
Hakan Çelebi Ankara , Mühendis

Sene 1996-1997 ,Lise ogrencisiyim. Ders: Edebiyat,Hocamiz sinifa girdi dedi ki cocuklar bugun ''Dusunce ve ifade ozgurlugu'' uzerine bir kompozisyon yazmanizi istiyorum,sonraki ders de herkes bunu okuyacak. Herkes kompozisyonunu yazdi,sonraki ders tek tek okumaya basladik,yazilarda hemen hemen ortak ozellik herkesin ifade ozgurlugundeki kisitlamaya tepkisini dile getirmesi olmustu ama beni hala bugun etkileyen neydi biliyor musunuz? Neredeyse butun kompozisyonlarin sonunda ayni cumlenin olmasiydi '''' Bu yaziyi yazdigim icin belki benim icin de sorusturma acilabilir ve hapse girebilirim"".... O Gun gercekten cok uzuldugum birgundu,yurttaslarin buyuk cogunlugunun ayni seyleri dusundugu bir ulkede degismeyen bir kader sarmisti her yani. Sene 2005-2006 Siyasal Bilgiler Fakultesinde ogrenciyim,ulke degisiyor,yeni yasalar cikiyor,liberal politikalar,ifade ozgurlugunun onundeki engeller kalkiyordu,gun gun saat saat o kadar buyuk bir zevkle izliyordumki,O gunlerde siyaset gundemini,Sayin Genel Baskanimiz o yillarda AB Basmuzakerecisi ve Devlet Bakani biz de AB Hukuku dersindeyiz tek tek takip ediyoruz muktesabata uyum yasalarini...,O gunleri, O degisim gunlerini hatirlayinca bir bahar gunu dag manzarasi karsisinda ormandan akan bir hava vardir ya,ilik ilik ve cok ferah,onu icinize cekersiniz aynen oyle hissediyorum. Sene 2020,ilerlemelerin gerilemeye donustugune taniklik etmenin huznu icindeyim, en kotu yani su ki:Lise yillarindaki o karanlik hava yeniden hakim,yine ''Gencler'' benzer cumleler kuruyor...Sarkilarda,videolarda,dijital platformlarda o kadar yaratici elestiriler var ki,hayran olmamak elde degil.Seneler sonra,benzer durumlar icinde hissetmek gercekten uzucu Ancak yine umut doluyum biliyorum ki birgun yine,yeniden kompozisiyonlardaki o son cumle degisecek adi UMUT olacak. Ozgurluk ve Adaletin hakim oldugu,dusuncelerin saygi ve hosgoru icerisinde,asla baski veya siddete donusmeden tartisildigi bir ulke istemekten hic vazgecmeyecegim. Umutlarla Kalalim

02.06.2020 / 14:02

154
Serkan Terzi İstanbul , Yönetici

... dirildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk, aktık denize dolduk, taştık elhamdülillah. Yunus Emre * Ebedi istiklâl ve İstikbâl için şeref yoksunu siyasetçi bozuntularını yoklardan var ettiğimiz canımız, ciğerimiz Türkiye Cumhuriyetimiz' den defetmeliyiz.

28.06.2021 / 12:26

151
Mehmet Engin Doğan Ankara , Yönetici

Öyle sanıyorum ki Ak parti ile fikri konuda ayrışmasının bir sebebi de, bu ekonomik hamlelerin devamında gereken şeylerin yapılmasına izin verilmediği içindi. Evet birinci sorunumuz üretim. Üretim sorunu olması ithalat zorunluluğu ile beraber dövize bağımlılığı da yanı başında getiriyor tabii ki. Ben öncelikle ülkemizin sayın Bakan D. Berat beyin açıkladığı, ancak bir türlü yapamadığı lokal paketler yerine, bir ekonomik reforma ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Devlet şeffaflık politikasına geçmeli neyi var neyi yok şeffaf bir şekilde paylaşmalı, içeride ve dışarıda bulunan tüm paydaşlarından görüş alarak acil olarak bir eylem planı hazırlamalıdır. Bununla beraber Cumhurbaşkanı acil olarak merkez bankası üzerindeki oy kaygısı ile gerçekleştirdiği etkisine son vermelidir. Merkez bankası tüm dünyada olduğu gibi kuruluş disiplini olan özerk yapısına geri kavuşturulmalıdır. Dış borcun 400 milyar dolara yaklaştığı, sadece bu yıl ödememiz gereken 177 Milyar dolar borcumuzun olduğu ve bildiğimiz kadarıyla merkez bankamızın sadece 53.5 milyar dolar rezervi olduğu şu günlerde sadece tahvil ve bono ile dönemeyeceğimiz çok açıkken, elimizde satacak doğru düzgün Amerikan tahvilleri de kalmamışken, bununla beraber hem büyük faiz istediği, hem de iç işlerimize karışır da bazı yolsuzluklar ortaya çıkar diye İMF’den de para istemeyeceğimiz çok açıkken, Covid 19 sebebiyle bu sene beklediğimiz ve ülke bütçemizin % 24ünü oluşturan turizm gelirleri de olmayacağı belliyken, tek çaremizin yabancı yatırımcı olduğu sanıyorum aşikardır. Ee o halde yabancı yatırımcının gelmesi için sağlanması gereken güven ortamı neden hala hazırlanmıyor gerçekten merak içindeyim. İşte şeffaf yönetim bu bakımdan çok önemlidir. Ve eğer bu anlayış değişmezse ülkemizin çok daha kötü ekonomik buhranlara sürükleneceği kanaatindeyim.....

17.05.2020 / 01:36

150
Elif Zahide Gök İstanbul , Diğer

Öncelikle Deva Hareketinin kuruluşunun ülkemize ve biz genç nesillere hayırlı olmasını diliyorum. Hareket diyorum çünkü bu oluşum bir siyasi partinin ötesinde ortak akıl hareketi olmalı genç ve dinamik insanların çoğunlukta olması da bunu gösteriyor. Ben üniversite mezunu işsiz bir vatandaşım. Benim üniversitede KYK dan kredi alan öğrencilerle ilgili önerim olacak. Üniversitede verilen kredilerin ödemeleri mezun olduktan iki yıl sonra değil de düzenli bir işe başladıktan bir yıl sonra herkesin kendi bütçesine göre ödeme planı yapılarak geri ödenmesi yapılmalı ben kredi almadım burs aldım fakat birçok öğrenci arkadaşımız mezun olduktan sonra kredi borcuyla karşı karşıya kalıyor işsizlik durumu da zaten ortada. Birde eğitimle ilgili önerim olacaktı eğitim kalitesini yükseltmek için eğitimci kalitesini yükseltmek gerek, bu konuyla ilgili öğretmenler beş yılda bir sınava ve mülakata alınarak kendilerini geliştirip güncel hayata uyum sağlayıp sağlayamadıkları evrensel eğitim kriterlerine adapte olup olmadıklarını kontrol ederek eğitimci kalitesi artırılarak eğitimde kalite artışı sağlanabilir ayrıca ilkokul eğitimindeki ders müfredatlarına: iletişim, diksiyon-hitabet, toplumsal ahlak kuralları dersleri eklenerek ve bu derslere ağırlık verilerek kaliteli insanlar yetiştirebiliriz. Ergenlik dönemindeki öğrencilere uzmanlar aracılığıyla cinsel eğitim ve gelişim dersleri ve seansları verilerek ilerleyen yaşlarda aile ve çevre etkisiyle önceden bastırılmış cinsel güdülerden doğacak cinsel taciz ve istismar olaylarının önüne geçilebilir. Umarım ülkemiz gençlerine ve çocuklarına yarınlarına sahip çıkar ve gerekli değeri gösterir. Saygılarımla.

05.05.2020 / 06:07

140
Yunus Emre Köse Kahramanmaraş , Yönetici

Değerli yurttaşlarım ve DEVA Partisi gönüldaşlarım, Mübarek ramazan bayramınızı en kalbi duygularımla selamlıyorum. Milletine 'zillet' diyenlerden demokratik yaklaşımlar, aklın ve mantığın hizasında olan ifadeler ve rasyonel teşhisler beklenemez. Sonuç olarak çamur siyasetinin, sataşmaların ve iftiranın ardı arkası kesilmeyecektir. Ayrıca böylesine zor zamanlarda ve manevi huzurun arttığı şu günlerde AKP'nin ve MHP'nin bayramlaşmama ve selamlaşmama kararları mağlubiyet emaresi olmakla birlikte açık niyetlerinin de işaretidir. Söylemlerinin ve eylemlerinin farklı olması da istikbal yoksunluğunun açık tespitidir. Yaptıkları ve yapacakları devlet ve millet faydasına olmayacaktır; kendi koltuklarını koruma telaşına düşeceklerdir. Telaş ise hatalar silsilesini beraberinde getirecektir. DEVA Partisi'nin devleti ve milleti için tek başına iktidara yürüyeceğine yürekten inanmalıyız. Taşın altına elimizi değil, yüreğimizi koyma vaktidir. Yol uzun, güzergah kavi olacaktır. And olsun ki; DEVA vaktidir, Devlet ve Millet vaktidir.

25.05.2020 / 22:43

139
Mehmet Engin Doğan Ankara , Yönetici