Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

Konu: Anayasa Md. 101 ve Md. 116. Eğer muhterem RTE beyefendi Cumhurbaşkanlığı seçiminde üçüncü kere kendi adaylığını koyarsa, Anayasa ihlal edilmiş olur mu?

07.03.2023 / 22:33

15
Salih Onganer İzmir , Mühendis

Şeffaflık, dürüstlük, ilkelilik, hoşgörü, bütünsel yaklaşım, liyakat, adalet, inanç ve düşünce hürriyeti Deva Partisi Lideri Ali BABACAN’da mevcut olduğu sürece inşallah ülkeyi ve insanlarımızı aydınlığa hepbirlikte kavuşturacağız.

22.11.2020 / 11:42

15
Ömer Ömeroğlu Mersin , Asker

Herkese sağlıklı günler. Siyaset iki kişi yada daha fazlası arasındaki güç ilişkidir. Aslında siyaset sağlam temel ilkeler oluşturup o ülke ve toplumunu ileriye taşımaktır. Ama 2.sınıf demokrasilerde bu kısa zamanda 'BENİM GİBİ OLSUN', 'BENİM OLSUN', BENİM DEDİĞİM OLSUN ' ilişkisine döner. Tehlike de orada başlar. Siyaset sahip değil yöneten, gözleyen, sistem oluşturan, tıkanıkları açan.... gibi vazifeleri olan bir misyona sahip olmalıdır. Siyasette ego çok tehlikelidir. Bunu yenen siyasetçi gerçek siyasetçidir. Devletin BABA olarak algılandığı toplumlarda geri kalanlar evlattır. Bu irade beraberinde biat ve itaat kültürünü getiri ki aslında bu özgür düşünceyi yok eder. Otoriter bir babanın olduğu bir evde yetişen çocuk nasılsa siyasetin zaman içinde otoriterleştiği toplumlarda DEVLET BABA vatandaşına evlat muamelesi yapmaya başlar. 1.Deva partisi eğer dertlere deva olacaksa slogan buysa demek ki çok dert var ve devası da biziz diyorsa önceli insan hakları olmalı. 2.adalettir her şeyin başı. Eski Yunan toplumlarındaki şehir hayatında mücadele hep adalet kavramları üzerine olmuştur. O zaman önce hukuk. 3.Kadın cinayetleri ne olacak? 4.trafik ışıklarına uymayan bir toplum medeniyet anlamında çok geridedir peki uymayanlar ve ölümlere sebep olanlar ne olacak? 5.Birilerinin yakınları daha mı çok korunacak yoksa eşitlikten asla taviz verilmeyecek mi? 6.Ülkemizde nedense kurallara uymamak bir gelenek en fazlada uymayanlar bunu en çok dillendirenler ne yazık ki. Peki sistem inşası yeniden nasıl olacak? Yoksa yeniden parti tüzükleri yazılıp raflara mı kalkacak? 7.Eğer bir sistem kurulacaksa bu masada herkes olmalı. Bu ülke burada yaşayan herkesin ülkesi. 8.Mesela bir belediye başkanı yani seçilmiş birisi seçimle gelse de 20 yıl, 25 yıl, 30 yıl DEVA da kalacak mı yoksa 3 dönemle sınırlanıp akil insan mı olacak? 9.Eğer doğru iş yapılacaksa hakkaniyet, teşkilatlanma çabalarında doğru yere doğru insan modeli, alanında uzmanlar mı partide görev alacak?

01.12.2020 / 13:55

15
Turgay Aytaş İstanbul , Üst Düzey Yönetici

Çoğunlukçu bir anlayışın ve istişare kültürünün olmadığı yönetimler, toplumlar totaliter ve otoriter toplumlardır. - İstişare aynı dünya görüşündeki, aynı yaşama kültüründeki insanlarla birlikte yapılmaz. Birbirimize aynı şeyleri söyleriz.- Ne yapılırsa yapılsın, kul hatalarına maruz kalır ve ülke zaman kaybeder. Bir kişi, bir grup her şeyi doğru yapamaz. İlk yapılması gereken temsilde adaletin sağlanmasıdır. Mecliste benim tanıdığım benim oy verdiğim bir milletvekili bile yok. Milletvekili seçilme yeterliliği en az üniversite mezunu olmalı. Seçim barajı kaldırılmalı, D-Hont sistemine göre %0.05 oy alan bir parti bile meclise milletvekili sokabilmelidir. İlla her sene aynı sayıda milletvekili olacak diye bir şey yok. Aynı düşünceye ve yaşam biçimine sahip insanların, kendilerini temsil edebilmeliri için gettolaşıp bir yerde yaşaması gerekmiyor. Yada güçlü bir partiye yanaşması gerekmiyor. Küçük partilerin temsilde bir kontenjanı olmalıdır. Toplumdaki tüm farklılıklar mecliste temsil edilmelidir. Milletvekilliği kutsal bir görevdir. Milletvekilleri başka hiçbir göreve talip olmamalı, başka bir göreve seçilmemelidir. Eğitimi, sağlığı, ekonomiyi illa bir kişi yönetecek diye bir şey yok. Bugüne kadar seçilen bakanlar hiçbir şey bilmeyen siyasi kimlikler oldu, ülke tarihi boyunca üç beş istisna hariç. Seçilen milletvekilleri tarafından temsilde adalet sağlanarak yürütme konseyi oluşturulmalı. Alanında uzun yıllar ihtisas yapmış bir kurul tarafından eğitim, sağlık, ekonomi vs. yönetilirse hata payı çok düşer. Ülkenin sırtı yere gelmez. Örnek verecek olursak; her 50 milletvekili tek bir kişiye oy vermek kaydıyla Milli Eğitim Bakanlığı için bir yürütme kurulu üyesi atayabilir. Bir kurul üyesinin görevden alınması da, meclis çoğunluğunun en az %60’ı ile olmalı, eğer bir hata yaparsa.

04.12.2020 / 00:23

15
Muhammed Ali Yılmaz İzmir , Kamu Çalışanı

Mitinglerde Halkı Coşturacak, Karşı Tarafa İnce Mesaj verecek, Hatta Demorize edecek, sözleri ve müziği güzel Marşlarımızdan çalmanız, çok daha etkili olacaktır. Hatta Mitinglerde Kalpak takarak da Mücadelenin, Milli bir Mücadele olduğu izlenimini, göstermiş olacaksınız. Kuva-i Milliye Ruhunu yansıtacak görsel etkinlikler, MUTLAK ilgi uyandıracaktır. Mesela Dağ Başını Duman Almış Marşı Bu önerim için Kusursuz bir örnektir. Mitinglerde Kalabalığa, Söyletmeniz büyük Yankı uyandırır.

08.05.2023 / 14:16

15
Ahmet Hafızoğulları İstanbul , Bankacı

Öncelikle sayın başkanım çıktığınızda bu zorlu meşagatli yolda yanınızda olduğumu bildirmek isterim birileri gibi tek akılla değil iştilareyle bu memleketi yöneteceğinize eminim. Çünkü birileri ben yaparım ben ederim dediğinde iştişareyi bıraktığında sadece kendi saltanatını düştüğünde memleketin geldiği durum belli. Şuanda Allahımı şahit tutarım hiçbir kapasitesi olmayan kafası boş gönlü yüreği kin tutmuş biadam yönetiyor bu memleketi cumhurbaşkanı diyemiycem o sadece ona oy erenlerin cumhurbaşkanı benim değil asla olmayacak.. Size sorum siz başbakan olursanız onun milletin kesesinden itibarda israf olmaz diye yaptırdığı sarayda oturacak mısınız. Şimdiden söyleyin eğer oturacaksanız sizinle değilim çünkü benim gözümde ondan bi farkınız olmaz. Ama biliyorum ki eğer iktidar olursanız onun sarayını onun başına yıkacaksınız beklentim o yönde. Şimdiden ellerinizden öperim selametle

26.05.2020 / 00:22

15
Selahattin Çiçek Aksaray , Diğer

İçinde bulunduğumuz süreç yeni dünya düzeninin kültürel ekonomik ve sosyal hayatın değişimini gerektiren zorunlu bir düzene doğru gidişidir. Biz Türkiye olarak bu süreci diğer dünya ülkeleri ile kafa kafaya götürebilmemiz için gerek ekonomik gerekse kişi hak ve hürriyeti konusunda lider ülke olarak götürmek zorundayız topraklarımız inanın ki söylenen den çok daha fazla verimli kendi kendimize üretebileceğimiz o kadar çok şey var ki sadece inanmak yeterlidir. Bölgesinde lider konumda iken artık bölgesini kontrol edemez konuma geldik gençler gelecek kaygısında bende bir genç olarak geleceğimin kaygısını yaşamaktayım ancak asla ümitsizliğe kapılmayın bu ülkenin gençleri her zaman üretken ve zor şartlarda başarılı olmuştur harekete geçin kendi çevrenizden başlayın insanlara anlatın doğruları göremsine yardımcı olun asla pes etmeyin her zaman yapıcı olun insanların bilinçsizce adanmışlığını kendi bilginiz ile kırın ve her zaman gülümseyin gülmek dünaynın en güzel eylemidir. Size karşı yapılan eleştirilere asla ama asla kızmayın anlamaya çalışın dinleyin ve doğrularınızı anlatın ekonomik olarak kaygı duyuyoruz evet ama bunun da bir çıkış yolu var bilgi tecrübe ve doğru insan olmak doğruluk her zaman kazanır müsterih olunuz bir gün gelecek ve tüm bu dertlerimize Deva olacak asla ama asla ümitsiz olamayın okuyun araştırın gündemi takip edin yurtdışında ki tüm sosyal faaliyetleri teknolojik gelişimleri takip edin modayı ekonomiyi kültürel fsrklılıkları takip edin karşıt görüşleri analiz edin hergün yeni bir gün hergün yeni bir umut her zaman çalışacağız her zaman dünyanın gündemini takip edeceğiz teknolojide sanayide her alanda bilgi sahibi olmak zorundayız unutmayın kültürel sosyal olanda gelişemezsek asla ama asla ilerleyemeyiz. Okuyun kendinizi geliştirin ve her zaman pozitif olun.

26.05.2020 / 21:26

15
Serkan Çelik İstanbul , Müşavir

Memleketin bariz sorunları karşısında üretilecek çözümlerin bilindik cevaplar olduğunu ve tüm partilerden duyduğumuzu bilmemiz gerekiyor. DEVA'nın vadettiklerini diğer siyasi partiler de aynı ekseriyetle sürekli ifade ediyor. Ben bu ülkede ki ekonomik sorunların ve giderek daha berbat bir hal alan "adam kayırma" durumunun iktidar değişirse zaten bir şekilde çözüleceğine inanıyorum. Benim merak ettiğim, DEVA, şayet iktidara gelirse Libya'ya ne gözle bakacak, Karabağ için ne diyecek, Suriye'de ne yapacak, Afrika'da nasıl duracak, Türkiye'nin tüm Dünya'da oluşturduğu "Mazlumlara el uzatan ülke duruşunu" ne yönde geliştirecek ve ya değiştirecek. Kısaca yurt dışı politikaları için kırmızı çizgileri neler olacak. "Komşularımız ile daha iyi ilişkiler" cevabından ziyade, bu konulara net açıklık getiren bir açıklama yapılması, benim gibi bu konuları da gerçekten önemseyen insanlar için gerekli bir cevap olacaktır. Çünkü DEVA partisi temsil ettiği ve yansıttığı her yönü ile beni "alternatifi yok ki başka partiye oy verelim" düşüncemden koparmayı başardı. Sadece bu meseleler üzerinde ki duruşunuzu merak ediyor ve bu vesile ile de sormak istiyorum. Gerçek bir cevap vermeniz ümidi ile.

08.05.2021 / 12:12

15
Muhammed Enes Ekinci Tekirdağ , İşçi

Sayin devlet büyüğümüz ve deva partisi kurucumuz sayin ali banacana saygılarımla... Ben 29 yasinda turkiye aşığı yaratici ve geleceğe umitle bakmak isteyen bir birey olarak yapmis olduğunuz çalışmaları yakindan takip ederek gerek dik durusunuz gerek reel aciklamalarinizdan dolayi sizleri tebrik eder,Partinizde ve bireysel calismalarda başarılarınızın devamını dilerim.Bu calismalarda sizlere destek vermek adına sahsim ve firmam olarak sizlerin yanınızda olduğumuzu belirtmek isterim. SAYGILARIMLA... Çalismalarinizin devamımı dilerim. Er strafor ve ÜNAL ailesi adına Ertekin ÜNAL ER STRAFOR Millet mah.duzova sok no:4/B YILDIRIM/BURSA

14.05.2021 / 00:59

15
Ertekin Ünal Bursa , Esnaf

Değerli arkadaşlar Ülkemizde ismi ile üniversitemiz olan 14. ve 15. yüzyılın büyük düşünürü bugün bile bilim dünyasına yaptığı katkı tartışılmaz olan İbn-i Haldun 'un Mukaddime isimli eserinden aşağıda alıntıladığım 1. cilt 13. bölümü ( sayfa 372) okumanızı rica ediyorum. (1377 yılında kaleme alınan metnin Türkçe çevirisinden) Yorumu size aittir. İkincisi:Daha önce de söylediğimiz gibi devlet,doğal olarak iktidardakileri zengin ve gösterişli yaşam sürmeye sürükler.İktidarda yaşam olanakları çoğalır ,yaşam koşulları değişir.Egemenlerin dağıttıkları ücret ve ödüllere ilişkin giderleri artar.Zamanla,gelirler giderleri karşılamaz olur.Egemenlerin yoksul olanları tutunamaz yıkılırlar.Zengin olanlarınaysa daha savrukça ödüller,ücretler verirler.Bu durum daha sonraki kuşaklarda daha da artar.Sonra öyle bir durum gelir ki ,dağıtılan ücretler ,bunları alanlarında alıştıkları gösterişli yaşam biçimlerine yetmez artık.Bunların istekleri çoğalır ve bu çevreler ,aldıklarıyla geçinemez olurlar.Bunun yanında egemenler ,yardımcı güçlerden ve askerlerden ,sağladıkları olanakları gazalara ,savaşlara ayırmalarını isterler.Ama bu konuda gönüllü bulamazlar .Gönüllü yardımcı bulamayınca ,bu çevreleri cezalandırma yolunu tutarlar.Çoklarının ellerindeki mallara/mülklere el korlar.Bu yolla onların üzerinde etkili olmaya çalışırlar yada bu yolla kendi çocuklarının ve devlet giderlerinin olanaklarını sağlarlar.Ne varki bu yol koruyucu güçleri zayıflatır.Bu çevreler devleti ayakta tutamayacak ölçüde güçsüzleşirler ve bu çevreler güçsüzleşirken ,dolayısıyla devletin başındaki egemende güçsüzleşir. Sonra devlet kesiminde gösterişli yaşam yoğunlaşınca ve aldıkları ücretler ve ödüller koruyucu güçlerin giderlerini karşılamaz duruma gelince ,devletin sahibi olan egemen ,onların ücretlerini ve ödüllerini arttırma gereği duyar.Açıklarını kapatsın yaralarını sağaltsın diye..Ne varki devletin gelir kaynakları bellidir,ne artar ne eksilir. Devletin gelir kaynaklarını arttırmanın bir yolu var o da

17.06.2021 / 23:51

15
Tuncay Eker İstanbul , Danışman