Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

5) Okulların Anadolu Lisesi olmasındaki amacı anlayabilmiş değilim.Örnek “Beylerbeyi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”,”Fatih Anadolu Lisesi” gibi.Bu uygulamadan hemen vazgeçilmeli. 6) Okullar bir bakanın deyimiyle “Nitelikli Okul”,”Niteliksiz Okul” ayırımından vazgeçilmeli.Hepsi Nitelikli okul.Öğrencisi nitelikli,öğretmeni nitelikli.Özellikle meslek Lisesi öğretmen öğrencileri bu ayırımdan rahatsızlar.Pandemi süreci de gösterdi ki gerçekten “Meslek Lisesi Memleket Meselesi”. 7) İmam-Hatiplere çeki düzen verilmeli.Her köşe başına İmam-Hatip Ortaokulu veya Lisesi açıldı.Maalesef “Dindar Nesil” yetiştireceğiz derken “Kindar Nesil” yetiştiriliyor.İmam- Hatip Okulları Müdürlerinin çoğunun odasında Cumhurbaşkanının fotoğrafı var.Fotoğrafı olması gayet normal.Çünkü devletin başı.Ama fotoğrafta şöyle bir yazı var.”O Bir İmam-Hatipli”.imam-hatipli olan dindar da olmayan dinsiz mi? 8) İkinci maddede yazılanlar hayata geçirilebilirse sınavla öğrenci alan okulların hepsi normale döner ve ayrımcılık biter. 9) Okullarda kantinler tamamen kaldırılmalı.Çünkü çocuk evde kahvaltı yapmadan geliyor.Simit ve ayranla kahvaltı yapan çocuklar gördüm.Evde kahvaltı yapmamış.Dengeli beslenme olmadığı için sağlıklı bir yetişmiyor. 10) Veliler Okul-Aile Birliklerinin doğal üyesi.Üye okula bir katkıda bulunmalı.Cüz’i bir rakamla katkıda bulunmanın düzenlemesi yapılmalı.Böylece Veli’de ve öğrencide aidiyet duygusu oluşur. 11) Daha önceki hükümetler döneminde bir Anadolu Öğretmen Lisesi açma furyası vardı.Siyasiler banada banada diyerek iki üç bin nüfuslu ilçelere bile Anadolu Öğretmen Lisesi Fen Lisesi açtırdılar.Bir plan yok.Devletin imkanları heder oldu gitti.Bir planlama yapılmalı.İlçelerdeki Fen Liseleri,sınavla öğrenci alan diğer liseler kaldırılmalı.Bölge Fen Liseleri kurulmalı.Fen lisesinin amacı kaliteli bilim insanı yetiştirmek olmalı.İlçede en başarılı öğrenciler Fen Lisesine veya sınavla öğrenci alan okullara gidiyor.Diğer okullar sanki yetim evlat gibi bir kenarda kalıyor.

16.05.2020 / 12:35

43
Mustafa Ok Kütahya , Öğretmen

Eğitim ile ilgili tespitlerimi paylaşmak istiyorum. 1)Eğitimde reforma öğretmenlik mesleği ile başlamak gerektiğini düşünüyorum.657 sayılı devlet memurları kanunundan öğretmenlik çıkarılmalı,öğretmenlere özel ayrı bir kanun düzlenmeli.Öğretmen donanımlı ve nitelikli olursa eğitim de nitelikli olur diye düşünüyorum.Öğretmenler sözleşmeli olmalı.Çalışanla çalışmayan eşit ücret almamalı.Performans kriterleri belirlenerek öğretmen değerlendirilmeli prim şeklinde ücreti farklı olabilmeli.Ayrıca öğretmenler 5 yıl içinde yüksek lisansını tamamlamalı.Yeni mesleğe girmek için başvuranlar ise,mesleğe girdikten sonra 5 yıl içinde yüksek lisansını tamamlamak için taahhütname alınmalı. Öğretmenler sözleşmeli olmalı dedim.Bir yıl Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünde bulundum.Orada ücretli öğretmenlerin “işimi kaybederim”endişesiyle nasıl çalıştıklarını gözlerimle müşahede ettim. 2) Özellikle ortaokullarda Liseye Geçiş Sınavı(LGS) sınavı gibi sınavlar kaldırılmalı.Çocuklar “Yarış Atı” olmaktan çıkarılmalı.Onun yerine pedagog, psikolog ve rehber öğretmenlerin ortak çalışmalarıyla hazırlanan testler ve yıl içinde aldığı Notlar da değerlendirilerek,öğretmenler kurulunun da görüşü alınarak “Akademik eğitime gidecek”,”Mesleki Eğitime gidecek” öğrenciler belirlenmeli,bu yönlendirme hiçbir şekilde bozulmamalı.Çocuğun yönlendirilmesinde karar verenler sorumlu olmalı.Tam anlamıyla düzenli bir sistem kurulursa her yıl veya her bakan değişikliğinde çocuklar heder edilmemiş olur. 3) Okullar ruhsuz bir koca beton yığınları gibi.Çocuk sabahleyin okula giderken isteksiz gidiyorlar.Çünkü çocuğu okula çekecek bir cazibeliği yok.Okullarda mutlaka ve mutlaka olmazsa olmazlardan birisi Kapalı Spor Salonu.Düzgün donanımlı bir spor salonu olmalı.Bu spor salonunu işleten,sırf spor salonuyla ilgilenen bir ekip bulunmalı,çocuğun sporla ilgili ihtiyaçlarını bu ekip karşılamalı. 4) Okullar yapılırken planlamada mutlaka tam donanımlı toplantı salonları bulunmalı.Okullar proğram yapmak için yer bulamıyorlar

16.05.2020 / 11:47

22
Mustafa Ok Kütahya , Öğretmen

Baroların demokratik yapısını bozacak, özgür savunmaya engel olacak tüm girişimler Cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırılık teşkil eder. Baroların seçim sistemi’nin değiştirilmesi ile ilgili siyasetin müdahalesini doğru bulmuyorum. Çoklu baroya imkân tanıyan bir sistem kabul edilemez. Avukatlara Anayasamızda açıkça yazılı olduğu üzere; Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Güçlü bir demokrasiye sahip olmanın ilk şartı, tüm dünyada da kabul edildiği üzere, hukuk devleti ilkesinin tüm kurumları ile işler halde olmasından geçer. Hukuk devleti; ancak güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile hayat bulur.

16.05.2020 / 11:27

28
Emre Altun Ankara , Avukat

Daha önceki günler acizane düşüncelerimi belirtmeştim. Son olarak da bu toplumun çoğunluğu muhafazakar ve ataerkil zihniyet esas olmak üzere otoriter zihniyetinde hakimiyeti altındadır. iki zihniyette hiyerarşik emir komuta zihniyetidir.Başka bir anlamda gerçeğe tanrı bilgisine en yakın olan bilir. Devlet yöneticisi bilir, Örgüt ve cemaatin en üstündeki şeyh bilir. Bizde onların dediklerine uyarız.Bizim özel ve genel doğrularımız onlara şekillenir diye bi anlayış ve algı oluşmuştur. Laik kesimde ise aynı şekilde hiyerarşik bi şekilde gerçeği lider bilir. Devleti yöneten bilir.,Askerler bilir. vs vs uzar gider. Kısacası toplum muhafazakar ve laik olarak kapmlaşarak cemaat yapıları oluşmuştur. Böylelikle böyle bi toplum yapılanmasında otoriter yapılara biat artmaktadır.YANİ KISACASI TOPLUM GÜCE TAPMAKTADIR.Bunu bi önceki serbest kürsüde belirtmiştim.O düşüncelerime ek olarak. açık olarak şu eklemeyi yapmayı uygun görüyorum. KARŞI TARAF OYUNU KURALLARINA GÖRE OYNAMIYOR. HER TÜRLÜ FAULÜ YAPIYOR KEMİK KIRMA PAHASINA. ONUN İÇİN BİZDE OYUN KURALLARINA UYMAMIZ GEREKİYOR. YANİ Kİ DE DEMEM O Kİ MİLLETVEKİLLİĞİ TRANSFERLERİNE GÜCÜMÜZ YETTİĞİ KADAR AĞIRLIK VERMEMİZ GEREKİYOR. ANCAK VE ANCAK BUNLARI SAHADA BÖYLE DURDURUP MAÇI ALABİLİRİZ DİYORUM.Ben başka bi çare bulamıyorum.Böyle zihniyet yapısına sahip toplumu ancak nihai olarak böyle ikna edip yönünü bize döndürebiliriz.Tabii başka taktikleri uygula hakkımız baki olmak üzere.Tekrar belirtmem gerekirse toplum demokrasi istiyor ama demokrat değil. kültürel ve zihniyet olarak demokrat değil maalesef. ve de ülkede gerçek demokratlar çok az..Sizlerin de iyi bildiği gibi oyunu kurallı kuralsız oynayarak, kırkharamilerden önce kurtulmak ondan sonra da Türkiye yi fabrika ayarlarına getirdikten sonra da evrensel hukuk devletini yeniden tesis edip demokrasi kulvarına Ülkeyi sokmaktır hedefimiz teşekkür eder, kolay gelsin der başarılar diler saygılar sunarım.

16.05.2020 / 11:10

21
Dursun Tunçbilek Niğde , Müşavir

Öncelikle ülkemizin huzur ve güvenliği için çözüm arayışında olan tüm vatandaşlarımızı saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Dünya genelinde hemen her konuda köklü değişimler olduğu gibi geleneksel siyaset anlayışının da bir an evvel terk edilmesi gerektiğine inanıyorum. Tüm siyasi partilerin ilk söylemi "Eğer seçilirsek" olduğu için farklı görüş ve hislerle aynı toprağı paylaştığımız milletimiz, güven inançsızlığına düşmekte ve farklı fikir ve uygulamalara fırsat vermek istememektedir. Oysa ki tüm büyük atılımlar küçük başlangıçlar ve ispatlar ile gereken desteği ve enerjiyi oluşturabilmektedir. Bu bağlamda partimiz olarak ilk olarak iktidar arayışında değil ispat arayışında olmayı kendimize borç bilmeliyiz. Ne var ki yaptığım bireysel araştırmalarda, bu uğurda gereken kaynak ve süre bir çok insana zahmetli görünmekte ve direk iktidar sahibi olunacak bir seçimle her şeyin çok daha kolay olacağı düşünülmektedir. Teşkilatlanma çalışmalarımızın bir an evvel hız kazanması ve bu görevlendirme sürecinde reel sorunlara rasyonel çözümler bulunması için, "SEBEP-SONUÇ" ilişkisine çok dikkat edilen, pilot uygulamaların çalışması tamamlanmalıdır. İç ve dış ilişkiler, eğitim, ekonomi, adalet, toplumsal huzur, hayvan hakları, aile ve sosyal politikalar vs.. derhal yeniden tanımlanmalı ve bu süreçte vatandaşın anlamakta zorluk çekeceği siyasi akademik söylemler yerine daha sade ve daha anlaşılır olunmalıdır. Milletimizin her gün TV de nefretle izlediği kötü olayların ve halkı temsil ettiğini söyleyip birbirine sataşmaktan, çalışmaya fırsatı kalmayan milli temsilcilerin psikolojik yansımalarından bir an önce kurtarılması gerekmektedir. Bu yolda partiler arası değil, görüş ve mantıklar arası köprüler kurulmalı, sonuçların belirli bir zümrenin menfaatine değil, konuyla alakalı tüm yurttaşların ortak menfaatine hizmet ettiği ortaya konmalıdır. ÇÜnkü benim güzel ülkem, her canı ile her varlığı ile şanlı tarihi ve evrensel vicdanı ile her şeyin en güzeline layıktır. Sağlıcakla kalın.

16.05.2020 / 10:26

23
Yücel Kaya İstanbul , Özel Sektör Çalışanı

Demokrasi ve atılım partisi olarak sosyal medya da bize gönül veren tüm arkadaşlar birşeyler yapmaya çalışıyor ama yetmiyor sosyal medya yi kullanmaya çok insan var bunun için medyayı kullanmamız lazım bize destek verecek bir tv bir gazete olmalı bunun için ne yapılabilir. Bir tv kanali satın alınabilir veya sıfırdan kanal açılabilir. Öncelik verilmesi gereken bir konu saygılar

16.05.2020 / 01:57

25
Abdulvahit Şendul Hakkari , Diğer

Herhangi bir Siyasal partinin kendi içinde, Herhangi diğer Siyasal görüşe sahip bireylerin Milletvekilliği, Yönetim ve diğer organlarda varlığını yanlış bulmasını mazur, hatta haklı #bulurum. ❗️Lakin; TMMOB gibi, Kanunla kurulan bir sivil toplum örgütünde herhangi başka siyasal görüşe sahip bireylerin Delegelikte, Yönetim ve diğer organlarda varlığının yanlış bulunmasını haklı hatta mazur bile #bulamam. https://www.facebook.com/563493009/posts/10158699491108010/

16.05.2020 / 01:13

1
Sinan Türk Tokat , Mimar

Üye adayı olduğumuz partimiz kimi insanlarca elitist olarak algılanmaktadır. Bu algıya sebep olarak da liyakata vurgu yapılmasını görüyorum. Partimizin elitist algısının yıkılması için liyakat vurgusu terkedilmelidir. Siyasette liyakatin kimde olduğu sandıkta belirlenir. Liyakatin kimde olduğuna toplum karar vermezse böyle bir yönetimin adı teknokrasi olur. Partiye alınacak yöneticilerin adeta cv'sinin istenmesi başka bir sorun. Normal bir insan nasıl arkadaşlık yapacağı bir insana yaklaşırken ya da bir sevgili adayına yaklaşırken cv'sini sormaz ise partinin bir insanın geçmiş başarı veya başarısızlıklarıyla ilgilenmemesi gerekir. Parti yöneticiliklerinin insanlara iş verir gibi cv'ye bakılarak verilmemesi gerekir. Siyasal parti toplumu yansıtmak istiyorsa holding gibi yapılanmamalıdır. Ev hanımlarını da sayarsak toplumun yarısı işsiz iken ve bir çok insan iflas etmiş iken işini iyi yapan insan arıyoruz demek doğru değildir. Ticarette veya mesleğinde başarısız olmuş bir insanın siyasette de başarısız olacağı varsayılmamalıdır. Bozuk bir sistemde başarısız olması bir kişiyi önemsizleştirmez. Siyasi partiler toplum önderlerini ve önder adaylarını toplayan bir kurumdur. Bir holdingte genel müdür olan bir insan yerel önder olamazken hiç umulmayan insanlar yerel önder olabilir.

15.05.2020 / 23:28

4
Onur Güngör Balıkesir , Gazeteci

I. Meşrutiyetten itibaren hayatımıza giren siyasî partilere, günümüzde hâlâ yeni partiler eklenmektedir. Tarihlerin değişmesiyle, halkta ortaya çıkan talepler de değişmektedir. Mevcut konjonktüre göre program hazırlayan siyasî partiler, halkın isteklerine kulak kabartma mecburiyeti hissetmektedirler. Fakat günümüzde, 18 yıllık Ak Parti iktidarı ciddi bir şekilde halktan bir kopuş yaşamakta ve ülkenin sorunlarına çözüm bulamamaktadır. Antidemokratik kararlarla, seçilmiş belediyelere atanan kayyımlar, ülkede seçimlere ve demokrasiye olan inancı zedelemektedir. Devlet aklıyla değil de, şahsî keyfilikle yönetilen ülkemiz için artık sorunlar çözümsüz hâle gelmiştir. Sürekli bir ayrıştırma ve ötekileştirme, her geçen gün artan adaletsizliklere tanıklık etme, korku ve yıldırma yöntemleriyle ifade ve basın özgürlüğünün sınırlandırılması gibi en demokratik haklar çiğnenmeye devam etmektedir. Eğitimin bozukluğu, atanamayan binlerce öğretmenin kronikleşen sorunları, ücretli öğretmenlikle öğretmenlik açığını ucuza kapatma yoluna gidiş gibi sorunlar eğitimin sadece belli başlı problemleri olarak göze çarpmaktadır. Adalet konusunda gün geçmiyor ki yeni bir hukuksuzluğa tanıklık etmeyelim. Halkı tehdit edenlerin, halka aba altından sopa gösterenlerin ve aleni bir şekilde hakaret edenlerin hiçbir cezaî işleme tabii tutulmaması, artık adalete olan güveni yok etmiştir. Şahsî düşünce ve ifadelerini demokratik bir şekilde dile getiren gerek yurttaşlarımız gerekse gazeteciler hakkında derhal soruşturma açılması, çifte standardı ve siyasallaşan yargıyı bizlere hatırlatmaktadır. Ekonomide yaşanan kriz, halkın belini kırmış, yakın zamanda halkın tanzim kuyruklarında oluşturdukları tablo hafızalardan silinmemiştir. Emeklinin geçim derdi, işsizin çaresiz kalışı, üniversite okuyan öğrencilerin henüz öğrenciyken duydukları gelecek kaygısı artık dayanılmaz hâle gelmiştir. Tepeden tırnağa batan bu ülke şartlarında, Deva Partisi'nin kuruluşu zarurîdir ve Deva Partisi sorunların çözümüne taliptir.

15.05.2020 / 19:29

3
Çağdaş Kaplan İstanbul , Öğretmen

Herkese merhabalar; Çok kötü yönetilen bir ekonomi yanında artık kısıtlı keslimesinin az kaldığı, yok diyebileceğimiz ifade özgürlüğu, kimsenin güvenmediği adalet sistemi. Ülkemizde insanlar mutsuz ve mevcut durumda umutsuz. Türkiye'nin iktidarıyla ve muhalefetiyle kötü yönetiliyor. Yerel yönetimler vizyonsuz,halktan kopuk. "Süper başkanlar" var merkezi yönetimde ve yerel yönetimlerde. Süper başkanların insafına ,düşuncesine kalmış halkın refahı. Sistem yok ,vizyon yok hiçbirinde. DEVA Partisi olarak halka umut olmalı,refahlarını artırmalı,mutlu olmalarını sağlamalıyız. Bunun için yeni projeler, vizyon ortaya koymalıyız. Halk bir umut bir çare arıyor.DEVA Partimiz bu umudu ortaya koymalıdır. Saygılarımla , herkese sağlıklı günler dilerim

15.05.2020 / 19:26

2
Ersan Arsen Hubeseryan İstanbul , Avukat