Serbest Kürsü

Görüşlerinize Değer Veriyoruz

Demokrasi ve Atılım Partisi olarak ülkemizi daha güzel günlere kavuşturmak için yola çıktık. Dilerseniz siz de “Serbest Kürsü”ye görüşlerinizi yazabilirsiniz..

TÜRKIYE'DE IKTIDAR SAHIBI OLSAM NE YAPARIM? 1. Vergi reformu. Ülkemizde dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden biri mevcut. Şöyle ki; Benle Ali Koç aynı vergiyi veriyoruz. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi servet vergisi getirilmeli. Asgari ücretten vergi alınmamalı. Vergi tabana yayılmalı. Sigara, alkol gibi bağımlı talep elastikiyeti sıfıra yakın ürünlerden alınan vergiler makul seviyeye indirilmeli. x 2.Eğitim reformu. Eğitim iktidarların yazboz oynayacağı bir alan değil. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi laik, bilimsel, ilerici eğitimin oluşmasını sağlarım, köy enstitülerini açarım ve tabi ki imam hatipleri kapatırım. 3.Terör sorunu. Kürt sorunu veya başka bir şey değil "TERÖR SORUNU" koşulsuz mücadele ederim ta ki son terörist etkisiz hale getirilene kadar. 4.Neo Keynesyen Ekonomi. Gelişmiş ülkelerde Liberal ekonomi başarılı olabilir ancak Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde devletçi ekonomi mecburiyettir. Aslında Atatürk bu konuda örnek alınacak bir kişilik. Pragmatist, ne zaman ne yapılması gerekiyorsan onu yapmış. Çin'in Huawei modeli incelemeye değer. Çin yaklaşık 20 yıl boş yatırım yaptı boş yatırımdan kastım argeye kar düşünmeksizin yatırım yaptı. Yeri geldi zarar etti yeri geldi kopya çekti ama sonucunda Huawei dünyanın üçüncü büyük telefon şirketi. Huawei'de şirketin hisselerini sadece çalışanlar alabiliyor yani çalışan aynı zamanda patron. Bu model çalışanın çalışma isteğini arttırır. Türkiye'de bildiğim kadarıyla @isbankasi da bu modelle yönetiliyor. 5.Düzenleyici ve denetleyici kurumların oluşumu. Sayıştay, Danıştay gibi denetleyici kurumların etkinliğini arttırırım. "Yiyor ama çalışıyor" anlayışını tarihten silerim. 6.Devlet dairelerindeki israfı sıfırlarım. Kıçıkırık müdürler, daire başkanları Mercedeslere binemez. Külliyeyi araştırma enstitüsü yaparım.

29.04.2020 / 02:58

0
Mehmet Furkan Altundağ İstanbul , Öğrenci

Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiği tarihten bu yana, yönetici elitler eliyle devlet ve millet arasındaki sahih bağ mütemadiyen erozyona uğratıldı. Birinci Dünya Savaşı’nda, devamı olan Kurtuluş Savaşı’nda bu toprakları yeniden vatan kılan halk, kültür devrimlerinin baskıcı uygulamaları dolayısıyla şehirlere sokulmadı, dinini yaşayamaz, dilini konuşamaz hale getirildi. Hak devlete küstürüldü. Dolayısıyla Türkiye’nin iç barışını sağlayıp milli bir dinamizm yakalamasının da önüne geçilmiş oldu. Devlet ve millet arasındaki bu itiş kakışmanın nihayet sona ermesi adına yeni bir soluk olacağınıza inancımız tam. Cumhuriyet, tüm farklılıklarıyla her ferde eşit olarak yönetime katılma ve yöneticileri seçme hakkı tanır. Devletin sağladığı güven ve özgürlük karşılığında millet, kamu otoritesi olan devlete karşı ödevlerini yerine getirir. Devlet ve millet arasındaki bağa DEVA olmanız dileğiyle.

28.04.2020 / 23:18

0
Sarenur Büyükboz Samsun , Öğrenci

Herşeyden çok gençlere ulaşılması gerek. Gençlere ulaşmanın en büyük yolu da eğitim vaatleridir ve bu vaatlerin ekonomi ile doğru şekilde örtüşmesidir. Ekonomik olarak uzun vadede başarılı olmanın en önemli şartı geleceğin mesleklerine gençleri hazırlamaktır. Çünkü bugün var olan birçok meslek gelecekte olmayacak. Bunun için üniversiteleri revize etmek gerekmektedir. Üniversitelerde Gen Mühendisliği, Robot Teknolojisi, Nano Genetik, Yenilenebilir Enerji, Siber Güvenlik, Sanal Gerçeklik vb bölümlerin açılıp eğitim verilmesi şarttır. Türkiye'yi aydınlık yarınlara ulaştırıp eğitim ve ekonomi olarak güçlendirmenin tek yolu geleceğe yatırımdır. Gençleri bu şekilde kazanabiliriz. Saygılar

28.04.2020 / 18:37

21
Ferit Günezer İzmir , Öğrenci

Ana akım medyanın yok edilip merkez medyanın atomize olması kutuplaşmış toplumlarda her kutbun birbirine sağır, kör olmasından başka nedir ki? Kazananlar toplumu aşırı siyasallaştırıp bireyleri kutuplara ayıranlardır. Böyle bir durumda her iki tarafta istese de istemese de gerçeklerden kopuk yaşamaya mahkum olur. AMA sizlerin bahsettiği gibi DEVA ülkenin merkezinde bulunan bir parti olabilirse ve bugünkü gibi rasyonel olmaya söylemler içerisinde: iktidarı eleştirmektense, ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatıp ne yapılması gerektiği konusuna odaklı bir çaba içinde olmaya devam ederse bu kutuplaşmadan etkilenmeyecek hatta o buzulları eritip TÜRKİYEYİ tekrardan birbiriyle kucaklaştıracaktır! İnanıyoruz...

28.04.2020 / 16:52

0
Sezai İşçi Manisa , Öğrenci

Diyanet başkanı eşcinselliği ve zinayı inanç geregi günah saydı diye Ankara Barosunun  bu mikrobik ve Cagdisi açıklama  diye tanımlaması  inanç düşmanlığı olarak inançlı bir kesimin görmesinden doğal bir şey olamaz. Ankara barosunun özgürlükler adına eşcinselliği savunma hakkı inanç üzerinden olmamalidır. Laik bir ülkede insanlar inanç parelelinde hayatına yön  vermeyebilir. Bu ozgur laik insanın en doğal hakkıdır. Fakat kimsenin özgürlüğü, laikliği bir başkasının inancına göre yaşama hakkını küçümseme, yok sayma, cağ dışı görme hakkı yoktur. Diyanet başkanın Din adına yaptığı açıklamayı inançlı kesimden  soyutlayıp ozgürlüklere saldırı olarak değerlendirmek olsa olsa inançlı insanları yok saymaktır. Dini vecibeler  inançlı insanları bağlar demek çok mu zor? İnançlı insanlara saygı, özgürlükler adına olması gereken değil midir?

28.04.2020 / 15:51

0
Latif Yildiz Bolu , İş İnsanı

Önceki yorumumda belirttiğim değerler kavramına biraz açıklık getireyim. Toplumun değerleri zamanla değişebilir. Buna paralel olarak benim değerlerim de değişebilir. İnsanlar arası, kurumlar arası iletişim ve etkileşimle değerler değişip gelişebilir. Biraz daha açık olsun : Olmazsa olmaz değerler olduğu gibi, belki de, değişmesi gereken değerler olmalıdır. Dayanağım olan, olmazsa olmaz değerlerimden destek alarak; yanlış olduğunu düşündüğüm değerlerimden vazgeçebilirim, doğru olduğuna kanaat getirdiğim benim dışımdaki değerleri sahiplenebilirim.

28.04.2020 / 10:31

0
Fethi Gönen Kocaeli , Mühendis

DEVA’nın parti programını zaman buldukça okumaya ve burada yazılan düşünceleri anlamaya ve kendi değerlerime uygun olup olmadığını ortaya çıkarmaya çalışmaktayım. Benim ana değerlerim ile partinin değerlerinin örtüşmesi halinde partiyi desteklerim. Aksinin ortaya çıkması halinde, bir süre partiyi kerhen desteklerim ve eleştirilerimi ulaşabileceğim yerlere yazarım. Değerler arası uçurum olduğu ortaya çıkarsa desteğimi derhal çekerim. Benim desteğim ne olabilir?: Kendi akraba ve tanıdık çevreme DEVA’nın reklamını yapmak. Desteğimi çekmenin anlamı nedir?: Üyeliğim varsa iptal eder, Allah ıslah etsin derim. Bu arada; güncel konulara da ilgi duymaktayım. DEVA’nın ve DEVA’ya gönül verenlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve Ankara Barosu’nun restleşmesine esas olan son Cuma hutbesinde yer alan konuya bakış açılarını merak etmekte ve öğrenmek istemekteyim. Diyanet-Baro restleşmesi, basit bir ağız dalaşımıdır, farklı bir hesaplaşma mıdır, buzdağının görünen küçük parçası mıdır, partiler ve kurumlar arası hesaplaşma mıdır, bir kurumun diğer kurumları tuzağa düşürme hesabı mıdır, nedir? Su yüzeyinde görüneni esas aldığımda, benim bakışım açım hutbede yer alan ve karşılıklı tartışmaya sebep olan ifadelerin Ankara Barosu tarafından yanlış değerlendirildiği yönündedir. Siz ne dersiniz? Acizane düşüncem : Parti teoriden ziyade, sağlam bir teori üzerine her gün inşa edilen pratiklere göre mesafe alır. Güncel olaylara göre oluşturulacak pratikler olmazsa mesafeler de alınamaz.

28.04.2020 / 01:24

0
Fethi Gönen Kocaeli , Mühendis

~ 23 Nisan ~ Yıl 1923. Henüz Cumhuriyet ilan edilmemiş, Lozan imzalanmamış. İsmet Paşa, TBMM’nin 100 yıllık geçmişinin en demokratik ve çoğulcu meclis grubuna kürsüden sesleniyor. Arkasındaki hat levhasında ise alıştığımız üzere “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” yazmıyor. Kur’an-ı Kerim’de istişare ile ilgili ünlü bir ayet vardı: “Ve emruhum şûrâ beynehum.” (Şûra Sûresi, 38.ayet) Anlamı: “Onların işleri aralarında danışma, görüşme (şura) iledir.” İstiklal Mücadelesi günlerinde: Milletin özgürlüğü için ateşten gömlek giydiği, bir avuç insanın vatanı müdafaa etmek için kelle koltukta kararlar aldığı o günlerde... İlk şartın istişare olduğu ve ülkeyi kurtaran kararların ortak akılla bu ayetin gölgesi altında alındığı o günleri unutmamaya -Bugün Kurucu Meclisin 100.Yılında- artık daha çok ihtiyacımız var. Özgürce düşünmeye, korkmadan eleştirmeye, çok sesliliğe, amasız hesap verebilmeye ve su katıksız Demokrasiye...

28.04.2020 / 01:13

0
Sezai İşçi Manisa , Öğrenci

Korona dan sonra yeni bir Dünya düzeni kurulacak ne demek Avrupa Birliği bitecekte .Demokrasi insanhaklari, Hukuk devleti özgürlükler artı değer olmayacakmi. Çin Süper güç olacak. Zaten olmuştu Çin Süper güç olacakta yaşasın Kominizm mi diyeceğiz. ABD süper güç yeteneğini  kaybetti diyenlere Doların devrimi kapandı. Avrupada ABD de  soğuk savaş döneminden sonra kendi oluşturdukları uluslararası kuruluşları yok saymaya başlamıştı. Evet yeni bir düzene ihtiyaç var. Oda Avrupa ve ABD nin ikinci dünya savaşında Sovyetlere karşı kurup bir dönem büyük başarı gösteren uluslar arası kurumları iklim değişikliği, sağlık, gıda güvenliği gibi insanlık için önemli olan konularida ana gündem maddesi yaparak uluslararası kuruluşları yeniden insanhaklari demokrasi hukuk ve özgürlükler adına yeniden yapılanmaya ihtiyaç var. Kuresellesmeyi uluslararası kuruluşları yok sayarak sadece ticaretten ibaret görmek zaten krize sebebiyet verir. Uluslararası hukuk işlemesse küresel ekonomi işlemez. Küresel Ticaret olmassa zenginlik olmaz refah olmaz gençlerimize iş olmaz. Zengin, gelişmiş gençlerine iş verebilir bir ekonomi olmak istiyorsak biz bize yetmeyiz  Başka ülkelerin bizim ülkemizde doğrudan yatirim yapmalarına ihtiyacımız var.  Başka ülkelere mal satmaya ihtiyacımız var. Zenginlik dışa açılmakla  mümkün Biz bize yeteriizle değil. Deva partisi Turkiyeyi zenginlestrecekse ilk işi Dünya zenginliklerinden yararlanmak olacaktir.  

27.04.2020 / 15:23

0
Latif Yildiz Bolu , İş İnsanı

Gelecekte Yapılacak olan seçimde inşallah iktidara geldiğimizde kürt meselesi çözümü hakkında insanların doğuştan gelen haklarını temini için mücadele vereceğinize güvenimiz tamdır Milliyetçiler gibi insanları ayrıştıran sözlerden uzak durmanız dileğiyle başarılar diliyorum

27.04.2020 / 04:42

0
Bilal Akgül Şanlıurfa , Öğretmen