Trabzon Mitingi Konuşması
Evet, hep beraber tekrar ediyoruz:
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
*****
Merhaba Trabzon!
Merhaba Karadeniz’in fırtınası!
Şampiyon Trabzonspor’un şehri merhaba!
Fatih’in fethettiği, Yavuz’un valilik yaptığı, Kanuni’nin doğduğu şehir, merhaba!
Denizinden yaylalarına, göllerinden dağlarına, muhteşem Trabzon, merhaba!
Dernekpazarı,
Köprübaşı,
Hayrat,
Şalpazarı,
Çaykara,
Düzköy, Merhaba!
Tonya,
Çarşıbaşı,
Beşikdüzü,
Maçka,
Sürmene,
Vakfıkebir, Merhaba!
Arsin,
Of,
Yomra,
Araklı,
Akçaabat,
Ortahisar, Merhaba!
Buradan tüm Trabzon’u yürekten selamlıyorum.
Hepiniz hoş geldiniz!
Sefalar getirdiniz.
Sağ olun, var olun.
*****
Maşallah. Trabzon kararını vermiş artık.
Trabzon, “Demokrasi” diyor.
Trabzon, “Atılım” diyor.
Trabzon, “DEVA” diyor “DEVA”
Görünen köy kılavuz istemez. İşte meydan, işte DEVA!
Hiç şüpheniz olmasın arkadaşlar.
Türkiye, DEVA’sına kavuşacak. İlk seçimde bu hasret bitecek.
Daha önce söyledim. Tekrar ediyorum:
DEVA Partisi seçim günü geldiğinde sandıkları patlatacak inşallah.
Meydanlar şahit arkadaşlar. İşte bu meydan şahit:
Bugün beşinci partimizin mitingimizi burada Trabzon’da bu meydanda yapıyoruz.
Dikkat edin şu son 6 aya bakın öyle miting yapan parti fazla yok.
Biz Gaziantep’le başladık. Arkasından Gebze’deydik. Yozgat’taydık. Son geçen hafta mitingimizi Siirt’te yaptık. On binler olduk. Meydanlardan taştık.
Her mitingimize engeller çıkarmaya çalıştılar. Alan vermediler, afişlerimizi indirdiler, posterlerimizi yırttılar, tuvaletleri kapılarını kilitlediler yahu.
Bizim mitingimizle aynı gün, aynı saatte başka etkinlikler düzenlediler. Niye? Saat çakışsın millet mitingimize değil onların etkinliğine gitsin.
Ama ne oldu? Bizi yıldırabildiler mi? Asla!
“Ne yaparsanız yapın” dedik!
“Elinizden geleni, ardınıza koymayın” dedik.
Hiç kimse, halkımızla aramıza engel koyamaz.
Maşallah gençler hazır. Gençler hazır maşallah.
İşte Atatürk Alanı!
İşte Meydan!
İlk mitingimizde ne demiştik?
“Bundan böyle DEVA Partisi’nin olduğu her meydan demokrasi meydanıdır” demiştik.
İşte demokrasi meydanını bugün burada Trabzon’da kurduk.
Biz meydanlarda hakkı savunuyoruz, hakikati savunuyoruz, adaleti savunuyoruz.
Her yerde; hukuku savunuyoruz, özgürlükleri savunuyoruz, eşit vatandaşlığı savunuyoruz.
Türkiye’ye tam demokrasiyi biz getireceğiz, biz.Refahı biz yaşatacağız, başkası değil.
Bu büyük gençlik olduktan sonra Trabzon’un sırtı yere gelmez. Maşallah.
*****
Değerli Trabzonlu arkadaşlarım,
Biz, vatanımızı seviyoruz, bayrağımızı seviyoruz.
Biz, yurdumuzu, milletimizi çok seviyoruz.
Ama içimiz yanıyor yahu!
Bu koca ülkenin, büyük Türkiye’nin, bu duruma düşürülmesine bizim itirazımız var!
Trabzon’un, Karadeniz’in güzel insanlarının da buna itirazı var!
Türkiye, bir zamanlar, tüm bu coğrafyanın parlayan yıldızıyken, şu anda bazı komşu devletlerle kıyaslanmamıza üzülüyoruz.
Biz Trabzon’la gurur duyuyoruz. Sağ olun.
Bakın arkadaşlar bir zamanlar bütün bu coğrafyanın yıldızı Türkiye.
Şu anda başka ülkelerle yakın ülkelerle mukayese edildiğimize üzülüyoruz yahu.
Milli paramız, Gürcistan Larisi karşısında nasıl eridi, gördünüz.
Gürcistan vatandaşları sınırdan bu tarafa gelip, adeta “batan geminin malları bunlar” diyerek, kapış kapış alışveriş ediyorlar yahu.
Şurada, Karadeniz’in hemen ötesinde, savaşın ortasındaki Ukrayna’da enflasyon %24.
Bizde resmi rakam %80’in üstünde, gerçek enflasyon en az %200.
Yani 100 lira olan fiyatlar ortalama 300 olmuş. TÜİK’in açıkladığına bakmayın. Uydurma.
Yüzde 80 enflasyon açıklıyor dönüyor bizim emeklimizin maaşını ona göre artırıyor.
Yüzde 80 enflasyon açıklıyor dönüyor memurumuzun maaşını ona göre artırıyor.
Yüzde 80 enflasyon açıklıyor asgari ücretlimizin maaşını ona göre artırıyor.
Gerçek enflasyon yüzde 80 mi yahu?
Şu çarşıya pazara çıkan herkesin bu ülkede fiyatların ne kadar arttığını zam üstüne zam geldiğini görüyor yaşıyor.
TÜİK ne açıklarsa açıklasın bu bize yakışmıyor arkadaşlar.
Bakın,
2002 seçimlerine giderken, bu meydanda, koskoca bir pankart vardı. Ne yazıyordu o pankartta biliyor musun?
“BİTTUK DA BİTTUK” diyordu.
O dönemde gerçekten bitmişti Türkiye.
2002 seçimlerinden sonra biz kadro olarak yönetimi devraldık.
Temiz ve işi bilen kadrolarla, istişareyle, ülkemizi bir başarıdan bir başka başarıya koştuk.
Milli gelirimizi 3.500 dolardan 12.500 dolara yükselttik.
34 yıl boyunca çok yüksek seyreden enflasyonu, iki yılda indirdik tek haneye
Bizim alnımız ak, mazimiz temiz, başımız dik.
Ancaak; ne zaman ki, kadrolar bozuldu, ne zaman ki istişare kültürü terkedildi, işte ondan sonra Türkiye geri geri gitmeye başladı.
Vaktiyle “siyasetin dilini temizleyeceğiz, tüm milleti kucaklayacağız” diyerek milletimizden sınırsız kredi alanlar, son yıllarda bu ülkede umudu köreltti yahu…
İşte DEVA Partisi, bu köreltilen umudu yeniden yeşertmenin adıdır.
Türkiye’nin geldiği bu noktada;
Ülkemizi çaresiz bırakmamak için, vatanımıza sahip çıkmak için, bu ülkenin güzel insanlarına hizmet etmek için, DEVA Partisiyle yeni bir yol açtık, devam ediyoruz.
Allah utandırmasın!
Allah hepimizin yolunu açık eylesin!
*****
Değerli arkadaşlar,
DEVA Partisi’ne atılan her bir oy ne demek, biliyor musunuz?
Gençlerin onurunu kurtarmak demek.
Gençler burada mısınız? (…)
Maşallah! Gençler heyecanlı dinamik.
Ülkemizi düştüğü bu çukurdan sizlerle, gençlerle beraber çıkartacağız inşallah.
Siz önden gideceksiniz, biz arkanızdan geleceğiz.
Ya yaşı biraz ileri olan gençler bana ters bakmasın. İşler değişiyor.
Gençler önden gidiyor biz onların arkasından gidiyoruz artık.
Ama gençler de şunu iyi bilsin. Arkanız sağlam merak etmeyin.
Hep beraber gençlerimizin arkasında olacağız gençlerimizi önden yürüteceğiz inşallah.
Ben bugün gençlerimizin yaşadığı kaygıları endişeleri tam yüreğimde hissediyorum.
Nasıl hissetmeyim ki yahu. 81 ilde her yaştan gençlerle beraber oluyoruz.
Ama en acısı da ne biliyor musunuz?
Şöyle bir dünyaya bakıyorum. Şöyle birAvrupa’ya bakıyorum, şöyle birilerleyen Asya’ya bakıyorum…
Kahroluyorum yahu.
Oralarda gençler sınırsızca hayaller kurabiliyorlar. Oralardaki gençler başlarını huzurla yastığa koyabiliyorlar.
Ülkemizdeki kaygı, endişe oralardaki gençlerin çoğunda yok!
İnanın bu hak değil! Reva değil.
Soruyorum size:
Elin Avrupalısı, elin Asyalısı, bizim gençlerimizden daha zeki mi? (…)
Hayır.
Elin Avrupalı genci, Asyalı genci bizim gençlerimizden daha mı kabiliyetli? (…)
Hayır, değil. Tabii ki değil.
İşte Şampiyon Trabzonspor’un 19 yaşındaki kalecisi Kağan. YKS’de derece yaptı.
İşte Trabzon’da açık lisede okuyan Zeynep. Üniversite sınavlarında Türkiye birincisi oldu.
Peki o zaman Avrupa’dakiler, Asya’dakiler, niye bizim gençlerimizden daha iyi hayatlar yaşıyorlar?
Niye?
Aradaki fark ne? (…)
Cevabını vereyim.
Çünkü oralarda gençlere imkân veriliyor.
Çünkü gençlerin ifade özgürlüğü var.
Orada okuyan gençlere “Sana iş yok, git başının çaresine bak” demiyorlar.
İmkânlar var fırsatlar var.
Evet, gençlerden bahsederken burada emeklilerimiz dedi ‘Bizim halimiz ne olacak’
Kadınlar, ‘İş arıyoruz bulamıyoruz’ dedi.’
Türkiye’nin tablosu burada bu meydanda. Trabzon’un özeti de bu meydanda.
Bakın memleketimiz öyle hale geldi ki arkadaşlar çoğu insan ‘Ben herhalde hiçbir zaman bir otomobil alacak parayı denkleştiremeyeceğim ” diyor.
Artık çoğu insan ömür boyu bir ev sahibi olabileceğine inanmıyor.
Gençlerin artık çoğu, ömür boyu bir ev sahibi olabileceğine inanmıyor.
Bizim zamanımızda, burada herhâlde yaylaları bilen çok uşak vardır.
Nasıldı?
Bir büyükbaş hayvana şöyle az çok yürüyen o Hacı Murat, Doğan Şahin falan bir şey alınıyordu değil mi?
Bir sığır parasına bir araba alınıyordu.
Şimdi 4-5 büyükbaş hayvan parasına bir araba alınıyor yahu.
Memleketin hali bu.
O da yürüyen bir araba ha.
Böyle modeli falan 30 yıllık mı 40 yıllık mı bilemiyoruz.
İnsanlar şu anda kırılmış, eskimiş cep telefonunu yenileyemiyor. Ekran çatlıyor kırılıyor değiştirecek gücü yetmiyor.
Gel gelelim, ülkeyi yönetenlere…
Onlara bakarsanız bunların hepsi “süfli heves”.
Duydunuz değil mi? süfli heves.
Bilmeyenler için; “süfli” ne demek biliyor musunuz?
“Aşağılık” demek. “Aşağı” demek.
Yani, cep telefonu olmayı, arabası olmayı veya ev sahibi olmayı “aşağılık bir heves” olarak gören bir anlayış şu anda ülkeyi yönetiyor yahu.
Bu açıklamayı herhalde bir kısmı duymadı. Bu mitingden sonra bakın. Şöyle
Girin bakın süfli heves diye kim ne söylemiş, ne yapmış hepsini göreceksiniz.
Şimdi Sen tut, dolar kurunu patlat, enflasyonu patlat, insanların satın alma gücünü kır, ardından da, “süfli heves” peşinde koşmayın de!
Yeter artık yahu! Gerçekten yeter!
Arkadaşlar, bakın, bizim kişilerle derdimiz olmaz. Kişiler gelip geçicidir. İnsanlar fanidir.
Ama biz, bu ülkenin “kötü yönetilmesine” itiraz ediyoruz!
Bakın çok net söylüyorum:
Biz bu kâbusu inşallah ilk seçimde bitireceğiz.
Peki ne yapacağız?
Şu ekonomik krizi ortadan kaldıracağız.
O iş bizde. 6 ayda çözeceğiz inşallah.
İki büyük krizi çözdük, bunu da çözmek bize nasip olacak inşallah.
Çünkü bakıyoruz son 4 yıldır tek imza krizi çözemiyor.Son 4 yıldır tek imza ülkeye kriz üstüne kriz ekliyor.
Ama krizi çözmek için eğitimle hukukla başlamak zorundasınız.
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için derhal adım atmaya başlayacağız.
Maddi imkânı olsun ya da olmasın her gence hak ettiği iyi okullarda okuma fırsatını vereceğiz.
Bakıyoruz, mezun olan gençlerin ellerindeki diplomalar ile, ülkemizin ihtiyaç duyduğu meslekler arasında büyük farklar var.
Lise mezunu gencimiz gidiyor üniversite sınavlarından sonra iş arıyor,
4 yıl okuyor diplomayı alıyor bir bakıyor ki o diplomanın iş hayatında bir karşılığı yok.
Biz ne yapacağız? İş bulamayan gençlerimizin hepsini derhal eğitim programlarına alacağız.
Hangi alanlara ilgi duyuyorlarsa, ülkede hangi alanda yetişmiş insan gücüne varsa ihtiyaç o alanda kendilerini geliştirmelerini ve ilerlemelerini kolaylaştıracağız.
Bir yandan makro ekonomik dengeleri yeniden kurmak için kolları sıvarken, eş zamanlı olarak da;
3 ay, 6 ay, 1 yıl gibi ücretsiz eğitim programlarıyla, ülkemizde ihtiyaç duyulan alanlarda gençlerimizi yeniden eğiteceğiz.
Bu gerekecek.
Çünkü çok genç işsizimiz var. Ama diplomaları karşılık bulmuyor piyasa.
Yeniden 3 ay, 6 ay, 1 yıllık eğitimden geçmeleri gerekecek.
Üstelik, bu eğitim programlarına katılan gençlerin yol parası ve öğle yemeğini de devlet karşılayacak.
Gençlerin sahip olduğu bilgi ve becerileri, iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu alanlara göre yeniden geliştireceğiz.
85 milyonluk nüfusumuzla Avrupa’nın en büyük nüfusu bizde.
Avrupa’nın en genç nüfusu bizde.
Ama bu büyük ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlara göre iş gücümüzü yeniden bir programlardan geçirmemiz gerekecek.
Kadınlar içinde öyle. Çünkü Türkiye hızlı değişiyor. Eğitim geriden geliyor. Eğitim sisteminden geçen gençlerimiz bugünün ve yarının Türkiye’sine hazırlanamıyor.
Sorunun tam merkezinde bu var. İşte biz o bağı tekrar kuracağız.
Bu eğitim programlarından mezun olan gençler işe girdiklerinde uzunca bir süre vergi ödemeyecekler.
Onlara istihdam sağlayan işverenler de, sigorta primi ödemeyecek.
Yeter ki gençler kadınlar ilk defa iş gücü piyasasına giriyorsa ilk defa çalışmaya başlıyorlarsa devlet onların yakasına vergi vergi diye yapışmayacak.
Çalışsınlar, üretsinler daha sonra, 3 sene sonra 5 sen sonra bakılır. Verginin sırası değil zamanı değil.
Bunlar sadece bir başlangıç.
Başka neler yapacağız?
Vatandaşlarımızı, Gençleri hak ettikleri en son teknolojiyle buluşturacağız.
Telefon, tablet, bilgisayar, oyun konsolu gibi tüm teknoloji ürünlerindeki vergileri düşüreceğiz.
Peki, telefon adınız, tablet aldınız bilgisayar aldınız.
Ne lazım? İnternet lazım.
Onu da bedava sağlayacağız.
Gençler için internet bedava.
Bizim adetimizde, gençlere hesap ödetilmez… Bizim adetimizde gençler hesap ödemez.
Doğru mu?
Gençlerin söz hakkını iade edeceğiz. İfade özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldıracağız.
Biz gençlere huzur, güven ve özgürlük vadediyoruz.
Ama bunu beraber başaracağız beraber.
Trabzon’un gençleri önden yürüyecek biz sizi takip edeceğiz inşallah.
Hep beraber başaracağız hep beraber.
İşte onun için tekrar söylüyorum;
DEVA Partisi’ne atılan her bir oy; gasp edilen hayatlarını, gençlere iade etmek demektir.
DEVA Partisi’ne atılan her bir oy; gençlerin iş bulması demektir;
Gençlerin, ailelerine muhtaç yaşamaması, kendi ayakları üstünde durması, özgürlüklerine kavuşması demektir.
DEVA Partisine atılan her bir oy; ev gençlerinin odalarındaki hapse son vermek demektir;
Gençlerin yarınlarına umutla bakması demektir.
DEVA Partisine atılan her bir oy; ülkenin doğusunda-batısında, kuzeyinde-güneyinde her bir vatandaşımızın benzer imkanlara sahip olması demektir; Fırsat eşitliği demektir.
Hiç kimsenin, param yok diye eğitimden geri kalmaması demektir.
DEVA Partisine verilen her bir oy; maddi imkânı olmayan öğrencilerimizin her türlü ihtiyacının devlet tarafından karşılanması demektir.
İşte bugün, bu meydandan, tüm vatandaşlarımızı bizimle beraber olmaya davet ediyorum.
Çünkü DEVA Partisi’ne verilen her bir oy emeklilerimizin torunlarına harçlık verebilmesi demektir.
DEVA Partisi’ne verilen her bir oy anaların babaların çocuklarını rahatça okutmaları demektir.
DEVA Partisi’ne verilen her bir oy esnafımızın çiftçimizin yüzünün gülmesi demektir.
Neredeyseniz her neredeyseniz, size en yakın DEVA Partisi il-ilçe binasına, mahalle temsilciliğine gelin; bu yolu hep beraber yürüyelim.
Yarınları hep beraber inşa edelim inşallah. Hep beraber.
Bugün gençlerin ateşi Trabzon’u yakıyor maşallah.
Trabzon yanıyor bugün yanıyor.
*****
Değerli arkadaşlar,
Başka ne yapacağız? Bakın.
Çiftçimizi, üreticimizi koruyacağız, kalkındıracağız.
Üreticimizin sırtındaki borç yükünü şöyle bir kenara koyacağız.
Faizleri sileceğiz, anaparayı donduracağız.
Çiftçilerimizin, üreticimizin borcunu iki yıl ödemesiz, uzun vadeye yayacağız.
Ödeme süresince faiz çalışmayacak artık.
Faiz sıfır.
Donduracağız ve yıllara yayacağız ki kolay ödensin.
Ziraat Bankası yeniden üretenin bankası olacak.
Hep beraber yapacağız arkadaşlar hep beraber.
Bakın tarımsal destekleri sezon başında açıklayacağız hasatla beraber ödeyeceğiz.
Gübre maliyetinin yem maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız.
Maliyetleri aşağı çekmeden çiftçimizin yüzü gülmez.
Maliyetleri aşağı çekmeden bu ülkede gıda enflasyonu bitmez.
Köküne ineceksiniz köküne.
Gübrenin maliyetinin yarısını devlet ödeyecek. Yem maliyetinin yarısını devlet ödeyecek.
Hepsinin hesabını kitabını yaptık. Hepsinin.
Tabi ki stratejik ürünlerde de çok önemli adımlar atacağız.
Mesela fındık.
DEVA Partisi iktidarında fındık reformunu başlatacağız.
Fındıkta verimi zirveye taşıyacağız.
Fındık üretenler bilir. Ağaç yaşlandıkça verim düşüyor değil mi?
Vereceğimiz desteklerle üreticimizin fındık ağacını yenilemesini kolaylaştıracağız.
Fındığın fiyatını maliyetlere ezdirmeyeceğiz.
Hem fındığın hakkını vereceğiz hem de gübre maliyetinin karşılığını devlet olarak biz karşılayacağız.
Üreticinin kullandığı mazottan vergi almayacağız.
Çiftçinin kullandığı elektrik için düşük özel bir fiyat uygulayacağız.
Enflasyonu siz ancak böyle düşürürsünüz. Başka türlü mümkün değil.
İşte hükümet fındık fiyatı açıkladı değil mi?
Alan bazlı destekle beraber 54 lira.
Açıklanan o.
Şimdi buradan soruyorum fındığını 54 liraya satan var mı diye soruyorum.
Yok.E billboardlara astılar fındık 54 lira diye.
Ne oldu ne oldu? Biz takip ediyoruz arkadaşlar.
Bu sene 38-39 lira arasında fındığını satmak zorunda kaldı çoğu üreticimiz.
Şimdilerde ne kadar? 43-44 doğru mu?
Peki 54 nerede yahu 54?
54 diye açıkladın sen. Bugün dahi 43-44 yahu.
Öyle billboardlara fındık 54 lira demekle fındıkla fiyat verilmez.
Bakın arkadaşlar devlet bir ürüne fiyat veriyorsa her getirenin ürününü sonuna kadar o fiyattan almak zorunda.
Ya fiyatı hiç verme ya da fiyatı veriyorsan kaç tonluk ürünü kim getirirse getirsin ver malını al paranı.
Ya da hiç fiyat açıklama yahu.
Böyle bir şey olur mu? Sen kimi kandırıyorsun?
Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor.
Fındık 54 diye billboarda asıyorsun işte bugün 43-44’ten anca satıyor üreticimiz.
Ki daha önce dedim 37-38-39’dan satmak zorunda kaldılar.
Devlet üreticinin yanında olacak yanında.
Bakın arkadaşlar biz arkadaşlarımızla, kadromuzla beraber ekonomi yönetiminin başındayken insanlar fındığını satıp parasıyla çocuklarına düğün yapabiliyordu.
Köydeki evlerini A’dan Z’ye yenileyebiliyordu.
Şimdi bırakın düğün yapmayı, bırakın ev yenilemeyi insanlar bir salon takımı alamıyor artık. Evinin şöyle bir salonun parkesini değiştireyim diyor onu da yapamıyor.
Siz biliyorsunuz yaşıyorsunuz. Burada ben size kendi yaşadıklarınızı anlatmayım.
Ama şunu demek istiyorum. Biz Trabzon teşkilatımızla, tüm ilçe teşkilatlarımızla vatandaşımızın her zaman yanındayız.
Teşkilatlarımız onun için var. Köylere kadar mahallelere kadar.
Vatandaşlarımızın yaşadığı her türlü sıkıntıyı zorluğu bizzat alanda görüyoruz.
Arkadaşlarımız derhal raporluyorlar genel merkeze iletiyorlar.
Tüm Türkiye’nin nabzını her gün her saat tutuyoruz. Sorunlar ancak böyle çözülür.
Sorunlar ancak halkla iç içe olarak çözülür.
İşte biraz önce arkadaşımız ne dedi? ‘Ben elimi uzattım sizle tokalaşabildim. Başka genel başkanlarda böyle mümkün olmuyor bu iş, yaklaştırmıyorlar başkanım’ dedi biraz önce değil mi?
Biz her gün vatandaşlarımızla iç içeyiz. Elhamdülillah.
*****
Evet arkadaşlar,
Fındıkla başladık, şimdi gelelim Trabzon’la ilgili diğer konulara:
Güzel bir Karadeniz türküsü var değil mi?
“Of Sürmene yaylası, 15 doktora bedel” diye.
Bu iktidarın kötü yönetimi yüzünden, Trabzonlu vatandaşlarımız artık yaylalara da çıkamıyor yahu.
Arkadaşlar hep beraber kadro olarak bu büyük Türkiye’ye hizmet edeceğiz hep beraber.
Biz Trabzon ile gurur duyuyoruz sizlerle gurur duyuyoruz. Sağ olun. Hep beraber.
Bakın insanların şöyle bir yayla keyfi vardı.
Şimdi yakın yaylaya bile, arabayla bir gel git 700-800 liradan aşağı yakıyor mu? Yeme içme daha yok.
Hele bir de şöyle yaylaya çekeyim mangal yapayım dediysen yandın.
Etin kilosu olmuş 200 lira.
Gerçekten üzülüyoruz.
Bir yandan üretici isyan ediyor. Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız üreticilerimiz isyan ediyor biz batıyoruz zarar ediyoruz diye bir yandan kasaptan marketten et alan vatandaşlarımız isyan ediyor ‘Ete param yetmiyor artık’ diye.
Bu tamamen inanın kötü yönetimin sonucu başka bir şey değil.
Çünkü Türkiye’de artık bir tarım politikası yok.
Türkiye’de artık bir ekonomi politikası yok.
Türkiye’nin bir göç politikası yok.
Türkiye inanın rast gele atılan adımlarla rast gele alınan kararlarla yönetiliyor yahu.
Bakın,
Uzungöl’ü ile, Hıdırnebi’si ile, Sümela’sı ile Trabzon tam bir turizm cenneti değil mi yahu.Allah vermiş. Hamd olsun.
Bir tabiat harikası bu şehrimiz ama bunlar birSuudi Arabistan’la bir dövüştüler bir barıştılar, BAE ile bir dövüştüler bir barıştılar derken, Trabzon ekonomisi bu işten çok yara aldı.
Tesisler boş kaldı. Gayrimenkul sektörü durakladı.
Bunların bu dış ilişkilerdeki zikzaklarının, tutarsızlıklarının bedelini burada Trabzon ödedi yahu.
Bakın bitmedi arkadaşalar;
Şimdi buradan Trabzon’a soruyorum:
Defalarca söz verdikleri demiryolunu Trabzon’a getirdiler mi? (…) HAYIR
Güney çevre yoluna başladılar mı? (…) HAYIR
Her yerel seçimde söz verdikleri tramvay Trabzon’a geldi mi? (…) HAYIR
Hiç biri yapılmadı. Bu şehire verilen sözler tutulmuyor arkadaşlar.
Ama hiç merak etmeyin.
Biz Trabzon’un, sorunlarını iyi biliyoruz, yakından takip ediyoruz.
Ve ilk seçimden sonra da, kollarımızı sıvayacağız bu sorunları teker teker hızlı bir şekilde çözeceğiz. Hızlı bir şekilde.
Zamana yaymayacağız. Elimizi çabuk tutacağız inşallah.
*****
Değerli arkadaşlar,
Evet, ülkemiz büyük bir kriz ortamında.
Yaşadığımız sadece bir ekonomik kriz değil yaşadığımız aynı zamanda bir hukuk krizi adalet krizi. Yaşadığımız aynı zamanda bir eğitim krizi. Yaşadığımız aynı zamanda bir dış politika krizi.
Ancak krizden çıkış planları da bizim elimizde çok şükür.
Daha önce de söyledim.Bu kriz ortamından bu ülkeyi 6 ayda çıkartıp şöyle bir nefes aldıracağız.
En geç 2 yılın sonunda da enflasyonu tek haneye indireceğiz.
Çünkü zamanında yaptık. 2 tane büyük krizi çözen ekonomi ekibinin başında ben vardım.
Ama şimdi birisi çıkıyor diyor ki ‘Ben imzayı atmasaydım sen yapamazdın’ diyor.
Ben de diyorum ki yahu hikmet imzadaysa 4 yıldır her türlü yetkiye sahip bir imza atmak mümkün.
O imzayı bir atıverin de şu enflasyonu bir düşürün diyorum.
O imzayı atıverin de şu ülkedeki hayat pahalılığını bitirin, düşürün diyorum.
4 yıl oldu yahu 4 yıl.
Ne zaman başarılardan bahsedilse eski defterler karıştırılıyor ta 2010, 11, 12 yani bizim ve arkadaşlarımızın ekonominin başında olduğu dönemin başarılarından bahsediliyor.
Madem hikmet imzada atıverin imzayı da düşürün enflasyonu görelim diyorum yahu.
4 yıldır niye artıyor bu enflasyon niye?
4 yıldır niye bu ülkede zam üstüne zam geliyor?
Niye bizim emeklimiz mağdur?
Gerçek enflasyon yüzde 200 iken sen emekliye yüzde 80-90 uyduruk TÜİK enflasyonu kadar zam verirsen bu emeklinin satın alma gücü düşüyor yahu.
İşte gelirken durdurdu emeklimiz. ‘3 bin 500 lira maaşla ben nasıl geçineceğim bir anlat’ dedi.
Hep beraber ülkemizin ekonomisine can olacağız.
Ülkemizin adaletine can olacağız.
Ülkemizin eğitimine, sağlığına can olacağız inşallah.
Hep beraber yapacağız arkadaşlar hep beraber.
Bakın dikkat edin arkadaşlar biz söz verirken bir de yanına mutlaka zaman koyuyoruz.
Süre veriyoruz.
Bugüne kadar 12 tane eylem planı açıkladık 12.
Eylem planlarımızın hepsinde takvim var takvim.
Geçler saat 17.00’da Trabzon’un maçı var. Sesin hepsini burada tüketmeyin. Daha ses lazım olacak.
Değerli arkadaşlar bizim bildiğimiz büyük Allah ama Türkiye büyük ülke.
Bu ülke güçlü ülke güçlü.
Ne kadar kötü yönetirlerse yönetsinler bu ülke inşallah çok kısa bir zamanda ayağa kalkacak. İnşallah.
Ama şunu bilin bakın, bu ülkenin ekonomik krizi sadece ekonomi politikasıyla çözülmez arkadaşlar.
Mümkün değil.
Hukuk olmadan, adalet olmadan ekonomiyi çözemezsiniz!
Ülkede eğitimi çökertirseniz, ekonomiyi düzeltemezsiniz.
İşte bunu bir türlü anlayamadılar yahu.
Ben anayasayı çiğnerim, hukuku adaleti bozarım yine de ekonomiyi düzeltirim zannediyor.Ama olmayacak, olmayacak.
Biz önce hukuku ayağa kaldıracağız. Adaleti tesis edeceğiz.
Bakın tam 198 maddelik yargı eylem raporu açıkladık 198 madde.
200 tane pırıl pırıl hukukçunun emeği var.
Biliyorsunuz bu arkadaşınız 3 yıl Avrupa Birliği Bakanlığı da yaptı. Biz hukuk reformu üzerinde çok çalıştık ama şu anda DEVA Partisi’nin hazırlamış olduğu yargı eylem planı bugüne kadar Türkiye’de gelmiş geçmiş en sağlam çalışma.
Öyle ben hukuku, adaleti ayağa kaldıracağım demekle olmuyor. Nasıl yapacaksın?
Arkadaş nasıl yapacağını bir anlat hele.
198 maddeyle açıkladık arkadaşlar 198 madde.
Umudumuz Türkiye arkadaşlar Türkiye. Umudumuz bu güzel ve güçlü ülke.
Umudumuz büyük Türkiye inşallah. Hep beraber umut olacağız.
Bakın, eğitimde ciddi adımlar yapmak zorundayız.
Gençlerimizi, her yaştan insanımızı iyi etmek zorundayız.
Hazırlıyoruz bakın. Üniversiteleri hayat boyu öğrenim merkezi haline getireceğiz.
Her yaştan insanın gidip kendi bilgisini becerilerini yenileyebileceği merkezler haline getireceğiz üniversiteleri.
40 yaşına da gelse 50 yaşına da gelse bir vatandaşımız isterse gidip yeni bir konuda ihtisas sahibi olabilecek.
İsterse gidip yeni bir meslek edinebilecek.
Dünya hızlı değişiyor.
18 yaşında verilen meslek kararı 30 yalına 40 yaşına geldiğinde bazen geçerliliğini yitirebiliyor.
Onun için üniversitelerimizi her yaştan gençlerin her yaştan vatandaşların gidip bilgisini becerisini güncelleyebileceği merkezler haline getireceğiz.
İşte bizim formülümüz bu.
Hukukla, eğitimle sağlam bir temel atacağız. O sağlam temel üzerine ekonomiyi inşa edeceğiz.
Başka türlü mümkün değil. Olmayacak.
Ama İnanın ilk 6 ayda yüzler gülecek.
İki senenin sonunda da tüm Türkiye şöyle derin bir nefes alacak.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bizim DEVA Partisi olarak çok temel bir farkımız var. Ne o biliyor musunuz?
Biz boş laf üretmiyoruz. Biz İş üretiyoruz iş.
Ne diyorsak ne açıklıyorsak yazılı metinler haline getiriyoruz. Çünkü laf uçuyor yazı kalıyor.
Bakın, tarihimizde ilk kez bir siyasi parti, iktidarının ilk 90 gününde, ilk 360 gününde neler yapacağını madde madde sıralıyor.
Bunu hangi parti yapıyor? Var mı şu an? (…)
Her alanda yapıyoruz her alanda.
Böyle arada bir açıklanan çalıştay raporu falan değil.
Bir ülkenin devletinin yönetiminde hangi alanlarda hazırlık gerekiyorsa bu hazırlığı bütün alanlarda yapıyoruz.
Ve öyle dostlar alışverişte görsün diye değil ha.
Alanında uzman kişilerle beraber her sorunun çözümüne çalışıyoruz.
Türkiye’nin en iyi iktisatçıları bizimle ekonomi çalışıyor.
Türkiye’nin en iyi eğitimcileri bizimle eğitim çalışıyor.
Türkiye’nin en iyi dış politika uzmanları bizimle dış politika çalışıyorlar ve bunu bir Türkiye çalışması olarak yapıyorlar.
Bunların bir kısmı partili arkadaşımız bir kısmı da dışardan gelip ‘Ya siz Türkiye için iyi şeyler yapacaksınız buna inanıyoruz. Ben belki başka partiye oy verebilirim. Seçim günü kararımı vereceğim ama ben gelip sizin çalışmalarınıza yardımcı olmak istiyorum’ diyor insanlar. Bunu görüyoruz şu anda.
Onun için tam bir Türkiye çalışması yapıyoruz.
Çünkü biz neyi nasıl yapacağımızı çok iyi bilen DEVA kadrolarıyız.
Her şeyi hazırlıyoruz her şeyi. Bakın; bunlar bizim eylem planlarımız arkadaşlar. Bugüne kadar 12 tane açıkladık 12.
10 tane daha geliyor inşallah. 2 aya kadar bitireceğiz.
Tarımla başladık, afet yönetimi, sosyal politikalar, dijital dönüşüm teknoloji, ekonomi finans istihdam. 50 sayfa 60 sayfa uzun... Sayfalar dolusu anlatıyoruz ne yapacağımızı.
Boşa konuşmuyoruz, tarih veriyoruz bütçesini hesap ediyoruz ondan sonra bunu açıklıyoruz.
Yerel yönetimler ve şehircilik. 101 maddede anlatmışız şehirlerimizi nasıl ayağa kaldıracağımızı.
Yüksek öğretim. 50 maddede anlatmışız ne yapacağımızı.
KYK mağduriyetlerinin giderilmesi ile ilgili sapasağlam bir hukuk çalışması açıklamışız.
Çevre ve iklim değişikliği. 65 maddede açıklamışız ne yapacağımızı.
Adil yargı eylem planı. 198 madde. Sayfalar dolusu. Bunların hepsinin kadrolarını da hazırlıyoruz kadroları.
Bunları kimin yapacağını, kadroları da hazırlıyoruz. Dersimizi iyi çalışıyoruz.
Sağlık. Tek tek açıkladık ne yapacağımızı.
Göç. Suriyeli meselesi. Nasıl çözeceğiz?
‘E biz Suriyelileri göndereceğiz.’ İyi de kardeşim nasıl yapacaksın? Takvimin nedir, planın nedir? Hangi hukuk dayanağı ile bunu yapacaksın. İnsanlığından vazgeçip mi bunu yapacaksın yoksa insanca mı geri dönüşü sağlayacaksın?
Hepsi burada açıklanmış durumda. Tek tek.
10 tane daha geliyor bunlardan.
Bunları şunun için söylüyorum bakın; biz dersimizi iyi çalışan kadrolarız.
Lamı cimi yok bunun.
Varsa böyle çalışmaları olan gelsin masaya koysun ortaya koysun.
Bizim var çalışmamız biz dersimizi hazırlıyoruz. Çünkü biz ülkeyi yönetecek kadro olmanın ciddiyetini, sorumluluğunu bugünden sırtımızda taşıyoruz. Bunu hissediyoruz. Bunun için bunları yapıyoruz.
Hiç endişeniz olmasın arkadaşlar. Ülkemizi biz adalet, demokrasi, özgürlük ve zenginlik limanına sapasağlam yanaştıracağız.Ve o limana demir atacağız.
Ve Dış ilişkilerde içi boş maceralarla oyalanmayacağız.
Ne demişler? Öfkeyle kalkan zarar oturur demişler değil mi? Bağırıp çağırmakla bu iş olmuyor.Bağırıp çalışmakla bu ülke zarar görüyor.
Tabii ki dik duracaksın, tabii ki bu ülkenin çıkarlarını savunacaksın tabii ki daha 1 aylık 3 aylık bebeklerin hakkını koruyacaksın ama bu akılla oluyor. Rasyonaliteyle oluyor.
Ülkemizi, layık olduğu yere, en ileri demokrasilerinin seviyesine inşallah getireceğiz.
Hep beraber başaracağız bunu.
Biz şampiyon şehirle gurur duyuyoruz. Sağ olun arkadaşlar.
Ve şunu açıkça ifade edeyim bakın. Bizim istikametimiz belli.
Biz en ileri demokrasiyi hedefliyoruz.
Biz hukukta adalette en yüksek standartları hedefliyoruz.
Biz bugün eğer demokraside hukukta adalette en ileri Avrupa’ysa onların standardını hedefliyoruz.
Bu istikamette daima adil olacağız.
Dürüst ve ehil kadrolarla çalışacağız.
Türkiye’yi hukukla, adaletle ve istişareyle yöneteceğiz.
Bin biliyorsak, bir bilene soracağız.
Bir kişi her şeyi bilemez yahu. Mümkün değil.
Ancak iyi bilenlerden sağlam bir ekip kurarsan bu koca ülkeyi bu büyük ülkeyi ancak öyle yönetirsin.
Ben her şeyi bilirim deyip de kafana göre hareket edersen bu ülke bundan zarar görür.
Şu anda bunu yaşıyoruz.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dosdoğru çalışmaya devam edeceğiz.
Biz şuna inanıyoruz. Allah doğrunun yardımcısıdır.
Biz istikametten sapmayacağız. Dosdoğru çalışacağız ve ülkemizi hak ettiği noktaya inşallah hep beraber ulaştıracağız.
Bunu yapacağız inşallah.
*****
Değerli arkadaşlar bugün ben epeyce söz verdim.
Üstelik sözleri kitap kitap yayınladığımız eylem planlarına dayanarak verdim.
Ama şimdi söz alma sırası bizde.
Trabzon Hazır mısın? (…)
Daha önce yaptık inşallah çok daha güzelini yaparız. Çok daha güzelini.
Çünkü Türkiye’nin insan gücü var insan gücü. Sapasağlam yetişmiş insanlarımız var.
İşini iyi bilen ehil kadrolarımız var.
Biz bu ülkenin insanına güvendiğimiz için diyoruz ki daha önce yaptık çok daha iyisini yaparız diyoruz.
Biz, ‘ben bilirim her şeyi ben yaparım’ diyenlerden değiliz.
Biz bilenlerle çalışacağız bilenlerle bu ülkeyi yükselteceğiz diyoruz.
Trabzon soruyorum hazır mısın?
Türkiye için canla başla çalışacak mıyız? (…)
DEVA Partisi’ni iktidara taşıyacak mıyız? (…)
DEVA Partisi’ni iktidara taşımaya hazır mısın Trabzon?
Demokrasi için hazır mısın Trabzon? (…)
Adalet için hazır mısın Trabzon? (…)
Özgürlük için hazır mısınız Trabzon? (…)
Zenginlik için hazır mısınız Trabzon? (…)
Maşallah. Ben sözümü aldım!
Siz hazırsanız, biz de hazırız.
Tüm ülkemize hayırlı olsun.
15 Ekim’de tam bundan 2 hafta sonra inşallah demokrasi meydanını Erzurum’da kuracağız.
Trabzon Erzurum çok uzak değil. Tüm Trabzonlu vatandaşlarımız da davetlidir.
Erzurum mitingimizde görüşmek üzere diyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Sağ olun, var olun.