Siirt Mitingi Konuşması
( “Demokrasi. Atılım. Derhal. Bugün.”)
Evet, bir kez daha! Hep beraber:
Demokrasi! (…)
Atılım! (…)
Derhal! (…)
Bugün! (…)
*****
Muhteşemsin Siirt, muhteşem!
Bu ne güzel coşku böyle!
Bu ne güzel heyecan!
Bugün Siirt’in içi içine sığmıyor!
Bugün Siirt bir başka güzel!
Maşallah, maşallah.
*****
Kadim şehir Siirt, merhaba!
Tillo, Eruh, Şirvan, merhaba!
Baykan, Pervari, Kurtalan, merhaba!
Merhaba Siirt, merhaba!
Fakirullah Hazretlerinin, İbrahim Hakkı Hazretlerinin, alimlerin, evliyaların diyarı merhaba!
Mezopotamya ile Anadolu’nun birleştiği topraklar, merhaba!
Bugün Botan Vadisindeyiz.
Bugün, yüzlerce yıldır tüm kimliklere ev sahipliği yapmış topraklardayız.
Arap’ın, Kürt’ün, Türk’ün evindeyiz bugün.
Evimizdeyiz. Ve evimizde olmaktan çook mutluyuz.
Hepiniz hoş geldiniz arkadaşlar, hoş geldiniz.
Biz sizlerle gurur duyuyoruz.
Ehlen ve sehlen. Hun bi xer hâtin.
Sağ olun, var olun! (…)
*****
Maşallah. Siirt kararını vermiş.
Siirt, “Demokrasi” diyor.
Siirt, “Atılım” diyor.
Siirt, “DEVA” diyor DEVA.
Kararını vermiş maşallah.
Görünen köy kılavuz istemez. İşte meydan, işte DEVA!
Türkiye’nin DEVA’sı sizlersiniz. Türkiye’nin DEVA’sı, DEVA kadroları. Hep beraber bu ülkenin yaralarını saracağız inşallah. Hep beraber bu ülkenin dertlerine deva olacağız.
Bunu kadro olarak yapacağız. Hep beraber yapacağız.
Hiç şüpheniz olmasın.
Demokrasi kazanacak, demokrasi.
Türkiye, DEVA’sına kavuşacak. Bu hasret bitecek.
Daha önce söyledim. Tekrar ediyorum:
Seçimin ertesi günü gazetelerde ne yazacak biliyor musunuz? “Beştepe’ye veda, Türkiye’ye DEVA” yazacak gazeteler inşallah.
Hep beraber göreceğiz inşallah.
Enişte pek Siirt’e bakmıyor bu aralar. Bugün Diyarbakır’dan Batman’dan Siirt’e doğru geldik yollar arabayı hoplata hoplata maşallah.
Çift yol yapılacak yerler bitmemiş. İnşaat bir türlü bitmiyor.
Kurtalan Siirt arası hala çift yol bitmemiş kısacık bir şey.
20 yılda 20 bin km’lik yol yaptık diye övünüyorlar fakat enişte Siirt’e bakmıyor belli.
Yuhalama yok, biz onları uygun bir yerde indireceğiz inşallah.
Beştepe’nin gözü kulağı bu meydanda bugün merak etmeyin.
Bakıyor. Ülke nereden nereye gelmiş burada görüyor. Bugün Siirt’in bu meydanında görüyor hiç merak etmeyin.
Bu meydan bize çok şey söylüyor.
Bu meydan ne diyor; Türkiye’nin yarınları artık DEVA’nın iktidarıyla olacak inşallah diyor. Bu meydan bize söylüyor bunu.
Siirt’ten Trabzon’a,
Diyarbakır’dan Bursa’ya,
Samsun’dan Adana’ya,
Antalya’dan İstanbul’a,
İzmir’den Ankara’ya kadar her yerde, DEVA Partisi sandıkları patlatacak. Seçim günü göreceğiz bunu. Meydan şahit meydan.
Memleketimizi hep beraber kurtaracağız.
Ben tüm Anadolu’yu, Trakya’yı adım adım geziyorum. En çok duyduğum ifade ne biliyor musunuz? Biraz önce sizin dediğiniz ‘kurtarın bizi’ ifadesi.
Türkiye’nin her yerinde bunu söylüyor insanlar.
Ama inşallah göreceğiz.
DEVA Partisi’nin damlaları var ya damlaları bu damlalar birikiyor birikiyor sel olacak o selde bütün barajları yıkacak inşallah göreceğiz seçim günü.
Hepsini göreceğiz.
Meydanlar şahit: Bu kâbus bitecek hem de ne kadar hızlı bitecek biliyor musunuz?
Hani kabustan kötü bir rüyadan uyanıp da bir bardak su içersiniz ya bu iyi ki rüyaymış dersiniz ya o hızla bitecek inşallah göreceğiz.
Kadınlar Türkiye’nin baş tacı. DEVA hareketi aynı zamanda bir kadın hareketidir.
DEVA hareketi gençlerin, kadınların omuzları üzerinde yükselmektedir.
Omuz omuza yürüyoruz inşallah hep beraber başaracağız.
Meydanlar şahit diyorum ya… İşte bugün burada Siirt’te 4. mitingimizi yapıyoruz çok şükür.
Gaziantep’te, Gebze’de ve Yozgat’ta, on binlerle birlikte büyük heyecan yaşadık.
Bugün Siirt’te bu meydanda bu coşkuyu arşa çıkardık çok şükür hep beraber.
Daha önce yaptık daha iyisini yapacağız inşallah. Daha da iyisini yapacağız.
Miting maratonumuzu hız kesmeden sürüyor arkadaşlar.
Haftaya Trabzon’da, ardından da Erzurum’da, inşallah Trabzon’da ve Erzurum’da yeri göğü inleteceğiz Siirt’te yaptığımız gibi inşallah.
Fakat, gel gelelim, bunlar her seferinde önümüze engeller çıkarmaya çalışıyorlar.
Daha önceki mitinglerimizde neler neler çektirdiler bize.
Gaziantep’te alan vermediler. Şehrin ta öbür ucuna sürdüler.
Yetmedi, Erdoğan aynı gün Adana’ya geldi. Bizim mitingimizle aynı saate program koydu, aynı gün aynı saat.
Niye? Gaziantep’tekiler de oraya gelsin diye.
Engellemeyi başardılar mı? Başaramadılar.
Gebze’de miting yaptık, aynısını yaptılar: Meydan vermediler. Ulaşımı en zor tepeyi gösterdiler bize. Tuvaletleri kilitleyip, önüne bariyer koydular. Millet tuvalete gidemedi. Böyle bir şey olur mu yahu. Gebze’de yaptılar bunu Gebze’de.
Sonra da aynı gün, aynı saatte Bursa’da bir etkinlik düzenleyip milleti oraya çağırdılar.
Bizi durdurabildiler mi? Durduramadılar.
Yozgat’ta miting yapacağız dedik, duyurularımıza izin vermediler.
Aynı gün aynı saat Çorum’a program koydular. Başka gün mü yok yer mi yok, saat mi yok?
Niye?
Bizim miting yaptığımız yerlerin hemen yanında aynı saatte düzenliyorlar bazen şölen oluyor bazen miting oluyor. Neymiş DEVA’ya gidecek olanlar oraya gelsin DEVA’nın meydanları boş kalırmış.
Rüyanızda görürsünüz rüyanızda.
İşe yaradı mı? Yaramadı.
Bize yokuş yaptılar ama olmuyor, yaramıyor.
Bizim nefesimizi yokuşlarla tüketeceklerini sanıyorlar.
Biz yılmayız, yılmadık. Boyun eğdik mi? eğmedik.
Sustuk mu? Susmadık.
Ben buradan bizi engellemeye çalışanlara sesleniyorum.
Devletin imkanlarıyla, ayak oyunlarıyla, kaba kuvvetle ve entrikalarla DEVA Partisi’ni durdurmaya çalışanlara sesleniyorum bu meydandan Siirt’ten.
Elinizden geleni ardınıza koymayın!
Ne yaparsanız yapın!
Bize sökmez! DEVA kadrolarına sökmez.
İşte buradayız. Dimdik ayaktayız. (…)
Seçim geliyor. Sayılı gün çabuk geçer.
*****
Değerli arkadaşlar,
Nasıl ki Siirt; Arap’ın, Kürt’ün, Türk’ün ortak eviyse, Türkiye de 85 milyonun ortak evidir.
Etnik kimliği ne olursa olsun,
İnancı ne olursa olsun,
Mezhebi ne olursa olsun,
Hayat tarzı, ekonomik durumu nasıl olursa olsun;
Bu ülkenin her vatandaşı, bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşıdır.
Ancak, bunun için tam demokrasi gerekiyor.
İşte biz demokrasimizin üstünden kayyumların gölgesini kaldıracağız.
Milletin iradesine kayyum atanmaz! İrade milletindir.
Başka ne yapacağız?
Çetelerle, mafyayla, karanlık isimlerle vatandaşın üzerine korku salanların karşısına dimdik duracağız.
Çete demek, mafya demek ne demek biliyor musunuz?
1990’ların Türkiye’si demek.
Her yer DEVA damlaları oluyor inşallah Türkiye’nin dört bir köşesinde her yer DEVA damlaları.
Bakın arkadaşlarım;
90’lı yıllar ne demek biliyor musunuz? 1990’lı yıllar demek, aynı zamanda, faili meçhuller demek.
Biz hiç kimsenin bu ülkeye yeniden 1990’ları yaşatmasına izin veremeyiz!
İşte geçen hafta Musa Anter davası vardı. Zamanaşımı nedeniyle davayı düşürdüler.
Bir kere daha vurdular Musa Anter’i.
Anter davası da “cezasızlık zulmüne” kurban gitti.
Tıpkı JİTEM davalarında olduğu gibi, tıpkı Roboski’de olduğu gibi, tıpkı Şenyaşar davasında olduğu gibi.
İşte biz bu ülkeyi 90’lara döndürmeye çalışanların karşısında dimdik dururuz.
Hep beraber dururuz.
Milletçe dururuz.
Bizim için asıl mesele; devleti hukuka döndürmektir. Hukuk devleti inşa etmektir.
Bizim için asıl mesele; Türkiye’yi özgürleştirmektir.
Asıl mesele; devleti çetelerden temizlemektir.
Asıl mesele; kamu kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekilmesini önlemektir.
Asıl mesele; milletin kaynaklarını millet için harcamaktır.
Torpili, kayırmacılığı, yolsuzluğu yok etmektir.
Asıl mesele; bu memleketin sorunlarını çözmektir.
Asıl mesele; 783 bin kilometrekare vatan topraklarında özgürlüğün, zenginliğin ve adaletin türküsünü hep bir ağızdan söylemektir, asıl mesele.
Bunu yapacağız inşallah.
DEVA kadroları olarak geleceğiz hep beraber dertleri bitireceğiz inşallah.
Arkadaşlar bu iş azim meselesi. Bu iş sebat meselesi. Çalışınca olur.
Bizi inşallah dosdoğru çalışacağız. Doğru çalışanın Allah yardımcısıdır. Allah yardım ettikten sonra bizim önümüzde kimse duramaz kimse.
Bunu hep beraber yapacağız.
Değerli arkadaşlarım,
Biz, bu yola, özgür ve zengin bir Türkiye için çıktık.
Biz, bu yola, her bir vatandaşımızın, elin Avrupalısının yaşadığı standartlarda yaşaması için çıktık.
Gençlerimiz şimdi başka ülkeye, Avrupa’ya gitmek istiyor. Niye? Çünkü burada imkân bulamıyorlar. Burada iş bulamıyorlar.
Halbuki siz güveni oluştursanız, istikrarı sağlasanız Türkiye’ye harıl harıl yatırım olsa bizim gençlerimiz burada kalacak. Burada çalışacak.
Bizim gençlerimizin Avrupa’daki gençlerden hiçbir farkı yok.
İmkân sunulmuyor kendilerine. Fark bu kadar.
İktidarı değiştirdiğimizde hedeflerimize doğru dev bir adım atmış olacağız. Ve vesayet kalıntılarının hesaplarını da boşa düşüreceğiz.
Devleti sadece ama sadece milletin hizmetine vereceğiz. Devlet millete hizmet etmek içindir. Başka bir şey için değil.
Devlet bazı yandaşların, çetelerin, mafyaların yerleşip kendilerine nema sağlayacakları bir yapı değildir.
Devlet millet için vardır.
İşte biz devleti milletin hizmetkârı yapacağız inşallah.
Hep beraber gerçekleştireceğiz bunu.
Bu milletin sağ duyusu çok kuvvetli, bu milletin vicdanı çok güçlü inşallah hep beraber kazanacağız.
Bu seçimi değerli arkadaşlar kim kazanacak biliyor musunuz?
Bu seçimi, çocuğunun beslenme çantasını hazırlamakta güçlük çeken ana babalar kazanacak.
Bu seçimi Torunlarına küçük bir hediye almak isteyip de alamayan nineler, dedeler kazanacak.
Bu seçimi Buzdolabını dolduramayan emekliler kazanacak.
Bu seçimi, açlık sınırının altındaki asgari ücretle geçinmeye çalışan, asgari ücret dahi alamayan, sigortasız çalışmak zorunda olan emekçilerimiz işçilerimiz kazanacak bu seçimi.
Hayat pahalılığı karşısında inim inim inleyen dar gelirli, sabit gelirli vatandaşlarımız kazanacak.
Kıt kanaat imkanlarla üniversite okumuş ama iş bulamamış gençler kazanacak bu seçimi.
Bu seçimi, dükkanında elektriğini açamayan, sattığı malı yerine koyamayan esnafımız kazanacak.
Gübre, mazot, tohum, elektrik fiyatları altında ezilen çiftçimiz kazanacak bu seçimi.
Her gün motosikletin tepesinde, canını tehlikeye atarak ekmeğini çıkaran kurye arkadaşımız kazanacak bu seçimi.
Ekonomiyi çıldırttılar. Ekonomi ne desin bu yönetime. Alt üst ettiler her şeyi. Berbat ettiler, yazık ettiler ülkeye yahu. İnanın çok üzülüyoruz.
Maalesef Merkez Bankasını boşalttılar, hazineyi boşalttılar. Devletin kasasını boşalttılar.
Merkez Bankasını borçlu duruma düşürdüler yahu. Ülkenin para basan kurumunu.
Bakın arkadaşlarım bu seçimi başka kim kazanacak;
Bu seçimi, yargıda aklanmalarına rağmen hakları iade edilmeyen KHK’lılar kazanacak.
Ayrımcılığa uğrayan, hor görülen insanlar kazanacak bu seçimi.
Ülkesi için gecesini gündüzüne katan, alnının teriyle, bileğinin gücüyle çalışanlar kazanacak.
Bu seçimi günde tek öğünle karnını doyurmaya çalışan öğrenci arkadaşlarımız kazanacak. Yarınları karatılan gençler kazanacak bu seçimi. İktidarın görmediği milyonlar kazanacak bu seçimi yani hep birlikte kazanacağız.
85 milyonluk Türkiye’nin haysiyetli ve onurlu insanları kazanacak bu seçimi inşallah.
Yani özetle bu seçimi DEVA kadroları kazanacak.
DEVA kazanacak Türkiye kazanacak bu seçimi.
Bugüne kadar ne yapıldıysa ne kadar yanlış yapıldıysa doğru yapıldıysa bunların hepsinin muhasebesi mutlaka yapılacak.
Ama unutmayalım. Bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilmez.
Biz her şeyi hukuk içerisinde yapacağız.
Hukuksuzlukla mücadeleleri bile hukuk içerisinde yapacağız.
Başkaları hukuku yok sayabilir, anayasayı çiğneyebilir, yasaları her gün görmezden gelebilir ama biz onlarla da mücadeleyi inşallah hukuk içerisinde vereceğiz.
Çünkü devlete yakışan hukuk içinde hareket etmektir. Devlete yakışan adaleti sağlamaktır.
*****
Değerli arkadaşlar,
Biz göreve gelir gelmez ne yapacağız?
Öncelikle, şu ekonomik krizi çözeceğiz.
Ne zaman?
Bu kriz iklimini 6 ay içerisinde ortadan kaldıracağız.
Enflasyonu da en geç ikinci yılın sonunda tek haneye düşüreceğiz.
Biliyorum, öyle zor günlerdeyiz ki, “acaba bu ülkede bunlar gerçekten olur mu” diye soruyor vatandaşlarımız haklı olarak. ‘Durum çok berbat’ diyorlar. ‘6 aydan 2 yıldan bahsediyorsunuz bu iş nasıl olacak’ diyorlar.
Bunlar hayal değil arkadaşlar. Bunlar gerçekçi hedefler.
Mütevazı olmayacağım.
Ben, bu ülkede, iki tane büyük ekonomik krizi çözen ekibin başında oldum.
2001-2002 krizi ve 2008-2009 krizi.
Bizim öyle kadrolarımız var ki dünyanın neresinde olursa olsun hangi ülke olursa olsun hukuk krizi çıktımı gidip çözecek ekibimiz var. Bir ekonomik kriz çıktı mı gidip çözecek ekibimiz var, kadromuz var.
Aynı yangın söndürücü gibi. Nerede kriz varsa o krizi söndürecek kadrolar bizde.
Biz boşa konuşmuyoruz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Ben diyorum ki ‘bizler gibi bizim kadrolarımız gibi iki büyük krizi çözen bir başka kadro, buyursunlar çözsünler’ diyorum.
Ama yok.
Bakın arkadaşlar bu hükümetin anlamadığı şu;
Hukuk olmadan ekonomi olmaz! Adalet olmadan ekonomi olmaz! Bunu anlamıyorlar.
Eğitim sistemi çökerken siz ekonomiyi ayağa kaldıramazsınız. Bu mümkün değil.
İşte bunlar bunu bir türlü anlamıyor. İdrak edemiyorlar.
Değerli arkadaşlarım bu sene tam 850 bin kardeşimiz üniversite imtihanlarını kazandı bir yere girmeyi hal etti. Fakat 105 bin gencimiz kaydını yaptırmadı yaptıramadı.
Çünkü öğrenciler açıkta.
Ciddi bir yurt sorunu var. Kendisine devlet yırdı KYK yurdu çıkmayan öğrencilerimizin özel yurtlara verdiği paralar kiralar korkunç.
Mümkün değil çoğu aile bunu karşılayamıyor.
Ama biz bunu çözeceğiz inşallah. Hesap kitap meselesi.
Doğru, kadınlar Türkiye’nin her yerinde maalesef kadın cinayetlerine kurban gidiyor, haklısınız. Ve doğru düzgün adım atılmıyor, tedbir alınmıyor.
Tek bir yasal düzenleme yapılmadı yıllardır. Farkındayız.
Bakın arkadaşlar,
Geçen Siirt’e geldiğinde Sayın Erdoğan benim için ne dedi?
Diyor ki bana; “Yahu sen ne yaptın? İmzayı ben attım” dedi. Arkasından da hakaretleri yağdırdı.
Ne zaman konuşsa, öfke, hakaret...
Sıkıştı çünkü. Kaybediyor. Bunu da görüyor.
Onun için de hemen ağzını bozuveriyor.
Ben onun burada Siirt’te bana ve arkadaşlarıma yönelttiği hakaretleri toplumumuzun vicdanına havale ediyorum.
Ben şimdi bu meydandan kendisine sesleniyorum.
Tam 4 yıldır bu ülkeyi tek imzayla yöneten siz değil misiniz? Sizsiniz.
Şu anda, seçime kadar, tam yetkili yine siz değil misiniz? Sizsiniz.
Tek imzayla aklınıza geleni yapabiliyor musunuz? Yapıyorsunuz.
Madem keramet imzada, ‘atın bir imza da, şu enflasyonu düşürüverin’ diyorum. 4 yıldır niye patlattınız bu enflasyonu?
Şöyle bir imza atında şu hayat pahalılığını bitiriverin bakalım. Bu hayat pahalılığını da patlatan sizsiniz başkası değil.
Yapamaz arkadaşlar yapamaz! Ağzıyla kuş tutsa yapamaz!
Çünkü bilmiyor. Bilmediğinin de farkında değil.
Bilenlerle de çalışmıyor.
Her gün hukuku, adaleti çiğneyip, sonra da ekonomiyi düzelteceğini sanıyor.
Olmayacak. Rüyasında görür rüyasında.
Bakın, ben ne diyorum:
Nasıl 2001-2002 krizini de, 2008-2009 krizini de biz çözdüysek, bu krizi de çözmek bize nasip olacak inşallah, biz çözeceğiz inşallah.
Ama nasıl çözeceğiz? Hukukla çözeceğiz, adaletle çözeceğiz, özgürlüklerle çözeceğiz, demokrasiyle çözeceğiz.
Çünkü ekonomi sadece ekonomiyle çözülmez. Ekonominin temelinde hukuk vardır, adalet vardır, özgürlükler vardır demokrasi vardır.
Bunu bilmiyorlar.
Siz o temeli her gün her gün yıkarsanız üzerine sağlam bir ekonomi inşa edemezsiniz.
Bu kadar basit inanın.
İnşallah, öyle hızlı güçleneceğiz ki bugünleri sadece bir kâbus olarak hatırlayacağız. İnanın kötü bir rüya olarak hatırlayacağız. O kadar hızlı düzelecek.
Her bir vatandaşımızın satın alım gücü yükselecek.
Cebimizdeki paranın değerini koruyacağız.
*****
Bakın burada bir duralım.
Bu kaç para? Görüyorsunuz, değil mi? 200 lira. Merkez Bankası bu 200 lirayı ilk hangi tarihte bastı? 2009 yılında bastı.
2009 yılında 200 TL, ilk basıldığı gün kaç dolar ediyordu biliyor musunuz?
123 dolar ediyordu.
Bugün kaç dolar ediyor? 11 Dolar ediyor.
2009’da 123 dolar olan bu paramız bugün inmiş 11 dolara.
Aradaki fark ne kadar? Tam 112 dolar.
Şimdi soruyorum arkadaşlar: herkesin cebindeki 200 liradan bu 112 dolar nereye gitti diye soruyorum.
Milletin cebindeki her 200 liranın içinden 112 doları kim aldı?
Beştepe… Siirt soruyor, meydan soruyor Beştepe’ye ‘bu milletin cebindeki her 200 liralık kâğıt paradan 112 dolar nereye gitti. Beştepe’ye’ diye Siirt soruyor.
Şu fakirleşmeye bakın. Paramızın erime hızına bakın.
Yazıklar olsun yahu, yazıklar olsun.
Bu millet sabahtan akşama kadar boşu boşuna mı çalışıyor?
Alın teriyle, bilek gücüyle çalışıyor insanlar. Ama siz onların cebindeki parayı eritiyorsunuz.
Alın teriyle, bilek gücüyle kazandığı ekmek parası eriyip gitsin diye mi çalışıyor bunca insan?
Ve üstelik bakın ne diyor? Kur korumalı mevduat diye bir şey çıktı biliyorsunuz.
Erdoğan bunu açıklarken ne dedi hatırlayın. Dedi ki ‘dolar kuru arttığında bankada parası olanlar zarar ediyor, mağdur oluyorlar. Onların bu mağduriyetini gidermek için biz kur korumalı hesap çıkarıyoruz’ dedi.
‘Milletin bankadaki hesabı döviz kuru karşısında erimesin, bankadaki hesabı döviz kadar artsın diye bunu yapıyoruz’ dedi.
Şu kafaya bakın, şu işe bakın yahu.
Ben buradan geçtiğimiz Aralık ayında ‘Kur Korumalı Mevduat Hesabı’ diye bankada zaten parası olanların parasını dövize endeksleyen Beştepe’ye soruyorum; Döviz kuru artınca bankada zaten parası olanlar mağdur oluyor da kur arttığında gübreyi, tohumu, elektriği, mazotu daha pahalı almak zorunda kalan bizim çiftçimiz mağdur olmuyor mu?
Kur arttığında bankada parası duranlar mağdur oluyor da bizim çarşıya pazara giden asgari ücretle hatta asgari ücretinde altında çalışan ve gittiği zaman bütün fiyatların yükseldiğini gören işçi kardeşlerimiz mağdur olmuyor mu?
Kur arttığında bizim emeklilerimiz mağdur olmuyor mu?
Madem kur arttığında bankada parası olanlar mağdur oluyor diye kur farkını onlara veriyorsun da bizim emeklimizin parası eridiğinde emekli maaşı eridiğinde, asgari ücret eridiğinde memur maaşı eridiğinde, çiftçinin geliri eridiğinde onların mağduriyetini niye gidermiyorsun?
Adil devlet böyle mi olur. Böyle bir şey kabul edilebilir mi?
Dikkat edin arkadaşlar son 3-4 yıldır Türkiye’de çok büyük bir servet transferi yaşanıyor. Yoksuldan zengine bir transfer yaşanıyor. Malı olanlar parasına para katıyor ama hiçbir şeyi olmayanlar da yoksullaşıyor bu ülkede.
Şimdi arabası olanın değeri arttı değil mi? Arabası olmayanın? Araba almak hayal oldu. Dikkat edin var olanlar nimetleniyor olmayanlar daha da fakirleşiyor.
Diyelim ki dairesi var. Daireler değerlendi. Bu ne demek? Olanın üzerine katlandı, eklendi. Olmayan? Kirada oturuyor. Kiralar patladı gitti gücü yetmiyor.
Adil devlet böyle mi olur, sosyal devlet böyle mi olur?
Madem sen milletin bankadaki parasını dövize endeksledin emekli maaşını da dövize endeksle. Asgari ücreti de dövize endeksle. Memur maaşını da dövize endeksle de göreyim bakayım.
Çiftçimizin gelirini de dövize endeksle göreyim.
Böyle bir şey olur mu?
***
İnşallah DEVA Partisiyle bu yoksulluğun belini kıracağız inşallah.
Nasıl yapacağız bakın,
Türkiye’de artık “yoksulluk intiharları” diye bir şey var ve sayıları durmadan artıyor arkadaşlar.
Evet, Türkiye’nin maalesef acı gerçeği oldu bu.
Körpecik gençler kendi canlarına kıyıyor. Ailelerine yazık.
Evet, Siirt’te analar, babalar canına kıyan gençler için ağlıyor.
Yazık günah değil mi?
Duydukça, gördükçe, okudukça inanın çok üzülüyoruz yahu.
İşte biz, o gençlerimiz için, umudun sesi biz olacağız.
Sandık günü inşallah cevabımızı vereceğiz hep beraber yarınların Türkiye’sinin altına imzayı atacağız inşallah.
Biz umudun sesiyiz, umudun sesi olmak zorundayız.
Başka yolu yok.
Mutlak yoksulluğu sıfırlayacağız. Zamanında yaptık. Türkiye’de zamanında mutlak yoksulluk sıfırlandı. Göreli yoksulluk azaldı ve mutlak yoksulluk sıfırlandı bunu yine yapacağız inşallah.
Sosyal yardım sistemini güçlendireceğiz.
Sosyal yardımlar devletin lütfu olmayacak. Vatandaşımızın hakkı olacak. Bunlar yardım dağıtıyor lütuf gibi. Öyle bir şey yok. O zaten vatandaşın hakkı yahu.
Sosyal devletsen sen onu zaten vermek zorundasın çünkü hakkı.
Sosyal yardımları ihtiyacı olan tüm vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Parti ayrımı yapmayacağız. Hak eden herkes alacak.
İhtiyaç sahiplerine “asgari gelir desteği” sağlayacağız.
Peki, “asgari gelir desteği” nedir.
Diyelim ki bir vatandaşımızın hanesine giren toplam gelir, o hanenin ihtiyaçları karşılamıyor.
Diyelim ki 5 kişilik aile. Bunun ihtiyacını hesap ettik. O aileye girmesi gereken asgari gelir nedir hesaplayacağız.
Peki, o ailenin eline şu anda ne kadar para geçiyor. Onu da öğreneceğiz aradaki farkı devlet olarak biz ödeyeceğiz.
“Asgari gelir desteği” işte bu demek.
Yani ihtiyacı olan herkesin asgari ihtiyacını karşılayacak bir geliri devletin garanti etmesi demek.
Şunun da altını çizeyim; bizim nihai hedefimiz tek bir vatandaşımızın bile sosyal yardıma muhtaç olmadığı bir Türkiye’dir.
Hedefimiz, vatandaşlarımızın üreterek zenginleştiği bir Türkiye’dir.
Sosyal yardımları güçlendirerek devam edeceğiz.
*****
Başka ne yapacağız?
Yeni doğan bebeklerimiz için 2 yaşına kadar süt ve mama gibi temel ihtiyaçları devlet olarak biz karşılayacağız.
Çocukların eğitim ihtiyaçları için de özel programlar devreye sokacağız. Okula giden hiçbir çocuğumuz hiçbir gencimiz maddi imkânı olmadığı için mağdur olmayacak.
Bu anayasanın gereği. Devlet eğitimle ilgili her türlü ihtiyacı karşılamak zorunda. Hükmü bu.
Çocuklar en kaliteli eğitimi alsın, en iyi şartlarda okusunlar diye devletin imkanlarını seferber edeceğiz.
Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için gece, gündüz çalışacağız.
Hep beraber tüm Türkiye için umut olacağız ve hep beraber 85 milyonun umudu olacağız.
*****
Değerli arkadaşlar,
Gelelim Siirt’e.
Siirt’in pek çok sorunu var. Hepsini biliyoruz.
Tüm ilçelerde sapasağlam bir kadroyla Siirt’te olan biten her şeyi takip ediyoruz, izliyoruz, sorunları biliyoruz.
İşsizlik had safhada.
Mutlaka yeni yatırımlar gerekiyor, sanayinin tarımın, turizmin önünü açmak gerekiyor.
Bunlar tutturdular Zorava Çayı üzerine HES yapacağız diye.
Yahu bırakın artık şu çevre katliamını da, güneş enerjisi denen bir şey var dünyada. Yazıktır yahu.
Siirt’in çok büyük bir potansiyeli var bu konuda, güneş enerjisi konusunda.
İşte bugün Diyarbakır’dan buraya geldim. Yollar berbat. Arkada oturup bir şey okumanın imkânı yok araba zıplaya zıplaya gidiyor yolda. Yazık.
Para harcanmış asfalt dökülmüş ama kalitesiz yapılmış.
Siirt, Eruh Şırnak yolunda eksiklikler var. Siirt Kurtalan bölünmüş yolu bugün oradan da geçtik. Bir türlü bitmiyor yahu.
20 yılda 20 bin km yol yaptık diyorlar fakat enişte Siirt’in çok kısa yol sorunlarını bir türlü çözememiş şu zamana kadar.
Mişar Ovası’na ve köylere ulaşım çok zorlaşmış durumda.
Siirt’in içme suyu problemi de var. Her tarafı akarsularla kaplı olan aslında hemen yakınlarda şu kaynakları olan bu güzel ilimizin şehir merkezinde içme suyunun olmasını biz kabul etmiyoruz.
Olmaz böyle bir şey.
Ama biz, bunların hepsini çözeriz inşallah. Bunların hepsini çözecek kadrolar biziz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Daha çok sözümüz var, daha çok taahhüdümüz var.
Her şeyi hazırlıyoruz. Seçim sonrasıyla ilgili bütün hazırlıklarımızı bugünden yapıyoruz.
Bu ülkede ilk kez, DEVA Partisi çok detaylı eylem planları hazırlıyor. Bunların hepsi çözüm planıdır. Seçimlerden sonra ilk günden itibaren yapacaklarımızın programını bugünden hazırlıyoruz. Yazılı olarak da taaddüt ediyoruz.
Türkiye’de ilk kez DEVA Partisi, tüm sorunlarla ilgili çok detaylı çözüm önerilerini bugünden hazırlıyor ve hepsini yayınlıyoruz.
Bizden başka bu kadar detaylı çalışan yok. 90 günde, 360 günde, 5 yıllık planımızı hazırlıyoruz bugünden madde madde sıralıyoruz.
İnşallah seçim günü milletimizden aldığımız o güçlü destekle hükümetin kurulduğu ilk dakikadan itibaren çalışmaya başlayacağız.
Bugünden ne yapacağımızı hazırlıyoruz.
Biz laf üretmiyoruz arkadaşlar.
Biz iş üretiyoruz, iş.
Biz çalışıyoruz.
Çünkü biz devlet yönetimine talip olmanın laf üretmek olmadığını iş üretmek olduğunu biliyoruz.
O yüzden DEVA Partisi inşallah Türkiye’nin kaderine damgasını vuracak.
DEVA Partisi’nin damlası var ya, damla şeklindeki logomuz…
Seçim günü hep beraber mührü işte o “damla”ya DEVA’nın damlasının logosunun altına mührü evet diye vuracağız.
DEVA kadroları da Türkiye’nin yarınlarına mührü vuracak.
Sakın unutmayın;
Bugüne kadar olduğu gibi evelallah bundan sonra da dosdoğru çalışacağız.
Daima adil olacağız. Türkiye’yi hukukla, adaletle yöneteceğiz. Başka türlü olmaz başka türlü devlet yönetilemez. Devletin tek bir varlık sebebi varsa o da adalettir.
Devlet bunu sağlayamazsa o devlet artık en temel görevini yerine getirememektedir.
Biz istişareyi asla elden bırakmayacağız. Bugüne kadar nasıl her zaman istişareyle hareket ettiysek seçimlerden sonra kurulacak hükümetimiz de inşallah her adımda istişareyle hareket edecek.
Bin biliyorsak, bir bilene soracağız, istişare.
Her işi mutlaka ehline vereceğiz. Ehliyetli liyakatli kadrolarla çalışacağız.
Ülkemizi özgürlük ve zenginlik limanına sağ salim ulaştıracağız.
**
Adaletsizlik büyük. Çalışanlar arasında, emekliler arasında adaletsizlik var, hepsini çalışıyoruz inşallah.
DEVA Partisi değerli arkadaşlar bakın,
Çözüm üreten seçimlerden sonra ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği ile ilgili bugünden çalışan, bu günden eylem planlarını ortaya koyan, ilk 90 dakikada, ilk 90 günde 180 günde 360 güne neler yapacağını gün gün bütün takvimiyle açıklayan tek siyasi parti şu anda Türkiye’de.
Ve bunların hepsini, yazılı taahhüt halinde açıklıyoruz. Söz verdik taahhütler veriyoruz ama değerli Siirt ben bu kadar sözü saydım ama kolay kolay da söz vermem ama verdiğimiz her sözü de tuttuk bugüne kadar çok şükür. Allah nasip etti.
Şimdi… Söz alma sırası bende. Ben de Siirt’ten söz istiyorum.
Maalesef gençler işsiz biliyoruz. Ama iş için yatırım lazım. Yatırım için güven lazım. Engelli vatandaşlarımız için hem devlet hem de özel sektör engelli çalıştırmak zorunda ama bakıyorsun devlet kadrolarında engelli kadroları hep boş. Ne yapıyorlar. Almıyorlar.
Biz bunların hepsini gerçekleştireceğiz. Kanunun gereği çünkü.
Söz alma sırası bende. Ben de Siirt’ten söz istiyorum.
Soruyorum şimdi, Siirt hazır mısın?
Hazır mısın Siirt?
Adalet için hazır mısın Siirt?
Özgürlük için hazır mısın Siirt?
Zenginlik için hazır mısın Siirt?
Sofradaki ekmeği büyütmek için hazır mısın Siirt?
DEVA Partisi’ni iktidara taşımaya hazır mısın Siirt?
DEVA Partisi’ni iktidara taşıyacak mısın Siirt?
Siirt kararını vermiş. Ben sözümü aldım.
Komşularla bir barışıp bir küsersen bir gün eser gürler bir gün peşinden koşarsan bir gün zalim deyip bir gün kucaklarsan Türkiye’nin dış ilişkileri bozulur. Sınır kapılarıyla ilgili sorunlar da büyür.
Bunun çözümü sapasağlam bir dış politikadan geçiyor. Dostlarınızı çoğaltmaktan geçiyor.
Dışarda düşman aramayıp dışarda dostları çoğaltmaktan geçiyor.
Bu iktidar kendi içerdeki desteğini toparlayabilmek için dışarda her gün düşman gösteriyor.
Düşman gösterdiği ülkelerle arayı bozuyor.
Ondan sonra ticaretimiz bozuluyor ekonomi bozuluyor. Sonrada peşinen koşuyor.
Zalim dediklerinin katil dediklerinden para istiyor.
Sudi Arabistan. Cinayeti işledin diye bağırıp durmadı mı? Sonra ne oldu mavi halıları serip karşılamadı mı?
Baktı ki para gelmiyor geçen gün Maliye bakanını göndermiş. Ne konuştular bilmiyoruz ama ‘Bizim paralar ne oldu’ demiştir herhâlde. Bu ülke büyük ülke.
Siz Merkez Bankası’nın arka kapısından cayır cayır döviz rezervini yakın. 130 milyar dolar diyorduk ya rakam şimdi 205 milyar dolar oldu.
Yılbaşından bu yana 75 milyar dolar daha sattılar yahu.
Yazık günah. Gizli saklı yapıyorlar.
205 milyar doları arka kapıdan boşalt, git Birleşik Arap Emirliklerinden, Sudi Arabistan’dan para diye dolaş dur. Yazıktır günahtır bu ülkeye.
Çünkü böyle ikili anlaşmalarla, ülkeden ülkeye alınan kredilerle borç alan emir arkadaşlar. Çok açık.
Uluslararası finans piyasalarından bir ülke borçlanır. Ama gidip de tek bir ülkeden borç para için peşlerinde koşuyorsan o borcu alan ayrın emir alır, talimat alır bunu böyle bilin yahu. Yazık.
Çözüm için, demokrasi için, Türkiye için canla başla çalışacak mısın Siirt?
Çalışınca olur, çalışan başarır. Ama dosdoğru çalışmak lazım.
Ben sözümü aldım! Siz hazırsanız, biz de hazırız.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, selamlıyorum. Ailelerinize dostlarınıza gönü dolusu sevgilerimi selamlarımı hürmetlerimi iletmenizi özellikle rica ediyorum.
Sağ olun, var olun.