Akçakoca İlçe kongresi
DEVA Partisi!nin değerli genel merkez kurul üyeleri, Düzce il teşkilatımızın çok kıymetli başkanı, Akçakoca ilçe teşkilatımızın çok değerli başkanı, Siyasi partilerin kıymetli temsilcileri,
Değerli teşkilat mensuplarımız, Sevgili hemşehrilerim,
Türkiye’nin farklı illerinden gelip bugün bizlerle beraber olan saygıdeğer konuklarımız,
Ulusal ve yerel basınımızın değerli mensupları,
Ekranları başında ve sosyal medya hesaplarımızdan bizleri izleyen tüm vatandaşlarımız;
Hepinizi en içten duygularımla selamlıyor,
Akçakoca ilçe teşkilatımızın birinci olağan kongresine hoş geldiniz diyorum.
*****
Yaklaşık dokuz ay sonra yeniden Düzce’deyiz.
O günden beri Türkiye’yi kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına adım adım gezmeye devam ediyoruz.
Ülkemizin her bir köşesine DEVA damlalarını yayıyoruz.
Her kesimden vatandaşımızın bizlere derdini can kulağıyla dinliyoruz. Kongremizi biraz gecikmeyle başlattık. Çünkü Akçakoca merkezde dertli vatandaşlarımızla karşılaştık. Onları dinledik. Memleketimizin resmini detayıyla anlamaya çalışıyoruz. Vatandaşlarımızla buluşuyoruz.
Gençlere, kadınlara, işçiye, esnafa, çiftçiye, emekliye, memura kulak veriyoruz. Bir dokunuyoruz, bin ah işitiyoruz.
Ne görüyoruz, biliyor musunuz arkadaşlar?
Türkiye’de adaletsizliğin büyüdüğünü görüyoruz.
Hayat pahalılığını görüyoruz. Geçim sıkıntısını görüyoruz.
İşte bu nedenle,
Ülkemizin üstüne çöken kara bulutları dağıtmak için, DEVA Partisi’ni her geçen gün daha fazla büyütüyoruz.
Çünkü bizim bir iddiamız var, arkadaşlar. Biz iddialı bir hareketiz. İddia ediyoruz;
Gençleri kaygılandıran tüm sıkıntıları en kısa sürede ortadan kaldırırız. İddia ediyoruz;
Eğitimden sağlığa, dış politikadan hukuka kadar her alanda yapacağımız reformlarla, Türkiye’yi imrenilen bir ülke haline getiririz.
İddia ediyoruz;
Ekonomik darboğaza son veririz. Bu milletin hayat standardını yeniden yükseltiriz.
Ve bunların hepsini kısa zamanda yaparız. Ve yapacağız.
Akçakoca’dan Şemdinli’ye, Kars’tan Edirne’ye, Antakya’dan Çerkezköy’e, İzmir’den Çankırı’ya kadar, ülkemizin dört bir yanındaki deva kadroları bunu yapacak.
*****
Değerli arkadaşlar,
Geçen gün biliyorsunuz orta vadeli program açıklandı. Yani önümüzdeki 2021 2022 2023 yılını kapsayan ekonomik programını ilan etti. Hem de bunu Sayın Cumhurbaşkanı kendisi kamuoyuna açıkladı.
Tabii baktık program çok süslü püslü laflarla açıklanıyor.
Progrogramda ne var? Neler açıklanmış şöyle bir dinleyelim. Bakın ne diyor?
Video-1 “Istikrarlı, dengeli, gelir dağılımı adaletini gözeten bir büyüme yapısını tesis edeceğiz.”
Herhalde bu bir itiraf.
Yani “şimdiki büyüme yapımız istikrarsız ve dengesiz” diyor.
“Şu an gelir dağılımı adaletini gözetmeyen bir büyüme yapısındayız.” Diyor.
“Millet değil, ülke değil, sadece çevremdeki üç-beş kişi büyüyor” diyor. Bu açıklanan program adeta şu anda yaşananlar itirafı niteliğinde.
“İnsanları yoksullaştırdım” diyor.
Tüm ülkeyi yoksullaştırdığını, istikrarın olmadığını, dengesizliği itiraf ediyor. Bakın, başka ne diyor?
Video-2 “Program dönemi boyunca para ve maliye politikalarının eş güdümünü güçlendirmek, mal ve hizmet piyasalarında verimliliği artırmak suretiyle enflasyonun kalıcı olarak tek haneli seviyelere inmesini hedefliyoruz”
Şimdi enflasyonu tek haneye biliyorsunuz, biz düşürdük. Hem de iki yılda düşürdük. 34 sene iki haneli, üç haneli giden enflasyonu tek haneye indirdik ve paradan 6 sıfır attık. Ne zaman gerçekleştirdik bunu? 2004 yılında gerçekleştirdik. 2004 yılında tek haneye indirdiğimiz enflasyonu taa 2024 yılı hedefini yine tek hane olarak gösteriyor. Ya biz 20 sene önce onu yaptık. 20 sene önce bunu gerçekleştirdi. Ama anlamadılar arkadaşlar sorun orada. Bu enflasyon nasıl düştü, nasıl oldu da tek haneye indi? inanın anlamadım. Çünkü işi bilen ve dürüst bir ekip işin başında bütün kadroları öyle oluşturduk. Aklın, bilimin gereğini yaptık. Akıl dışı tezlerle hareket etmedik. “Benim iddiam budur” diye bir şey söylemedik. Akıl ne diyorsa bilim ne diyorsa onu yaptık. Onun için başarılı olduk.
E, Sayın Erdoğan,
Enflasyon hedefi zaten yıllardır yüzde 5’ti.
Bu hedefleri tutturamadınız.
Kötü yönettiğiniz için sürekli enflasyon beklentinizi çift hanelere artırdınız. Şimdi de bu programla beraber enflasyon hedefini yüzde 8’e çıkarttınız.
“Enflasyonun tek haneli seviyelere inmesini hedefliyoruz” diyorsunuz da siz hedefinizi yükseltmişsiniz. Ancak daha yüksek bir enflasyona ulaşabileceğinizi söylüyorsunuz.
Ben ve arkadaşlarımın iş başında olduğu yıllarda, çift hanede seyreden enflasyonu iki yılda tek haneye düşürdük.
Siz aldınız; hem faizi, hem kuru, hem de enflasyonu patlattınız.
Kelimeleri değiştirebilirsiniz ama gerçekleri değiştiremezsiniz. Ekonominin gerçeğini bu millet görüyor. Siz ne açıklarsanız açıklayın ne söylerseniz söyleyin. “Ekonomi şahlandı” diyorlar. “Yüzde 21 büyüdük” diyorlar. Türkiye birkaç şehir merkezinde çarşıda şöyle 10 esnafa sorsun. Düzce’de 10 esnafa sorsun. Gitsin İzmir’de 3 tane esnafa sorsun, Şanlıurfa’da 3 tane esnafa sorsun. Gerçekleri görecekler ama görmek istemiyorlar.
Allı pullu sözlerle kimseyi kandıramazsınız. Hele hele ekonomi gibi herkesin içinde yaşadığı hissettiği eline çantasını alıp da alışverişe çıkan tüm vatandaşlarımızın bildiği gerçekleri ekonomik programla değiştiremezsiniz.
Şundan birkaç sene öncesine dek ben ve arkadaşlarımın çabalarıyla yaşadığımız refahı unutturamazsınız.
O Gençlerimizin harçlık biriktirerek Avrupa Turu yapabildiği döneme herkes hatırlıyor. Emeklerimizin 6 aylık maaşını biriktirip bir haftalığa farklı Avrupa ülkelerine tatile gidebildiğini herkes hatırlıyor.
1 yıllık maaşının toplamıyla bir otomobil alabildiğini herkes hatırlıyor, bunu unutturamazsınız. Şu anda güç kuvvet yetiyor mu? Vatandaşlarımızın büyük bir ekseriyet için artık bu fiyatlara ve bu gelir seviyesine ömür boyu bir araba almak, sifir araba almak artık hayal. Satın alma gücü çok düştü memlekette, fiyatlar çok hızlı artıyor ama gelir o kadar artmıyor.
Devletin açıkladığı resmi enflasyon yüzde 19, değil mi? Biz esnafa soruyoruz. “Geçen sene kaça alıyordun, bu sene kaça alıyorsun? Geçen sene kaça satıyorsun, bu sene kaça satıyorsun?” diye soruyoruz. En az yüzde 30, 40, 50, %100. Çiftçimiz tarımla uğraşan herkes biliyor.
Burada, Cumayeri'ne uğradık. Akçakoca'da, Düzce'nin farklı ilçelerinde fındık üreten bütün çiftçimiz, “Gübre geçen sene kaç aydı bu sene kaça” gayet iyi biliyor. çünkü parayı veriyor hem de cebinden veriyor. Çünkü bunlar alıştılar artık cepten fazla bir harcama yok.
Geçen Ankara'da Perdeciler Çarşısı'nı gezdik. “Geçen sene 5 bin liraya bir evin perdesi yaparken bu sene aynı evin perdesini 11 binden aşağı yapamıyoruz” diyorlar. Şu anda Türkiye'de devleti yönetenlerin kaç tanesi evine mesela bir perde yaptırdı, son 10 yıldır bilmiyorum. Muhtemelen hiç ellerini ceplerine atmalıdır, lojmanlar, imkanlar, saraylar onlara artık saymıyoruz, böyle gidiyor.
Ve değerli arkadaşlar bakın şu anda Merkez Bankası'nın faizi yüzde 19. Yüzde 19, Avrupa'nın en yüksek faiz, dünyadaki 7. yüksek faiz. Biz yıllarca faiz ödemelerinin bütçede 50 milyar lira civarında seyrettik, 50 milyar.
Bu sene devletin bütçesindeki faiz ödemesi 180 milyar lira, program açıkladılar. Gelecek yıl için ne kadar faiz ödemesi koymuşlar biliyor musunuz bütçeye? 240 milyar lira faiz ödemesi koymuşlar, gelecek sene 2022’ye. Bir sonraki sene 2904 milyar koymuşlar. Yazık günah. Çünkü bu yılki yüksek faizin bedeli bütçede gelecek sene deniyor.
2018 seçimlerinden önce Sayın Erdoğan ne diyordu “bana yetki verin, bu enflasyonda faizde nasıl düşürür? ben göstereceğim” demiyor muydu? Faizler yüzde 6 -7 iken o dönemin tertemiz bürokratlarına faizcilikle suçlamıyoruz. Bunlar faiz lobisinin adamı diye Sayın Erdoğan'ın kontrolündeki gazeteler, televizyonlar yazıp çizmiyor muyuz? Faiz yüzde 6-7 iken, yıllık faiz ödemesi bütçede 50 milyar lirayken, eski parayla 50 katrilyon yeni para 50 milyardan bahsediyoruz. Bu yıl 180 milyar, 180 katrilyon eski parayla. Bu ne biliyor musunuz? Nasıl büyük güzel para. 180 milyara değerli arkadaşlar, bugün tam 5 bin tane yangın söndürme uçağı alıyorsunuz. Bakın 5 tane değil 5 bin tane olacak. Tanesi 200 bin liradan tam 800 bin tane otomobil alabiliyorsunuz. Ayağınızı yerden kesecek sıfır bir arabayı bugün alabiliyorsunuz o paraya, bundan 800 bin tane. Paraya bak.
180 miller yetmiyor gelecek senenin bütçesine 240 milyar lira koymuşlar. Ödenek. Bir sonraki sene 290 milyar.
Ben buradan Sayın Erdoğan'a sormak istiyorum, “bu faizler yüzde 6 7 iken sizin kontrolündeki gazeteler, köşe yazarları, o dönemin tertemiz bürokratların da siz faizi binada mısınız?” diyorlardı. Peki ben şimdi bu faizi yüzde 19'da tutanlara soruyorum siz kimin adamısınız?
Faizler yüzde 6 -7 iken “yüksek faiz vatanı satmaktır” diyordu Sayın Erdoğan. Yüzde 6 -7 faiz yüksek faiz ise bu faiz vatanı satmaksa, yüzde 19 faiz nedir? Buyurun bunun tanımını siz koyun şimdi diyorum.
Bakın arkadaşlar bugün Merkez Bankası'nın faizi yüzde 19 ise bunu o noktada tutan Cumhurbaşkanı'nın kendisi başkası değil.
Merkez Bankası başkanlarının birini alıp ötekisini değiştirmiyor mu? “Bu laf dinlemiyordu, söz dinlemiyor” diye kaç tane Merkez Bankası başkanı değiştirmedi mi? şu andaki Merkez Bankası Başkanı madem lafı sözü dinleyen bir Merkez Bankası, Niye talimat vermiyorsunuz, niye düşürtmüyorsunuz faizi? Niye faiz yüzde 19?
Değerli arkadaşlar, bir ülkenin kötü yönetiminin faturasını nerede görürsünüz biliyor musunuz? Yüksek enflasyonda ve yüksek faiz de görüşürüz. Yüksek enflasyon alışverişe giden bütün vatandaşlarımızın hissettiği bizzat yaşadığı bir sorundur. Kötü yönetimin bedelini maalesef vatandaşlarımız işte alışverişte görür, enflasyon olarak görür. Yine kötü yönetimin sonucu yüksek faizdir. Faiz bir sonuç. Sayın Erdoğan yıllarca ne dedi? “Faiz sebep enflasyon sonuç” dedi. Faiz sebep ise indirsin faizi enflasyonda insin. Niye indirmiyor?
Faiz, yüksek faiz, kötü yönetimin bir sonucu ve bu kötü yönetimi sonucunu biz millet olarak ayrıca ödüyoruz. Alışverişe çıktığınız zaman sadece yüksek fiyatlar olarak enflasyona maliyet ödemekte O ağır maliyeti yüklenmekle kalmıyorsunuz birde sizden toplanan bütün vergiler, içtiğimiz sudan, yaktığımız
elektrikten tüm alışverişten de devletin topladığı vergilerden. Bu yıl 180 milyar da gelecek sene 240 milyon, sonraki sene 290 milyar lira faiz ödeyecek olan şu andaki hükümet. Şu andaki hükümette tek yetkili kim? Tek sorunlu kim? Sayın Erdoğan. Bu faizi ödüyor. Milletten topladığı vergilerle bunu ödüyor. Beğenmiyorsa düşürsen faizi, düşürsün faiz ödediklerini, 3 sene 3 ay oldu. 2018 seçimlerinden bugüne kadar 3 sene 3 ay geçti. Siz ne yaptınız bugüne kadar? Ne yaptınız?
Bakın değerli arkadaşlar,
Yine bu orta vadeli programda kişi başına düşen milli gelir hesapları var ve önümüzdeki yıllar için hedeflerini yazmışlar. Şimdi geçmişten bugüne şöyle milli gelir, kişi başına düşen milli gelir tablosunda beraberce bir ekranda görelim.
Bakın 2002’den başlıyor 2023'e kadar geliyor. 2022 de rakam ne kadar? 3608 dolardan biz devralmamışız, 3608 dolar. Bunu almışız 2008’de 11 bin doların üzerine taşımışız, 11 bin doların üzerine. Daha sonra küresel kriz geliyor ve küresel krizde bir miktar düşüş yaşanıyor.
O dönemde ben Dışişleri bakanıyım Avrupa Birliği işleri ile uğraşıyorum. Ekonomiye başka bir ekip o zaman getirdiler ve küresel krizle ilgili ciddi sorunlar yaşandı.
Daha sonra bana dediler ki “Tekrar ekonomide ihtiyaç var, sen tekrar gel ekonominin başına geç.” “Ama bir şartla” dedim. “Ben kendi ekibi kuralım ve öyle devralırım bunu. Yok istemiyorsanız da zaten yolumuz bu kadarmış, ayrılırım” derim. Ve 2009'da ben istifa dilekçemi verdim. Sonuçta konuştuk anlaştık. Kendi ekibimi kurdum ve hızlı bir şekilde çalışmaya başladık.
Bakın rakamlara, merdiven gibi yükseliyor, yükseliyor. 2013'te milli gelirimiz zirveye ulaşıyor. Kaça çıkıyor? 12.582 dolara çıkıyor, Yıl 2013. Daha sonra 2014, 2015 bizim artık ihtilaflı yıllarımız. Yani biz doğruların mücadelesini verirken maalesef o dönem başbakan olan Sayın Erdoğan'ın bize mâni olmasıyla uğraştığımız yıllar. Siyasi etik yasasını çıkartmak için mücadele ettiğimiz yıllar. Bakin 2014, dikkat edin artık içeride kavga var, 2014. Kavganın sonucu milli gelir biraz düşüyor. 2015'te zaten ben biliyorsunuz ayrıldım, ikimizde beraber ayrıldık. 2015'te rakamı görüyorsunuz ondan sonra ne oluyor izliyorsunuz değil mi? Şu anda buradayız. Şu anda bulunduğumuz nokta bakan bu ortada, 8599 dolar. 8599 rakam bu.
Şimdi yeni açıkladıkları orta vadeli programa bakıyoruz. Meşhur 2023 hedefi var,2023. 2023 için ne hedefliyorlar biliyor musunuz? 10700 Dolar. Bu niye önemli, 10700? Daha 2, 3 gün açık önce açıkladıkları orta vadeli program arkadaşlar 2023 hedef,10700.
Biz o 12500 dolar yakaladığımız yıl yani 2013 yılında dedik ki “ya biz bunu yakaladığımıza göre 2023 yılında da rahat 25000 doları yakalarız” dedik ve hedefi koyduk. Bizim iş başında olduğumuz dönemin 2023 hedefi 25000 dolar arkadaş. Şu andaki hükümetin hedefi kaç 10700. Farklı görüyorsunuz değil mi? kötü yönetimin bir ülke ne kadar büyük bir maliyet oluşturduğunu görüyorsunuz.
Ben iddialı konuşuyorum. Bakın Türkiye nasıl 2002-2007 döneminde doğru düzgün yönetildiği ise nasıl 2009-2013 döneminde düzgün yönetildiğiyse, düzgün yönetildiği dönemde merdiven basamağı gibi tık tık tık tık tık Milli gelir yükselirken, tablo da yükseliş hızına bakın. Düzgün yönetim zenginleşiyoruz, düzgün yönetin zenginleşiyoruz, kötü yönetim fakirleşiyoruz bu kadar basit. Hesap ortada, çok basit.
2023 yılı için 10700 dolar hedef koyuyoruz diye övünüyorlar, biz 2008’de 11000 dolar yakalamışız. 2008’de 11000 dolar. 2008’de 11000 dolarlık milli gerilim yaşayan bu ülke 2023'te ancak 10700 dolarlık milli gelir sözü veriyorlar. Programları bu, ufukları bu, hedefleri bu. 2023 yılında 2008 yılında bile yiyeceklerini itiraf etmiş durumdalar. Şu en son açıkladıkları orta vadeli programın özü bu. Diyorlar ki biz 2020 3'te Türkiye 15 sene öncesine bile götüremeyeceğiz diyorlar. Bunu ekonomi yönetimi.
Sayın Erdoğan ne diyor “ben ekonomistim, benim alanım ekonomi” diyor, değil mi? Sonuç bu, gerçekten yazık. Değerli arkadaşlar ülke maalesef bu koskoca ülkenin hedefleri artık küçültüldü.
Bu program neyin itirafı biliyor musunuz aynı zamanda, arkadaşlar? “Ali Babacan ve arkadaşlarının işin başında olduğu ortak aklın çalıştığı dönemdeki başarılara belki ancak yakalarız bir kısmını 2023’te.” Bu onu demenin itirafı başka bir şey değil.
Ben açıkça söyleyeyim, bakın bunların hepsi hedef. Tabloda ki şu son üç tane basamak bunlar hedef. Ulaşıp ulaşamayacakları daha belli değil. Hedef olarak açıklıyorlar. Her yıl her yıl şu rakamlar düşüyor ya her yıl bunun çok daha üstünde rakamları hedefler hiçbirisine tutturamadılar. Enflasyon da çok küçük rakamlar hedefledir hiçbirisini tutturamadılar, milli gelirde yüksek rakamlar hedeflediler hiçbirisini tutturamadılar.
Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi başladığı günden bugüne, yani partili Cumhurbaşkanı, akraba Bakan el ele verip ülke yönetimini ele geçirdiklerinden bu yana ülkenin bilançosu ortada, zarar zarar zarar. Devamlı eksideyiz.
Değerli arkadaşlarım, o bizim dönemin vefa seviyesini bizim dönemin güzel sonuçlarını bir daha elde edemezler. Çünkü o dönemde o dönemde sadece iyi bir ekonomi yönetimi yoktu. Aynı zamanda hukuk ve adalet konusunda ciddi bir kaygı vardı. Türkiye'nin bir Avrupa Birliği süreci vardı. Bu arkadaşınız aynı zamanda Türkiye'nin ilk Avrupa Birliği Bakanı biliyorsunuz. İlk Avrupa Birliği baş müzakereciyim Türkiye'nin. O dönemde her alanda ama başta da hukuk adalet alanında biz Türkiye'yi Avrupa Birliği standartlarına yükseltmenin mücadelesini verdik ve önemli başarılar elde ettik. Bir yandan ekonomide doğruları yaparken bir yandan da her alanda ülkemizi Avrupa Birliği standartlarına yükseltmenin mücadelesini verdik. Onun için bu başarı elde ettik. Şu anda ki ülke yönetenlerin zihninde hukukmuş, adaletmiş böyle bir şey yok. Hukukun üstünlüğü diye bir şey yok akıllarında. Anayasanın, yasaların kendileri için bağlayıcı olduğuyla ilgili en ufak bir hissiyatları yok. Her gün siz hukuku çiğnerseniz. Her gün memlekette ki adaleti ayaklar altına alacak şekilde bir tarzda bu ülke yönetirseniz ekonomide ancak hayal görürsünüz, hayal.
Ve Sayın Erdoğan o dönemin başarıları sizin için bir hayalden öteye geçemez. Vaktiyle meşhur bir laf vardı biliyor musunuz? Ne diyordu, “hayaldi gerçek oldu” diyordu değil mi? Gerçekten ancak hayal ederler böyle şeyleri. Ama düzgün bir ekip, işi bilen bir ekip, ortak akıl, o hayaller gerçek oldu doğru. Ama su anda sizin bu kötü yönetimiz yüzünden ancak şunu diyebilirsiniz “gerçekti hayal oldu. Diyeceğiniz bu. Bunun dışında başka bir şey söylemezsiniz.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bakın, eylül ayına geldik.
Önümüz kış. Havalar soğuyor.
İnsanlar kış aylarını nasıl geçireceklerini düşünüyorlar.
Asgari ücretli bir aile için maaşın en az dörtte biri doğal gaza ve elektriğe gidecek.
Millet kara kara düşünüyor.
Gençler, “hoşça kal kavun karpuz ayları, hoş geldin şemsiye. Sana da selam doğal gaz faturası” diye kara mizah yapıyor.
Ev kirası, okul masrafları, mutfak giderleri derken pahalılık milletin omzuna çökmüş durumda.
Tablo bu.
İşte bugün Akçakoca’dayız.
Daha geçen sene, şurada, Karadeniz açıklarında tarihin en büyük doğal gaz keşfini yaptıklarını söylemişlerdi, değil mi?
Yandaş medyada manşetler atmışlardı.
Gazetelerine büyük puntolarla “Türkiye’nin enerji çağı” yazmışlardı.
“130 yıllık hayal gerçek oldu” yazmışlardı.
Ama bakıyoruz;
130 yıllık hayal 130 gün geçmeden unutuldu.
Ama doğal gaza gelen zam hiç unutulmadı.
Sözde doğal gaz keşfinden bu yana zam üstüne zam, zam üstüne zam.
Bir yandan “en büyük keşif” diye göz boyadılar, diğer yandan doğal gaz zamlarıyla insanların cebini boşalttılar.
Bir de şu milletin alın teriyle, emekleriyle biriken devlet parasını o keşfin PR faaliyetlerine harcadılar.
Akraba bakan ile canlı yayında şov yaptılar. Millet açlıktan kırılırken milletin parasını ne olduğu belli olmayan bir şova harcadılar.
Sonuç; sıfır.
Sonuç; elektriğe de, doğal gaza da zam.
*****
Değerli arkadaşlar,
Sayın Erdoğan önceki gün bir tweet atmış.
Bakın ne diyor:
“Enerjide ülkemizi inşallah daha da ileri götüreceğiz. Bize güvenin.” “Bize güvenin” diyor.
Kuru kuruya “güvenin” demekle güven olur mu arkadaşlar?
Bir bakalım nasıl güveneceğiz?
Taraflı cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimizden beri elektriğe tam yüzde 168 zam yapıldı.
Son bir yılda yapılan zam oranı yüzde 29.
Sırf bu yıl sanayi, ticarethane ve tarımsal sulama tarifelerinde yapılan zam yüzde 22.
Şimdi “bize güvenin” diyor.
Bu tabloda neyin güveni var? Pahalı enerji kullanacağımıza mı güvenelim? Zam üstüne zam yapacaklarına mı güvenelim?
Madem yerli elektrik üretimine geçildiyse, neden hâlâ zam üstüne zam yapılıyor?
Şahlanıyormuş hani ekonomi, bu şahlanış neden milletin üzerindeki yükü hafifletmiyor?
Daha geçen gün adanalı bir çiftçi kardeşimiz isyan etti. Duydunuz mu? Kaç para elektrik gelmiş biliyor musunuz? 155 bin lira. Akıl alır gibi değil.
Ama değerli arkadaşlar yaşadıkları şatafatın, israfın içinde halkın sesini duyamıyorlar.
Onlar duyamıyor ama biz duyuralım.
Video-3 “Ben fabrika mı çalıştırıyorum? Ankara’yı mı yönetiyorum? İstanbul’u mu yönetiyorum? Ben 7 çocuk babasıyım. Gece gündüz tarlada yatıyorum. Hakkımı istiyorum, hakkımı!”
Buradan iktidarın büyüklü küçüklü ortaklarına sesleniyorum. Duydunuz mu vatandaşımızın feryadını?
Halkın içine çıkamıyorsunuz, bari sayemizde görün bu milleti düşürdüğünüz hâli.
Ama değerli arkadaşlar,
Biz; tüm bu yoksulluğa, hayat pahalılığına, israfa, milletin alın terini çar çur etmeye son vereceğiz.
İktidardaki büyük ortakla da, krizlerin ortağı küçüğüyle de,
Geminin dümeninde olan 28 Şubatçı küçüğün küçüğüyle de, Yolun sonuna geldik.
Önümüze gelecek ilk sandıkta hepsiyle vedalaşacağız ve Emaneti teslim alacağız.
DEVA partisi kadroları olarak en kısa zamanda özgür ve zengin bir Türkiye’ye kavuşacağız.
İsrafı, şatafatı ve verimsiz kamu harcamalarını sonlandıracağız.
Bütçede öngörülebilirliği ve şeffaflığı artıracağız.
Ayakları yere sağlam basan, tutarlı ve güven veren adımlarla ilerleyeceğiz.
Bu sayede ülkemizi, layık olduğu o refah dolu günlere yeniden kavuşturacağız. İşsizliği azaltıp, istihdamı artıracağız.
Kimse yarınlarını kara kara düşünmek zorunda kalmayacak.
Gençler ülkeden kaçmanın yollarını aramayacak.
Tüm bunları hep beraber yapacağız.
Buna yürekten inanıyorum.
Ben buna inanıyorum,
Çünkü artık Türkiye’nin DEVAsı var! Düzce’nin DEVAsı var!
Çünkü artık Akçakoca’nın DEVAsı var! Ve biz,
Demokrasi ve Atılım için hazırız. Hepinize tek tek teşekkür ediyor, Sağ olun, var olun diyorum.