Siverek Halk Buluşması
Hoş bulduk arkadaşlar hoş bulduk.
Merhaba Siverek!
Merhaba Şanlıurfa!
Kültürün, tarihin, güzel insanların şehri merhaba!
Peygamberler diyarı merhaba!
Bu, tarihi buluşmamıza hoş geldiniz dostlar, hoş geldiniz!
Bu ne güzel coşku!
Bu ne güzel heyecan!
Bugün Siverek’te inşallah çok önemli bir başlangıcın arifesindeyiz.
Bugün üç şehrin kesiştiği noktadayız.
Adıyaman’ın, Diyarbakır’ın, Urfa’nın buluştuğu coğrafyadayız.
Buraya Siirt’ten geldim. Öncesinde İstanbul’daydım.
Ondan evvel Ankara.
Antep’teydim, Maraş’taydım, İzmir’deydim, Kayseri’deydim, Gebze’deydim, Zonguldak’ta, Tekirdağ, Balıkesir…
İl il dolaşıyoruz.
Yarın ise inşallah Sivas’tayız, Bursa’dayız.
Şehir şehir dolaşıyoruz.
Size gittiğim tüümm şehirlerden demokrasi selamını getirdim.
Sizlere her yerde gördüğüm demokrasi heyecanını getirdim.
Siverek demokrasinin sesini duyuyor musunuz?
Artık yaklaşıyor değil mi?
14 Mayıs inşallah kaybedeni olmayan zaferi kazanacağımız gün olacak.
Bu öyle bir zafer olacak ki kaybedeni yok. Herkes kazanacak.
Demokrasi kazanacak demokrasi.
Değerli arkadaşlar,
Ülkemizin sorunları büyük.
Bir krizden başka krize savruluyor ülkemiz.
Ama bu krizi en çok hissedenler de burada Siverek'te tarımla hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız.
Çiftçimiz şu son yıllarda hiç bir zaman yaşamadığı sıkıntıyı yaşıyor. Hepsinin farkındayız.
Peki, nasıl çözeceğiz? Bakın bizim tarımla ilgili çiftçilerimizle ilgili hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızla ilgili bütün hazırlıklarımız tamam.
Tam 50 maddelik eylem planı açıkladık 50 madde. Size sadece 5-6 tanesini sayacağım.
Size sadece 5-6 tanesini sayacağım.
Ne yapacağız?
Bir, Gübre maliyeti var ya gübre bu gübre maliyetinin tam yarısını %50'sini devlet olarak biz karşılayacağız.
İnşallah birleşe birleşe kazanacağız.
Tüm Türkiye birleşiyoruz tüm Türkiye.
Çünkü kazanan Türkiye olacak nihayetinde.
Gübre ile bitmiyor.
Gelelim bir başka önemli maliyete.
Yem.
Hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın yem maliyetinin tam yarısını %50'sini yine devlet olarak biz karşılayacağız.
Bunu biz sadece DEVA Partisi olarak değil 6 parti ortak taahhüt ettik. Hep beraber ortak taahhüdümüz haline geldi.
Bitmedi.
Elektrik değil mi?
En önemli maliyetlerden bir tanesi.
Çiftçimize özel tarıma özel elektrik de çok daha düşük bir tarife uygulayacağız.
Mazot.
Mazotun üzerindeki vergiyi biz çiftçimize iade edeceğiz.
Yetmedi su. Söz verdik sadece Deva Partisi olarak değil millet ittifakı olarak 6 parti olarak söz verdik.
Türkiye'deki bütün sulama yatırımlarını bütün barajları göletleri ishale haklarını kapalı basınçlı su dağıtım sistemlerini damlama sulama sistemlerini tamamını ama tamamını iktidarımızın ilk 5 yılında tamamlayacağız.
Böylece toprağı suyla buluşturacağız.
Böylece verimi artıracağız.
Bunlar enflasyonla mücadeleyi bilmiyor.
Şu an Türkiye'de enflasyon yüksek mi yüksek.
Vatandaşlarımız gıda ürünlerini çok daha pahalı alıyor mu alıyor.
Ete süte yumurtaya dünya kadar zam geldi mi geldi.
Ama bunu düşürmenin yolu gidip marketlerdeki etiketlerle savaşmak değil bunu düşünmenin yolu bizim çiftimizin maliyetlerini aşağı doğru çekmek.
Enflasyonu kaynağından öldüreceksin.
Verimliliği artıracaksın suyu toprakla buluşturacaksın.
Çiftçimizin maliyetini düşüreceksin ki çiftçimizin yüzü gülsün.
Aynı zamanda ürünü daha uygun fiyata tüketiciye iletebilsin.
Formül burada formül.
Bunlar bakın bilmiyor. Bilmedikleri için bu ülkede enflasyon arttı.
Bilmedikleri için bu ülkede çiftçimiz şu an sıkıntı çekiyor.
İş bilenin kılıç kuşananın.
Bir başka madde.
Çiftimizin borcu çok değil mi?
Biz ne yapacağız? Biz çiftimizin her türlü borcunu adı TEDAŞ olsun MEDAŞ olsun Ziraat Bankası olsun Tarım Kredi olsun fark etmez.
İlk önce bu borcun üzerindeki faizi şöyle bir sileceğiz. Borcun köpüğünü bir alacağız. Ana parayı bırakacağız.
Yetmedi iki yıl ödemesiz ana parayı uzun takside yayacağız.
Böylece çiftçimiz sırtındaki o borç yükü var ya borç yükünü şöyle bir kenara koyacak bir rahat edecek.
Şöyle belini doğrultacak çiftimiz inşallah.
Yetmedi işini görebilmesi için ilave finansman imkanları ilave kredi imkânı sağlayacağız.
Başka türlü bu sorunu çözmek mümkün değil.
Hem birikmiş borç sorununu çözeceğiz hem de sürekli devam eden bu maliyet sorununu çözeceğiz inşallah.
Ve en önemlisi su soruları çözeceğiz su su...
Bitmedi.
Soğanın kilosu 30 lira olunca bir karton yumurta 90 lira 100 lira olunca 1 kilo kıyma 300 lirayı geçince zaten artık o iktidara güle güle deme zamanı geliyor.
Siverek'te güle güle diyor Urfa'da diyor bütün Türkiye güle güle diyor.
Biz Siverek ile gurur duyuyoruz biz Siverek’in güzel insanlarıyla gurur duyuyoruz.
Bakın arkadaşlar sorunlar büyük hepsini biliyoruz ama bu sorunları çözmek için ne lazım?
Öncelikle dürüst ve ehil kadrolar lazım.
Devleti yöneten kadroların hem işini bilmesi lazım hem de dürüst olması lazım.
Şimdi diyorlar ki 'bu işi bilir' ben soruyorum dürüst mü?
Çünkü işi biliyorsa ama dürüst değilse onlar çok kötü çarpıyor.
Dolayısıyla ne yapmak lazım.
Hem işi bilmesi lazım hem de dürüst olması lazım.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yememesi lazım.
Bakanlar, üst düzey bürokrasi tamamını böyle düzgün insanlardan oluşturmak gerekiyor.
Bunun hepsi var.
Şöyle 6 partiyi bir araya getirdiğimizde pırlanta gibi insanlar var.
Her konuda ama her konuda işin ehli insanlar var. Onun için derhal yapacağınız ilk iş kadroyu temiz dürüst ama işin ehli insanlarla değiştirmek.
İlk iş bu.
Tabii ki istişare edeceğiz tabii ki adaletle yöneteceğiz bunlar yönetimin temel ilkesi.
Hira Nur ne dedi?
‘Güven’ dedi ‘güven’ değil mi.
Çünkü güven olmayınca olmaz.
Hele hele bir ülkenin ekonomisi güven oluşturmadan asla düzelmez.
Ben böyle deyince gençler soruyorlar diyorlar ki, 'başkanım şu güven nasıl oluşur bir anlat hele' diyorlar.
Ben de diyorum ki gençler dinleyin bir dakikada 8 maddede size özetleyim.
Güven nasıl oluşacak?
1-konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Enflasyon %100'ü geçmişken TÜİK'e%40 enflasyon açıklanmayacaksın. Konuşunca doğruyu söyleyeceksin.
2-Söz verince tutacaksın.
3-Emanete hıyanet etmeyeceksin.
4-Devlet yönetiyorsan her zaman adaletle hareket edeceksin.
5-Ehliyetli liyakatli dürüst kadrolarla çalışacaksın.
6-Hiçbir zaman istişareyi elden bırakmayacaksın. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın.
7-Şeffaf olacaksın açık olacaksın. Merkez Bankası’nın arka kapısından gizli saklı 250 milyar doları satmayacaksın.
8- Her zaman hesap vermeye açık olacaksın. Her zaman.
Diyorum ki bu 8 maddeyi yapın korkmayın güveni sağlarsınız. Güveni oluşturduktan sonra ülke alır yürür.
Değerli arkadaşım bakın, gençler burayı da dinleyin.
Ben kendimi bildim bileli bazı mahallelerde hep şu konuşulur. Derler ki “Elim altı oka gitmiyor, elim CHP’ye gitmiyor.”
Bunu Siverek’te de duyuyorsunuz değil mi bazı mahallerde var bu.
Bu seçim, tam da o mahallelerde, o evlerde kısık sesle ne söyleniyor biliyor musunuz?
“Elim AK Parti’ye gitmiyor.”
Sessiz sessiz, kısık sesle “Elim ampule gitmiyor”, diyor vatandaşımız “elim Erdoğan’a gitmiyor” diyor.
Birleşe birleşe kazanacağız.
Ben şimdi, daha önceki seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş arkadaşlarıma seslenmek istiyorum.
Evet bu sefer eliniz gitmiyor biliyorum.
Peki neden?
Sebebi basit:
Eliniz, tabii ki yoksulluğa gitmiyor.
Eliniz, tabii ki yolsuzluğa gitmiyor.
Eliniz, %100’ü geçen enflasyona gitmiyor.
Haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, baskıya, zulme eliniz gitmiyor, biliyorum!
Sınavı kazanan başarılı gençler mülakatlarda elenirken, birilerinin haksız kazançla servetine servet katmasına, eliniz gitmiyor biliyorum biliyorum.
Sözünden dönen, etrafındaki çıkarcılara yakasını kaptırmış Recep Tayyip Erdoğan’a eliniz gitmiyor, farkındayım.
Çünkü sizin 2002’de iktidara taşıdığınız, “bütün servetim bu yüzük” diyen o Erdoğan sözünden döndü.
O günkü Erdoğan yok artık.
Arkadaşlar şurada 3 gün kaldı.
Yuh’a gerek yok. Herkes cevabını nasıl olsa sandıkta verecek.
İlk gün söz verdiği adaletten, ortak akıldan, istişareden döndü.
Bakın ben AK Parti’nin ilk kurucu ekibindeydim değil mi? Bizim ailede siyaset hiç yokken ilk defa ben aileden hatta geniş aileden ben 2001’de siyasete girdim ve AK Parti’yi kuran o küçük ekibin içineydim. İlk defa siyasete orada adım attım.
Ve yine sizlerin desteğiyle 2002’de, 2007’de, 2011’de bakan olmadım mı?
Oldum.
Sizler bana bu devletin hazinesini emanet etmediniz mi?
Beni en iyi siz tanırsınız, siz bilirsiniz:
Çünkü tam 13 yıl alnımız ak başımız dik çalıştık çok şükür.
Bu milletin tek bir kuruşu zayi olmasın diye çalıştım.
Bu milletin emeğine de, vergisine de gözüm gibi baktım.
Hamdolsun, boğazımdan tek lokma haram geçmedi.
Ama benim de kurucusu olduğum o parti, artık 2002’deki AK parti değil.
Erdoğan, o 2002’deki Erdoğan değil artık.
Çünkü güç zehirlenmesi diye bir şey var.
Bilimin tespit ettiği bir gerçek bu güç zehirlenmesi.
Devlet gücünü kullanmak yozlaştırıyor. Mutlak güç mutlaka yozlaştırıyor.
Onun için ülkeyi yönetenlerin 1, süreyle 2, hukukla sınırlanması lazım.
Süreyle de sınır koymanız lazım hukukla da sınır koymanız lazım.
Çünkü o devleti yönetme gücü insanları baştan çıkarıyor.
Hukuktan saptırıyor.
İşte onun için dikkat etmemiz lazım.
Maalesef şimdi o partiyi bazıları, haksız zenginleşmenin aracı olarak kullanıyor her gün.
Onlar milleti unuttu.
E zaten biz de o yüzden burada değil miyiz?
Adaleti alaşağı eden, demokrasiyi ezen, hakkı yerle bir eden o eski hikâyeyi kabul etmediğimiz için burada değil miyiz?
Onun için hep beraberiz.
Biz, bu nedenle DEVA Partisini kurmadık mı?
Burada gerçi 6 partiden arkadaşlarımız var ama DEVA’lı arkadaşlarıma soruyorum. Biz o yüzden DEVA Partisi’ni kurmadık mı?
Biz şimdi 6 partiye de soruyorum. Biz bu yüzden Millet İttifakını kurmadık mı?
Biz; ülkemize adaleti, huzuru getirmek için bu yola çıkmadık mı?
Biz vatandaşlarımıza huzur getirmek için, mutluluk geçirmek için, zenginlik getirmek için yola çıkmadık mı?
Yola çıkarken ulaşmayı hedeflediğimiz özgürlüklerden, ileri demokrasiden, çoğulculuktan, katılımcılıktan, hukuk devletinden ASLA vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
Bunun için hep beraber yürüyeceğiz. Bunun için birleşe birleşe büyüyeceğiz.
Bir olacağız, beraber olacağız güçlü olacağız inşallah.
İşte arkadaşlar;
Keçiören’deki mütevazı evinden taşınıp, devasa bir külliye inşa eden bir zihniyete eliniz gitmiyor, gitmeyecek; biliyorum.
Bakın son yüz yıl içerisinde dünyada inşa edilen en büyük saray son yüzyıl içerisinde Ankara’da.
Böyle bir şey olmamış.
Biz artık demokrasiyi yükseltelim diyoruz sarayları yükseltelim demiyoruz. Demokrasiyi yükseltelim artık diyoruz.
İşte biz buradayız. Tam da o yüzden; hak için, adalet için, refah için buradayız.
Zamanında AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerime seslenmek istiyorum.
Biliyorum, itirazınızı belki yüksek sesle dile getirmiyorsunuz, ama bir yandan sabırla sandık gününü bekliyorsunuz.
Onu da biliyorum.
Değişim için, kaybedeni olmayan bir zafer için, bize destek vermenizi bekliyoruz.
Bakın söyledim bunun kaybedeni olmayacak.
Pazar günü akşam sandıklar açıldığında biz millet ittifakı kazandık demeyeceğiz.
Biz 86 milyon kazandı Türkiye kazandı diyeceğiz.
Bunu gerçekleştireceğiz.
Gençler kim derse ki ben kurtarıcıyım geleceğim kurtaracağım inanmayın.
Kim derse ki biz geleceğiz, kadro olarak çalışacağız, dürüst ve ehil bir kadroyla bu ülkeyi kurtaracağız derse ki işte ona inanın.
Çünkü o tek kurtarıcılardan çok çekti bu millet.
Böyle bir şey yok.
İstişare ile yöneteceksin takım çalışması ile yöneteceksin STK'larla meslek örgütleri ile beraber yöneteceksin.
Değerli arkadaşlarım bakın biz hep beraber kazanmak için bize destek vermenizi bekliyoruz.
Evlatlarınız için, bize destek vermenizi bekliyoruz. Torunlarınız için bize destek vermenizi bekliyoruz.
O sandık günü var ya, o sandık günü… İşte o gün sakince gidip, o oy kullandığımız küçük kabin var ya hani vicdanımızla baş başa kalıyoruz. Elimize mührü alıyoruz oy pusulasını açıyoruz. İşte o gün geldiğinde ben diyorum ki vicdanınızın sesini dinleyin.
Mührü bu kez bu seçimde DEVA için CHP’ye evet olarak basmanızı bekliyoruz. Talebimiz bu.
Aynı zamanda Saadet için, Gelecek için, Demokrat Parti için ve tabi ki CHP için CHP’ye evet demenizi talep ediyoruz.
‘Birlikte DEVA’ var diyerek aynı zamanda 2. Pusulada da ne diyoruz? Birlikte DEVA var diyoruz ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun isminin altına da evet mührünü basıyoruz.
İnanın arkadaşlar bakın, şu anda bu millet ittifakını oluşturan 6 partiyi yan yana koyduğunuzda bakın şu ortak politika metnimiz.
6 tane parti imzalamış bunu.
2.300 maddede 20 tane bakanın seçimden sonra 5 yıl boyunca ne yapacağını hazırlamışız.
Karınca yazısı gibi.
Bu 6 partiyi yan yana koyduğunuzda bütün Türkiye'de demek arkadaşlar bütün Türkiye.
Herkes kendisine bu altı partinin birinde mutlaka görüyor. Temsil gücü yüksek bir birliktelik bu. Onun için bir olacağız beraber olacağız ve beraberce bu ülkenin sorunlarını çözeceğiz diyoruz.
İnanın bu ülke sizlerin hayalinizdeki ülke olacak.
Biz buradayız. Seçimin şafağında inşallah aramıza bekliyoruz.
Umudumuz gençler umudumuz Siverek, umudumuz Şanlıurfa.
İnşallah arkadaşlar bu seçimde Siverek, Şanlıurfa sandıkta öyle bir cevap verecek ki, sandıkta öyle bir irade ortaya koyacak ki o mührü bastığınızda var ya külliyenin duvarları şöyle bir titreyecek.
Değerli arkadaşlar,
4 gün sonra alelade bir seçim yaşamayacağız 4 gün sonra.
4 gün sonra öyle önümüzde sıradan bir seçim yok.
Önümüzde partilerin yarıştığı sıradan bir seçimi yok.
Aslında önümüzde sadece iki tercihli bir referandum var.
İşin özü bu.
Yani 1. Pusulayı da alsanız Cumhurbaşkanlığı seçim pusulasını da önünüze alsanız gerçekte 2 tane tercih var.
Öbür taraftaki 1 metre uzunluğundaki oy pusulasını da alsanız önünüzde 2 tane tercih var.
Peki bu tercih neyin tercihi?
Şimdi ben hakkı, adaleti, hukuku bilen Siverek’e, Şanlıurfa’ya soruyorum:
Evet, Siverek çoktan kararını vermiş. Tercihi belli.
Ama ben yine de bakın bu referandumda karşımıza hangi seçimler çıkacak şöyle bir size söylemek istiyorum.
Sandığın başındasınız iki tane seçeneğiniz olacak.
Özü referandum dedim ya iki tane tercih.
Otoriterlik mi; demokrasi mi? (…)
Hangisini tercih edeceksiniz?
Keyfilik mi; hukuk mu? (…)
Baskı mı; özgürlük mü? (…)
Siverek biliyor cevabı söyledim ya.
Tek akıl mı; ortak akıl mı? (…)
Korku mu; umut mu? (…)
Öfke mi; sevgi mi? (…)
Siverek kararını vermiş.
Bakın tercih 2 tane olacak seçimlerde 2 tercihimiz olacak.
Ne olursa olsun kiminle ne konuşursanız konuşun nihayetinde 2 tane tercih çıkacak.
Kavga mı; barış mı? (…)
Kriz mi; huzur mu? (…)
Yoksulluk mu; zenginlik mi? (…)
Arkadaşlar:
Kara kış mı; bahar mı? (…)
Kara kış mı; bahar mı? (…)
Kara kış mı; bahar mı? (…)
Cevap net.
Biz demokrasi diyoruz. Zenginlik diyoruz. Huzur diyoruz. Özgürlük diyoruz.
Bahar diyoruz, bahar!
Hep beraberiz arkadaşlar hep beraberiz.
Değerli arkadaşlarım bakın,
İşte diyoruz ki o yüzden önümüzde bir bayram var.
14 Mayıs; bir demokrasi bayramı olacak.
86 milyon kazanacak.
Çünkü biz öteki beriki diye vatandaşlarımızı ayırmayacağız.
Benden mi senden mi diye sormayacağız.
Ee ‘AK parti üyelik kartın var sosyal yardımlardan yararlanırsın kartın yoksa yararlanamazsın.’
Ne demek? Haddine mi?
Bakın ben buradan açıkça söylüyorum hangi partiye üye olursa olsun ister AK Parti'ye ister başka bir iktidar partisine hangi partiye üye olursa olsun sosyal yardım sosyal destek bir haktır. Hak eden bütün vatandaşlarımız alacaktır almaya da devam edecektir. En ufak şüpheniz olmasın.
Çünkü bunlar toplumu ayırarak ötekileştirerek yönetiyor, kutuplaştırarak yönetiyor.
Hep beraber arkadaşlar, hep beraber gençlerle beraber her yaştan gençle İnşallah beraber yürüyeceğiz bu yolları.
Ve değerli arkadaşlarım bakın, DEDAŞ zulmü biliyoruz.
Hem su yatırım sistemini tamamlayarak yatırımları tamamlayarak hem de eski borçların faizini silerek bu zulme inşallah son vereceğiz.
Zulüm çok sıkıntı çok hepsini biliyoruz. Ama bakın inanın bu 14 Mayıs'ta sadece bize destek verenlere değil diyorum ya 14 Mayısta doğudan batıya kuzeyden güneye tüm sokaklarda Türkçe, Kürtçe, Arapça, Lazca, Boşnakça türkülerle kutlanacak inşallah.
Millet olarak kutlayacağız millet olarak.
Kazanan tüm Türkiye olacak.
Evet arkadaşlar,
İşte o büyük demokrasi bayramında hep beraber olacağız.
Söz mü? (…)
Pusulada, DEVA için CHP’nin logosunun altına “evet” mührünü vuracak mıyız? (…)
SÖZ MÜ? (…)
Diğer oy pusulasında da, ortak Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun isminin altına “evet” mührünü vuracak mıyız? (…)
SÖZ MÜ? (…)
Hem meclis çoğunluğunu, hem de birinci turda Cumhurbaşkanlığını kazanacak mıyız? (…)
SÖZ MÜ (…)
Ben sözümü aldım.
Siz pusulaya evet mührünü vuracaksınız,
Biz de Türkiye’nin yarınlarına damgamızı vuracağız arkadaşlar, biz de bunun sözünü veriyoruz.
Bugünlerde bakıyoruz Erdoğan her konuşmasında benden bahsediyor.
Niye? Çünkü ekonomide... Son 5 yıldır ekonomide çuvalladılar mı?
Enflasyonu patlattılar mı?
Döviz kurunu patlattılar mı?
Şimdi ne zaman ekonomide bir başarıdan bahsetsek aynı müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırıyor.
Esnaf çok burada değil mi? Müflis tüccar ne yaparmış eski defterleri karıştırırmış.
Ne yapıyor eski defterleri karıştırıyor.
Eski defterleri karıştırıp diyor ki zamanında IMF'nin borcunu ödemiştik diyor. Zamanında enflasyonu tek haneye indirmiştik diyor.
Fakat o eski defterleri karıştırdığında bir bakıyor defterin içinde her sayfa da beni görüyor.
Asabı bozuluyor.
Onun için ‘Bebecan’ diyor.
Biz hep buradayız merak etmeyin.
Ve diyor ki ben imza atmasaydım diyor o ‘Bebecan’ enflasyonu düşüremezdi diyor.
Ben de diyorum ki madem hikmet imzada at şu imzayı da enflasyonu düşür de bir görelim hele diyorum.
At imzayı.
Diyor ki biz IMF'ye borcu sıfırladık. Evet, ben ekonomi yönetiminin başındaydım.
Ve IMF'ye son taksitin ödendiği o tuşa ben bastım Merkez Bankası’ndaki terminale ben bastım.
Paradan 6 sıfırı attık diyor tamam.
Ben imza atmasaydım atamazdı diyor.
İyi de şu son 4 yılda 5 yılda bu enflasyonu döviz kurunu sen patlatmadın mı?
Döviz kuru 1 buçuk lira 2 lira iken 20 liraya sen çıkarmadın mı?
E haydi bir düşür de görelim. At imza da dolar kuru düşsün görelim bakalım.
Yapamaz çünkü arkadaşlar dürüst kadrolarla çalışmıyor ehil kadrolarla çalışmıyor onun için yapamıyor.
Biliyorum zannediyor. Tek kişi her şeyi bilemez.
Bilenlerle çalışması lazım. Onu da yapmıyor.
Alanım ekonomi diyor ekonomistim diyor ama kimseyi dinlemiyor.
Kafasına göre yönetiyor o yüzden batırdı memleketin ekonomisini.
Ama hiç önemli değil.
Arkadaşlar hiç endişe etmeyin.
Endişeye mahal yok çünkü biz varız.
Hep beraber varız hep beraber çözeceğiz İnşallah bu sorunları hep beraber.
Değerli arkadaşlarım bakın,
Şimdi yanımda Siverek’in bir evladı var.
Ahmet Bey’i buraya alalım.
Ahmet Bey, Ahmet Tüysüz biliyorsunuz bizim Şanlıurfa kurucu il başkanımız. DEVA Partisini kurduk Şanlıurfa’da da teşkilatımızı kurma yetkisini Ahmet Bey’e ve kurucu heyete verdik.
Fakat Siverek’in dertlerini bilen Siverek’i iyi tanıyan bir arkadaşımızın mutlaka Ankara’da TBMM çatısı altında milletvekilimiz olarak görev alması gerekiyor.
Ahmet Bey’i Ahmet Tüysüz’ü meclise gönderebilmek için Siverek’in ve tüm Şanlıurfa'nın arkasında durması gerekir.
Şimdi ben buradan Siverek’ten söz almak istiyorum.
Siverek hemşerinizi TBMM'ye Milletvekili olarak gönderecek misiniz?
Söz mü?
Ahmet Bey’den de bir söz almak istiyorum.
Ahmet Bey kardeşim mecliste Siverek’in ve bütün Şanlıurfa'nın sesi olacak mısın?
Şimdi tabii bizim biliyorsunuz arkadaşlar Millet İttifakı olarak ve üstelik ayrıca tek listelerle seçime giriyoruz.
Ahmet Bey bizim adayımız ama aramızda başka milletvekili adaylarımız da var.
Adaylarımızı ben şöyle sahneye çağırayım.
Burada meydanda olan adaylarımızı alalım.
Görüyorsunuz adaylarımız o kadar Çalışkan ki arabadan inince beni karşıladılar hemen hepsi farklı farklı bölgelere dağılmışlar çalışıyorlar tek dakika bile israf etmemek için.
Sağ olsunlar.
Ama ben hepsine başarılar diliyorum.
Burada Şanlıurfa il başkanımız Siverek ilçe başkanlarımız onları da şöyle bir sahneye davet edelim.
Evet değerli arkadaşlar ‘birleşe birleşe büyüyeceğiz’ dedik.
Bir olacağız beraber olacağız dedik. Biz ne yaptık? Saadet Partisi DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti, İYİ Parti ve ortak listelerle girdiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir araya geldik.
Tam 14 aydır beraber çalışıyoruz.
Anayasa değişiklik metnimizi hazırladık. 20 bakanın 5 yıllık ev ödevini hazırladık. Ve kendimizden emin adımlarla yürüyoruz.
Bugüne kadar yaptığımız hazırlıklara nokta koyamadılar.
Bugün Sayın Erdoğan yine ne demiş? İlk işimiz ‘Anayasa’ demiş.
Elinde tek sayfa hazırlığı yok.
Yeni anayasa yapacağım diyor yok.
Bakın yeni anayasa yapacağız diyor yeni anayasa. Tek sayfa yok.
6 ay önce bir maddelik anayasa değişikliği meclise ellerine yüzlerine bulaştırdılar vazgeçtiler.
Biz 84 madde üzerinde 6 parti olarak mutabık kaldık. Ve yayınladık yazılı olarak budur dedik.
Ben söylüyorum bakın buradan diyorum ki bizim 6 parti olarak anayasa metnimiz hazır.
Sayın Erdoğan sizin şu yeni anayasanız nerede?
Gözümüz yollarda kaldı. 5 yıldır ortaya bir sayfa değil bir madde koyamadılar.
Çünkü artık yönetme yeteneğini kaybettiler. Onun için yapamıyorlar. Ama biz ekip olarak kadro olarak geliyoruz.
Pırıl pırıl kadrolarla geliyoruz inşallah.
Ve Türkiye'ye ehil ve dürüst insanlar yönettiğinde nasıl bu ülke ayağa kalkacak nasıl koşmaya başlayacağız nasıl bu ülke kanatlanıp uçacak hep beraber göreceğiz.
En önemlisi ne biliyor musunuz?
Önce insan diyeceğiz önce insan.
İnsanı yücelt ki devlet yücelsin diyeceğiz.
Ve bu ülkede yaşayan herkesin eşit ve onurlu vatandaş olması için çalışacağız.
Bu ülkede yaşayan her bir vatandaşımızın 1. sınıf vatandaş olması için çalışacağız.
Herkesin eşit onurlu vatandaş olması için hep beraber çalışacağız ve başaracağız.
Bir olacağız beraber olacağız ve başaracağız.
Ben tekrar hepinize gönül dolusu sevgilerimi selamlarımı ve teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Arkadaşlarınıza dostlarınıza akrabalarınıza da gönül dolusu selamlarımı ve hürmetlerimi iletmenizi özellikle rica ediyorum.
En güzel günler sizin olsun en mutlu yarınlar sizin olsun diyorum.
Kazanan Türkiye olsun diyorum. Sağ olun var olun.