Ali Babacan’ın İzmir Millet Buluşması Konuşması
Bu ne güzel coşku!
Bu ne güzel heyecan!
İzmir 15 Mayıs sabahına çoktaan uyanmış!
Güzel İzmir’in dağlarına bahar gelmiş!
İzmir umut dolu!
İzmir neşe dolu!
Sağ olun, var olun…
*****
Genç arkadaşlarım burada mısınız?
Bütün İzmir genç maşallah.
Her yaştan genç İzmirli burada bu meydanda.
Gençler, bu iktidar ne diyor?
“İş var, ama gençler iş beğenmiyor” diyorlar.
Arkadaşlarım; beğenmediğiniz ne varsa haklısınız!
Bugünkü hayatınız, çocukken hayal ettiğiniz hayattan farklıysa benzemiyorsa; elbette beğenmeyeceksiniz.
Bugün, bu ülkede yarınlarınızı göremiyorsanız; elbette beğenmeyeceksiniz.
Beğenmediğiniz ne varsa haklısınız gençler!
Biz de beğenmiyoruz.
Genç arkadaşlarıma sesleniyorum:
Bu ülkenin sizlere bir “gençlik” borcu var!
Evet, sizlere bir “gençlik” borcumuz var. Farkındayız.
İstediklerinize kavuşamıyorsunuz.
Hepsinin farkındayız.
Bizim hedefimiz, her alanda ama her alanda Avrupa standartlarını yakalamış bir Türkiye.
Çünkü Türkiye, her alanda en iyisini hak ediyor.
Demokraside, temel hak ve özgürlüklerde, hukukun üstünlüğünde Türkiye en iyisini hak ediyor.
Ekonomide, eğitimde, sağlıkta, sanatta; Türkiye en iyisini hak ediyor.
Hayatın zor olduğu günlerde tüm Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız en yüksek yaşam standartları hak ediyor.
Bu ülke çok büyük bir ülke çok güçlü bir ülke.
Fakat maalesef kötü yönetiliyor. Kötü yönetildiği için bu durumdayız.
Bir zamanlar 12 bin 500 dolara çıkmış milli gelirimiz ta 2013’te bakın, şu anda 10 bin dolarlarda sürünüyor.
Bu güzel ve büyük ülkenin iyi yönetildiği zaman nasıl başarılar elde ettiğini taa 1923’ten bu yana Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana gördük, yaşadık.
Dürüst ve ehil insanlar iş başına geldiğinde bu ülke nasıl ayağa kalkıyor, nasıl koşuyor, nasıl kanatlanıp uçuyor. Gördük, yaşadık.
Türkiye maalesef dünyadan koptu. İçine kapandı.
Bakın, 13 Mayıs’ta seçimlerden 1 gün önce Avrupalı gençler Eurovision şarkı yarışmasını konuşacak. Türkiye katılmıyor bile.
Kopardılar uzaklaştırdılar bu ülkeyi.
2003 yılında Sertab Erener “Everyway that I can” diyerek bize büyük bir gurur yaşatmıştı. Birinci olmuştu değil mi?
Hatırlıyor musunuz o günleri?
Yine başaracağız bunlar yine olacak.
Yine aynı gururu yaşayacağız.
Madonna’yı, Metallica’yı, Rammstein’ı, Roger Waters’ı, Rihanna’yı, U2’yu ve çok sayıda müzisyeni kendi ülkemizde ağırladık.
Hepsi geldi Türkiye’ye.
Türkiye bütün Avrupa’nın bütün dünyanın göz bebeği oluyor. Ne zaman oluyor? Düzgün yönetildiğinde oluyor.
Yine dinleyeceğiz inşallah.
TOGG hayali olan gençler, sizleri de selamlıyorum, size de sesleniyorum.
Hayalinizdekilerin en iyisine layıksınız.
Ama iktidar ne yapıyor? “İşte ürettik” diyor. Ama vatandaşlarımız da uzaktan seyrediyor.
Biz ne yapacağız?
Gençler alıp binsin diye imkân yaratacağız.
Telefon almak, bilgisayar almak, otomobil almak, ev almak herkes için kolaylaşacak herkes için.
Ve inanın, bütün bunlar çok çabuk gerçekleşecek çok çabuk.
*****
Değerli arkadaşlar,
14 Mayıstaki seçim, aslında bir referandum.
Özü itibarıyla, iki tercihli bir referanduma gidiyoruz.
Evet, Cumhurbaşkanlığı için adaylar var, evet ittifaklar var. 1 metre uzunluğunda oy pusulası var şu, bu ama aslında temelde sadece 2 tane tercih var.
Peki, nedir bu tercihler?
Şimdi İzmir’e soracağım.
Çünkü İzmir bunların cevabını biliyor.
Çünkü İzmir çoktan bu tercihini yaptı.
Hazır mıyız İzmir?
2 tane tercih var önümüzde.
Otoriterlik mi; demokrasi mi? (…)
Keyfilik mi; hukuk mu? (…)
Baskı mı; özgürlük mü? (…)
Dedim ya İzmir cevabını biliyor diye. Devam ediyorum.
Tek akıl mı; ortak akıl mı? (…)
Korku mu; umut mu? (…)
Öfke mi; sevgi mi? (…)
Böyle 2 tercihli olunca seçmek çok kolay değil mi?
İnşallah bu seçimde öyle kolay olacak.
İnşallah vatandaşlarımız gidecek o 2 tercihten birisini yapacak.
Ve İzmir’in tercihi neyse tüm Türkiye onu tercih edecek. Göreceğiz inşallah.
Devam ediyorum: 2 tercih.
Kriz mi; huzur mu? (…)
Yoksulluk mu; zenginlik mi? (…)
Kara kış mı; bahar mı? (…)
Kara kış mı; bahar mı? (…)
Kara kış mı; bahar mı? (…)
Tüm Türkiye duysun İzmir’i duysun.
İşte; cevap net. Tercih net.
Biz demokrasi diyoruz. Zenginlik diyoruz. Huzur diyoruz. Özgürlük diyoruz.
Millet olarak bunu istiyoruz ve bunu almak da en doğal hakkımız.
Bahar diyoruz, bahar!
İzmir: Şimdi sizden bir söz almak istiyorum:
14 Mayısta birinci oy pusulasını önümüze aldığımızda oy verme kabinine girip de vicdanımızla baş başa kaldığımızda birinci oy pusulasında Sayın Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanı olmasına ‘Evet’ diyecek miyiz?
İkinci pusulada ister DEVA için ister Saadet için ister Gelecek için ister Demokrat Parti içini isterse CHP için, CHP’nin oy pusulasının altına “evet” diyecek miyiz?
Söz mü? (…)
Söz mü? (…)
Ben sözümü aldım.
İnanın hep beraber derin bir nefes alacağız.
15 Mayıs sabahında uyandığımızda diyeceğiz ki bu havada daha fazla oksijen var diyeceğiz.
Nefes almamız kolaylaşacak millet olarak nefes almamız.
Bu özgürlüğün oksijenini yaşayacağız hep beraber.
Bu seçimi, emekliler kazanacak, işçiler kazanacak, memurlar kazanacak;
Bu seçimi, gençler kazanacak, öğrenciler kazanacak, esnafımız kazanacak, çiftçimiz kazanacak!
Bu seçimi otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak.
Bu seçimi 7’den 70’e, Kuzeyden Güneye, Doğudan Batıya tüm Türkiye kazanacak!
*****
Haydi arkadaşlar, hazır mıyız? (…)
Haydi berekete! (…)
Filmleri izlediniz. Ben haydi berekete diyorum siz haydi diyorsunuz.
Haydi özgürlüğe! (…)
Haydi zenginliğe! (…)
*****
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. En güzel günler İzmir’in olsun Türkiye’nin olsun diyorum.
Sağ olun, var olun.