Kayseri Millet Buluşması Konuşması
Merhaba Kayseri!
Erciyes’in evladı merhaba!
Birleşe birleşe kazanacağız inşallah.
Gesi Bağları’nın, Sultan Sazlığı’nın hâmisi merhaba!
Şelaleleriyle, ırmaklarıyla, gölleriyle, vadileriyle huzurun şehri merhaba!
Koca Sinan’ın, Dadaloğlu’nun, güzel insanların memleketi merhaba!
Burada alana girmeyip dışarda kalan değerli Kayserili hemşerilerimize de sesleniyorum. Hepinize merhaba.
*****
Bu meydan çoktaaan kararını vermiş.
Bu ne güzel coşku!
Bu ne güzel heyecan!
Maşallah Kayseri maşallah!
Bu şehir, iki Cumhurbaşkanı yetiştirmiş bir şehir.
8. Cumhurbaşkanımız Rahmetli Turgut Özal da, 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de şurada az ilerde önünden geçtiğimiz lisenin mezunu.
İki büyük sessiz devrimin altında imzası olan, kurucusu oldukları partilerin değil, tüüm Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmayı başarmış iki isim de burada Kayseri’de yetişmiş.
Bu şehir, aynı zamanda, Türkiye’nin en başarılı iş insanlarını yetiştiren bir şehir. Çalışanların, üretenlerin şehri burası.
Alın terinin bilek gücünün şehri burası.
Sadece ticarette değil, “hayırseverlikte” de yarışanların şehri gayet iyi biliyorum.
Sağ olun, var olun diyorum.
*****
Değerli dostlarım,
DEVA Partisini kurduğumuzdan beri sokak sokak vatandaşlarımızla buluşuyoruz sohbet ediyoruz dertleşiyoruz.
Ama beni herhalde en iyi anlayan şehir Kayseri.
Ticaret deyince burada akan sular duruyor değil mi?
Ekonomi deyince en iyisini Kayseri anlar değil mi?
Öyle bir döneme girdik ki arkadaşlar; sözüm ona faize karşı bir hükumet var, şu anda.
Bir yandan lafa gelince, “nas” diyorlar, kutsallarımızı her gün siyasette istismar ediyorlar.
Ama öte yandan, devletin hazinesi son yıllarda en yüksek faiz ödemelerini bu dönemde yaptı, yapıyor.
Geçen sene ödedikleri ne kadar biliyor musunuz? Hazineden ödedikleri faiz? 311 Milyar TL. Eski parayla altı 0’ı atamadan söyleyeyim 311 Karilyon değil Kentrilyon.
Bakın devam ediyorum bu yıl ödeyeceğiz dedikleri faiz ne kadar? Tam 565 Milyar lira. Bütçeye yazdılar bu kadar faiz ödeyeceğiz diye. Biz söylemiyoruz.
Sayın Erdoğan’ın imzasıyla meclise giden ve meclisten geçen bütçeden bahsediyorum. 565 milyar ödeyeceğiz dediler.
Yetmedi bir de kur korumalı mevduat için kur farkı ödüyorlar değil mi?
Bu yeni bir icat da değil. 1970’lerde DÇM vardı. ‘Dövize Çevrilebilir Mevduat’ diye. Rahmetli Özal ne dedi? Bu dedi ‘bilgisizliğin vesikasıdır. Enflasyonun ana sebebidir’ dedi. ‘Gençlere vasiyetimdir bir daha bu ülkeyi böyle yanlışlara sokmayın’ dedi.
Ne yaptı Sayın Erdoğan Özal’ın enflasyonun sebebi olarak gördüğü “Kendini uyanık sananların dalaverisi” dediği sistemi 40 sene sonra tekrar diriltti. Adına da kur korumalı mevduat dedi.
Biri gidiyor biri geliyor. Bakanların isminin önemi yok. Fark etmiyor. Kararı 1 kişi veriyor şu anda.
Neymiş Kur Korumalı Mevduatmış.
Değerli arkadaşlar bu ilan edildiği ilk gün ben Polatlı Ticaret Odasında söyledim. İlk ilan edildiği gün. Dedim ki, hazineyi batırma projesidir dedim.
Milli servetimizi faize peşkeş çekmektir dedim.
Ne yapıyorlar bunlar?
Bankada parası faizde olan vatandaşa diyorlar ki sayısı çok değil. “Aldığın faiz yetmez, eğer kur daha fazla artarsa aradaki farkı da biz devlet ödeyeceğiz diyorlar, merak etme diyorlar. Faiz üstüne faiz ödüyorlar şu işe bakın.
Bir kuruş üretmeden nasıl yapıyor bunu? Kim ödüyor? Kayseri cevabı biliyor. Senden, benden, Kayserilinin emeğinden alıp da ödüyorlar.
Vergi olarak ödüyorlar.
Alışverişte KDV ödüyorsunuz ya KDV, şuraya gittiniz AVM’nin terasından da izleyen vatandaşlarımıza da sesleniyorum. Sizlere selam olsun diyorum.
Şu AVM’ye gittiniz. Bir kg peynir aldınız. KDV ödüyorsunuz değil mi? Bir çift çorap alıyorsunuz KDV ödüyorsunuz.
İşçilerimiz asgari ücretle çalışanlarımız gidiyor gelir vergisi ödüyor.
Kıt kanaat geçinemediğinden bir de vergi ödüyor.
Bütün bu vergileri topluyorlar zaten parası olanın üzerine kur farkı diye ödüyorlar. Yaptıkları bu.
Bir de ne yapıyorlar? Enflasyon yoluyla bütün milletin cebinden çalıyorlar.
Enflasyon en büyük hırsızlıktır. Modern hırsızlığın adıdır.
Soğan olmuş 30 lira.
Kıyma 300 lirayı geçmiş.
Pastırma ya pastırma, en ucuzunun kilosu 750 lira, 1200’lere kadar gidiyor değil mi?
Şu fiyatlara bakın.
Sizin bizim evladımızın hakkını enflasyon yoluyla topluyorlar.
Gerçek enflasyonu gizliyorlar.
Gerçek enflasyon yüzde 200’e çıktığında TÜİK’e yüzde 70 yüzde 80 diye açıklattırdılar bir de utanmadan. Yalanla olmaz.
Soğan 30 lirayı geçince zaten artık güle güle diyeceğiz.
Kimsede kuru soğan depolarına baskın yapıp enflasyonun sebebi bu depolardır dediğinizde artık inanmıyor kimse, almıyor bunu kimse.
Kayseri buna inanmaz.
Sonuçta arkadaşlar ne yapıyorlar? Bir, vergi yoluyla iki, enflasyon yoluyla bütün milletin cebinden topladıklarını bir avuç zenginin varlığına varlık katmak için kullanıyorlar.
Şu andaki yeni ekonomik model dedikleri bu başka bir şey değil.
2018’de ne demişti hatırlıyor musunuz?
“Bu kardeşinize yetkiyi verin, faizle nasıl mücadele edeceğim göstereceğim’ demedi mi? Seçimlere öyle gitmedi mi?
Gördük gördük.
Gördük faizle nasıl uğraştığını.
Söyledim bakın bu sene 565 milyar faiz ödeyecek.
Yetmedi, geçen seneki kadar ödese 200 milyar da kur farkı etti mi?
565’e 200 ekleyin ne eder? 765.
Gelelim şimdi asıl hesaba…
765 milyara ne yaparsınız? 765 milyar ne kadar büyük bir paradır değil mi?
Bunu bazen ölçmek kolay olmuyor. Hele hesap kitap şaşınca hiç olmuyor.
Bakın, ben çok basit size hesap edeceğim.
11 Şubat’ta, 2 ay Resmî Gazetede hükümetin yayınladığı inşaat birim maliyetlerine göre 100 metrekarelik bir dairenin KDV dahil inşaat maliyeti 750 bin TL.
750 bin. 100 metre kare. Arsa yok burada arsa hariç. Çünkü devlet zaten arsaya para ödemiyor. 750 bin liraya 100 metrekarelik bir daireyi inşa edebiliyorsunuz. TOKİ.
Peki 750 bin liraya bir daireyse 1 milyon konutu kaça mal edersiniz?
Altı sıfır ekiyorsunuz. Ne ediyor. 750 milyar ediyor.
Demek ki 750 Milyara 1 milyon tane konutu devlet inşa edebiliyor.
Peki bunlar bu yıl faiz artı kur farkına ne ödeyecekti? 765 değil mi demin hesap ettik.
Demek ki bu yıl faize ve kur farkına ödenecek diye ilan ettikleri rakamla tam 1 milyon tane konutu bedava üretip vatandaşa teslim etmek mümkün.
Paranın büyüklüğünü görüyor musunuz paranın büyüklüğünü?
Büyük para büyük. Sadece faize ödediği geçen sene de 1 milyon konut üretiyordu bu sene de 1 milyon konut üretecek kadar büyük rakam.
Bu mu faizle mücadele? Bu mu ekonomi yönetimi?
Ne diyor ekonomistim diyor alanım ekonomi diyor. Ama sonuç ortada. Sonuç ortada.
Bilmiyor. Bilmediğini de bilmiyor. Biliyorum zannediyor sorunun tam da özünde bu var.
Yazık bu millete.
Gerçekten içimiz kan ağlıyor. Çok çok üzülüyoruz.
Yağlamanın arasına koyduğumuz kıyma olmuş 300 lira. Yani rahatça yağlama yiyemiyor millet.
300 lira kıymanın kilosu.
Vatandaş diyor ki patates diyorsunuz soğan diyorsunuz doğru. Böyle deyince de ne diyor? Vay efendim “soğan mı konuşulurmuş” diyorlar.
E azıcık parasızlıktan bahsedince ne diyorlar gençlere “Çıkar telefonunu göster” diyorlar değil mi gençlere. Telefon lüks ya çıkar telefonunu göster diyor.
Arkadaşlar bu bir ihtiyaç telefon dediğin ihtiyaç!
Haberleşme bir haktır insan hakkıdır bilgi almak insan hakkıdır.
Bugün akıllı telefon bir temel haktır.
Bakın arkadaşlar şöyle iyisinden bir telefon bu telefonu almak asgari ücretle çalışan bir gencimiz ne kadar çalışmak zorunda kalıyor biliyor musunuz?
Hiç yemese içmese hiçbir şey harcamasa 6 aylık asgari ücreti biriktirse ancak alıyor. 6 ay.
6 aylık asgari ücret bir telefon ediyor.
Peki bu süre Avrupa’da ne kadar Amerika’da ne kadar?
1 hafta. Kayseri dersine çalışmış hesabını biliyor. Söyledim.
Gençlerimiz son modelinden bilgisayar almak istiyor alamıyor.
Son model PlayStation almak istiyor alamıyor.
Ülkemizin gençleri dünyadaki akranlarından geri kalıyorlar.
Haklısınız gençler. Zaten gençler yürüyor biz arkalarından geliyoruz. Gençler ülkemizin yarını değil bugünü bugünü.
Değerli arkadaşlarım,
Ağır vergi yükleriyle, bu yüksek bilgisayar fiyatlarıyla ileri teknoloji fiyatlarıyla gençlerimizin karşı karşıya bırakılmasına biz itiraz ediyoruz.
İtirazımız var.
Avrupa’daki, Amerika’daki, Asya’daki gençlerin elindeki imkanlar ne ise, biz bunları gençlerimize sunmak zorundayız.
Çünkü onların gençleri daha kabiliyetli değil. Sadece sunulan imkân, fırsat meselesi bu.
Biz bunları sağlamak zorundayız!
Ve inşallah sağlayacağız arkadaşlar.
Bu karanlığın içinde hayal etmesi zor geliyor ama, inanın çok hızlı toparlanacağız.
Siz bizlere destek vereceksiniz biz de gerisini inşallah halledeceğiz.
Endişeye mahal yok!
Birleşe birleşe kazanacağız. Çok yakın. Çok yakın.
*****
Değerli arkadaşlar,
Bu seçim ne yaptık? 6 parti bir araya geldik. 6 parti.
‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ dedik.
Ortak politika metni hazırladık tam 2 bin 300 madde.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk. Bunun örneği yok.
6 parti seçimlerden sonra kurulacak hükümetin ne yapacağını bütün detayları ile hazırladı.
2 bin 300 maddelik ev ödevi 20 tane bakanın önüne konulacak birinci günden itibaren.
Örneği yok yaptık bunu.
Başka ne yaptık?
Birleşe birleşe kazanacağız dedik ve ortak Cumhurbaşkanı adayımız olarak Sayın Kılıçdaroğlu'nu belirledik.
İnşallah Sayın Kılıçdaroğlu seçildiği gün sadece Millet ittifakının Cumhurbaşkanı olmayacak. 86 milyonun cumhurbaşkanı olacak bunu göreceğiz inşallah.
Ortak aday yetmez dedik.
Ne dedik? Ortak listeyle seçime gitme kararı aldık.
Bu da çok önemliydi.
Tek bir liste ile seçime girelim ki tek bir oy dahi zayi olmasın dedik.
Hesap ortada.
Her parti ayrı ayrı listelerle seçime girdiğinde küsüratlardan herkes kaybediyor.
Beraber seçime gittiğimizde o küsuratlar toplanıyor toplanıyor toplanıyor hep beraber daha fazla milletvekili çıkarıyoruz.
Havuz büyüyor ve her parti daha fazla milletvekili çıkarıyor Millet ittifakı da daha fazla milletvekili çıkarıyor.
Dolayısıyla ne yaptık? Ortak Cumhurbaşkanı adayı ve ortak listeler dedik.
Böylece ne dedik?
DEVA Partisine destek veren vatandaşlarımız DEVA için CHP logosunun altına ‘evet’ diyecek dedik. Saadet'e destek verecek vatandaşlarımız için ne dedik? Saadet için CHP'nin altına ‘evet’ dedik. Gelecek için CHP'nin altına ‘evet’, Demokrat Parti için CHP'nin altına ‘evet’ dedik.
Böylece birleşe birleşe kazanacağız diyorsunuz ya onu gerçekleştireceğiz inşallah.
Hep beraber kazanacağız çünkü.
Özgür ve zengin bir Türkiye'yi beraberce inşa edeceğiz.
Biz çözeceğiz biz.
Nasıl iki tane büyük krizi çözdüysek ekonomik krizi bu krizde biz çözeceğiz inşallah.
Evet, şöyle bakıyorum meydana yaşı yeten çok vatandaşımız var.
2001 krizini hatırlarsınız. 2008-2009 krizini hatırlarsınız. 2001 krizinde faizler %7500’e çıktığında 20 tane banka battığında Sayın Bahçeli o hükûmetin ortağıydı.
Onun için biz ona krizlerin ortağı diyoruz ya. Ne zaman kriz bakıyoruz orada.
Şu anda kriz var yine orada.
O günlerde de doların ateşi bir türlü düşmüyordu.
Ne yaptık? Kolları sıvadık 2001- 2002 krizini çözdük.
İki yılda 34 yıllık enflasyonu tek haneye indirdik.
Avrupa Birliği rotasında sapasağlam ilerledik.
Daha sonra, 2008-2009’da büyük bir kriz çıktı.
Bütün dünyayı yaktı. Komşumuz Yunanistan’dan tutun İtalya, İspanya hepsi sıkıntı çekti.
Biz ne yaptık? 2008-2009 krizinden de ülkeyi çıkardık.
Türkiye bunları başardı mı? Türkiye’ 2001-2002 krizini çözdü mü?
Çözdü.
2008-2009 krizini bu ülke çözdü mü?
Çözdü.
İnşallah bu krizi de çözeceğiz.
Daha iyisini yapacağız. Yepyeni başarılara koşacağız.
Çok daha iyisini yapacağız.
Sakın unutmayın arkadaşlarım:
İnanın çok yakında; tatile gitmek, araba almak, ev almak hayal olmaktan çıkacak.
Tekrar vatandaşlarımızın satın alma gücü yükselecek.
Tekrar bu ülke bunu başaracak.
Hepsi gerçek olacak.
Türkiye’yi bölgemizin en güçlü ekonomisi yapacağız.
Kayseri’deki esnaf kardeşim de, çiftçimiz de tüm çalışanlarımız kazanacak.
Bütün Türkiye kazanacak.
Ve nasıl kazanacağız biliyor musunuz? Güveni inşa ederek kazanacağız güveni.
Güven olmazsa olmaz.
Başarının sırrı güvendir güven.
Bazen ben güven deyince gençler bunu soruyor. 'Başkanım güven nasıl kazanılır bir anlatsana'. Güven nasıl olur? Ben de diyorum ki gençlere 1 dakikada 8 maddede özetleyim.
Güven nasıl kazanılır?
1-Konuşunca doğruyu söyleyeceksin.%200 olan enflasyonu %80 diye açıklamayacaksın.
2-Söz verince tutacaksın.
3-Emanete hıyanet etmeyeceksin.
4-Devlet yönetiyorsan her daim adaletle hareket edeceksin.
5- Ehliyetli liyakatli kadrolarla çalışacaksın. Dürüst ve ehil insanlarla çalışacaksın kadroyu öyle kuracaksın.
6- İstişareyi asla elden bırakmayacaksın. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın.
7- Şeffaf olacaksın açık olacaksın. 10 yerden gizli saklı maaş almayacaksın. Merkez Bankası’nın arka kapısından 250 milyar doları boşaltmayacaksın. Şeffaf olacaksın.
Soruyoruz 3 yıldır soruyoruz cevap vermiyorlar veremiyorlar. Ne yaptınız bu Merkez Bankası’nın dövizlerini diyoruz.
Arka kapıdan sattılar 250 milyar doları. Bakın dün dün çıktı rakamlar ortaya dün.
Merkez Bankası'nın net döviz pozisyonu -67 milyar dolara düştü.
Dövizler bitti altınları satıyorlar sonra haftada harıl harıl.
Döviz tükendi altın satmaya başladılar son haftalarda.
Çok üzülüyoruz.
Yani Merkez Bankası’nın elindeki dövizi sıfırladıkları gibi Merkez Bankası’na 67 milyar dolar da döviz borcuna sapladı bunlar.
Rakamlar daha dün çıktı ortaya dün.
8- Her zaman hesap vermeye hazır olacaksın.
Bu 8 maddeyi yerine getirin korkmayın korkmayın.
Şimdi sizden sözler istiyorum.
14 Mayıs’ta özgürlük diyecek misiniz? (Evet)
14 Mayıs’ta adalet diyecek misiniz?
Hukuk diyecek misiniz?
14 Mayıs’ta Zenginlik diyecek misiniz? (Evet)
Umut diyecek misiniz? (Evet)
Artık şu kara kış bitsin umut gelsin diyecek misiniz?
Millet İttifakı’nı güçlü bir şekilde meclise güçlü şekilde gönderecek misiniz? (Evet)
14 Mayıs’ta Sayın Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanı olarak seçecek misiniz? (Evet)
Söz mü? (Evet)
Söz mü? (Evet)
Buradan Kayseri’den bütün Türkiye’ye sevgilerimi saygılarımı iletiyorum.
Haydi berekete. Haydi özgürlüğe. Haydi zenginliğe! Diyorum.
Sağ olun, var olun.