28 Nisan 2023 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Çaycuma Cumhuriyet Meydanı Konuşması

28 Nisan 2023

Çaycuma Halk Buluşması Konuşma Metni
 
Merhaba Çaycuma!
 
Filyos’uyla, Çayır Köyü su mağarasıyla, sayısız tabiat harikasının ev sahibi güzel Çaycuma merhaba!
 
Karadeniz’imizin kara elması merhaba!
 
Denizi ayrı, ormanı ayrı güzel Zonguldak merhaba!
 
Değerli dostlarım, arkadaşlarım;
 
Değişime tam 16 gün kala sizlerle burada bu güzel şehrimizde Çaycuma’da birlikte olmak gerçekten bizler için büyük bir mutluluk. 
 
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
 
Bu buluşmamıza hoş geldiniz diyorum. 
 
*****
 
Evet arkadaşlar,
 
Seçime çok az kaldı.
 
Demokrasi bayramımıza çok az kaldı.
 
O yüzden size burada, hepinizin huzurunda söylüyorum:
 
Bu ülkenin yer üstü kaynaklarını da yer altı kaynaklarını da üç beş çıkar grubuna peşkeş eden bu düzene inşallah son vereceğiz.
 
Ülkemizin tabiatını o güzel doğasını, rant uğruna tarumar eden, çevreyi katleden bu zihniyete son vereceğiz.
 
Ama mesele eğer yatırımsa en iyisini yapacağız en iyisini. 
 
Doğru olan ne varsa devam edeceğiz. Eksikleri tamamlayacağız yanlışları düzelteceğiz. 
 
Ama çok daha iyisini çok daha ucuza mal edeceğiz inşallah.
 
Büyük israf var büyük bir iş bilmezlik var. Evet projeler yapılıyor ama çok büyük savurganlık var. 
 
Çok pahalıya mal oluyor her şey. 
 
86 milyonun verdiği vergiler inanın çar çur ediliyor. 
 
Çok daha iyisini çok daha hızlı bir şekilde çok daha ucuza biz mal edeceğiz inşallah. 
 
Çünkü işi ehline teslim edeceğiz. Dürüst ve ehil insanlar tarafından inşallah bu ülke yönetilecek. 
 
Evet, Türkiye her şeyin en iyisine layık. Ancak, bazı projelerle bu hükümet seçime 5 kala ülke gündemini meşgul etse de gerçek gündem ne biliyor musunuz? Gerçek gündem mutfaktaki yangın. 
 
İşte biz; boş buzdolaplarının, beslenme çantalarının dolu olması için çalışacağız.
 
Boş cüzdanlar devrini bitirmek için çalışacağız. 
 
Değerli Arkadaşlar,
 
Bir ülkenin toplam ekonomisi bir ülkenin büyüklüğü öyle 3-5 kişinin servetine servet katmasıyla ölçülmez. 
 
Bir ülkenin gerçek ekonomisi ne zaman büyür biliyor musunuz? Ancak ülke topyekûn zenginleşirse büyür. 
 
Başka türlü mümkün değil. 
 
Şu son 5 yıldır bakın sabit gelirle geçinmeye çalışan emeklimiz, memurumuz, işçimiz bütün esnafımız bütün çiftçimiz yoksullaştı. 
 
Satın alma gücü Türkiye’de düştü. 
 
İyisinden bir cep telefonu almak için bugün elin Avrupalısı Amerikalısı 1 hafta çalıştığında bir haftalık asgari ücretiyle cep telefonu alabiliyor. 
 
Şu an iyisinden bir telefon almak için asgari ücretli vatandaşımızın 6 ay çalışması gerekiyor. 6 aylık maaş ancak bir telefon parası ediyor. 
 
Yazıktır.
 
Geçen berberde yanıma bir genç arkadaşımız oturdu. Dedi ki ‘başkanım ben 22 yaşında üniversiteden mezun oldum. Bundan 10 sene önce. Mezun olduğumda işe girdim ve maaşımla taksitini ödeyebileceğim 0 bir araba aldım’ dedi. ‘Ama biliyor musun ben 10 yıldır o arabaya biniyorum ve şu an benim o arabanın yenisine gücüm yetmez’.
 
Türkiye’nin ekonomik tablosunu herhalde en iyi o gencimiz özetledi.
 
Gerçekten paramız büyük değer kaybetti. 
 
Bakın şu 200 liralık banknot var ya 200 liralık 1 kilo kıyma alamıyorsun. Anca 600-700 gram. 
 
Bu 200 lira 2009 yılında tedahüle çıktı. Yıl 2009. 
 
2009’da tedahüle çıktığında bu para tam 134 dolar ediyordu. 134 dolar. 
 
Şimdi ne kadar ediyor biliyor musunuz? 10 dolar bile etmiyor. 
 
Gidip bir döviz bürosundan almaya çalışın işte kuyumcu arkadaşlarımız alıp satıyordur 20’yi geçti değil mi dolar. 
 
Demek ki bu 10 doların da altına inmiş. 134 dolar inmiş 10 dolara.
 
Ben şimdi soruyorum, hepimizin cebindeki bu 200 liradan 124 doları kim aldı?
 
134 dolar indi mi 10 dolara? Arada 124 dolar fark var değil mi? 
 
Bunu kim aldı? Kim aldı?
 
Enflasyon yoluyla en modern hırsızlık yöntemi olarak bilinen yani para icat edildi edileli en modern hırsızlık yöntemi olan enflasyon yoluyla bu para cebinizden alındı. 124 dolar. 
 
Değerli arkadaşlar bakın enflasyon ekonomi yönetiminde tam bir beladır. Ben bu kelimeyi kolay kolay kullanmam ama çünkü bizim kültürümüzde kötü bir kelimedir. Ama enflasyon öyledir. 
 
Enflasyon çok kötü bir şeydir. Çünkü hayat pahalılığı yoluyla milyonların cebinden alırsınız bir avuç insanın cebine koyarsınız.
 
Kur korumalı mevduat diye bir şey icat ettiler değil mi kur korumalı mevduat. 
 
Rahmetli Özal'ın ta 40 sene önce kaldırdığı dövize çevrilebilir bir mevduat vardı orada. Yaşı müsait olanlar hatırlar. DÇM. 
 
Rahmetli Özal geldi dedi ki 'bu ülkede enflasyon yıllardır yüksek seyrediyorsa bunun sebebi budur. Ben onun için bunu kaldırıyorum. Gençlere de vasiyetimdir bir daha bu ülkeyi asla böyle yanlışlara sokmayın' dedi. 
 
Daha ilerisini söyledi Özal'ın ifadesini kullanıyorum bu DÇM yani bugünkü kur korumalı mevduat 'kendini uyanık sananların dalaveresidir' dedi. 
 
Ve maalesef 40 sene sonra bu hükümet geldi bunu tekrar uyguladı. 
 
Kur korumalı mevduat ne demek? 
 
Bankada parası olan vatandaşa aldığın faiz yetmez eğer kur faizden daha fazla atarsa ben sana bir de o kur farkını ödeyeceğim demek. 
 
Hani ne oldu? Nas yok mu. 
 
Peki ödediğin faiz yetmiyor üzerine bir de kur farkı ödüyorum dediğinin faizden ne farkı var? 
 
Peki, bunu nereden topluyorlar nereden? İşte milyonların cebinden enflasyonla topluyorlar. Vergi ile topluyorlar bankada zaten parası olanın üzerine biraz daha para katıyorlar. 
 
Şu anda hükümetin yaptığı bu. 
 
Kendi ifadesiyle söylüyorum nereeeden nereye. 
 
Bir zamanların faiz düşmanı Sayın Erdoğan Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en yüksek faizini ödeyen hükümetin başında şu anda. 
 
Geçen sene 330 milyar sadece faiz bütçesi koydular. Yetmedi üzerine 200 milyar da kur farkı ödediler. Faize ve kur farkına ödedikleri ile bir milyon tane konut yapılabiliyordu bu ülkede. 
 
1 milyon konutu yapacak parayı sadece faiz ve kur farkı olarak ödediler. 
 
Kime ödediler? 
 
Bir avuç zaten parası olana ödediler. 
 
Bu mu ekonomi yönetimi? 
 
Yazık değil mi bu millete. 
 
Gerçekten içimiz kan ağlıyor. Çok üzülüyoruz. Yazık günah bu millete. 
 
Mesele ne biliyor musunuz? İş bilmezlik.
 
Bilmiyorlar ama bilmediklerinin de farkında değiller. Biliyorum zannediyorlar.
 
Benim alanım ekonomi ben ekonomistim demekle olmuyor.
 
Bir kişinin küçücük dağarcığına bu koskoca ülke sığmaz. 
 
Bu ülkeyi ancak ehil ve dürüst kadrolarla istişare ile yönetirsen başarılı olursun. 
 
Zaten bir dönem Türkiye başarılı olduysa bu 2002'den 2013'e giden dönemde Türkiye'nin en parlak döneminde Türkiye'nin milli geliri 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara çıktıysa bu ehil ve dürüst kadrolarla oldu istişare ile oldu.
 
Ne zaman ki istişare terk edildi ne zaman ki dürüst ve ehil kadrolar dışlandı ülkenin içine düştüğü durum belli. 
 
Yıl gelmiş 2022'ye geçen sene milli gelir hala 10 bin dolar civarında. Yerinde saymışız geri bile gitmiş memleket. 
 
2013'te 12 bin 500 dolar geçen sene 10 bin küsür dolar. O da bugünkü TÜİK’e inanıyorsak. 
 
2013'ün TÜİK'ine inanıyorduk. Dürüst ehil kadrolar vardı. Şu andakiler 10 bin diyor. 
 
İnanırsak.
 
Değerli arkadaşlar, güven olmayınca olmaz. Güven bir ülkenin ekonomisini de adaletini de ayağa kaldıran en önemli unsurdur en önemli değerdir güven. 
 
Bazen ben güven deyince gençler bana soruyorlar.  'Başkanım şu güven nasıl kazanılır nasıl oluşur? Anlat hele' diyorlar. 
 
Ben de diyorum ki hemen 1 dakikada 8 maddede size anlatıyorum diyorum gençlere güven nasıl oluşur.
 
1. Konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Milletin %200 olarak yaşadığı enflasyonu %80 diye açıklamayacaksın.
 
2. Söz verince tutacaksın. Ben faizle mücadele edeceğim deyip de Cumhuriyet tarihinin en yüksek faizini ödemeyeceksin.
 
3. Emanete hıyanet etmeyeceksin. Emanete gözün gibi bakacaksın.
 
4. Ülke yönetiyorsan her daim adaletle hareket edeceksin. Sadece yargıda adalet değil aynı zamanda fırsat eşitliği ile yöneteceksin ülkeyi. Eğitimde fırsat eşitliği iş yaparken fırsat eşitliği... 
 
5. Ehliyetli liyakatli kadrolarla çalışacaksın. İşi ehline teslim edeceksin.
 
6. Asla istişareden vazgeçmeyeceksin. Bin biliyorsan bir bilene soracaksın.
 
7. Şeffaf olacaksın açık olacaksın. Merkez bankasının arka arkasından 250 milyar doları gizli saklı satmayacaksın. 
 
8. Her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Her zaman.
 
Diyorum ki gençlere bu 8 maddeye riayet edin korkmayın. O zaman güven kazanırsınız. Güven kazanınca da önünüz açılır. 
 
Çünkü biz neye inanıyoruz Allah doğrunun yardımcısıdır. Ama doğrunun yardımcısıdır. 
 
Sen istikametini düzgün tut korkma. Gençlere onun için güven güven güven güven diyoruz.
 
*** 
 
Değerli arkadaşlar, 
 
Önümüzde inşallah bir demokrasi bayramımız var.
 
Sayılı gün kaldı, az kaldı.
 
Demokrasi bayramımız 86 milyonun ortak bayramı olacak.
 
Bu seçimi o parti, bu parti kazandı o ittifak kazandı demeyeceğiz. 
 
Bu seçimi;
 
7'den 70'e, doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye kazanacak.
 
Hep beraber kazanacağız.
 
Evladına harçlık veremeyip, gizli gizli ağlayan analar kazanacak bu seçimi.
 
Pazardan eli boş, başı eğik dönen babalar kazanacak. 
 
Çocuğunu okutamayan işçi kardeşlerim kazanacak bu seçimi.
 
Açlıkla sınanan açlık sınırının altına düşen emekli maaşıyla geçinen emekliler kazanacak bu seçimi. 
 
Ürettikçe zarar eden çiftçimiz kazanacak.
 
Sattığı malı yerine koyamayan esnaf kazanacak.
 
Ailesinin boğazından helal lokma geçsin diye, zor şartlarda çalışan madenci arkadaşlarım kazanacak bu seçimi...
 
En güzel yılları umutsuzlukla, kaygıyla geçen gençler kazanacak bu seçimi. 
 
Bu seçim; bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak inşallah yani tüm Türkiye kazanacak. Beraber kazanacağız. 
 
*****
 
Değerli arkadaşlar,
 
Bakın biz bu seçimi bir referandum olarak görüyoruz biliyor musunuz?
 
Referandum ne demek? 
 
2 tane tercih var. O mu bu mu? 
 
Bu seçim biliyorsunuz pusulada iki tane seçenek var.
 
Nedir? Daha doğrusu 2 tane pusula var. 
 
Bu pusulanın birince Cumhurbaşkanı adayımızı seçiyoruz ikincisinde de meclisteki milletvekillerini seçiyoruz. 2 tane pusula var ama dönüp de ister Cumhurbaşkanlığı seçim pusulasına bakın isterseniz milletvekilliği seçim pusulasına bakın aslında 2 tane temel tercih var.
 
Ülkemizin kaderini, Zonguldak’ın yarınlarını, çocuklarımızın geleceğini belirleyecek iki seçenekli bir referandum bu aslında.
 
Hep beraber bu iki seçenekten birinin altına evet mührünü vuracağız ve böylece tercihimizi ortaya koymuş olacağız. 
 
Birinci pusulada temel 2 tercih ne? Sayın Erdoğan mı Sayın Kılıçdaroğlu mu?
 
İkinci pusuladaki temel tercihler ne? Cumhur İttifakı mı Millet İttifakı mı? 
 
Her 2 pusulada da 2 temel tercih var. 
 
Peki özüne indiğimizde bu 2 temel tercih aslında ne ile ne arasında tercih?  
 
Ben şimdi sizlere soruyorum:
 
Çünkü bu seçim aslında bir referandum.
 
Bu seçimde 2 tane seçenek çıkacak. Açtınız Cumhurbaşkanlığı pusulasını önünüze. 
 
Otoriterlik mi diyeceksiniz demokrasi mi diyeceksiniz?
 
Çaycuma biliyor cevabı. 
 
Açtınız milletvekili pusulasını önünüze koydunuz. 2 tane tercih var aslında. 
 
Baskı mı; özgürlük mü?
 
Bu kadar basit. 
 
Referandum olarak gördüğünüzde bu seçim tercih yapması gayet kolay bir seçim. 
 
Keyfilik mi; hukuk mu?
 
Tek akıl mı; ortak akıl mı? 
 
Kriz mi; huzur mu?
 
Kavga mı; barış mı?
 
Öfke mi; sevgi mi?
 
Çaycuma biliyor. Zonguldak cevapların hepsini biliyor. 
 
Ve son olarak soruyorum.
 
Kara kış mı bahar mı?
 
Baharın bu güzel yağmurlu gününde bereketli günüde inşallah bu seçim ülkemize bereketli baharlar getirecek inşallah.
 
*****
 
Değerli arkadaşlar,
 
Bu seçim aynı zamanda bir birlik ve beraberlik seçimi. Bu seçim ancak ve ancak siyasi partilerin bir araya gelip beraber olduğunu da başarılı olabileceği bir seçim. 
 
Çünkü mevcut anayasa ve 2017'de değişen anayasa ve mevcut seçim kanunları partiler ancak ve ancak bir arada olursa başarabileceklerini gösteriyor bize. 
 
Kaldı ki 2018'de ne oldu? 
 
Cumhur ittifakı ortak bir aday belirledi Sayın Erdoğan'ı belirledi kazandı. 
 
Millet ittifakı ortak adayda anlaşamadı kaybetti. Dolayısıyla birlik beraberlik içerisinde ancak kazanılacak bir seçim bu. 
 
Şimdi biz bu 2023 seçimlerinde ne yaptık? Öncelikle 6 siyasi parti olarak tek bir cumhurbaşkanı adayı belirledik. 
 
Sayın Kılıçdaroğlu'nu ortak adayımız olarak belirledik. 
 
Ne yaptık aynı zamanda? Milletvekili seçimi tarafında da sadece millet ittifakını oluşturmadık aynı zamanda tek bir liste ile seçime girme kararı aldık.
 
Çünkü tek bir liste ile biliyoruz ki tek bir oy dahi zayi olmayacak. 
 
Tek bir oy dahi zayi olmasın diye ortak liste ile seçime girme kararı aldık. 
 
Çünkü partiler ayrı ayrı listelerle seçime girdiğinde bir seçim bölgesinde bir parti mesela diyelim ki 4'te 3 milletvekili çıkarabiliyor. Biri tamamlayamazsa aldığı oyun hepsi çöp. Diğer parti 1.9 milletvekili çıkardı. 2 yetmedi. O aldığı 1.9 milletvekili çöp. İşte o oylar zayi olmasın diye küsuratlar birbirini tamamlasın diye birleşe birleşe büyüyelim diye ortak tek bir listeden seçime girme kararı aldık. Bu önemli bir karardı. 
 
Ne yapacağız?
 
14 Mayıs günü, 2 pusulayı alacağız elimize kabine gireceğiz perdeyi çekeceğiz vicdanımızla baş başayız değil mi? O anda kimse görmüyor. Sadece vicdanımızla baş başayız.
 
Biz ne istiyoruz ne talep ediyoruz? 
 
Birinci pusulada Cumhurbaşkanımızı seçerken ortak Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun isminin altına evet mührünü basalım diyoruz.
 
Biliyoruz ki Sayın Kılıçdaroğlu ortak yönetim modeliyle yazılı olarak da toplumumuza bildirdiğimiz gibi 6 genel başkan olarak istişareyi kurumsal bir mekanizma haline getirerek ülkenin Cumhurbaşkanı olacak. 
 
Biz bunu yazılı belgelere döktük, 84 maddelik anayasa metnimizi hazırladık. 2300 maddelik ortak politika metnimizi hazırladık. 12 maddelik de ortak yönetim modelimizi hazırladık. 
 
Bunların hepsinin özü istişare. 
 
Sayın Kılıçdaroğlu’nun altına evet diyeceğiz ama 6 genel başkan hep beraber 6 siyasi parti ülkeyi istişare ile yöneteceğiz. İşin anahtarı orada başarının anahtarı orada. 
 
Geldik ikinci pusulaya. 
 
İkinci pusula milletvekilliği seçimi pusulası. Bizim adaylarımız yani DEVA Partisi'nin adayları DEVA Partisinin adayı olarak seçime giriyor.
 
Seçimden sonra da DEVA Partisi'nin milletvekili oluyor. 
 
Aynı şey Saadet Partisi'nin Milletvekili adayları için de geçerli. Aynı şey Gelecek Partisinin de Demokrat Partinin de milletvekilleri için geçerli. 
 
Yani bu adaylarımız kendi partilerinin adayları olarak seçmeye giriyorlar. Ama CHP'nin listesinden seçime gidiyorlar.  Seçildikleri anda da kendi partilerinin milletvekili oluyorlar. 
 
Dolayısıyla ne yapacağız? O ikinci pusulada tercihimizi kullanırken diyeceğiz ki DEVA için CHP logosunun altına ‘evet’ diyeceğiz. Saadet için CHP'nin logosunun altına ‘evet’ diyeceğiz. Diyeceğiz ki Gelecek Partisi için CHP'nin logosunun altına ‘evet’ diyeceğiz. Diyeceğiz ki Demokrat Parti için CHP'nin logosunun altına ‘evet’ diyeceğiz.  Yok, zaten CHP'nin destekçisiyseniz gönül verdiyseniz tabii ki CHP'nin pusulasındaki yerin altına ‘evet’ diyeceksiniz. 
 
Çaycuma kararını vermiş diyorum ya. 
 
Dolayısıyla ne yapacağız arkadaşlar? İşbirliği ile güç birliği ile bir olacağız beraber olacağız ve hep beraber kazanacağız ve İnşallah Türkiye kazanacak. 
 
Tabii ben bunları anlatırken bazı vatandaşlarımız içten içe diyor ki elim gitmiyor. 
 
Elim CHP'nin altına evet demeye gitmiyor.
 
Bu hissiyat belki var ama şunu bilin ki şu anda daha önce Ak Parti'ye gönül vermiş daha önce Ak Parti'ye destek vermiş milyonlarca vatandaşımızda ne diyor biliyor musunuz?
 
Elim Erdoğan'a gitmiyor, elim AK Parti'ye gitmiyor diyor. Biz bunu biliyoruz yaşıyoruz. 
 
Dolayısıyla bugün arkadaşlar demokrasi için bir araya gelme zamanı, adalet için bir araya gelme zamanı. 
 
İşte o daha önce AK Parti'ye oy verip de şimdi elim gitmiyor diyen vatandaşlarımız var ya aslında ne diyorlar biliyor musunuz? 
 
‘Ben bir zamanlar 3Y ile mücadele etsin diye Sayın Erdoğan'a destek vermiştim ama yoksullukla yasaklarla ve yolsuzlukla mücadele etsin diye desteği vermiştim ama bugün Türkiye'nin haline bakıyorum bugünkü yoksulluğa bugünkü yolsuzluğa bugünkü yasaklara elim evet demeye gitmiyor’ diyor. 
 
Bakın vatandaşlarımız tutarlı. 2002'de nerede duruyorlarsa aslında aynı noktada duruyorlar. 
 
Maalesef değişen iktidarın kendisi oldu. Maalesef bir zamanlar 28 Şubat zihniyetine karşı ben mücadele edeceğim diye iş başına gelenler şimdi 28 Şubatçılarla kol kola geziyor. 
 
Ben soruyorum; Sayın Erdoğan senin Sayın Perinçek ile yan yana ne işin var diyorum arkadaş. Ne işin var? 
 
Bir zamanlar destekleyenler 28 Şubat'ın o karanlık zihniyetine karşı Sayın Erdoğan'ı destekleyenler dönüp dolaşıp da Perinçek ile kol kola yürü diye mi sana o desteği verdi. 
 
Yapmayın. 
 
Diyecekler ki o zamanında AK Parti'ye destek veren vatandaşlarımız diyecekler ki 'haydi hep beraber değiştirelim bu düzeni' diyecekler.
 
“Bir kez daha herkes için adalet, herkes için özgürlük, herkes için zenginlik diye beraber yürüyelim” diyecekler bu olacak inşallah.  
 
Bu seçimde de bunun sonuçlarını göreceğiz. 
 
Arkadaşlar kapı kapı dolaşacağız. Çalmadığımız kapı kalmayacak.
 
Çünkü bu seçim gerçekten ülkenin sadece önümüzdeki 5 yılı değil önümüzdeki 10 yılı 20 yılı etkileyecek seçim. 
 
Onun için ‘Otoriterlik mi demokrasi mi?’ diyorum. 
 
Onun için ‘Keyfilik mi hukuk mu?’ diyorum. 
 
Hukuk olmadan olmaz adalet olmadan olmaz. 
 
Kapı kapı gezeceğiz. Belki bir kapıyı çaldığımızda kapıyı kapatacaklar. 2. Kere çalacağız belki bir 3 kelime dinleyecekler. Ama 3. Kere çaldığımızda bir çay içelim diyecekler. 
 
Onun için bıkmadan usanmadan çalışacağız.
 
Ha baktınız kapıyı çaldınız biraz direniyor; 'Kapıyı gıygaşuk bırakın, bize de bir şans verin, oyunuza talibiz’ diyeceğiz hep beraber. 
 
Yapacak mıyız? (…)
 
Söz mü? (…)
 
Tamam Çaycuma’ya bu yakışır işte.
 
Ben sözümü aldım.
 
*****
 
Değerli arkadaşlar,
 
14 Mayıs günü, hep beraber oylarınızı kullandıktan sonra sizler şöyle rahat bir şekilde koltuğunuza yaslanıp artık ülkedeki gelişmeleri izlemeye başlayacaksınız. 
 
Ama biz gece gündüz çalışmak zorunda kalacağız. 
 
Siz desteği verin güvenin gerisi bizde. 
 
Evelallah çok çalışacağız dosdoğru çalışacağız ve muvaffak olacağız. 
 
Tüm ülke için muvaffak olacağız. 
 
Şikâyet ettiğiniz yoksulluk var ya… Açlık var ya… Enflasyon var ya…
 
Bunların hepsi bizde. Hepsini çözeceğiz.
 
Nasıl 2001- 2002 krizini çözdüysek nasıl 2008-2009 krizini çözdüysek bu krizi de çözmek inşallah bize nasip olacak. 
 
Sizlerin desteği ve güveniyle nasip olacak. 
 
Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kılıçdaroğlu bayramda verilen 2 ikramiye ile ilgili açıklamalarda bulundu. 
 
Dolayısıyla ne yapacağız? Bundan sonra 2 bayramda emekli maaşlarımızı şu anki rakam olan 1.500’den alacağız 8 bin 500’e çıkaracağız. 
 
Yapacağımız bu. 
 
Ama onunla da yetinmeyeceğiz geçtiğimiz Ramazan Bayram’ının farkını ödeyeceğiz. 
 
Oradan da borcumuz var. 
 
Kaynak Türkiye kaynak hiç merak etmeyin.
 
2002’de bana çok soruyorlardı.
 
Ben daha 35 yaşındaydım 2002 seçimine gittik. Kazandık. Hazineden sorumlu bakan oldum herkes ‘Parayı nereden bulacaksın? Kaynak nerede?’ diyordu. Ben de diyordum ki ‘kaynak Türkiye merak etmeyin.’ 
 
O kadar büyük israf var ki o kadar büyük savurganlık var ki bu devlet faize o kadar büyük para ödüyor ki inşallah israfı önleyerek gerçek anlamda devletin ödediği faizi düşürerek biz bunu sağlayacağız.
 
Ne yapacağız?  Gerçekten hak edenlere bu imkânı sağlayacağız. 
 
Kıymetli dostlarım;
 
Tüm teşkilatlarıyla beraber Millet İttifakının değerli üyeleri aramızda, bizimle beraber.
 
Zonguldak’a gözü gibi bakacak, Zonguldaklı hemşerilerini dinleyecek, sorunlarınızı çözmek için her türlü çabayı gösterecek adaylarımızı biraz önce dinlediniz. 
 
Birbirinden kıymetli arkadaşlar.  Birisi elektrik mühendisi, birisi Tıp doktoru, birisi hukukçu. Ama mesleklerinde hep iyi arkadaşlar. 
 
Yani iyi mühendis, iyi doktor, iyi hukukçu. 
 
Biz ne diyoruz arkadaşlar? Biz insanları nasıl değerlendiriyoruz?  Bir, iyi insan olsun güvenilir insan olsun iki, işinde iyi olsun. Yani hangi işi yapıyorsa onu iyi yapsın. 
 
Çünkü herkes yaptığı işi iyi yaparsa toplum olarak ilerleriz. Herkes kendi mesleğini hakkını vererek yaparsa ülke olarak yükseliriz.
 
İnanın bu kadar basit. Onun için çok çalışacağız diyorum. 
 
Ben inanıyorum ki, Zonguldak’taki tüm vekil adaylarımız ki vekil olacaklar ben inanıyorum sizlerin desteği ile olacaklar Zonguldak’a gereken önemi ve hassasiyeti gösterecektir. 
 
Bizim DEVA Zonguldak teşkilatımız da tüm adaylarımızı en az bizim adayımız DEVA Partisi’nin adayı olan Doğa Bey gibi sahip çıkmalarını desteklemelerini zaten başta söyledim. Arkadaşlarımız hiçbir parti ayrımı yapmadan hep beraber omuz omuza yürüyorlar çalışıyorlar. Çünkü ne diyoruz? ‘Birleşe birleşe kazanacağız. Birlikte kazanacağız’ diyoruz. .  Ve birleşe birleşe her 2 pusuladan galip çıkacağız. 
 
İşimiz çok, yolumuz uzun, ama imkanlar kısıtlı onu da biliyoruz.
 
Parti olarak söylüyorum. Mevcut iktidar partisiyle mukayese ettiğinizde bizde devletin imkanları yok. Devletin hazinesini seçim için kullanma şansımız yok. 
 
Yanlıştır hukuksuzdur. Devletin imkanlarını cayır cayır kullanıyorlar seçim için bunu biliyoruz. Görüyorsunuz. 
 
Meşru değil ama yapıyorlar. Görüyorsunuz.
 
Bizim öyle imkânımız yok. Âmâ bizde de onlarda olmayan bir güç var biliyor musunuz? Haklı olmanın bize verdiği güç. 
 
Çünkü biz haklıyız diyoruz.
 
Haklıysanız hakkı da yanınıza alırsanız korkmayın yol açılır. Biz buna inanıyoruz. 
 
Bu gücün karşısında kimse duramaz. Hiç kimse duramaz.
 
*****
 
Şimdi sizden bir söz daha almak istiyorum. 
 
Çaycuma’nın sesi olacağız. Söz mü? (…)
 
Filyos yatırımlarını çevreye zarar vermeden, doğaya gözümüz gibi bakarak gerçekleştireceğiz. Söz mü? (…)
 
Zonguldak; turizmiyle, emeğiyle, iş gücüyle, kaynaklarının verimliliğiyle ülkemizin yarınlarına damga vuracak. Söz mü? (…)
 
İnşallah hep beraber başaracağız. 
 
Hep beraber başaracağız.
 
Çaycumamıza, Zonguldak’ımıza, Türkiye’mize baharı getireceğiz.
 
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
 
Ailelerinize dostlarınıza gönül dolusu sevgilerimi selamlarımı iletmenizi de özellikle rica ediyorum. 
 
Sağ olun var olun diyorum.