Ali Babacan: “Mazlumun kaderi, zalimin iki dudağı arasına bırakılamaz”

21-10-2025
Ali Babacan: “Mazlumun kaderi, zalimin iki dudağı arasına bırakılamaz”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gazze’deki ateşkes ve imzalanan belgelere dair sosyal medya hesaplarından paylaşımda bulundu. “Gazze sorununun çözümü derken, bölgesel normalleşmenin de ötesinde İsrail merkezli bir güvenlik mimarisinin genişlediğini görüyoruz” diyen Babacan, protokolün içeriği ile 2020 İbrahim Anlaşmaları arasındaki paralelliklerle dikkat çekti.

“Filistin davası için not düşüyoruz” metniyle paylaşılan gönderideki video ve açıklamada, Ali Babacan şu ifadeleri kullandı:

“İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmiş bir şeklini görüyoruz”

“Pazartesi akşamı dört devlet başkanı tarafından imzalanan metne baktığımızda, İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmiş bir şeklini görüyoruz. Özellikle metindeki ‘İsrail ile bölgesel komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler…’ ifadesi dikkat çekici. Gazze sorununun çözümü derken, bölgesel normalleşmenin de ötesinde İsrail merkezli bir güvenlik mimarisinin genişlediğini görüyoruz.”

“Filistin açısından baktığımızda ise protokolün hiçbir somut kazanım sağlamadığı ortada”

Protokolün içeriği ile 2020 İbrahim Anlaşmaları arasındaki paralellikler gayet açık. ‘Terörle mücadele’ başlığı altında İsrail’in güvenlik öncelikleri merkeze alınıyor. Filistin meselesinin somut ve nihai bir çözümünden ziyade, mesele insani yardımlar ve kalkınma projeleriyle sınırlandırılıyor. Başta enerji, ulaştırma ve teknoloji alanlarında entegrasyon olmak üzere bölgesel işbirliği teşvik ediliyor. Filistin açısından baktığımızda ise protokolün hiçbir somut kazanım sağlamadığı ortada. Filistin davasının meşruiyetinin temel referansı olan 242 ve 338 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarına hiçbir atıf yok. Oysa on yıllardır bu kararların uygulanmasının mücadelesi veriliyor. Metinde Filistin meselesinin özü olan ‘işgal’ ifadesi geçmiyor bile. İki devletli çözüme, Doğu Kudüs'teki Filistin haklarına atıf yok. Batı Şeria’daki Filistin topraklarını delik deşik eden yerleşkelerin adı bile geçmiyor.”

“Gerçek bir barışın hiçbir parametresi ne 8 Ekim, ne de 13 Ekim belgelerinde yer almıyor”

“İsrail askerleri Gazze'de ‘kısmen’ geri çekiliyor. Ateşkes sonrası işgal etmeye devam edeceği Gazze topraklarından muhtemelen hiçbir zaman çekilmeyecek. Hukuken Filistin Yönetimi altında olması gereken Gazze’nin yönetimi, İsrail ve uluslararası güçler arasında paylaştırılıyor. 1967 sınırlarına dönüş, Kudüs’ün statüsü, Filistinli mültecilerin dönüş hakkı gibi meselelerin adı bile geçmiyor. Yani sözün kısası, gerçek bir barışın hiçbir parametresi ne 8 Ekim, ne de 13 Ekim belgelerinde yer almıyor. Diğer taraftan ‘bölgesel istikrar’ ve ‘ortak güvenlik’ kavramları, İsrail’in güvenliğini garanti altına alacak şekilde tanımlanmış. Ortada Filistin’in değil, İsrail’in güvenlik zeminini pekiştiren bir belge var. Türkiye, artık bir ‘arabulucu’ değil, ‘bölgesel güvenlik mimarisinin’ bir unsuru olarak konumlanıyor. Buradaki ortak payda ise İsrail’in güvenlik parametreleri.”

“Biz bu topraklarda asırlardır zulme karşı duran, mazluma kol kanat geren bir milletiz”

“Biz bu topraklarda asırlardır zulme karşı duran, mazluma kol kanat geren bir milletiz. İnancımızın ve vicdanımızın gereği olarak insanlığa kulak verir, haksızlığa asla susmayız. Bu sorumluluğa hiçbir zaman sıradan bir diplomatik mesele olarak bakmadık. Bu yaşanan acıları bir insanlık borcu olarak ele aldık.

Bugün Amerika, önce arabulucu olmuş, ardından yükü üç ülkenin; Türkiye’nin, Mısır’ın ve Katar’ın omuzlarına bırakmıştır. Bundan böyle, Filistin davasındaki her bir karış kaybın faturası, bu üç ülkeye kesilecektir. Bu tablo bize gösteriyor ki artık çok daha dikkatli olmalıyız. Her adımımızı hikmetle, ferasetle ve milletimizin onuruna yakışır şekilde atmalıyız.”

“Mazlumun kaderi, zalimin iki dudağı arasına bırakılamaz”

“Biz insani değerleri baz alarak hareket ederiz ama aklımızı asla bir kenara koymayız. Unutmayalım, Filistin meselesiyle ilgili on yıllardır defalarca masalar kuruldu. Ama ardından bombalar yeniden yağdı. Mazlumlar yine toprağa verildi, çocuklar yine yetim kaldı. Hepimiz biliyoruz ki tam iki yıldır İsrail’in işlediği suçların en önemli destekçisi ABD yönetimi olmuştur.İşte tam da bu yüzden Türkiye’nin üzerine düşen, Trump’ın kefilliğine soyunmak değil, süreci uluslararası garanti mekanizmalarıyla sağlam bir zeminde yürütmektir. İsrail’in yeniden saldırıya kalkışmaması için uluslararası yaptırımlar da bir an önce devreye sokulmalıdır. Çünkü mazlumun kaderi, zalimin iki dudağı arasına bırakılamaz.”

“Gazze’de 67 bin insan Filistin davası uğruna can verdi”

“Eğer adaletin teminatı, barışın sigortası, insanlığın sesi olacaksak; her aşamada çok dikkatli olmak zorundayız. Unutmayalım: Gazze’de 67 bin insan Filistin davası uğruna can verdi. 67 bin insan Filistin’in özgürlük mücadelesi uğruna, bağımsızlık mücadelesi uğruna can verdi. Biz bu onurlu direnişi her zaman destekleyeceğiz. Gazze’yi asla yalnız bırakmayacağız. Filistinli kardeşlerimizin yanında dimdik duracak, onların seslerini dünyaya duyurmaya devam edeceğiz. Adaletin tecelli etmesi için elimizden gelen her çabayı da göstereceğiz.”

https://x.com/alibabacan/status/1980529718009975104

SONRAKİ HABER

Ali Babacan: “Ülkemizde her üç gençten birisi ne işte ne de okulda”

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar


                        

BASIN BÜLTENİNİ
İNDİRİN

Haber ekinde bir basın açıklaması mevcut ise aşağıdaki indirme ikonu ile indirebilirsiniz.

21-10-2025