DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun ardından ilk kez canlı yayına katılarak KRT TV’de Elif Doğan Şentürk, Yıldız Yazıcıoğlu ve Zeynep Gürcanlı’nın sorularını yanıtladı. Babacan, ekonomi ve dış politikadaki güncel gelişmelerin yanı sıra seçim sonuçlarını değerlendirdi.
‘Hep beraber Türkiye’yiz’
Babacan, “CHP’ye ve Sayın Kılıçdaroğlu’na destek veren basın kuruluşlarından, yorumculardan önemli bir kısım öyle bir söylem içine girdiler ki ‘Siz bu partileri niye yanınıza aldınız? Bunlarla işiniz neydi?’ gibi bir tutum almaya başladılar. Bunu ülkemiz açısından çok zararlı görüyorum. Bir arada olma gayretini hiçe sayıp toplumda derinlerde olan, mahalleler arasındaki duvarların yeniden yükselmesiyle alakalı bir ortam oluşturdular. Bunun ülkemize bir faydası yok. Bu ayrışma toplumumuzda istenen bir ayrışma değil. Üniversite kampüslerine gidin; 18, 20, 25 yaşında gençlerimiz bir aradalar. Ayrılık yok. Ayrışma gayreti de yok. Apartmanda oturan komşulara bakıyorsunuz, ‘Bunun kimliği şu, komşun şöyleymiş’ demek doğru değil. Biz hep beraber Türkiye’yiz. Bu ülkeden asla umudumuzu kesmiyoruz” diye konuştu.
‘Grup kurmayı arzu ederiz ama sahici olmalı’
Saadet Partisi ve Gelecek Partisi haricinde başka hiçbir partiyle TBMM’de grup kurmak için görüşmediklerini açıklayan Babacan, “Grup kurmayı tabii ki arzu ederiz ama bu doğal olmalı. Zorlama olmamalı. Mühendislik eseri gibi görünmemeli. Gerçekçi, sahici olmalı. Kurmazsak da 15 milletvekilimiz grupmuş gibi çalışır. 15 milletvekilimizi 81 ile görevlendirdik. ‘Bu illeri ayda en az 1 defa ziyaret edeceksiniz’ dedik” ifadelerini kullandı.
‘Ana senaryo her partinin kendi adaylarıyla girmesi’
Babacan, yerel seçimlerle ilgili bir soru üzerine “Ana senaryo; her partinin kendi adaylarıyla, kendi listesiyle girmesidir. Teşkilatımızdan iş birliği modelleriyle ilgili teklifler gelirse bunları dikkate alacağız” dedi.
“‘Her şeye karşıyız’ demeyeceğiz”
Babacan’ın ifadelerinden öne çıkanlar şöyle:
“Hükümet kuruldu. Diyelim ki ekonomi tarafında iki arkadaşımızı tanıyoruz, dış politika ve güvenlik tarafında bildiğim, daha önceden hukukumuz olan iki üç insan var. Bu arkadaşlar iyi arkadaşlar, biliyorum. Hükümet açıklandıktan sonra birkaç tanesini aradım, tebrik ettim. ‘Sevindim ama yeter ki sağlam durun, doğruların mücadelesini verin’ dedim. Doğruya ‘doğru’ diyeceğiz. Doğru bir şey yapıldıysa takdir edeceğiz. Türkiye’deki klasik muhalefet anlayışı gibi ‘Her şeye karşıyız’ demeyeceğiz.”
‘Hükümete açtığımız kredi işlemiyor’
“Hükümet kuruldu, ertesi hafta eylem planlarımızı Sayın Cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı yardımcılarına, bakanlara ve 600 milletvekiline gönderdim. Mektubumda ‘Burada el emeği, göz nuru var, akıl teri var. Belki istifade edersiniz' diyerek, iyi niyetle gönderdim. Yeni kurulmuş bir hükümete hepimiz kredi açmak zorundayız. Vatandaşlarımız Sayın Erdoğan’a büyük bir kredi açtı. Ama bugüne kadar ekonomi alanında açtığımız kredi işlemiyor. İzlemeye devam edeceğiz."
‘B planı yapmalıydık’
“Herkesin işaret parmağıyla önce kendisini göstermesi, kendi özeleştirisini yapması lazım. Hep kazanmaya odaklandık. Altılı masada birkaç kere ‘Ya kaybedersek diye kararlar alırsak doğru olmaz’ dedim. Belki de B planı yapmalıydık. Kaybetmeye hiç hazırlanmadık.”
‘Köylerde daha çok dolaşmamız gerekiyordu’
“Doğru zamanda doğru bir noktada durduk ama bu duruşumuzu vatandaşlarımıza tam olarak anlatamadık. Demokrasiden, hak, adalet, özgürlüklerden yana durduk. Benim bu konuda bir pişmanlığım yok. Kırsalda vatandaşlarımızı ikna edemedik. Eskiden beri kırsalda teşkilatları yoluyla iletişim ağını kuran Erdoğan, oralardan daha çok oy aldı. Belki de muhalefet olarak köylerde daha çok dolaşmamız gerekiyordu.”
‘Seçimi helalinden kazanmadılar’
“Madem kurun olması gereken yer 26 lira, niye seçimden önce oraya doğru bırakmıyorsunuz? Niçin insanlara ‘Faiz artmayacak’ deyip de seçimden hemen sonra faiz artırıyorsunuz? Seçimi kazandılar ama helalinden kazanmadılar.”
‘Enflasyonun tek haneye düştüğünü rüyasında bile göremez’
“Enflasyon artacak, artmak zorunda. Mukadder bu. Çünkü Merkez Bankası para basmak zorunda. Şu andaki politikalarla Sayın Erdoğan, enflasyonun tek haneye düştüğünü rüyasında bile göremez.”
‘TÜİK’in başkanı niye hâlâ değişmedi?’
“Hükümet kurulalı 1,5 ay geçti. Hep söylüyorum, kurumları 1 ayda ayağa kaldırmak mümkün. Bağımsız araştırmanın yüzde 108 diye gösterdiği enflasyonu hâlâ hiç utanmadan, sıkılmadan yüzde 38 diye açıklayan TÜİK’in başkanı niye hâlâ değişmedi? Demek ki memnunlar, ‘Emrediyoruz, enflasyonu düşük açıklıyorlar’ diyorlar.”
‘Türkiye’yi IMF yoluna sokarlarsa yazık olur’
“10 sene sonra Türkiye’yi yeniden IMF yoluna sokarlarsa, bu ülke için büyük yazık olur. Bunun olmayacağına inanmak isterim.”
‘Mesele faizin nerede olduğu değil, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı’
“Mesele, faizin nerede olduğu değil. Mesele, Merkez Bankası’nın bağımsız olması. Çünkü bugün Erdoğan 15’e onay verir, 15 yaparlar. Mesela Sayın Erdoğan’ın onayını almadan Merkez Bankası’nın karar alamaması. Merkez Bankası, sadece ve sadece vatandaşın cebindeki parayı korumakla yükümlü.”
‘KKM büyük bir sosyal adaletsizlik’
“Kur Korumalı Mevduat büyük bir sosyal adaletsizlik. Düşünün ki ev sahibinin 1 dairesi var ve onun kirasıyla geçiniyor. Hükümet, ‘Sen mağdur oldun. Kur arttı, senin kiran kur farkı kadar düştü. Ben sana kira farkını ödeyeyim’ diyor mu? Bunu sadece bankada parası olana diyor.”
‘Borçlar karşısında özelleştirme yapılacak mı?’
“Borç alma süreçleri karanlık gidiyor. Borç alınıyor, bazı şeyler teminat gösteriliyor mu? Bilmiyoruz. Borçlar karşısında özelleştirme yapılacak mı? Bilmiyoruz. Tamamen örtülü ve kapalı yürüyor.”
‘F-35 iddiasından vazgeçmemiz çok büyük bir hata’
“F-35 projesine 1 milyar 450 milyon dolar para harcadık. Uçağın sahip olma belgesini aldık ama uçakları alamadık. Şimdi F-16’yı ona saydırmaya çalışıyorlar. Bizim F-35 iddiasından vazgeçmemiz çok büyük bir hata. Niye F-16’ya düşüyorsun? F-16, benim çocukluğumda Ankara’da üretilen bir uçak. Aynı Kur Korumalı Mevduat gibi bandı 40 sene önceye sarıyor. F-35’le ilgili teknik sorunlar da var tabii ama madem F-16’dan sonraki aşama bu, biz işin içinde olalım.”
‘İsveç’ten beklentimiz; terörle mücadele konusunu eksik bırakmasınlar’
“İsveç’in NATO üyeliği için ‘İsveç’in terörle mücadelede gerekeni yapması’ talebi, doğru bir talep. NATO üyesi bütün müttefiklerden beklediğimiz, NATO’nun meşhur ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ maddesinin sadece dış saldırılara değil, terör tehdidine karşı da geçerli olması. Türkiye olarak İsveç’ten beklentimiz; mutlaka terörle mücadele konusunu eksik bırakmasınlar. Müttefiklik ruhuna uygun davransınlar.”
‘NATO’nun genişlemesini destekliyoruz’
“NATO’nun açık kapı politikasını, NATO’nun genişlemesini destekliyoruz. Türkiye olarak hem Baltık hem Doğu Avrupa ülkelerinin NATO’ya üye olmasına hep destek verdik, öncü rol oynadık. Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde de Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri Türkiye’ye hep güçlü destek verdi.”
‘Yasakçı zihniyete karşıyız ama yapılan ne varsa şeffaf ve objektif denetime açık olmalı’
“İnanç hürriyeti, ibadet hürriyeti ve inançlar doğrultusunda örgütlenme hürriyetine değer veriyoruz. Yasakçı zihniyete karşıyız ama yapılan ne varsa mutlaka şeffaf ve objektif denetime açık olmasını son derece önemsiyoruz. (Temel Haklar Eylem Planı’nda) Dernek ya da vakıf olarak açıkça, şeffafça, denetlenebilir bir şekilde örgütlenebilmeleri gerektiğinden bahsediyoruz. Seçenek onların olsun ama ya dernek ya vakıf olsunlar. İsmi konsun. Ama bu dernek ve vakıfların da mevcut dernek ve vakıflardan farklı, dini boyutu olan bir örgütlenme olduğu da açık olsun. Yasakçı değil özgürlükçü ama aynı zamanda devletin düzenleme ve denetim fonksiyonunun da sapasağlam işlediği yapılardan bahsediyoruz. ‘Yasaktır’ dediğinizde karanlığa itiyorsunuz, denetimsiz ve keyfi alanlar oluşturuyorsunuz. Serbest, açık, şeffaf olsun. Doğru hesaptan kaçmaz.”