DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ABD Başkanı Trump’ın İsrail ile Hamas'ın, Gazze'de ateşkes planının ilk aşamasını onayladığını duyurmasının ardından iktidara uyarılarda bulundu. Babacan, İsrail’in Filistin’e yeniden saldırma riski olduğunu belirterek, Türkiye’nin Filistin konusunda, hiç kimseye kefil olmaması gerektiğini söyledi.
Cüneyt Özdemir YouTube kanalında gazeteci Kenan Taş’ın sorularını yanıtlayan Babacan, şu mesajları verdi:
“Sorumluluk üç ülkenin omuzlarına yüklenebilir”
“Ben şöyle tehlike görüyorum bakın dün geceden beri olan bütün yayınlarda açıklamalarda üç ülkeden bahsediyorlar. Mısır, Katar, Türkiye. Mısır, Katar, Türkiye. Amerika normalde ara bulucu olarak girmişti. Amerika'nın adından bahseden yok. Yani bundan sonra olabilecek her türlü sıkıntı bu üç ülkenin sorumluluğuna havale ediliyor. Mısır, Katar, Türkiye. Bundan sonra İsrail saldırırsa, bundan sonra Gazze'de yaşayan Filistinliler üzerinde tekrar bir zulüm başlarsa adeta bu üç ülkenin omuzlarına bu yük bugünden yükleniyor. Onun için bizim hükümetin, bizim iktidarın çok çok dikkatli olması lazım.”
“Utanılacak duruma düşersiniz”
“Filistinlilere bizimkiler ‘Ya bakın bize güvenin merak etmeyin. İsrail'le Amerika size bir şey yapmayacak’ diye bir kefil oldularsa çok tehlikelidir. Umarım ki böyle bir yanlışın içine düşmemişlerdir. Sağlam, sözüne güvenilir insanlara kefil olunur. Her an sözünü bozacak, kimsenin güvenmediği kişiye kefil olursanız yarın siz de utanılacak duruma düşersiniz.”
“Bu sadece bir ateşkes, barış anlaşması değil”
“Mısır'da devam eden müzakereler yani İsrail'le Hamas arasındaki o aracılı müzakereler dün gece itibarıyla belli bir safhaya ulaştı. Ve nihai barış planının ilk merhalesi olarak, ilk kademesi olarak da bir ateşkes üzerinde mutabakat sağlandı. Henüz bu saat itibarıyla imza altına alınmasa da dört unsurdan oluşan bir ateşkes var burada. Nedir bu? Bir, silahlar susacak. Yani dün itibarıyla bile İsrail hâlâ bombalamaya devam ediyordu. Bir yandan görüşmeler var, bir yandan bombalamaya devam ediyorlar. Bu kadar insafsız bunlar yani. Bir, ateşkes, gerçek ateşkes, silahlar susacak. İki, Filistin'e yardım, insani yardım kanalları hemen açılacak ki günde en az 400-500 tırlık malzeme konuşuluyor ama henüz imza altına alıp yayınlanmadığı için anlaşma detaylarını göreceğiz. Üç, İsrail askerleri bu Trump Planı’nda açıklanan hatta geri çekilecek ki o hat revize edildi. Yani bir miktar daha geri olması konusunda dün gece itibarıyla mutabakata varıldı. Yani Trump'ın ilk plandaki hatla dün gece mutabakata varılan hat farklı. Yani İsrail askerlerinin biraz daha geri çekilmesi gerekecek. Dördüncü madde de karşılıklı rehineler, tutuklular, hükümler serbest bırakılacak yani. Dört madde. Fakat şunu unutmayalım. Bu sadece bir ateşkes. O kadar. Bu bir barış anlaşması değil. Bunun bir gerçek barış anlaşmasına dönmesinin daha çok merhaleler var. Ve hemen umutlanmayalım derim. Çok zor olacak.”
“Erdoğan istediğini alabilmek için soykırım destekçisi Trump’ı övüyor”
“İsrail'in yaptığı zulmün en büyük destekçisine Sayın Erdoğan ‘Dostum’ deyip duruyor. Değil mi? ‘Ya benim içim cız ediyor’ dedim, ‘Dostum demeyin’ dedim. ‘Yapmayın bunu’ dedim yani. Adam soykırımı yapıyor. 67 bin Filistin'de insan öldürdü bu İsrail bugüne kadar. Çoğu kadın, çoğu çocuk. Bunlar Amerika'nın, Trump'ın desteği olmasa kesinlikle böyle bir şey yapamazlar. Soykırımcının destekçisine ‘Dostum dostum’ diyor. Niye? Çünkü adam övülmeyi seviyor. ‘Bunu övmezsek yarın istediğimizi vermez belki’ diyor. ‘İstediğimizi alamayız’ diyor. Biliyorum ben arkadaki sebepleri. ‘Yani biraz övelim ki sonuçta istediğimizi alalım.’ Ama insanlık başka bir şey ya. Yani bakın diplomasi ayrı bir şey, siyasi ilişkiler ayrı bir şey ama insanlık ayrı bir şey.”
“DEVA Partisi’ni kendi iç tartışmalarının parçası haline getiremezler”
Ali Babacan, Meclis açılış resepsiyonunda bir fotoğraf karesi üzerinden sürdürülen tartışmalara “Konuşturmasınlar bizi” diyerek tepki gösterdi. Babacan, 2023 seçimleri öncesi, CHP yönetiminin 15 vekil değil 23 vekil hak ettiklerini anket ve simülasyonlarla kendilerine gösterdiğini açıkladı. Babacan, CHP’de genel başkanlık üzerinden bir iç tartışma olduğunu belirterek “Genel başkan şu mu olsun, bu mu olsun? Bir önceki genel başkanı yıpratmak için, ‘Bir önceki genel başkan görüyor musun bu partiye zarar verdi’ demek için bizim üzerimizden bir iç tartışma başlattı bunlar. Hiç kimse DEVA Partisi'ni kendi iç tartışmalarının parçası haline getirmesin” ifadelerini kullandı.
“Israr CHP’den geldi; 15 değil 23 vekil hak ettiğimizi bize gelip simülasyonlarla gösterdiler”
Babacan, “Biz o gün için o kadar sayıda milletvekilini hak etmiyor olsak bütün toplumsal araştırmalar bütün anketler DEVA'nın bu kadar sayıda milletvekili hak etmediğini söylese Cumhuriyet Halk Partisi niye gelip bize bunu teklif etsin? Cumhuriyet Halk Partisi bir hayır kurumu mu? Sebil çeşmesi mi sağa sola milletvekili dağıtacak. Böyle bir şey var mı? O gün bize bırakın 15, 23 tane milletvekilinin hak ettiğimiz simülasyonlarını da gösterdiler ya. Şimdi konuşup duruyorlar. Bakın bu konuda beni daha fazla konuşturmasınlar. İnanın ben milletvekillerimizin hakkını, alın terini korumak zorundayım. DEVA teşkilatının, sokak sokak mahalle mahalle dolaşıp ‘DEVA'yı seviyorsanız DEVA Partisi'ne oy vermek istiyorsanız, bizi destekliyorsanız, CHP'nin altına evet’ dedirtip, DEVA seçmenini CHP'nin seçmeni yapıp, CHP'nin logosunun altına evet dedirtip ondan sonra ‘Vay bu CHP seçmeniydi’ diyerek kimse oyun oynamasın. Hakkımızı kimseye gasp ettirmeyiz. Alnımızın teriyle, bileğimizin gücüyle biz bu seçiminin sonucunu aldık. Kimseye de borcumuz yok” diye konuştu.
“Biz sadece Meclis Başkanı’nın davetiyle oradaydık, iktidar ve ana muhalefet medyası fotoğrafı köpürttü”
Babacan, açılış resepsiyonundaki fotoğraf karesinin TBMM Başkanlığı nezaretinde ortaya çıktığını vurgulayarak “Biz Meclis Başkanı'nın daveti üzerine milletvekillerimizle beraber bu açılış resepsiyonuna gittik. Aynı zamanda yine Meclis Başkanı'nın daveti üzerine resepsiyon salonunun yanında oluşturulan bir oturma bölümüne de ayrıca davet edildik. Dolayısıyla bu fotoğraf karesi Meclis Başkanı'nın daveti üzerine o anda resepsiyonda bulunan genel başkanların bir araya gelmesinden ibaret bir fotoğraf karesi. Ancak bu fotoğraf karesi hem iktidar kanadından hem iktidarın medya aygıtı tarafından hem de ana muhalefetin medya aygıtı tarafından çok köpürtüldü. Herkes ayrı ayrı anlamlar yükledi ve bugün sanırım sekizinci gün. Sekiz gündür hala şu anda biz o fotoğrafı tartışmaya devam ediyoruz” dedi.
“Fotoğraf, yönetim sisteminin kısa devresidir; oturma düzeninden, partiler arası ilişkilere kadar darmadağın oldu”
Yeni yönetim sisteminin oturma düzenlerini de asimetrik hale getirdiğini aktaran Babacan, “Elektrikte kısa devre sigortayı attırır Allah korusun yangın çıkarır. Şu andaki sistemimizin yönetim sistemimizin en önemli kısa devresi Cumhurbaşkanı’yla bir parti genel başkanının aynı kişi olması. Dolayısıyla bütün bu resepsiyon düzenlerini, oturma düzenlerini, siyasi partiler arasındaki ilişkileri her şeyi darmadağın ediyor. Asimetrik bir hale getiriyor. Ve işine geldiği zaman Sayın Erdoğan ‘Ben partinin genel başkanıyım’ diyor, işine geldiği zaman da ‘Bir dakika durun ya ben cumhurbaşkanıyım’ diyor. Aslında bu fotoğraf karesi biraz da bizim sistemimizin, şu andaki yönetim sisteminin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ya da kısa adıyla başkanlık sisteminin ne kadar sorunlu bir sistem olduğunu ve ne kadar ihtilafa ve tartışmalara açık bir sistem olduğunu da bir kanıt daha oldu” değerlendirmesinde bulundu.
“Devlet adabı, ülke nasıl yönetilir bilen insanlarız”
Anayasa tartışmalarının yersiz olduğunu dile getiren Babacan, AK Parti’nin 7-8 yıldır yeni anayasa dediğini ancak tek bir madde ortaya koyamadığını kaydetti. Babacan, “Mesele köklü reformlarsa biz bu işi bilen insanlarız. Hukukçu ekibimiz Adalet Komisyonunda görev yapmış, Anayasa Komisyonunda görev yapmış, fiili uygulamanın içinde olan insanlarız. Dışarıdan ahkam kesmek kolay. Teorilerle yönetmek de kolay. Devlet yönetme tecrübesi ayrı bir şeydir Kenan Bey. O tecrübeyi yaşamadan dışarıdan ahkam kesmek kolaydır. Biz devlet tecrübesi bilen, devlet adabı bilen, bir ülke nasıl yönetilir, bir ülkenin onuru nasıl yükseltilir, bu ülke nasıl bir ülke nasıl başarılı kılınır, bunu yaşamış, bilmiş ve tecrübesi olan insanlarız. Bakın ben Dışişleri Bakanı'yken Irak'ın anayasasını oturup her gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'yle konuşan bir insanım. Başka pek çok ülkede sıfırdan anayasalar yazılırken, anayasa değişikleri yapılırken bizden görüşler istendi. Çalışmalara katkı istendi. Biz bunu veren insanlarız. 20 ülkede Dünya Bankasının reform çalışmalarına Türkiye'den destek istedikleri için gidip destek vermiş insanlarız. Sadece Türkiye'de değil. Yirmi ülkede reformlara katkı bulmuş bir katkıda bulmuş insanlarız. Dolayısıyla iş ciddi bir iş” diye konuştu.
“‘Erdoğan bir dönem daha aday olamaz’ dilekçesini sadece biz verdik”
Babacan, Erdoğan’ın bir dönem daha aday olamayacağının altını çizerek şunları söyledi: “Biz Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı görevinin ve genel başkanlık görevinin çoktan dolduğunu hem anayasa gereği hem de AK Parti'nin kuruluş tüzüğü gereği artık ne genel başkan ne de cumhurbaşkanı olabileceğini söylüyoruz. AK Parti'nin kuruluş tüzüğünde üç dönem kuralı vardır. Bu üç dönem 2014’te bitmiştir. Şu andaki mevcut anayasada Cumhurbaşkanı’nın görev süresi iki dönemdir. Yani iki dönemde sınırlandırılmıştır. ‘Sayın Erdoğan 2014’te birinci kez seçilmiştir. 2018’de ikinci kez seçilmiştir. 2023 seçimlerinde dahi aday olamaz’ diye biz YSK'ya gittik dilekçe verdik, bakın. CHP bunu yapmadı, başka siyasi partiler bunu yapmadı. Biz gittik dilekçe verdik.”
“Devlet yönetim töresinde kategorik destek ya da kategorik karşıtlık yoktur”
Babacan, PKK’nın silah bırakmasına yönelik komisyon tarafından sürdürülen çalışmaları da “Biz de hiçbir konuya, hiçbir kişiye kategorik destek de yok, kategorik karşıtlık da yok. Ülke yönetim tecrübesi ve ülke yönetim devlet yönetim töresi bunu gerektirir. Kategorik olunmaz hiçbir konuda. Mesele memleket meselesi ise doğru işleri destekleriz. Eksikleri tamamlarız. Yanlışların da karşısında dururuz” sözleriyle değerlendirdi.
“Asgari ücret 22 bin lira, şu iki küçük metal parçası 19 bin lira”
Babacan, yayında iki adet çeyrek altın ve 200 liralık banknot göstererek iktidarın ekonomi politikasına sert eleştirilerde bulundu. “İşte benim ara ara gösterdiğim 200 lira. Bu 200 lira ilk tedavüle çıktığında 134 dolar ediyordu. Bugün 5 dolar etmiyor ya. Hani ‘Para pul oldu’ derler ya. 5 dolar etmiyor. Şu anda çeyrek altının fiyatı olmuş 9 bin 500 lira. Şu anda en düşük emekli maaşıyla şu iki çeyrek altını alamıyorsunuz. Bu 200 lira çıktığında, 200 lirayla siz üç tane çeyrek altın alabiliyordunuz. Şu anda böyle bir şey mümkün mü? 9 bin 500 lira. Bir tane çeyrek altın. İki tanesi şu anda 19 bin lira. Şu küçük iki tane ufak metal parçası var ya 19 bin lira. Asgari ücret 22 bin lira. Memleket getirdikleri durum bu” ifadelerine yer verdi.