DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündemdeki sıcak gelişmelere ilişkin mesajlar verdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Kendinizi acındırarak ‘1 dönemcik’ demeyin”
“Sayın Erdoğan, Sizin zihniyetinizle gidilecek 1 kilometre yol bile kalmadı. Kendinizi adeta acındırarak ‘Bir dönemcik ya, bir kere daha bana bu fırsatı verin’ diye milletin karşısına hiç çıkmayın. O fırsatı millet size 2018’de verdi. ‘Enflasyonu ve faizi düşüreceğim’ dediniz ama beceremediniz.”
‘Artık uygun bir yerde ineceksiniz’
“Hukukçuların kahir ekseriyeti ‘Bir daha aday olamaz’ diyor. YSK büyük sınav verecek. Halkımız seçim sandığında Sayın Erdoğan’a ‘Ben sana fırsat verdim, 5 yılda yapamadın. Şimdi nasıl düzelteceksin?’ diyecek. Onun da söyleyecek sözü olmayacak. Zaten bizim ekonominin başında olduğumuz dönemleri anlatıyor. Üretici fiyatlarında Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyonunu yaşattı. ‘Bir defacık daha’ diyor. Kusura bakmayın. Süreniz doldu. Artık uygun bir yerde ineceksiniz. Bu ülke DEVA iktidarıyla yepyeni yarınlara yürüyecek.”
‘İfşa edilen; bir çocuğu koruyamamış devletin yüzüdür’
“(H.K.G.’nin istismarı) Bu olay bir genç kadının çocukluğundan beri uğradığı sistematik istismarın ifşası. İfşa edilen yalnızca bir hayat hikayesi mi? Hayır. İfşa edilen; bir çocuğu, bir kadını koruyamamış devletin yüzüdür. Görevini kötüye kullanan devlet memurlarıdır. Denetimden uzak tutulan yapılardır.”
“‘Mahallemize zarar verir mi’ derdine düşülmesinin izahı olamaz’”
“Bir çocuğu, çocukluğunun dışında eş olmakla, anne olmakla bağdaştırmak ve bunu normalleştirmeye çalışmak, suça ortak olmaktır. Sessiz kalmayı, görmezden gelmeyi, geçiştirmeyi, kaçmayı reddediyoruz. İstismar karşısında, hiç kimsenin, ‘Mahallemize zarar verir mi’ derdine düşmesinin bir izahı olamaz. İstismarı duyar duymaz kutuplaşma yangınına odun taşıyanların da bu millete hiçbir faydası yoktur. Biz bu kutuplaşmayı reddediyoruz.”
‘Koskoca devlet bazı yapıların esiri haline getirilemez’
“Bu ülkede hiç kimsenin dokunulmazlığı olamaz. Koskoca devlet bazı yapıların esiri haline getirilemez. Hükûmet bunu göz göre göre yapıyor. Bir yandan bazı yapılarla bir yandan yasa dışı suç örgütleriyle iş birliği yaparak ülkeyi karanlığa götürüyor. Bu ülkenin karanlıklara gömülmesine itiraz ediyoruz diyeceğiz. Bu işler birilerinin korkmadan, cesaretle kendini ortaya atmasıyla düzelir.”
‘Köklü değişikliklere ihtiyaç var’
“Türkiye’de güçlü sosyal devlet olsaydı, insanlar yokluk yüzünden çocuklarını başkalarına bırakmak zorunda kalır mıydı? Bağımsız yargı olsaydı, bu yapılar devlet denetiminden uzak kalabilir miydi? Şeffaf, adil bir yönetim olsaydı, bazı yapılar, sağlanan imtiyazlarla güçlenebilirler miydi? Sorun çok büyük ve derin. Köklü değişikliklere ihtiyaç var.”
‘Devleti 28 Şubatçılara teslim edenlerin baskıları hatırlatma hakkı yok’
“Bugün devleti 28 Şubatçılara teslim edenlerin, dindar insanlara o günlerde yapılan baskıları hatırlatmaya hakları yoktur. Biz, 28 Şubatçıları baş tacı eden iktidardaki bu anlayışı reddediyoruz.”
‘Örgütlenme de ticaret de siyaset de açık olacak’
“Demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletinde insanların; din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü vardır. Ama devletin görevi, aynı zamanda, çok sıkı bir denetimi de yerine getirmektir. Her türlü örgütlenme de ticaret de siyaset de açık olacak. Şeffaf olacak. Devlet kayırma, torpil falan yapmayacak.”
‘Ehliyet ilkesi olacak ki devlette kimse kendi kadrosunu kuramayacak’
“Sosyal devlet olacak ki güvenli yurtlarda barınma hakkını tüm öğrencilere garanti edecek. Hukuk devleti olacak, yargı bağımsızlaşacak ki hiçbir yapı yargıyı etkisi altına alamayacak. Hiçbir yapının mensupları yargıda kadrolaşmayacak. Ehliyet ve liyakat ilkesi hâkim olacak ki devlette kimse kendi kadrosunu kuramayacak. Devlette işe hak eden girecek. Onun yakını, bunun mensubu falan denmeyecek. Ancak böylece bu toprakların, bu ülkenin pırıl pırıl gençleri ülkesini zirvelere yükseltecek.”
‘Din alimlerini de mücadeleye davet ediyorum’
“Devekuşu olmayacağız. Başımızı toprağa gömüp hakikati reddetmeyeceğiz. Her çocuk güvenle başını yastığa koyana kadar canla başla çalışacağız. Gazetecilerin, siyasetçilerin ve devletin bürokratlarının denetleme sorumluluğu var. Bu ülkenin din alimlerinin de büyük sorumluluğu vardır. Hepimizin vicdanını yaralayan bu davada onları da mücadeleye davet ediyorum.”
‘Sahnede espri yapan şarkıcılar cezaevine, istismar iddiaları ortadayken yargı lay lay lom’
“İktidarı eleştirenler soluğu hemen cezaevinde alıyor. Bırakın eleştiriyi falan, sahnede espri yapan şarkıcılar soluğu hemen cezaevinde alıyor. Ama küçücük yaştaki çocuğun istismar edildiği iddiaları ortadayken yargı lay lay lom… Kendisine ‘muhafazakâr devrimci’ diyenlerin adaleti bu mu Allah aşkına? Devrim dedikleri adaleti yok etmek mi? Yargıyı ayaklar altına alıp çiğnemek mi? Yıllarca çocuk istismarı iddialarının üstüne gitmemek muhafazakârlığa da devrimciliğe de sığmaz.”
‘Özgür basın hayat kurtarır’
“Vahim iddiaların üzerine giderek hak odaklı habercilik yapan tüm gazeteci arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Basın özgürlüğü ile insan hakları arayışının birbiriyle kardeş olduklarını gösteren önemli bir örnek. Hep söylediğim gibi, özgür basın hayat kurtarır. Acı da olsa bir örneğini daha yaşıyoruz. Gazetecilik yapanlara saldıranları kınıyorum.”
Bahçeli’ye: ‘Devleti yasadışı örgütlerin geçit alanına çevirdi’
“Yasa dışı unsurlarla ilişkileri ayyuka çıkmış bir iktidar ortağı söz konusu. Krizlerin ortağı, devleti 'yasadışı örgütlerin geçit alanı’na çevirdi. Bugüne kadar bu ülke için bir taşı bir başka taşın üstüne koymamış ama arka bahçesinde irili ufaklı çeteleri saklıyor. Sağa sola öfkeyle bağırıp çağırmayı marifet zannediyor.
‘İlaca yüzde 34 zammı eczacı Ayşe Hanım mı yaptı?’
“Bu ülkenin Cumhurbaşkanı kim? Pazarcı Ahmet mi? Marketçi Ayşe mi? Çiftçi Hasan mı? Kim yönetiyor bu ülkeyi? Bakkal Şükrü mü? Kasap Hayri mi? Esnaf Zehra mı? İlaç kararnamesinin altında eczacı Ayşe Hanım’ın mı imzası var? İlaca yüzde 34 zammı dün akşam kim yaptı? Kimse sağa sola bakmasın, marketlere savaş açmasın. Ülkedeki pahalılığın tek sorumlusu otoriter ittifaktır. 2018’den bu yana ülkeyi tek imzayla yöneten Sayın Erdoğan’dır.”
‘Tutturmuşlar bir Z kuşağı, sanki uzaylıdan bahsediyorlar’
“Gençlerin sorunlarını yok sayan bir iktidar var. Tutturmuşlar bir ‘Z kuşağı var’. Sanki bir uzaylıdan bahsedercesine söylem kuruyorlar. Çünkü gençleri bilmiyorlar, tanımıyorlar. Kopuklar. Bu iktidar ihtiyarladı, yoruldu. Gençlerin dilinden anlamıyorlar. Gençlerimizin dert ve istekleri oldukça gerçek ve somut.”
‘Ders kitabının parasını için okuldan sonraki mesaiyi görmüyorlar’
“Ezgi’nin derdinin, akşam sokakta özgürce yürüyememek olduğunu umursamıyorlar. Umursamıyorlar ki, İstanbul Sözleşmesinden bir gecede çıkıveriyorlar. Cem’in, bir ders kitabının parasını denkleştirmek için, okuldan sonra kaç saat mesai yaptığını görmüyorlar. Birileri gösterse bile, görmezden geliyorlar. Baran’ın, Mehmet’in kantinden bir bardak kahve alacak parasının olmamasını umursamıyorlar. Utanmadan ‘Telefonunu göster’ diyorlar. Gençlerimizin hem cebinden hem geleceklerinden çalıyorlar.”
‘İmza at da KYK bursunu tekrar 147 dolara çıkarıver’
“(KYK bursları) 2002’de ekonominin başına geçmişiz, ta 147 dolara çıkmış. Cumhurbaşkanı, 67 dolara çıkarmakla övünüyor. ‘147 doları biz yaptık’ diyorum, o da ‘İmza atmasaydım yapamazdı’ diyor. İmza at da tekrar 147 dolara çıkarıver. Elini tutan mı var?”
‘Kur artınca bankada parası olan mağdur oluyor da gençlerimiz mağdur olmuyor mu?’
“Şimdi diyecek ki ‘Ya bu ülkede Türk lirası kullanılıyor. Dolarla hesap edilir mi?’ diyecek. Sen bankada parası olan kur artınca mağdur olmasın diye ona kur farkını vermedin mi? 300 milyarın üzerinde kur farkı ödemedin mi? Kur artınca bankada parası olan mağdur oluyor da gençlerimiz mağdur olmuyor mu? Kâğıdın, kalemin, defterin, mürekkebin, bilgisayarın, kahvenin fiyatı dolarla değil mi? Dolar artınca buğdayın fiyatı artmıyor mu? Elektriğe, doğal gaza zam gelmiyor mu? Uçak biletine, otobüs biletine zam gelmiyor mu? Madem dolar arttı, gençlerin masrafları artı, gençlerin KYK bursunu niye dolar kadar artırmıyorsun? İşine gelince Türk lirası, işine gelmeyince dolar diye bir şey yok.”
‘Ülkenin hayallerini, umutlarını, çayını kahvesini, ekmeğini yok ettiniz’
“Gençlerimiz bayramda anne babalarının elini öpmeye Ankara’dan Iğdır’a gidemez oldu. On yıl önce ‘Yazın interrail yaparım’ diyen gençler, bugün ‘Tek öğünle yaşayabilir miyim?’ diye kendilerini sınıyor. Okul yemekhanesinde ucuz yemek yiyebilmek için kuyruklarda bekliyorlar. Siz bu ülkenin hayallerini, umutlarını, çayını kahvesini, ekmeğini yok ettiniz. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Ülkemizi gençler için bir çarka dönüştürdüler: Koşuyorlar, koşuyorlar ama bir adım ilerleyemiyorlar. Gençler de bu çarktan çıkmanın yolunu arıyorlar.”
‘Avrupa’yla vizeleri kaldırmanın eşiğine gelmiştik’
“Bir zamanlar vizesiz Avrupa’yı konuşuyorduk. AB’yle vizeleri komple kaldırma anlaşmasında imzanın eşiğine gezmiştik. Pasaportunu cebine koyan vizesiz Avrupa’nın her yerinde ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diye başı dik gezebilecekti. Niye bu ülkeyi bu hale düşürdünüz? Vizesiz Avrupa hayalini hiç düşünüyor musunuz?”