Ali Babacan Dikimevi - Natoyolu Raylı Sistem Uzatma Hattı Temel Atma Töreni Konuşması
Değerli Büyükşehir Belediye Başkanımız,
Değerli Milletvekillerimiz,
Siyasi partilerin çok kıymetli yöneticileri,
Değerli muhtarlarımız,
Sivil toplum kuruluşlarının ve meslek örgütlerinin kıymetli temsilcileri,
Değerli basın mensupları,
Çok sevgili hemşehrilerim,
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ben buradan, öncelikle, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’a böyle güzel bir hizmeti Ankara’ya kazandıracağı için teşekkür ediyorum.
Bir Ankara’lı olarak, ifade etmem gerekir ki, memleketim için taş üstüne taş koyan herkesin başımızın üstünde yeri var.
Hele bu yatırım benim seçim bölgeme, 1. Bölgeye Mamak’a yapılıyorsa onun özel bir yeri var.
Değerli Başkanımıza ve tüm çalışma arkadaşlarına hizmetlerinde başarılar diliyorum.
Bugün burada Dikimevi-Natoyolu Raylı Sistem Uzatma Hattı Temel Atma Töreni vesilesiyle beraberiz, Mamak’tayız.
Metrolar tüm dünyada modern şehirciliğin olmazsa olmazı artık.
Şehirlerin nüfusunun artması, araç sayısının artması, şehir içi ulaşımı yerin altına taşımayı bir mecburiyet haline getirdi, getiriyor.
Metrolar şehir içi ulaşımı daha hızlı, daha konforlu hale getiriyor.
Ve üstelik, adalet ve eşitlik prensibinde de bütün şehri buluşturuyor.
Sistem tamamen elektrikle işlediği için, metrolar çevreyle dost bir ulaşım metodu aynı zamanda.
Unutmayalım;
Ulaşım yoksa eğitim yok;
Ulaşım yoksa sağlık yok;
Ulaşım yoksa ticaret yok;
Ulaşım yoksa hayat yok.
Şuna da vurgu yapmak isterim ki, TBM makineleri ile yapılan metro inşaatları-ki bu hattında öyle yapılacağını biliyorum- çok daha hızlı bitiyor ve inşaat sürecinde çevreye rahatsızlık asgari düzeye iniyor.
Hele hele esnafımız iyi bilir ki; bu eski tür metro inşatlarında bir hattan metro geçeceği zaman esnafın işi yıllarca duruyor.
Halbuki TBM makineleri ile alttan delip geçtiğinizde üstte hayat devam ediyor.
Bu projenin başarıyla tamamlanıp Ankaralıların hizmetine en kısa zamandan sunulmasını diliyorum inşallah.
Değerli Misafirler,
Muhalefet belediyelerinin çalışmalarının ne kadar zor şartlarda yürüdüğünün gayet iyi farkındayım.
Pek çok belediyenin hizmetinin, türlü türlü yollarla, iktidar tarafından nasıl engellendiğini iyi biliyorum.
Bürokratik ve finansal engellerle çok sayıda belediyeyi hizmet veremez noktasına getirdi bunlar.
İktidar belediyelerine her türlü kolaylık ve imkân sağlanırken; muhalefet belediyelerinin önüne türlü türlü engeller konuluyor.
Ben tam 11 yıl bu ülkenin Hazinesinin başında oldum, hiçbir belediyeye farklı muamele yapmadım. Hangi partiden olduğuna bakmaksızın, hazine her partiye, her belediyeye eşit ve adil davrandı.
Yüzlerce belediye başkanı şahittir.
Çünkü, merkezi hükûmetin görevi, hangi belediye tarafından verildiğine bakmaksızın, en iyi hizmetin halka ulaşmasını sağlamaktır. Nokta.
Eğer merkezi hükûmet sırf bir belediye muhalefette diye o belediyenin hizmetine mâni oluyorsa bunun vebali büyüktür. Bu o hizmeti milletten çalmaktır, başka bir şey değildir.
Bugün ise Türkiye’de pek çok belediye kayyum tehditliyle veya yargı operasyonlarının tehditti altında işini yapmaya çalışıyor.
Pek çok ilde ve ilçede milletin iradesi tamamıyla yok sayılıyor.
Bizim bunlara alışmaya hiç niyetimiz yok.
İtiraz edeceğiz, “Hayır” diyeceğiz, “Yapamazsın” diyeceğiz.
Bizim yönümüz her daim millet oldu; millet olmaya da devam edecek.
Belediyelere, yerel yönetimlere daha çok yetki verilmesi, belediyeler üzerindeki merkezi hükûmet vesayetinin kalkması, bizim yönetim anlayışımızın tam da merkezinde yer almakta.
Türkiye çok büyük bir ülke. Avrupa’nın en büyük toprakları bizim, Avrupa’nın en büyük nüfusu Türkiye’de yaşıyor.
Bu kadar büyük bir ülkenin tek bir merkezden, tek bir Külliye ’den, o Külliye’nin içindeki tek bir odadan yönetilmesi mümkün değil. Bu olmadı olamayacakta.
Yönetim yetkisinin mutlaka yukarıdan aşağıya delege edilmesi gerekiyor.
Yönetim yetkisinin, Ankara’dan yerele devredilmesi gerekiyor.
Yoksa başarıya ulaşamazsınız, yönetemezsiniz. Olmuyor, olmayacak.
Değerli dostlarım,
İsrail’in dün gece boyunca İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, Ortadoğu’da zaten kırılgan olan barış ve istikrar umutlarını bir kez daha büyük bir tehdit altına soktu.
Bu saldırıları, uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak gördüğümüzü ve şiddetle kınadığımızı burada bir kez daha söylemek istiyorum.
Tüm tarafları, uluslararası hukuka saygı göstermeye ve çatışmayı derinleştirecek veya bölgeye yayacak adımlardan da kaçınmaya çağırıyorum.
Bölgede çatışmaların tırmanması, hiçbir tarafın çıkarına olmayacaktır, milyonlarca masum insanın hayatını tehlikeye atacak ve zaten ağır bedeller ödeyen Ortadoğu toplumlarını daha büyük felaketlere sürükleyecektir.
Buradan özellikle ABD ve İran’a çağrım, yapılması planlanan nükleer müzakereleri sürdürmeleridir.
Her iki ülkeyi de bu kritik meseleyi diplomasi masasında çözmeye davet ediyorum.
Nükleer anlaşmazlıkların çözümü, ancak diyalog ve karşılıklı güvenle mümkündür.
Taraflar, bu müzakereleri bir fırsat olarak değerlendirmeli ve gerilimi düşürecek adımlar da derhal atmalıdır.
Uluslararası kurumları, özellikle Birleşmiş Milletler’i ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı da Ortadoğu’da barış ve güvenliği sağlama görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum.
İsrail’in bu şımarıklığına, bu hoyratlığına karşı hep beraber “Dur” demeye davet ediyorum.
Bizler, bu coğrafyada daha fazla kan dökülmesini değil, diyalog ve uzlaşının hâkim olmasını istiyoruz.
Ortadoğu’nun geleceği; savaşla değil, ancak barış ve iş birliğiyle inşa edilebilir.
Değerli misafirler,
Sözlerimin sonuna gelirken, tekrar vurgulamak isterim ki;
Bir yerde ulaşım varsa; orada eğitim vardır, sağlık vardır, hayat vardır.
Bir yerde lojistik varsa, orada ticaret vardır, büyüme vardır, refah vardır.
Ben, buradan tekrar, Sayın Mansur Yavaş’a ve bu projede emeği geçen herkese; mimarlarımızdan mühendislerimize; gecesini gündüzüne katarak çalışan işçilerimize tek tek teşekkür ediyorum.
Dikimevi- Natoyolu hattının, Mamak metromuzun Ankara’mıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sağ olun var olun.